tds_thumb_td_300x0
Bir Zamanlar Çukurova 8.Bölüm: Kiminlesin?

Siz kimi seçerdiniz? Aşkı mı yoksa aşkı?

Evet ikisi de aynı gibi ama bir o kadar da farklı aslında. Herkes için aşkın anlamı farklıdır mesela. Ve biz de BZÇ hikayesinde aşkın iki farklı, iki değişik halini görüyoruz. Yılmaz’ın fedakar ve zor aşkı mı yoksa Demir’in sahiplenici ve hırçın aşkı mı?

 

Geçtiğimiz hafta Demir’in içindeki büyük yangının herkesi yakıp kül ettiğine şahit olduk. Yılmaz’a karşı nefreti, suçu günahı olmayan insanları vurdu. Çoluk çocuk, genç yaşlı demeden mağdur olan insanların o çaresiz hali beni gerçekten üzdü.

Her hafta güzel şeylerden bahsediyorum şimdi de hikayede beni rahatsız eden durumlardan bahsetmek istiyorum.

Züleyha’nın evlendirildikten sonra aşırı saf, vur ensesini al ekmeğini hallerinden rahatsızım. Hani gözü kara, hani sevdiği için ölmeyi bile göze almış Züleyda? Haminne durduk yere Yılmaz der sorgulamaz, huğlara gider ama yangını Demir’in çıkardığını öğrenemeyip Hünkar’ın hadi hadi demesiyle susup oturur. Nereye çekerlerse oraya giden bir Züleyha yerine, başı dik ve içine düştüğünü söylediği cehenneme direnen bir Züleyha görmek istiyorum. Ekranlarda görebildiğimiz güçlü kadın karakter sayısı o kadar az ki, keşke daha çok görebilsek…

Rahatsız olduğum bir diğer konu, bölümün yarısından fazlasında Züleyha’nın abisi Veli’yi izlememiz. Artık Yılmaz’ın intikamını izleyelim Fekeli ile buluşsunlar isterken, Şermin ve Veli ikilisini görmek benim ilgimi çekmedi açıkcası. Elbette yardımcı karakter için de hikaye yazılacak ama asıl hikayeyi anlatmayı es geçip yan karakterlerle boğulmak hoş değil.

“MEĞER AŞK EN BÜYÜK YALANMIŞ”

Gelelim güzel gelişmelere. Nihayet beklenen Fekeli-Yılmaz kavuşması gerçekleşti. Geçen haftaki yazımda da bahsetmiştim, Yılmaz’ı artık tozun kirin içinde kan revan bir şekilde değiş ayakta ve güçlü görmek istiyorum diye. Bu bölüm tam istediğim gibi bir Yılmaz gördük.

İntikamı için harekete geçmiş bir Yılmaz. Fekeli’nin yardımı ile bambaşka, daha önce görmediğimiz bir şekilde -uhuletle ve suhuletle- planını uygulamaya başladı. Demir’in karşısında kendi sebeplerini boş verip, huğlarda madur olan insanlar için hesap sorması benim için bölümün en güzel ayrıntısıydı. Böyle ayrıntılar her ne kadar tehdit edip öldürmekten bahsetse de özünde bu yolu asla tercih etmeyeceğini gösteriyor.

Uğur Güneş ve Kerem Alışık’ı karşılıklı izlemek büyük keyif. Her hafta aynı şeyi söylüyorum ama bu ikilinin o kadar güzel bir kimyası var ki, hapishanede zıtlaştıklarında bile bu bariz belliydi. Şimdi aynı taraftalar ve aynı intikam için sırt sırta vermiş durumdalar. Dizinin duygu yoğunluğunu tek başlarına üstlenmiş durumdalar. Ve ben izlemekten büyük zevk duyuyorum.

 

“Mumdan kayıklarla ateşten deryaları aştım…” 

-Şeyh Galip

Aşk denizlerini yanmadan geçmek mümkün olsaydı aşk olur muydu diye sordular bu bölüm. Tüm Çukurova bir ateşten deniz ise, Yılmaz ise o denizi mumdan kayığı ile geçmeye çalışan bir garip aşık… Gerekirse cayır cayır yanacak ama aşkına ulaşacak benim buna inancım var 🙏

*Adnansu iç ses* Kurban olayım biri beni şu deli ninenin elinden kurtarsın

Züleyha’ya göre Yılmaz, Demir’e göre Adnan ve bize göre Adnan Su adındaki bebişi konaktaki en aklı başında kişi ile bir başına bırakıp gitmek bir hareket yaptıkları için öncelikle tebrik ediyorum. Haminne’ye güven olur mu? Tabii ki olmaz, oracıkta bırakıp gitti bile.

Sonda görülen gizemli elin sahibinin Yılmaz olmasını o kadar isterim ki. Veli diyenler de fazlaydı para koparmak adına alıp götürebilir. Ama ben artık Züleyha Yılmaz’ın yaşadığını öğrensin ve Adnansu babası ile tanışsın babası da oğlunu bir kez de olsa kucağına alsın istiyorum. Çok mu şey istiyorum?

Sizce Adnan Su’ya uzanan el kime ait? Yorumlarınızı paylaşırsanız çok sevinirim, haftaya görüşmek üzere 😉

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!