Beste Can Sağlam: ”Tiyatro yapabilmek hep hayalim”

Fox Tv ekranlarında yayınlanan Darmaduman dizisi ile tanınan Beste Can Sağlam ile hayatı, kariyeri ve hakkında merak ettiklerimiz üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Röportaj teklifimizi kırmadığı için kendisine teşekkür ediyoruz. 🙂

1) Bize biraz Beste’yi anlatır mısın? 🙂 Kendini nasıl tanımlarsın?

İnsanın kendini anlatması çok zor ama en belirgin özelliğim duygusallığımdır. İstediğim bir şey söz konusu olunca elimden geleni yaparım, heyecanlıyımdır, aileme ve kardeşlerime çok düşkünümdür. Sanırım kısaca böyle tanımlayabilirim. 🙂

2) ”Darmaduman” dizisi ekrana geldiği günden beri seyirciler tarafından ilgiyle izleniyor. Sen bu konu hakkında ne düşünüyorsun, böyle bir işin içinde olmak nasıl bir duygu?

Bu konuda ilk söyleyebileceğim şey ne kadar mutlu olduğum galiba. Oyunculuk çok uzun zamandır istediğim bir meslekti, eğitim almaya başladığımdan beri her geçen gün daha da çok istedim. Ama ilk tecrübemin böyle güzel bir iş olabileceğini hayal bile etmemiştim dürüst olmak gerekirse. Hayatın sürprizlerine inanmak lazım galiba 🙂

Her şeyden önemlisi size inanan bi yol arkadaşı bir menajer ile yola çıkmak Selçuk Kaya, bu konuda bana ışık olan ilk şansımdı. ilk başlarda kafamda hep soru işaretleri vardı ama sete gittiğim ilk günden itibaren yönetmenlerimiz, oyuncularımız o kadar kucaklayıcı yaklaştılar ki bu soruların hepsi cevabını buldu kafamda. Böyle bir ekiple bu işe başlayabildiğim için kendimi gerçekten çok şanslı hissediyorum. Birlikte çalışma şansı bulduğum herkes işlerinin ehli olduğu için onları öğretmenlerim gibi görüyorum. Şu zamana kadar kendimi çok gelişmiş hissediyorum umarım daha da gelişeceğim…

3) Dizinin başarısı sete de yansıyor mu, set ortamınız nasıl?

Yukarıda da bahsettiğim gibi gerçekten herkes birbirinden tatlı. Sete gideceğim her gün aynı ilk günümmüş gibi heyecanlanıyorum hala, bu da uzun bir süre devam edecek gibi 🙂 Set ortamımız çok keyifli kendimi hiç çalışıyormuş gibi hissetmiyorum hatta doyamıyorum diyebilirim. Deniz Hocam ve Elif Hocam sayesinde sahnelerimde hiç gerilmiyorum, onlar her şeyi bana hep tane tane anlatıyorlar ve çok sabırlılar. En büyük şanslarımdan birini de bu olarak görüyorum zaten.

Hafsa, Aslıhan, Aytaç ve Mert de tüm bu süreçte inanılmaz yardımcı oldular. Oyunculukla ilgili, set ortamıyla ilgili, genel hayatla ilgili her şeyde. İlk tecrübelerimi böyle insanlarla yaşayabildiğim için çok mutluyum. Sorudan biraz saptım galiba ama sizin de anlayacağınız üzere böyle insanlarla set ortamı da çok keyifli oluyor tabii ki.

4) Oyunculukta gerçekleştirmek istediğin bir hayalin var mı? Ya da özellikle oynamak istediğin bir rol?

Şu an için tek hayalim oynayacağım karakterlerin hakkını verebilmek ve yaptığım her işi layığıyla yapabilmek diyebilirim. Bunu başarabilirsem ne mutlu bana. Oynamak istediğim spesifik bir rol yok ama Beste’den çok farklı bir karakteri canlandırmak isterim. Öyle bir karakteri tanımak, bağ kurmak isterim.

5) Mesleki yönden ve karakter olarak beğendiğin, kendine rol model olarak belirlediğin herhangi bir oyuncu var mı? Kimle karşılıklı rol almak isterdin?

Ben mesleki yönden hep Merve Dizdar’ı çok başarılı bulmuşumdur. Çok çalışkan bir kadın olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda tiyatro, dizi, sinema işleri yapması beni çok etkilemiştir. Karşılıklı rol almak isteyeceğim çok fazla oyuncu var ama bir kaç tane söylemek zorundaysam sanırım Melek Baykal, Nebahat Çehre, Zerrin Tekindor derdim.

