tds_thumb_td_300x0
Spider-Man: Across The Spider-Verse Fragmanı Neler Vaat Ediyor?

Birçok izleyicinin en sevdiği Spider-man filminin devamı olan Spider-Man: Across The Spider-Verse’ün ilk fragmanı, yaklaşık bir ay önce yayınlandı. Şahsi olarak çok heyecanlanmamakla beraber, filmin şimdiden çok iddialı olduğunu söylemeliyim. Birçok spider-man’i bir arada göreceğimiz çılgın bir evren bizi bekliyor. Marvel’ın son dönemlerdeki favori konusu ve evrenin en büyük avantajı olan paralel evrenler, iç içe geçmiş zamanları ve bunlarla bağlantılı kavramlar, bu filmin de temelini oluşturuyor.

Spider-man karakterine özel bir ilgi duyan her izleyicinin Haziran’ı iple çektiğini söyleyebiliriz. Çünkü film birçok spider-man’e yer verebilecek ve her Marvel filminde olduğu gibi birçok sürprize alan açan bir şekilde sunuldu bizlere. Gündemde olan bir diğer görüş ise, 25 farklı spider-mani göreceğimiz bu filmin, üç efsanevi spider-man’in bir araya geldiği ve tam bir duygusal şölen olan No Way Home‘u geride bırakacak olması. Bakalım, bekleyip göreceğiz.

Sinir Bozucu Ama Eğlenceli: For the Birds

Pixar’ın 2000 yapımı animasyon kısa filmi ”For the Birds” toplam 3 dakikadan oluşuyor. 3 dakika diyip geçmeyelim filmin hazırlık süresi tam 2 yıl sürmüş. Basit görünen ama bir o kadar da dolu bir film For the Birds. Filmin yönetmeni ise “Yukarı Bak,” “Oyuncak Hikayesi,” “Wall-E,” ve “Kayıp Balık Nemo” gibi yapımlarda çalışan Ralph Eggleston. Ayrıca film, 2001 senesinde en iyi kısa animasyon film kategorisinde Oscar ve Annie Ödülünü kazanmış, Sitges Festivali‘nde de yer almış.

Bir tele yan yana sıralanmış 15 tane tatlı ama bir o kadar da sinir bozucu kuşlar düşünün. Tam seveceksiniz bir anda kikirdemeye başlıyorlar mahalle camında sohbet eder gibi. 🙂 Sinir bozuculukları buradan geliyor aslında çünkü bu kuşlar hayatla dalga geçmeye gelmiş gibiler. Her şeyden gülünecek bir pay çıkarıyorlar.

Telin bir diğer ucuna kendilerinden farklı, uzun bacaklı, garip sesli başka bir kuş konduğunda ise asıl olay başlıyor. Çünkü sevimsiz kuşlarımız için artık dalga geçecek bir konu daha var. Bu yeni kuşun sesini taklit ederken o kadar eğleniyorlar ki diğer kuş bu durum karşısında en ufak bir alınganlık bile göstermeden onlara uyum sağlıyor. Farklı olmanın her zaman sorun olarak görüldüğü ama farklı olanın bu durumu kabullendiği ve uyum sağladığı bir hayat mı yoksa bu? Ne kadar da tanıdık. 🙂

Filmin en güzel yanı aslında dışlanan kuş, çok güçlü bir metafor çok basit bir şekilde anlaşılmış. Bu arada filmin son saniyelerinde elektrik telinin gerilerek 15 kuşu birden gökyüzüne doğru fırlatışı eminim ki herkesin aklında ”Angry Birds”ü getirmiştir. 🙂

Filmi izlemek isterseniz:

Çocukluğumuzun Huzurlu İşleri: Anne Shirley

Geçtiğimiz yıllarda Netflix yapımı diziyle popülaritesi artan ve çok konuşulan bu hikayenin daha önce çok çeşitli versiyonları yapılmış ancak, çocukluğumuzda bayıla bayıla izlediğimiz ve benim karşıma çıktığında jeneriğini izlerken şarkının hala ezberimde olduğunu fark ettiğim bu çizgifilm hali elbette çok başka.

