AŞK.. Arapça olarak “aşaka” yani sıkıca sarılmak, sarmaşık anlamına geliyor. Farsça olarak ise “işka/işk” kelimesinsen geliyor. Anlamı ise şiddetli muhabbet; candan sevmek demek. Türkçe’ye ise “aşk” olarak geçmiş.
Farklı dillerde farklı anlamı da olsa aslında hep kalple alakalıdır. Kalbindeki o duygularla sarmalanmak, bütün bir ruh olmak. Birbirine sıkı sıkıya sarmalanmış, bir olmuş iki ruhun kopabilmesi mümkün müdür? O sarmalandığı duygulardan nasıl kolayca arınabilir ki?
Uzun zamandır beklenen Yılmaz ve Züleyha karşılaşması gerçekleşti. Züleyha şaşkınlıktan dili tutulmuş durumdayken Yılmaz ise herkesi şoke etmiş olmanın tadını çıkarıyordu.
Biraz daha bekleseler konuşacaklardı ama tabi bunu anlayan Demir ortalığın karışmasını ve Züleyha’nın şaşkınlığını fırsat bilerek adeta kaçırırcasına götürdü. Yine karşılıklı bir ZülMaz sahnesi beklentim suya düşerken, Züleyha’nın kendini Demir’in arabasından patates çuvalı gibi atmasına şahit olduk. Normalde dokunsan kırışacak kırmızı elbisenin çalı çırpının otun çöpün içinde sapasağlam kalmasını, Superman’in alevlerden geçip hiç zarar görmeyen pelerini gibi değil mi ama? İkisi de kırmızı ne de olsa.
Yılmaz benim kocam! diye haykırdığında ise zevkten dört köşe olduğumu itiraf edebilirim. Evet resmi nikahları yoktu ama rızaları vardı. Zaten kocam derken, nikahtan değil hem kalben hem ruhen hem de bedenen bir aidiyetten bahsettiğini anlamak lazım öncelikle. Tam ne güzel konuşuyor derken Züleyha’nın klasik bayılmalarından biriyle tüm o söyledikleri bir nevi resetlenmiş oldu.
Diğer tarafta Yılmaz, o geceki zaferinin tadını çıkarmak şurada dursun, belki de hiç olmadığı kadar dağılmış durumdaydı. Züleyha’nın artık kendisini sevmediği düşünüp, daha önce Züleyha’nın kendisine söylediği keşke hiç karşına çıkmasaydım sözünü hatırladı. Ama tabi dilinin söylediği ile yüreğinin hissettiği farklıydı.
“Benim Züleyham’a ne oldu, benim kurban olduğuma ne oldu”
Nasıl naif, nasıl güzel seven bir adam ki kızıp sitem ederken bile kurban olduğum diye seslenebiliyor. Ve sahnede adeta devleşen Uğur Güneş, her bölüm övsem yeridir çünkü hakediyor. Bölümde azıcık bile gözükse o sahneye her türlü damgasını vuruyor. Bakışıyla, ses tonuyla öyle güzel hissettiriyor ki sanki o acıyı biz hissediyormuşuz gibi.
Sonrasında baygın Züleyha’ya sen benim yarimsin diyen Demir bey ise aşkın bambaşka bir versiyonunu gösteriyor aslında. Bir tarafta ince ince işlenmiş naif seven bir aşk, diğer tarafta ise hırçın sahiplenici bir aşk.
İlk kez bir flashback gördük. Fekeli ve Adnan Yaman’ın geçmişine bir kaç dakikalığına da olsa şahit olduk. O gece ikisini de o masaya oturtan sebebi merakla bekliyorum. Ayrıca Fekeli’nin gençliğini Kerem Alışık’ın oğlu Sadri Alışık canlandırdı. Bence hem duruş hem de karizma olarak babasından altta kalır bir yanı yok. Şahane bir cast olmuş gerçekten, kendisini daha fazla izlemek içim sabırsızlanıyorum doğrusu.
Tabi Züleyha’yı gördü bir kere durur mu, Fekeli’nin uhuletle ve suhuletle uyarılarını unutarak konağa doğru yola çıkan Yılmaz büyük bir hata yapar. Yolda Demir’i görünce bir anlık dikkatsizlikle önündeki çoban çocuğa çarpar. Biz Yılmaz’ın intikamını doya doya izleyelim dedikçe siz Yılmaz’ı garip durumlara sokup saçma hatalar yaptırıyorsunuz gerçekten. Tabi Yılmaz’ın bu hatası, onu gömmeye meraklı iftiracı tiplerin işine gelir. Onlar Yılmaz’ı kötüledikçe, huğdaki çalışanların Yılmaz yapmaz demesi beni oldukça mutlu etti. Tabi hatası sonucu Fekeli’den azarı yer ve söz babaçım bi daha yayamazlık yapmicam der.
Züleyha ise Yılmaz’ı ile bir kere de olsa görüşebilmek herşeyi anlatabilmek için bedeli oldukça ağır olacak bir oyuna girişti. Artık Sebahattin’de -a.k.a boşanalım şermin- ona yardım etmediği için çareyi bir mektup yazıp Gülten ile Yılmaz’a göndermekte bulur. Bir yandan da konakta ılımlı davranarak Demir ve Hünkar’a hiçbir şey çaktırmamaya çalışır. Ama Gülten ağlak, Gülten sinsi elinde mektup ağlarken Saniye’ye yakalanır ve Züleyha-Yılmaz arasında haber taşıdığını sanır. Bari gerçekten taşısaydı içim yanmayacaktı yani 😒 Tabi son bahşiş bükücü Gaffur durur mu hemen bildiklerini Demir’e anlatır. Züleyha’nın planı da böylece kısa ömürlü olmuş oldu. Demir tarafından Gaffur ve Saniye’nin hayatıyla tehdit edilen Gülten, yine onun isteği ile mektubu Yılmaz’a ulaştırır.
Ben aynıyım, değişmedim hâlâ senin Züleyhanım dercesine İstanbul’dan Adana’ya kaçarken giydiği kıyafetle buluşmaya hazırlanır. Bu küçücük otuz saniyelik mutluluğunu da kursağında kalmalı ki kötüler kazansın ve aşıklar kavuşamasın. Demir tüm hiddetiyle Züleyha’nın yüzüne yalanını vurup odasına kilitler ve buluşma yerine kendisi gider.

