tds_thumb_td_300x0
Black Mirror: Gelişimin Bedeli Üzerine Bir Distopya Örneği

2011 yılında ilk sezonuyla hayatımıza giren ve gün geçtikçe ses getirmeye devam eden Black Mirror dizisinden bahsetmek istiyorum size.

Herkesin kafasında aynı soru işaretleri var. ‘Bu bir bilim kurgu dizisi mi?’ ‘Bölüm devamlılığı var mı?’

Açıkçası ilk soruya net bir cevabım yok, çünkü dizi farklı zaman dilimlerinde geçiyor. Bazen günümüzde bazen ise ileri teknoloji devrinde karşımıza çıkıyor. Her bölümün ortak noktası ise izleyenlerine farklı bir bakış açısı kazandırıyor olması diyebilirim. İkinci sorunun cevabı ise, hayır. Bölüm devamlılığı yok. Her bölüm bir film kıvamında ve kendilerine özgün birer konuya sahip.

Diziyle ilgili izlenim kazanmanız için, gelin birkaç bölümden bahsedelim.

‘On Beş Milyon Hak’ – 1. Sezon 2. Bölüm

‘On Beş Milyon Hak’, bir distopya dünyasında geçiyor. Bu distopyada tüm gün pedal çevirip, bunun karşılığında puan topluyorsun. Bu puanlarla yemek yiyorsun, kanal değiştiriyorsun ya da biriktirip star olma şansını yakalıyorsun. Bunun dışında ise tek yaptığın aktivite, dört tarafı sanal ekran ile çevrili odanda, onların seçmiş olduğu show programlarını izlemek… Kapı yok, pencere yok. Her şey sanal…  

Spoiler vermeden geçelim. Bir olay yaşanıyor ve bu distopyanın farkında olan birisi topladığı  15 Milyon puan ile star olmak adına çıktığı show programında şunları söylüyor :’Siz buraya çıkan insanları görmüyorsunuz. Onların hepsi birer gıda ve gıdalar ne kadar sahte olursa o kadar çok seviyorsunuz. Çünkü; işe yarayan tek şey sahte gıda, sindirebildiğimiz tek şey bu. Aslında tam olarak bu kadar değil. Gerçek acı, gerçek ahlaksızlık; bunları da sindirebiliyoruz.”Zihinlerimiz umutsuzluktan tükendiği için daha iyisini bilmiyoruz.’

Bu bölümde olabilecek bir şeyi değil, zaten olan bir şeyi anlatıyor bize Black Mirror. Biz de bir nevi yaşamıyor muyuz kendi distopyamızı? Odalarımıza gömülüp, sosyal medyada hunharca vakit geçirmiyor muyuz? Sabah işe gidip puan(!) kazanıp, akşam eve geldiğimizde biz sunulan hayatı sorgulamadan, sadece yaşamıyor muyuz?

‘Dibe Vuruş’ – 3. Sezon 1. Bölüm

Çok sevdiğim bir başka bölüm olan ‘Dibe Vuruş’ un hikayesinden de bahsetmek istiyorum. Bu bölümde benim için hoş olmayan tek şey, seneler öncesinde Community adlı dizide bu konunun işlenmiş olmasıydı.

Peki ne anlatıyor? İnsanların sosyal medyaya göre birbirlerini değerlendirdikleri, hatta sınıflandırdıkları bir sistem söz konusu. Bütün hayatınız, insanların size verdikleri yıldız sayısına göre şekilleniyor. Ev satın almaktan tutun, işten kovulmanızı, hatta bilet kuyruğunuzu bile o yıldız belirliyor. Bir insanla karşılaşıyorsunuz. Yüzüne bakmaya gerek bile olmadan elinizdeki telefonu (!) ona döndürüyorsunuz, puanını öğreniyorsunuz ve ona göre yine telefon üzerinden iletişim kuruyorsunuz. Karşınızdaki kişinin yıldız sayısını isterseniz arttırabilir, isterseniz azaltabilirsiniz.

 Evet. Okurken yaşadığımız dünyadan çok da farklı değil gibi geldi, değil mi? Biz de arkadaşlarımızla aynı masada oturuyoruz ama sohbet etmiyoruz. Sosyal medyadaki hikayeleri izliyoruz. Hatta artık emoji de yollayabiliyoruz. Yeri geliyor imreniyoruz. Ve bizde onlar gibi görünmek için, kendimiz olmaktan yavaşça çıkıyoruz. İşte yakın gelecek bölümü diye buna derim!

‘Beyaz Noel’ – 2. Sezon 4. Bölüm  

En güzelini sona sakladım. ‘Beyaz Noel’. Başta, yaptıkları şeyden ötürü cezalandırılmış iki erkeğin, bunun hakkında konuşmalarını izliyoruz. Spoiler vermeden sadece dikkat çekmek istediğim birkaç nokta var. Bölüm, ileri teknoloji devrinde geçiyor. Herkesin elinde olan küçük bir tuş, arama yapabilmenizi, fotoğraf çekmenizi vs. sağlıyor. Ama en önemlisi karşındaki insanı engelleyebiliyorsun! Engellenen de engelleyen de, karşılıklı olarak birbirini silüet halinde görmeye başlıyor.

Fotoğraflarda bile görememeye başlıyorsun. Evet, ilk gördüğümde ben de çok efsane olduğunu düşünmüştüm fakat bölümün ilerleyen dakikalarında, bunun aslında ne tür felaketlere yol açabileceğini görüyor ve teknolojiden bir tık daha soğuyorsunuz. Bölüm ise bunu bizden daha iyi açıklıyor. ‘Gelişimin bedeli’

Bir de şu çerez olayı var. Ameliyatla beyninize bir ‘çerez’ koyduruyorsunuz. Bir hafta kadar orada kaldıktan sonra tekrar ameliyatla alınıyor ve sanal bir siz oluşmuş oluyorsunuz. Evet, siz. Fiziki boyutta olmasalarda düşünceleriniz aynı. Bir nevi kendimizden bir köle yapıyoruz ve insanlığımızı oracıkta bırakıyoruz.

Netflix’te yayın hayatına kaldığı yerden beşinci sezonu ile devam edecek olan Black Mirror dizisi, kendine has bir giriş yapmayı planlıyor. Bloomberg’in yaptığı habere göre izleyiciler gelecek sezonun bir bölümünde kendilerinin seçtiği bir hikayeyi izleyebilecekler. Yani, yeni sezonda interaktif bir bölüm bizleri bekliyor demektir. Hala izlemediyseniz, hiç durmayın ve izlemeye başlayın. Pişman olmayacaksınız!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!