6) Keşanlı Ali Destanı, Yutmak, Killology ve Kalp gibi tiyatro oyunlarında yer aldın. Tiyatro ve bir televizyon dizisini kıyasladığın zaman senin için hangisi daha zor bir süreç? Hangisi daha keyifli?

Yutmak, Killology ve Kalp oyunlarında yer almadım. Ancak üçünü de izleme şansım oldu ve çok sevdiğim oyunlardır. Kalp’in bende ayrı bir yeri var. Umarım bir gün bir İbrahim Çiçek oyununda oynama şansım olur diyim 🙂 Keşanlı Ali Destanı da lisedeyken yer aldığım bir oyundu. O zaman daha hiçbir eğitimim yoktu. Tiyatro eğitimimden yola çıkarak kamera önü oyunculuk ve tiyatronun birbirinden apayrı şeyler olduğunu söyleyebilirim. Daha yolun çok başındayım, ikisini de çok az deneyimledim ama ikisinin de birbirinden güzel tarafları var şimdilik benim için. Ama tiyatro yapabilmek hep hayalim.

7) Darmaduman, içerisinde her renkten genci barındıran bir dizi. Sen karakterinin renklerini ve hikayesini nasıl değerlendiriyorsun?

Her şeyden önce Simla benim çok bağ kurabildiğim bir karakter. Sahip olduğu bazı ‘dezavantajlar’ yüzünden hayatı dilediği gibi yaşayabilme şansı olmamış pek. Dezavantajı tırnak içine aldım çünkü; bunlar toplumun bir şekilde dezavantaj haline getirdiği normal durumlar aslında. Kilolu bir genç kız olmak dünyanın en normal şeyi de olsa maalesef ki bunun getirdiği bazı kötü sonuçlar olabiliyor. Doğru düzgün hiç arkadaşı olmamış mesela, daha doğrusu ona bu fırsat hiç verilmemiş. O yüzden insanlarla iletişim kurmak konusunda çok rahat değil. Bu boşluğunu da hep bilgisayarla doldurmuş, benim teknolojiyle aram ne kadar kötüyse Simla’nın da bir o kadar iyi yani 🙂

Ece ve Kerem’in okula gelişiyle hayatında ilk defa bir arkadaş çevresi oluşuyor. Bununla birlikte de aslında Simla’nın ne kadar iyi niyetli, yardımsever ve sevecen bir arkadaş olabileceğini göreceğiz. Hiçbir karşılık beklemeden sevdiği insanlar için elinden gelen her şeyi yapar. Yani çok kısaca ona bir fırsat verildiğinde insanların yargılamalarının ne kadar yersiz ve yanlış olduğunu göreceğiz.

8) Gençlik dizileri ile aran nasıl? Baverly Hills izlemiş miydin? Beste’nin favori gençlik dizisi nedir?

Maalesef benim dönemim Beverly Hills’e yetişemedi. Ama çevremde büyük yaşlardan kime bahsetsem herkesin gençlik döneminden bir Beverly Hills geçmiş 🙂 Ben çok büyük bir Friends hayranıyım. İzlerken kendimi hep çok huzurlu hissediyorum, kaçıncı kez baştan bitirdim bilmiyorum bile.

9) Arkadaşlık kavramı senin için ne ifade ediyor? Dışadönük, sosyal bir insan mısın yoksa kendinle vakit geçirmeyi daha çok mu tercih edersin?

Arkadaşlık hayatımda en önem verdiğim şeylerden biri. Herkesle çok çabuk samimiyet kurmayı tercih etmem çünkü aramdaki ilişkinin sağlam olmasını isterim. Çabucak kurulan her ilişkinin çabucak yıkıldığına inanıyorum. En yakın arkadaşlarım ortaokuldan beri en yakın arkadaşlarım mesela ve hayatım boyunca da öyle olacaklarına eminim. Aslında hem dışadönük ve sosyal bir insanım hem de değilim 🙂 Sosyalleşmeyi, eğlenmeyi çok severim ama kendimle vakit geçirmekten de bir o kadar keyif alırım. Moduma bağlı biraz…

10) En sevdiğin kitap veya yazarı sorsak? Okumaktan en çok keyif aldığın tür nedir?

‘En sevdiğin’ li soruları cevaplamakta hep çok zorlanıyorum. Kitap okumayı çok severim, en keyif aldığım tür kesinlikle roman. Çünkü en çok bağ kurabildiklerim genelde romanlar oluyor. Bambaşka insanların dünyasına, hatta kafasının içine girebilmek çok etkileyici gelmiştir bana hep. Kitap olarak da sanırım beni en etkileyen Masumiyet Müzesi. Orada yaşanan duygular bana o kadar geçti ki, hala Masumiyet Müzesi’nin cümlelerini okuyunca tüylerim diken diken oluyor.

Keyifli okumalar. 🙂