Son ana kadar Yılmaz oraya gitmesin istedim. Ama tabi iki düşmanın teke tek hesaplaşmasını görmemiz için gitmesi gerekiyordu. Yılmaz kendi aşkını o benim karım diyerek belirtirken Demir’in sadece evime girdin demesine kaç puan versem bilemedim. Yani evine girdi diye ölesiye korkup defalarca öldürmeye çalıştın. İlahi Demir Bey 😁

Bir vahşi batı etkisiyle birbirlerine silah doğrultmuşken Yılmaz kıvrak bir hamle yaparak Demir’i silahsız bıraktığında olayın gidişatını merak içinde bekledim. Yılmaz intikam intikam dese bile aynı zamanda o kadar vicdancı bir adam ki. AdnanSu bebek kibrit çöpü parmaklarıyla elini tutunca yumuşayan Yılmaz, seni çocuğun için öldürmeyeceğim diyip arkasını dönü gitmek gibi bir hata yapar.
Bu bölüm Yılmaz’ın hatalarını izledik diyebilirim. Ne demişler, ne olursa olsun düşmanına sırtını dönme. Herkes senin gibi mert değil işte. Arkasını dönüp giden birine silah çekmek de ne bileyim biraz korkak bir hareket gibi geldi.
Tam o sırada tarihin ilk gps’ini bulup bulundukları konumu şıp diye öğrenen Hünkar hanım bir anda çıkagelir. Tabi o anın paniğiyle silahını çeken Yılmaz ateş eder ve hedefi tam tutturamaz ve Demir yerine Hünkar’ı vurur.
Bunun altında kalamam diyen Demir ise Yılmaz’ı vurur. Kurşunception gibi bir olayla bölüm noktalanmış oldu.

-Yılmaz Akkaya
İki ki 2 bölümdür sapasağlam ayaktaydı, hemen bu bölüm de Yılmaz’ı vurma olayımızı yazalım mı dediniz acaba. Adam süzgeçe döndü yazık değil mi? Ben asıl Fekeli’nin bu duruma tepkisini merak ediyorum. 🙌
Ve bu haftaki bölüm yorumumu güzel bir haberle noktalamak istiyorum. Bir Zamanlar Çukurova dün akşam yayınlanan 10.bölümü ile kendi reyting rekorunu kırdı. Hem tüm kategorilerde liderliğini korurken Total’de aldığı 15+ reyting ile bu kategorideki kendi rekorunu da geride bıraktı. 👏 Tüm ekibin, oyuncuların başarıları daim olsun. Daha nice başarılarını görmek dileğiyle. Kendinize iyi bakın, haftaya görüşmek üzere kurban olduklarım. 😇