O zamanlar geçmiş hikayesinin dramatikliğinden tam anlamıyla haberdar olmadığımızdan ve gördüklerimizin de tam farkına varamadığımızdan, izlediğimiz şey yalnızca güzel bir masal gibiydi. Hoş, bilsek dahi Anne öyle bir karakter ki onun için üzülmemize asla izin vermeden bizi mutlu edecek bir yol muhakkak bulurdu. Tıpkı kendine sürekli yaptığı, yapmak zorunda kaldığı gibi..

Neredeyse tüm eski zaman işleri gibi, Anne Shirley’nin de animasyonları bugünkü işlere kıyasla oldukça iyi bence. Bu turuncu saçlı kızın buram buram nostalji kokan hikayesini hatırlatmak istedik bu yazıda sizlere. Umarız yüzünüzde bir gülümseme oluşturabilmişizdir. Görüşmek üzere.

Pixar’ın Sembolü: Luxo Jr. Film Yorumu

Luxo Jr’ı daha önce duydunuz mu bilmiyorum ama eminim ki hepimiz sinemadayken dev ekranda karşımıza zıplayarak çıkan o masa lambasını gördüğümüzde harika bir film izleyeceğimizden emin olduk. Evet Pixar’ın lambasından bahsediyorum. Peki bu lamba nasıl Pixar’ın sembol haline geldi? Luxo Jr. sayesinde. 🙂

Luxo Jr., top oynayan biri büyük biri de küçük olmak üzere iki masa lambasının küçük bir macerasını anlatan sevimli bir animasyon film. Büyük lamba ve küçük lambanın bir topa karşı gösterdikleri heyecan, mutsuzluk, beklenti ve pişmanlık filmde çok iyi yansıtılıyor.

Afiş

1986 yapımı olan animasyon film sadece 2 dakika. Ama bu kısa sürede Pixar’ın maskotu olma şansına erişmiş tabii. Filmin ilk saniyelerinde henüz Luxo Jr. görünmeden önceki logo ise Pixar’ın ilk logosuydu. Muhtemelen bu filmden sonra logonun ne kadar kötü olduğunu fark edip Luxo’ya yönelmişler. Çok da doğru bir tercih olmuş doğrusu.

Filmin diğer önemli özelliği ise Akademi Ödülü’ne aday gösterilen ilk bilgisayar animasyonlu kısa film olmasından geliyor. Belki de bu yüzden Luxo Jr., Pixar için ayrı bir yere sahip.

İzlemek isterseniz:

Çocukluğumuzun Huzurlu İşleri: Marsupilami 🥺

Yumurcak Tv’yle büyüyen neslin en yakın arkadaşlarından biri olan sarı renkli bir hayvandan bahsedeceğiz bugün.  André Franquin’in kaleminden bir karikatür karakteri şeklinde çıkan, yarı kedi yarı maymun ve en önemli özelliklerinden biri upuzun kuyruğu olan, hatta bu sebeple ülkemizde Uzunkuyruk adıyla da bilinen Marsupilami.

İlk kez 31 Ocak 1952’de ortaya çıkan karakterimiz sonraki yıllarda çeşitli yayıncılar aracılığıyla çizgifilme dönüşüyor ve bu serüven 2000’lerin başına kadar geliyor. Bizim izlediğimiz en sonki versiyonu Marathon Production ve Marsu Productions ortaklığıyla hazırlanmış ve toplamda 52 bölüm sürmüştür.

Görüp görebileceğiniz en keyifli işlerden olan Marsupilami’de bu neşeli hayvanın bir çocukla ve onun ailesiyle olan ilişkisini izliyoruz. Birlikte maceradan maceraya koşan bu ikili heyecan dolu günlerin yanısıra, birbirlerinin en büyük duygusal destekçisi de oluyor. Sanmıyorum ama hala izlemeyen varsa, Marsu’nun kendi ailesiyle de tanışmanın müthiş bir zevk olacağını bilsin. Rewatch için sabırsızlanıyorum! Bu serinin en büyük etkisi bu oluyor sanırım bana.

ÖNCEKİ YAZI:

error: Korunan İçerik!