Yasak Elma 16. Bölüm: Çıkmazlarda Olmak

  “Tebrikler kurtuldun bak bizden
  Kolay olmadı ama bitti tebrikler
  Tebrikler kutla yokluğumu
  Çok istedin çok uğraştın bitti tebrikler”*

  Geçen haftanın umutsuzluğunu hala üzerimizden atamamışken bu bölüm daha da kördüğüm olan Alihan ve Zeynep aşkı bizleri üzmeye devam ediyor. Bunun yanı sıra senaristlerin özensizliğine mi yanayım Alihan’ın rahatlığına mı yoksa Zeynep’in de en az Alihan kadar korkak olduğunu fark etmeme mi. Şimdi bölümü derinlemesine analiz etmek için gelin hep beraber yeniden hatırlayalım.

  Onu beklemek… Ona ulaşamamak…

  Büyük bir heyecanla buluşma yerine giden Zeynep yine hayal kırıklığına uğrar çünkü saatler boyu beklediği halde Alihan randevuya gelmemiştir. Peki Alihan neden gelmedi randevuya? Aslında o da aynı heyecanla geliyordu ki yeğeni Lila’nın, nedense tam da bu esnada hata yapası tuttu. Başını belaya sokan Lila, Halit ve Zerrin’in dengesiz ebeveyn oluşlarından dolayı dayısını aramak zorunda kaldı. Alihan da mecburen ona yardıma gitti çünkü Lila evine gittiği uyuşturucu bağımlısı bir genç tarafından eve kilitlenmişti.

  Bu yüzden Alihan’ın Zeynep’le buluşmaya gitmemesine kızanlar olsa da, bir çok yeğen sahibi biri olarak Alihan’ın bu hareketini doğal karşılıyorum. Tek sorun konunun etkili bir biçimde işlenememesi. Öyle bir durumda kim olsa tercihini yeğeninden yana kullanırdı çünkü onun hayatı söz konusuydu.

  Tabii bunun cezasını Alihan’la Zeynep çekti. Tam da yeniden başlamak için cesaret bulmuşlarken her şeyin başlarına yıkılması. Zeynep yine yeniden kalbi kırılmış olarak evine dönmesi ve Alihan ise sonradan ulaşmaya çalışsa da Zeynep’in reddetmesi sonucu cesaretinin biraz daha kırılması. Çünkü Zeynep her kırıldığında, etrafına ördüğü duvarları daha da kalınlaştırarak Alihan’ın kendisine ulaşmasını neredeyse imkansız hale getiriyor.

  Açıklanamayan gerçekler…

  Şimdiye kadar her daim Zeynep’in yanında olan, her durumda destek veren ve Alihan’a en çok laf söyleyen, pişmanlığından dolayı boncuk boncuk gözyaşı döktüğünü görmek isteyen ben bu sefer ilk defa Alihan’a hak verdim. Her ne kadar yeterince belli etmese de pişmanlığını evet yine de bu sefer onun yanındayım. Çünkü seninle yeniden başlayabilmek için bu kadar uğraş veren birisinin randevuya gelememe sebebini Zeynep’in ciddiye almaması, ki o esnada tedirginliğinden dolayı Alihan’ın sesi titriyordu beni üzdü doğrusu.

  Buradan bu ilişki için yalnız Alihan’ın değil Zeynep’in de korkuları olduğu kanısı oluştu bende. Daha sonra o kısmı ayrı başlıkta açmak üzere şimdilik ana konuya dönelim.

  Ayrıca sormadan edemiyorum bu iş o kadar basit mi ki o kadar uğraş verilmiş bir randevuya gelmeyen birisi hiç mi merak edilmez mi? Başına çok daha kötü şeyler de gelmiş olabilirdi tıpkı filmdeki gibi. Üstelik filmi izlemişken Zeynep’in bu ön yargılı tavrı üzdü beni biraz doğrusu. Alihan’ın rahatlığı, kendine özgü oluşu, bencilliği, egosu tartışılabilir ama konuşmasalar da söylemek istediklerini gözlerinden okuyabilen bir çift için Zeynep’in yaptığını da kaçmaya bahane diye tanımlıyorum.

