Öncelikle herkese merhaba bu bir Barış Ozansoy tanıtım yazısıdır. Belki bazılarımız bu serüvenin yeni başladığını düşünebilir ama bu serüven aslında çoook eskiye dayanıyor gelin birlikte tanıyalım sırıkların efendisini.
Bir Ozansoy veliahtı olan Barış oyun oynamayı çok sever özellikle içinde rekabet olan oyunlardan büyük zevk alır. Motosiklet tutkunu aynı zamanda başarılı bir basketbolcu. Basketbolda en değerli oyuncu seçilerek çitayı arşa çıkarıp tescillemiş bir kaptan aynı zamanda.
Bu hikayenin kötü çocuğu gibi görünse de özünde kötü biri değil aslında. Sadece eğlenmenin boyutunu biraz abartıyor olabilir. Belki biraz da serseri, belki birazcık da gıcık. Tamam tamam biraz değil birazdan bi tık daha fazla?
Pekii gelelim Yaprak meselesine;
Bir amazon kızı,
Bir yara,
Bir kopartamadığı takvim yaprağı,
Belki de oynamaktan en çok zevk aldığı oyun.
Her konuşmaları bol atar, bol laf sokma içerse de bu aralarındaki çekimin tuzu biberi. Biraz haşin anlaşıyorlar bu da onların serseri serbest stili diyelim.
Biraz da kitaptan bahsedecek olursak YapBar’ın hikayesi çok daha derinlere dayanıyor. Barış’ın türlü oyunlarının yanında Yaprak’tan tek istediği kalbindeki yaraya biraz merhem olmak. Sadece biraz sevgi istedi amazon kızından. Belki Yaprak’ın masalının beyaz atlı prensi olamadı ama Yaprak’a çok şey kattı. Ona bir kalbinin olduğunu, aşkı hatırlattı. Ona aslında içinde neler olduğunu, bir etek, bir elbise ile ne kadar güzel olduğunu hatırlattı. Hep çok naif sevdi, Yaprak’ı ona aşık olmadığı için suçlamadı. Hep masumca öptü, masumca sarıldı. Farkında olmadan hayatının bir parçası oldu ve gitgide daha çok aşık oldu sırık oğlan amazon kızına.
Ve hayatının en zor, kalbini en çok ezen o şeyi yaptı. Amazon kızının mutluluğu için onu aşık olduğu adama gönderdi…
Bir Barış Ozansoy kolay yetişmiyor arkadaşlar.
“Barış gibi” motosiklet kullanmak,
“Barış gibi” basketbol oynamak,
“Barış gibi” eğlenmek,
“Barış gibi” yaşamak,
Ve
“Barış gibi” sevmek..
İşte bizim masalımızın fedakar avcısı Barış Ozansoy’un yaralı hikayesi.
Bakalım bu serüvende Barış’ın hikayesi nasıl işlenecek merakla bekliyoruz.
Bu yazıya da bir Barış Ozansoy repliği ile noktayı koyuyorum;
“Geceyi avuçlarıma aldım, gidiyorum..”