tds_thumb_td_300x0
Alef 2. Ve 3. Bölüm | Profesör

İzlerken “çok şey olmadı” hissi veren ama aslında çok şey olan Alef’in ikinci bölümünde değinmek istediğim şeylerden biri Ahmet Mümtaz Taylan’ın mimiklerini kullanma şekli oldu. Settarın karakterini, hislerini, bıkkınlığını sıkılmışlığını iyi yansıtabildiğini düşünüyorum yüz ifadeleriyle.

Asıl meseleye gelecek olursak, Melisa Sözen’in canlandırdığı, bir üniversitede öğretim görevlisi olan Yaşar karakteri çok hoşuma gitti. Normalde yapaylıktan kusturabilecek bir rol ve konu, diyaloglar da öyle. Ama Sözen’in dikkatli oyunculuğu ve İmirzalıoğlu’nun karakteri olan Kemal’in sakin yapısının birleşmesi sayesinde bu sahnelerin altından baya güzel kalkılmış, birkaç ufak pürüz dışında. Benzer vibelar veren başka dizilerimizde olduğu gibi izlerken gülesimiz gelmiyor ya da ciddiyetsiz şekilde umursamadan izlemiyoruz, aksine olabildiğince dikkat kesilerek, her bir cümleyi önemseyerek takip ediyoruz. İşi “bu bir dizi” hissinin dışında çıkarıp biraz daha gerçeklikle bağdaştırmamıza yaramış bu.

 

 

 

 

 

Dizide kolay anlaşılabilir detaylarla bize gösterilen, daha doğrusu hafif tekrarlarla vurgulanan şeylerden biri Settar ve Kemal’in zıtlıkları. Gün içinde Settar araba kullanırken dinlediği müziklerle Kemal’in evde çalışırken dinlediklerinin farkı veya tercih ettikleri içkilerin bile türlerinin farklı olması gibi.

Kemal’in en büyük kabusunun temeli olan “su” sahneleri de gayet başarılıydı. Karakterin yaşadığı o ızdırap ve rahatsızlık hissi izleyiciye geçiyor. Su demişken, dizide dört elementin nasıl kullanıldığını da takip etmenizi öneririm çünkü sadece, çeşitli yer ve zamanlarda karşımıza çıkan su yok. Alef bu anlamda da farkını ortaya koyan bir iş olmuş, bu tarz şeyleri gözümüze sembol sembol sokmak yerine hikayenin içine düzgünce yerleştirmeye çalışıyor.
Bu bölümün bitişi de yine ilk bölümün son sahnesi gibi etkileyiciydi.

 

 

 

 

 

Üçüncü bölümden bahsetmeden önce, Ercan Kesal ve Berkay Ateş gibi sevilen isimlerin konuk olduğu haberini vereyim. Bu bölüme dair canımı baya sıkan bir şey hakkında dert yanmak istiyorum. Müdür karakteri ve oyunculuğu. Çok özür dileyerek, asla ama asla olmamış. Yazılan kişi “makam mevki peşinde, üstlerine lüzumsuz düzeyde hürmet gösteren zayıf karakterli, ağzı bozuk bir emniyet müdürü” ve dizideki tek vasfı politik göndermelere araç olmakla küfür etmek. On kelimesinin sekizinin küfür olması ve bunun ne yazık ki fazla sahte bir oyunculukla yapılıyor olması zaten tat kaçırıcıyken bir de bunu sıklıkla görmek cidden dizinin kalitesine leke süren unsurlardan biriydi, bence.

Kemal’in mezara düşme sahnesi, cemiyete dair tablo ve Settar’ın evindeki, çeşitli tasavvuf öğeleri gördüğümüz kapalı oda bölümün önemli noktalarıydı. Sizler ne düşünürsünüz bilmem ama kendi adıma, şaşırdığım bir sahneydi ölen oğlunun bu tarikatlarla olan bağı, nedense önceden tahmin edememiştim. Halbuki Alef’in en iyi yanlarından biri kişiler ve olayları birbirine bağlaması, derli toplu bir çerçeve sunabilmesi. Güneş’in de bu işin içinde bir yerlerde olması oldukça akla yatkın bu sebeple. Görüşmek üzere!

Önceki Bölüm Yorumu
Sonraki Bölüm Yorumu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!