  Ön yargının kurbanı olmak…

  Eveeett… Gelelim şimdi kuzucuklarımı biraz haşlamaya. Bu bölümde anladım ki Zeynep de korkuyor aşktan, sakin dünyasının bozulmasından, Alihan’ın fırtınalı dünyasına giriş yapmaktan. Nereden mi anladım? Açıklayayım. Olanları Yıldız’a anlatırken Yıldız bile “belki gerçekten ciddi bir şeyler olmuştur” derken Zeynep, “yok ya ne kadar kötü bir şey olabilir ki” diyerek nasıl bir ön yargıyla buluşmaya gittiğini gösterdi.

  Bir şeyi kırk defa söylersen olurmuş diye bir söz vardır. Zeynep de o kadar içinden geçirmiş ki Alihan’ın gelmeyeceğini, Alihan da gelemeyince hemen sarıldı bu bahaneye. Alihan zaten korkak sürekli ilişki yaşamaya yine korktu ve gelmedi nokta. Bir yandan Alihan’ı çok sevse de diğer yandan görünmeyen yönüyle kendisi de korktuğunu gösterdi aşkın o biir yanı cennet olsa da diğer yanı cehennem olan hallerini yaşamaya ve bu bahaneye sıkıca sarılarak, kendisini Alihan’dan kurtarma yolunu seçti. Çünkü bu halleri daha önce yaşadı ve bu sefer neler yaşayacağını bilerek, endişeyle gitmişti randevuya. İnsan bildiği şeyden korkar ve evet bu korkusunun oluşmasında Alihan’ın emeği büyük tıpkı Alihan’da oluşan travmada annesinin rolü gibi. Bundan dolayı Alihan belasını bulup cezasını çekecek.

  Yine de doğru işlenirse bu ayrılık sürecinin onlar açısından iyi olacağı kanaatindeyim. Neden mi? Açıklayayım; Zeynep’in hayatında ilk ve tek erkek Alihan oldu. Kıyas yapacak, Alihan’ın kendisine aslında ne kadar iyi geldiğini gösterecek birisi olacak şimdi Cem. Çünkü her ne kadar hiç sorunsuz bir aşk hayatı istese de Cem kendisine her baktığında, elini her tuttuğunda Alihan’ın o arzu dolu sıcaklığını hissedemeyecek ve bunun eksikliğini hep duyacak.

Varsılların ve onların dünyasının çekilmezliğini sadece Alihan’la olduğunu sanan Zeynep bu konuda yanıldığını bir gün anlayacak çünkü, hiç sorunsuz Cem’in de o dünyaya ait olduğunun unutuyor. Cem de o dünyadan kopamayacak ve kendi istemese bile o dünyanın çirkefliği Cem yoluyla yine gelip kendisini bulacak. Alihan’a gelince onu da kabahatlerini saymaya aşağıda devam edeyim.

  Bir çıkmaza girmek…

  Yukarıda da belirttiğim gibi her ikisi de kendilerine ait dünyasının bozulmasını istemedi. Zeynep zaten şüpheli yaklaştığı ikinci şansı verdi ama ilk hatada anında kapıları kapattı. Alihan suçu ise birincisi Zeynep’te oluşturduğu travma, ikincisi ise ikinci şansı alabilmek için çoookkk vakit kaybetmesiydi. Kaldı ki bu şansı elde edip de bu fırsatı da kaçırınca yeterince çaba göstermemesiydi. En azından sabahı beklemek yerine, Lila yattıktan sonra Zeynep’in evine gidebilirdi mazeretini söyleyip özrünü dileyebilirdi. Zeynep’in her halükarda Alihan’ı dinlemeyeceği kesin de en azından izleyicinin gözünde daha haklı bir konuma gelebilirdi.

  İşte Alihan’ın bu umarsızlığı yüzünden birilerinin, aşkı (Zeynep) için çok daha fazla fedakarlıkta bulunabileceğini, rakiplerinin artık kendini diskalifiye etmek üzere olduğunu görmesi açısından Zeynep’in Cem’le birlikte olma kararını destekliyorum. En azından Alihan’ın, serseri hayatından bazı şeyleri feda etmesi gerektiğini anlaması lazım. Alihan Hakan’a “kendimi anlatmaktan yoruldum biraz güvenmeyi denese keşke” diyor. Burada ne kadar Alihan’ı haksız görsek de onun tarafından bakınca aslında hayatı boyunca kimseye yapmadığı açıklamaları Zeynep’e yaptığını görürüz. O açıdan haklı çünkü kimseyi umursamayan Alihan, sürekli Zeynep’e açıklama yapıyor ki yaplmalı da zaten ama bunlar yeterli değil elbette. Eğer bu yola girdiyse daha çok emek vermek zorunda.

