tds_thumb_td_300x0
Bir Litre Gözyaşı 1.Bölüm: Mutluluk İçinde Acı

Bir Litre Gözyaşı dün gece ilk bölümü ile seyirci karşısına çıktı. Dikkat çeken sahneleri, artıları ve eksileri ile ilk bölüme yeniden göz atalım.

Bölümün ilk sahnesi ile Cihan’ın beyincik dejenerasyonu hastalığına yakalandığını öğreniyoruz ve doktor sayesinde hastalığın belirtileri, bir insanın yaşamını nasıl etkilediği konusunda bilgileniyoruz.

Daha sonra biraz eskiye dönerek Yürekli ailesi ile tanışıyoruz. Evde büyük bir telaşa şahit oluyoruz, Cihan’ın üniversite sınavı için koşuşturmasını izliyoruz. Cihan’ın daha ilk sahnelerden dengesinde sorunlar olduğu, özellikle hastalığın bir belirtisi olan düşme sorunu seyirciye sunuluyor. 

Üniversite sınavına yetişmek için elinden geleni yapan Cihan’a, Mahir yardım ediyor ve böylece ilk tanışma yaşanıyor. Sınava girmek istemeyen, daha doğrusu bir üniversitede okumak istemeyen Mahir’i Cihan ikna etmeyi başarıyor ve ikisi de sınava giriyorlar.

Cihan hayat dolu, neşeli ve ne olursa olsun yaşamayı seven bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Bölüm boyunca yüzünden gülümsemesi, enerjisi eksik olmuyor.

İstediği okulu kazanan Cihan’ın arkadaşıyla konuşması sayesinde Ali diye bir çocuktan hoşlandığını anlıyoruz. Hatta bundan sonra onunla aynı okulda okuyacaktır.

Dizide şimdilik en çok sevdiğim detaylardan biri anne-kız ilişkisi. Oldukça güzel yansıtılmış ve bir annenin kızına arkadaşı gibi davranması ve kızının her konuyu annesine anlatabilmesi çok güzel. İlerleyen bölümlerde bu bağın daha da güçlendiğini göreceğiz bence.

Okulun ilk günü Cihan Mahir’le karşılaşıyor ve onun da aynı okulu kazandığını öğreniyor. Mahir “bu işleri sen açtın başıma” dese bile bu konuda kesinlikle bir şikayeti olduğunu sanmıyorum. 

Mahir’in babasıyla konuşması bize gelecek bölümlerde baba-oğul sorunlarının derinine inileceğini gösteriyor. Babasının onun için çizdiği yoldan gitmek istemeyen Mahir, kesinlikle doktor olmak istemiyor. Aslında bunun en büyük sebebi babasının istediği gibi bir evlat olmamak bence. Bu yüzden gelecek bölümlerde neden bu halde olduklarını daha iyi anlayacağız diye düşünüyorum.

Cihan yine düşme sorunu yüzünden bu kez çenesini yaralar ve annesi tarafından hastaneye götürülür. Annesi Figen’in içinde yeşeren şüpheler üzerine daha detaylı kontrol yaptırılır. 

Doktor’la Figen’in çıkan sonuçlar için görüşmesinde Cihan’ın hastalığından bahsedilir ama Figen kızının tedavisi olmayan bir hastalığa yakalandığına inanmaz, çünkü onun kızı “daha 18 yaşında bile değil..” 

Sanem Çelik’in oyunculuğunu, karakterin duygularını yaşayabilmesini gayet yerinde buldum hatta izlerken gözlerimi dolduracak kadar da içtendi bence. Güçlü, vazgeçmeyen bir anne rolünü üstlenmiş, öyle ki hastalığı öğrendiğinde hemen yelkenlerini salmadı. Bu yüzden gelecek bölümlerde bu karakterin duygu değişimlerini de merakla bekliyorum.

Ali’nin davetiyle partiye arkadaşı ile giden Cihan, Aliyle yakınlaşma fırsatı kazanır ve gecenin sonunda Cihan artık Ali’nin sevgilisidir. Ali karakteri ilk bölümden fazla rahat ve istediğini elde eden zengin bir çocuk imajıyla karşımıza çıktı. Cihan’a karşı duygularını net bir şekilde alamadı izleyiciler ama Ali’nin aksine Cihan’ın Ali için “ilk aşk” vurgulaması yeterince yapıldı.

Ali’nin çıkma teklifi etmesini ilk annesine anlatan Cihan’ın “iyi ki benim annemsin, iyi ki beni sen doğurmuşsun, seni çok seviyorum” sözleri ve mutlu ses tonu, Figen’in kızının hastalığını kabullenip, tüm ümidini kaybettiği dönemde onu daha çok yıkar. 

Bölümün sonunda Figen’in Cihan’dan hastalığını sakladığını görüyoruz ama bu böyle ne kadar devam eder bilemeyiz, hastalığın etkileri Cihan’ın günlük yaşamını katlanılmaz yaptığında bu hastalığın da gizli bir tarafı kalmayacak bence.

Mahir ve Cihan aşkının nasıl işleneceğini tahmin edemiyorum ama şimdilik iyi bir arkadaş olarak devam edecekler gibi görünüyor. Uyumları güzel, ekrandan sıcaklık seyirciye geçiyor. Özellikle Mahir karakterini üstlenen Mert Yazıcıoğlu oldukça parlayan ve ekranların özlenen bir yüzü. Diğer tarafdan Miray Daner de Vatanım Sensin’de üstlendiği Hilal karakterinden tamamen çıkmayı başarmış ve “Cihan” rolüne cuk diye oturmuş. Bu yüzden keyifle ve bazen hüzünle izlenecek olan bu dizinin devamını merakla bekliyorum.

Ayrıca dizide Yürekli ailesini de çok sevdim, ailenin samimiyeti en azından ekran karşısında oturan bana geçti. Oyuncu kadrosu ve konusu sayesinde gelecek bölüm de ekran karşısında oturmamı sağlayacak bir dizi. Bölümle ilgili sizin de düşünceleriniz, bir eleştiriniz varsa yorum olarak yazabilirsiniz..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!