Arrow 8.Sezon 10.Bölüm Final İncelemesi: Fadeout

Sanırım, bir gün bunu yapacağımı hiç düşünmemiştim. Benim ve benim gibi senelerdir Arrow izleyen değerli dizi severler için bir devir sona eriyor. Kahramanlarımızı televizyona taşıyan ve birçok kahramanı daha tanımamızı sağlayan Arrow’a, artık veda etmenin zamanı geldi.

Kimi zaman ömrümüzden ömür götürdü, kimi zaman ise aksiyon sahneleriyle heyecanımızı dinç tuttu. Biliyorum, çoğunuz izlemeyi bıraktı bile. Haksızsınız diyemem. Öyle sezonlar oldu ki, bize yok artık dedirtti. Ama ne olursa olsun, Oliver Queen’i, onun bir kişiden bir şeye dönüşmesini ve yaptığı fedakarlıkları izlemeye fırsatımız oldu. ama sanırım, yaptığı fedakarlıkların en büyüğü, yeni bir evren oluşturmak adına canını feda etmek oldu.

Bununla birlikte gelen dünyayı kendi istediği düzende yeniden oluşturması, bölümün ilgi çekici kılan tarafıydı. Başta bu söz ona mı ait yoksa ,Flashpoint gibi, elde olmayan bir şey mi emin olamadım. Ta ki Laurel’ın yaşamadığını görene kadar. Kimsenin aklına gelmemişti. Dünya 2’deki Laurel’ın hariç. Kendini bu zamana kadar -özellikle Oliver’ın gözünde- hep değersiz görmüştü. Belki kötü bir insan? Ama Oliver bu yaptığıyla ona ne kadar değer verdiğini göstermişti. Babasıyla yaşadığı o sahne çok fazla duygu içeriyordu.

Yine de bana kalırsa bizim Laurel’a bir haksızlık yapılmış gibi hissettim. Özellikle Tommy ile evlendiklerini öğrendiğimde gerçekten çok üzüldüm. Bu ikiliyi çok seviyordum zamanında. Ama kısa da olsa, güzel bir evlilik yaşadıklarını düşünerek avunmaya çalışıyorum.

Oliver, geçmişte yaptığı bütün hataları düzeltmeye çalışmış. Tommy gibi annesini de hayata geri döndürmüş. Yazarken bile tüylerim diken diken oldu. Oliver, herkesin ölümünden hep kendini sorumlu görmüştü. Şimdi Oliver’ın olmadığı bir dünyadalar ama Oliver, onların nefeslerinde yaşıyor olacak.

Felicity ise bölümün sürprizlerinden bir tanesiydi. Bize değil tabi, malum sosyal medya sağ olsun artık bu sürprizlerin bir anlamı kalmıyor ama onu görmek gerçekten çok iyi hissettirdi. Sadece bize değil, Mia’ya da.

Bütün ekip iş başındaydı. Herkesi bir arada görmek kesinlikle final için çok uygun bir karardı. Böylece herkes son vedasını etmiş oldu.

Peki, her şeyin %100 cevabı var mıydı? Bence yoktu. Hala anlayamadığım, araştırıp hiçbir yerde incelemesini bulamadığım birkaç şey var. Her ihtimale karşı sizde oluşmuş olabilecek soru işaretleri için, gelin biraz fikir alış verişi yapalım.

Öncelikle, Flash’ın zamanda geriye giderek bir flashpoint noktası oluşturması sonucu kızları yerine bir erkek çocukları olan John ve Lyla, seneler sonra kızlarına kavuştu. Oliver bunu da unutmamıştı. Sara denilince bir afallamıştım başta, benim gibi unutanlar için yeniden hatırlatmış olalım. 2040’ta Connor ile JJ’in arasında bir ilişki olduğunu gördük. Henüz bilmiyoruz ama Lyla ve John Connor’ı geleceği bildikleri halde tekrar evlat edinmiş olabilirler.

Diğer bir konu, 9.bölümün bitişi ile alakalı. Final bölümünde Mia, William’ın kaçırılması üzerinden bir hafta geçtiğini söylüyor. Hiç merak etmeyin, 2040 yılı bize spinoff olarak geri dönecek. Şahsen izlemeyi düşünmüyorum, orası ayrı.

John’un ne bulduğunu merak edenler var. Bunu bilmeyen de yoktur demeyin. Sade bir izleyenseniz, bu oldukça normal. Son zamanlarda John’un Green Latern yüzüğünü bulacağı ve karakterine John Stewart olarak devam edeceği konuşuluyordu. Beklenen an geldi. John her zaman istediği o lider olabilecek artık. (anlayan anladı) Bölüm boyunca yeşil giydirerek de bize bölüm sonu mesajını vermişler sayılır aslında.

Bazı insanlar neden geri dönmedi? Büyük ihtimal evren Oliver’ın fedakarlığı ile yeniden doğduğu için, Oliver bunu yapmak konusunda bir söz hakkı edindi. Annesinin de dediği gibi, onu Arrow yapan olayları değiştirmemeliydi. Eğer değiştirseydi hiçbir zaman Arrow olamaz ve vakti geldiğinde Anti Monitor’ün karşısına çıkamazdı. O yüzden direkt değil de dolaylı olarak, yani onu duygusal olarak etkileyen şeyleri, değiştirmeyi daha uygun gördü.

Bu da bizi bir sonraki noktaya götürüyor. Kalbimizi bıraktığımız o son sahneye… Felicity ve Oliver’a.

İşte kafamın karıştığı nokta tam olarak burası. 2040’taki dünyayı gördük. Star City’de suç oranı diye bir şey de yok. Yani nasıl oldu da geçen sezonki bıraktığımız noktada bulduk Felicity’i?

Burayı biraz üstünkörü geçtiklerini ve kafamızdaki soru işaretlerinin spinoff ile çözüleceğine inanıyorum. Bir şekilde Star City’nin suç oranları artıyor ve Mia yine başrolde. O noktaya kadar geçen sezon izlediklerimizle aynı şeyler olmuyor. Sadece Felicity ve Monitor sahnesi gerçekleşiyor. Olaya fazla detaylı bakmamaya çalışırsanız daha iyi anlarsınız.

Final sahnesinde ise Oliver’ın, Felicity beklediğini ve onun geleceği zamana kadar, birlikte yaşayacakları yeni bir Star City inşa ettiğini gösteriyor.

Tam da bu noktada yönetmenler ve senaristler bize bir iyilik yapıyorlar ve onları ilk tanıştıkları zamandaki gibi giydiriyorlar. Bu ayrıntıyı fark etmiş miydiniz bilmiyorum. Hatta arafını onu gördüğü ilk ana, kendilerini ise tanıştıkları ilk andaki gibi hazırlıyor. Her şeyi düşünmüş, öyle değil mi? Gerçi daha çok zamanları olacak. Sonsuzluk kadar.

Ve böylelikle, onlar artık Oliver Queen ve Felicity Smoak olmaktan çıkıyorlar. Onlar artık başka bir şey, Onlar… Daha fazlası.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!