  Bir de artık öncelikleri arasına Zeynep’i de koymasının zamanı çoktan geldi de geçiyor bile. Böyle dediğimde hemen aklıma her durumda Zeynep’i korumaya çalışması geliyor ama söz konusu ablası ve yeğeni olunca Zeynep sanki bi tık geriye atılıyor gibi. Her daim Zeynep’in kendisine güvenmesini istiyor ama bilmiyor ki belirsizliğin olduğu yerde güvenin olmayacağını. Zeynep’in, Cem yoluyla çantada keklik olmadığını anladığı günleri görmek dileğiyle bu kısmı da burada noktalıyorum.

  Birbirinin hal dilini çözmek…

  Aahhh ahh… Bölüm içinde yüzümü bir parça güldüren sahnem. Alihan’ın ilk defa kafasının karışması ve bundan dolayı hata yapması, bunu belli etmemek için hileye başvurması ama hareketlerinden ne yaptığını anlayan Zeynep’in karşı atağa geçmesi. Hani bir mermerci hikayesi vardır hiç hata yapmadan mermer kesebilen. İşte Alihan’ın buradaki durumu onu hatırlattı. Bay mükemelliyetçi Alihan bey ilk defa bir şeyi yapmayı unuttu. Bu demek oluyor ki o da tehlikenin farkında. Ayrıca bu olayla, Zeynep’in de Alihan’ı ne kadar iyi tanıdığını görmüş olduk. İşte bu örneklerden dolayı bir süre başkalarıyla birlikte olsalar bile diğer yarılarını hep arayacaklar ve gün gelecek yine bir araya gelecekler bunun başka çaresi yok. Umarım senaristler bu bir araya gelme olayını, son dönemde moda olduğu üzere son bölüm son sahnede yazmazlar. Çünkü bizler çiftimiz birlikte bir arada didişirken de izlemek istiyoruz.

  Cem’in kartını ortaya sürmesi…

  Cem… Başından beri bana soğuk gelen, çok uğraşmama rağmen bir türlü sevemediğim kişi. Nedense bu bölümde, gizli bir planı varmış gibi geldi. Sanki Alihan Zeynep ilişkisini anladı da yemeği bahane edip Alihan’a karşı kartlarını ortaya koydu. Daha ilk iddialarında asistanını alırım demesi aslında sevdiğini alırım anlamına mı geliyordu acaba? Alttan alta da güzel göndermeler yapmadı değil hani. “Sen ilişki adamı değilsin, ben bağlanmaktan korkmam sevdiğim için her şeyi göze alırım” gibi. Üstü kapalı savaş ilanı gibi adeta. Alihan’dan akıl alma bahanesiyle ha bire Zeynep’le ilişkilerinin ilerleme bilgisini veriyor gibi. Ayrıca sanki Zeynep’i sevdiği için değil de Kevın’a bakıcı olsun diye elde etmeye çalışıyor çünkü, sürekli Kevın Zeynep çok iyi anlaştılar muhabbeti dönüyor ve bu muhabbet benim çok canımı sıkıyor. Alihan’a da başına Cem kadar taş düşsün diyesi geliyor insanın. Bu çabasıyla düğünlerinde nikah şahidi olur artık arkada da Ümit Besen’den Nikah Masası şarkısı çalar tam olur o zaman.

  Zeynep’in tercihi…

  Belki de bahsetmekten en çok rahatsız olacağım kısım burası olacak. Zeynep’in bu hareketi hiç hoş olmadı çünkü; Alihan’ın Zeynep’e doğrudan Cem’le sevgili olup olmadığına karşılık Zeynep’in, Yıldız’ın saçma “sevgilisi varmış” haberine inanıp belki de inanmak isteyip hemen Cem’e giderek teklifini kabul etmesi akıl ve mantıkla açıklanacak gibi değil. Sen nasıl bu kadar emin olabildin bir anda hem de sansasyonel haber için deli olan ablanı bildiğin halde, hastanede Alihan gerekli açıklamayı yaptığı ve yeterli olmasa da randevuya gelemediği için üzgün olduğunu söylediği halde. İşte bu hareketinden dolayı Zeynep’e kızdım doğrusu. Sanki Alihan’dan kurtulmak için tam da böyle bir habere ihtiyacı vardı da duyunca, doru olup olmadığına bile bakmadan hemen sarıldı bu habere. Oysa ki her ne olursa olsun olayın doğruluğunu araştırması gerekirdi. Ha Cem’in de teklifini kabul edecekse herhangi bir habere gerek duymadan kabul etmeliydi. Her ne kadar kendi öğütlerini uygulamada pek başarılı olmasa da Alihan’ın dediği gibi, Alihan’a olan öfkesi Zeynep’i yanlış tercihlerde bulunmaya sevk ediyor maalesef.

