tds_thumb_td_300x0
Yeni Sezon Öncesi: Neden İstanbullu Gelin?

Yeni sezonda ekranlarımıza birçok yeni dizi geliyor. Ama bunlardan önce hala devam etmekte olan ve hayran kitlesi tarafından büyük bir sabırsızlıkla beklenen diziler de var. Bu diziler arasında en güçlü yapımlardan biri olarak görülen İstanbullu Gelin de var.

İstanbullu Gelin ilk bölümlerinde devam edip edemeyeceği kestirilmesi zor bir diziydi. Çünkü dizide izleyicinin hem büyük korkusu hem de vazgeçemediği dizi klişe konusu olan konak-aile ilişkileri hakimdi. E tabi İstanbullu Gelin’de Özcan Deniz’in oynuyor olması da buna etken diyebiliriz. Malum bir nesil Asmalı Konak ile büyümüştü. 🙂

Peki İstanbullu Gelin bu süreci nasıl atlattı? Dizinin bu kadar güçlü ilerleyişini sağlayan sebepler neler? İstanbullu Gelin’i nede izlemeliyiz gelin birlikte bakalım. 🙂

1. Gerçek bir hikaye!

Senaryonun etkileyici olup olmaması izleyici için başlıca kriter diyebiliriz. Bir senaryoyu etkili kılabilecek en önemli şey de kuşkusuz hikayesinin gerçek olmasıdır. Gerçek bir hikayeye dayanarak ekranlarımıza gelen çoğu dizi şimdiye kadar hep çok sevildi. Bunun ardında da izleyicinin abartı kurgulardan ziyade günlük hayatta yaşanmış olan ve içinde kendini bulabildiği senaryolar her zaman bir adım önde oldu. İstanbullu Gelin de psikiyatri alanından bir isim olan Dr. Gülseren Budayıcıoğlu’nun hikâyesinden Ali Aydın’ın kalemiyle gerçek bir hikayeye dayanarak senaryolaştırıldı. Bu da dizinin büyük ilgi görmesinin başlıca nedenidir diyebiliriz.

2. Tatlı bir gelenekçilik!

Şimdiye kadar birçok konak dizisinde karşımıza çıkan töreler, topuktan vurma derecesine gelen cezalar vs vs bunları unutun. İstanbullu Gelin öyle bir konak dizisi değil. İstanbullu Gelin’de özellikle Esma Sultan tarafından bazı gelenekler öyle tatlı bir şekilde ele alınıyor ki özellikle orta yaşa hitap eden dizinin izleyicileri bu sahnelerde adeta mest oluyor. Hamam sefaları, el işi kaftanlar ve Bursa’ya ait daha birçok güzellik… Bu ayrıntı da dizinin klişe konak dizilerinden olmadığını bize gösteriyor.

3. Karakterler birbirini tamamlıyor!

İstanbullu Gelin’in kadrosu öyle güzel ayarlanmış ki her karakter adeta birbirini tamamlıyor. Sadece ön planda olan değil dizideki bütün karakterler özenle seçilerek birbiriyle uyumlu hale getirilmiş. Kıyıda köşede kalan hiçbir karakter yok. Şöyle örnek vereyim. Bir konak dizisinde elbette mutfakla, bahçeyle vb. işlerle ilgilenen bir yardımcı kesim olur. Ama bunlar genelde dizide azarlanmak için ya da ortalığı karıştırmak için varlardır. En azından şimdiye kadar gördüğümüz konak dizilerinde bu böyle oldu. Ama İstanbullu Gelin’de durum biraz farklı. Konakta çalışan herkes tam olarak aileden biri. Hatta o kadar aileden biri ki Bade’nin Murat’la evlenmesiyle bu durum kanıtlanmış da oluyor.

4. Sadelik, doğallık ve fazlası…

Bursa’da zengin, köklü bir aile canlandırın gözünüzün önünde. Herkesin kıyafetleri çok şatafatlı oldu birden değil mi? Ya da ultra lüks arabalar falan. Ha tabi şey de var büyük bahçeli evin önünde bir yüzme havuzu… Şştt! İstanbullu Gelin’in bunlarla alakası yok. Sıradan günlük kıyafetler (Esma Sultan’ın şıklığı ayrı tabi, seviyoruz seni Esma Sultan!), ortalama arabalar ve evin önünde yüzme havuzu değil de ailenin kahve içip sohbet etmek için kullandığı küçük bir kış bahçesi… İşte İstanbullu Gelin tam da bu sadelikte bir dizi. Senaryonun gerçek bir hikayeye dayanmasının yanında bu hikayeyi sahip olduğu sadelikte ekrana yansıtmak da önemli bir iş. Dizinin senaristleri bunu bu derece başarılı bir şekilde yapabildikleri için onları da tebrik etmeden geçemeyeceğim doğrusu.

Tüm bunlar ve daha aklıma gelmeyen birçok neden için İstanbullu Gelin’e en azından bir şans vermeniz gerektiğini düşünüyorum. Ama çok geç kaldık falan demeyin. Siz bir başlayın zaten her bölüm sonrasında neler olacağını merak edecek ve hiç düşünmeden sonraki bölüme geçeceksiniz. İstanbullu Gelin’in etkisi altında kalacağınızın garantisini veriyorum. Şimdiden iyi seyirler!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!