tds_thumb_td_300x0
Ayrılık da Sevdaya Dahil : Ateş Böceği 16. Bölüm

“Ayrılık da sevdaya dahil

Çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili…”*

Severek ayrılanlardır buradaki kasıt. Bir ömür sevgili kalacak olanlar… Aslı gibi sevdiği için sevdiğinden vazgeçen koca yüreklerin acı sonlu hikayeleriyle doludur tarih. Keşke hepsi için “Mutlu sonla bitecek işte.” diyebilseydik…

İlayda’nın içindeki korkunçluğu ortaya çıkardığı şantajdan sonra içi yana yana kabul etmek zorunda kaldı Aslı ayrılığı. Evet şuan başka bir ifade bulamadım çünkü İlayda’nın sahnelerinde şok oldum kaldım. Daha birkaç bölüm önce bize yarası, insanlığı gösterilen karakter birden nasıl bu kadar çirkinleşebilir? (Daha onun Hakan’la iyiliğe evrilişini, içinden minnoş bir tipin çıkışını izleyecektim ben. Ani finalle shipim öldü, teşekkürler…) Neyse işte Aslı’m bir gün müsaade istedi. Dediğini yaparak bir süre zaman kazanmaktan başka bir yol da bulamayınca o malum sahneyi yaşattı bize. Barış’ın “Sevgilim…” deyişinden sonra “Ben ayrılmak istiyorum.” demek harbiden yürek ister yani her kadın yapamaz. Yalnızca gerçekten seven bir kadın yapabilir bunu. Sevdiğine bir zarar gelmesindense kendisi kor olup yanmayı tercih eder.

İstifa ettiği sahnede Barış’ın çıldırması o kadar gerçekti ki… Uğruna en çok savaştığınız şeyi düşünün. Bir de siz onun için ömrünüzü vermeye hazırken onun anlamsız bir biçimde hayatınızdan çıkışını… Siz vicdanınıza direnmeyi başarmışsınız, yalanlar içinde boğulmuş yine de onu bırakamamışsınız ama o ilk engelde vazgeçmiş. Hayatınızın en değerli şeyi ellerinizden kayıp gidiyor ama her şey sizin kontrolünüz dışında geliştiğinden siz hiçbir şey yapamıyorsunuz. Mantığınıza bunu nasıl açıklayabilirsiniz? Demek ki gerçekten sevmemiş beni. Sevse böyle hemen vazgeçemezdi… Bundan daha büyük bir hayal kırıklığı olabilir mi?

Oysa ki Aslı gerçekten sevmişti onu… Barış nasıl kahroluyorsa o da öyle kahroluyordu yokluğunda… Öyle hemen de vazgeçemiyordu. Bir çıkış yolu arıyor, Barış’ın sırrını öğrenmeye çabalıyordu. Aşkı için savaşmaya hazırdı ama bunun için aşkına zarar vermeyi göze alamamıştı. Hakan’ı sorguladı, defalarca yalvardı ona anlatması için. “Ne yapmış olursan ol bir şekilde çözeriz.”dedi ne yapmış olabileceğini hiç düşünmeden. (Sahi orada böyle rahat rahat konuşup son sahnede mevzu bahisin kendi yeğeni olduğunu öğrenince çıldırmasına takılan bir tek ben miyim? )

Barbo’nun ev hâli ♥ biz

Bu bölümdeki favorim Teo&Barbo sahneleriydi. Berkay Tulumbacı o kadar yüksek bir enerjiyle ve eğlenceli repliklerle geldi ki gözümde yaşlarla kahkaha attım  😀 Dramdan öleceğimiz sahnelerin hemen ardından ilaç gibi geldi resmen. Hakan& İlayda shipim ölmüş olabilir ama TeoBar yetişti imdada. Allahım ne güzel oldunuz siz. Gönül isterdi ki daha uzun süre izleyelim ama malum TV dünyası böyle. Neyse hadi ölümüne TeoBar ?

Teo’nun çocuksu mutluluğu ?

Barbo bu bölüm cidden adamlıkta zirve yaptı. Teo’nun aşk acısından shameless a döndüğü sahnelerde imdada o yetişti. Sevmediği adamı savunmak zorunda kaldı resmen adam. Ee ne demişler yiğidi öldür hakkını yeme. “Sen de çok şey etme, o iş öyle değil.” diyerek Teo’nun aşkını savundu Gül’e. Seven sevenin hâlinden anlardı çünkü. Yetmedi onlara özel barışma randevusu organize etti , e daha ne yapsın adam? Gül’ün denemeye karar vermesinin en büyük nedeni “Abim bile anladıysa demek ki cidden seviyor beni.” düşüncesi değilse ben hiçbir şey bilmiyorum ?

Geldik bölümdeki diğer favori sahneme… Hakan’ın İlayda’ya haddini bildirdiği an: “Sen aşağılık bir kadınsın.” Bana istediğin şeyi yapabilirdin ama masum iki aşığı ayırmana müsaade etmem tarzı konuştu ya bir de of of of ben bir coştum. Helâl be Hakan! Tamam dramatik bir sahneydi aslında. Gerçeklerle yüzleşerek doğru kararı verdi. Ama doğru kararlar genelde zor kararlardır. Zaten şantaj olayını da o bozdu. Barış’ım nasıl heyecanla koştu sevdiğine. Gözümde puan üstüne puan kazandı. Hakan&Şirin mi yapsak finalde bilemedim. Şu çocuğu bir mutlu edelim de ?

Ve işte geldik en etkileyici sahneye… Seçkin Özdemir ve Nilay Deniz’in, özellikle Nilay’ın devleştiği sahneye. Barış her şeyi göze alarak Aslı’ya itiraf etti tüm gerçekleri. Ve Aslı Eğilmez yıkıldı güveninin karşısında. O da Gül gibi her şeyin yalan olduğunu düşündü belki de. Yüreğinde yarattığı yeni cennetin başına yıkılmasıydı tüm bu olan. Hayal kırıklığını haykırdı. Acısına dayanamayarak döndü geri: “Sana aşık oldum ben!” Orada Barış’ın yanağından süzülen gözyaşı olduk, Aslı’nın kalbinin acıyan yerine merhem olabilmek dilekleriyle…

Bölüm güzel olmuştu. Hayallerimiz daha yüksekti belki ama kötü diyemem asla. Emeklere sağlık. Yorumu sona yakıştığını düşündüğüm bir şiirle bitiriyorum. Finalden sonra görüşmek dileğiyle…

Aşkla kalın…

Senin gözbebeklerin var ya kadın kadın gülen
İnsan insan bakan gözbebeklerin
Beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta
Beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder

Ne gelirse onlardan gelir bana
Çalışma gücü yaşama direnci
Mutluluk gibi kazanılması zor
Mutluluk gibi yitirilmesi kolay

Bir açarsın ki mutluyum
Bir kaparsın her şey elimden gitmiş”**

*Ayrılık da Sevdaya Dahil/Şiir/Atilla İlhan

**Gidişini Anlatıyorum/Şiir/Rıfat Ilgaz

https://youtu.be/6ygQXSVNwj4

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!