  Yıldız’ın dengesizliği…

  Şimdi gelelim iyi abla kisvesi altında Zeynep’in hayatını mahvedecek kişiye. Kendi başına açtığı belalardan ders almayan Yıldız. Sürekli zengin koca bulma derdinde olmasından ve bu düşüncesini Zeynep’e de dikta etmesinden gına geldi. Kendisi zengin ama yaşlı Halit’i aldı da n’oldu? Zehra bile keyfince eğlenebiliyorken kendisi kös kös evde oturuyor. Diziye eski koca sıfatıyla gelen Kemal Yıldız’a neler yaşayamadığını hatırlatacak. İşte o zaman göreyim Yıldız’ın tercihini. Hiç bir şey yapılmayan yaşlı ama zengin koca mı, yoksa hayatı doya doya yaşayabileceğin kafa dengi sevdiğin mi?

  Bunun yanı sıra en çok kızdığım nokta ise, normalde Zehra’yı ayyaş diye hesaba almayan Yıldız, nedense söz konusu Alihan olunca sözlerini hemen ciddiye alıp haberi yıldırım hızıyla Zeynep’e ulaştırması ve Zeynep’in de bu habere dört elle sarılıp gidip Cem’in teklifini kabul etmesi. Bu bölüm tam bir yargısız infaz seyrettik. Ayrıca Yıldız’ın da bir çok aptallıklar yaptığı halde sürekli dört ayağının üzerine düşmesi de anlaşılır şey değil. Ama şans limitini doldurdu neredeyse Ender ipini çekmek üzere.

  Son söz…

  Yeni sezon 16. bölümü de geride bıraktık ama dizi hala istediğimiz ivmeye ulaşamadı bir türlü. Senaristlerde metal yorgunluğu olduğunu düşünüyorum umarım en kısa sürede toparlanırlar. Buradan kısaca gelecek bölümlerde neleri görmek istediğimizi sıralamak istiyorum. Alihan’ın bir türlü adam akıllı göremediğimiz pişmanlığını ve ataklarını, Zeynep’in Alihan’ın gelememe sebebini öğrenmesini ki kötü haberi ulaştıran Yıldız bu olatı da bir şekilde duysun ve Zeynep’e yetiştirsin, Alihan’ın geçmişiyle hesaplaşmasını ve annesiyle gördüğü kişiyi, Halit’in despotluğunun esas sebeplerini, Ender’in artık şu kaybettiği tahtından vazgeçip kendisine yeni bir taht yaptırdığını, Zehra’nın annesini… Bakın sizlere işleyebileceğiniz bir sürü konu başlığı. Aynı konuları, aynı replikleri temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze sunmayın artık.

  Ayrıca ve özellikle ZeyAl ayrılığının yılan hikayesine dönüştürülmemesini istiyoruz ki şu ana kadar yedi bölümdür ayrılar zaten. Bunun daha da uzaması hiç istemediğimiz bir durumdur. ZeyAl birlikteyken de konu ilerleyebilir ve ayrıca üstesinden gelmeleri gereken o kadar sorun varken bölümleri anlamsız bir ayrılık kurgusuyla heba etmenin hiç gereği yok. Bizler Zeynep’in daha özgür olmasını beklerken gitti bu sefer de Cem’in gölgesine sığındı. Defalarca yazıldı ama yine de bir kez daha belirteyim, gereksiz ayrılıklarla ZeyAl çiftimizi harcamayın lütfen sayın senaristler.

  Bu hafta fazlaca dolu olduğum için yazdıklarım biraz fazla oldu. Sizleri biraz yoracağım için şimdiden hepinizden özür diliyorum. Zahmet edip de okuyan arkadaşların yorulan gözlerinden öperim. Sürçülisan ettiysem affola…

  Kalın sağlıcakla..

  *Şarkı / Söz ve müzik: Emre Aydın