Nereden başlasam bilemiyorum. Direkt başlayayım. Yargı’nın sezon başını hatırlıyor musunuz? Ne yoğun duygular ile başlamıştı hatırlıyor musunuz? Neden? Çünkü bir anne olmuş Ceylin’in çocuğu kayıptı ve biz onun çocuğunun adını haykırdığı o sahneler ile tekrar bağlandık Yargı’ ya. Hepimiz o çocuğun annesine dönmesini bekledik. Kilitlendik ekrana. Fakat o çocuk bir türlü dönemedi. Çocuk ve anne arasına bir yabancı kadın olması hoşumuza gitmedi ama Mercan’ın gerçek annesi, tek annesi Ceylin dedik. Bağ kurmalarını seyrederiz dedik. İşte sorun burada. Biz bunu seyredemiyoruz. Sanki çocuk döndü ve sayın Sema Ergenekon bu defa da çocuğu alıp sadece baba Ilgaz ile yazarım demiş gibi hissediyor insan. Tabii ki baba ile de çocuk yazılacak ama annesi ile sahneler nerede? Üstelik en çok bağ kurması gereken kişi yazılan Filiz olayı nedeniyle annesi Ceylin iken nerede bu anne çocuk sahneleri?
Ceylin acısını çekip görevini yaptı ve sonra burada bitti mi yani? Anne bu bahsettiğimiz. Başka şeye benzer mi? Ceylin çocuğunun yaşadığına tek inanandı. Onun için savaştı, savcı oldu. Çocuk döndüğünde ise çocuk tamamen Ceylin’den alındı. Hatta çocuğu iş yerine götürmesin diye Ceylin’in anneliğine saldıran korkunç bir Ilgaz izledik. Açıkçası işte bu noktada Yargı tamamen duygudan, akıldan ve insan doğasından ve özellikle Ceylin gibi bir annenin çocuğunu bulduktan sonra yapacaklarından ve o anne çocuk bağını bekleyen seyirciden koptu. Madem Filiz gibi çocuğu kaçırıp hapsetmiş bir kadına maalesef anne denilmesi yazıldı, o zaman dizinin konularının arasına Ceylin’in çocuğuyla bağ kurması da girdi demektir. Nerede bu bağ kurma sahneleri? Ceylin sadece çocuğunu uyandırıp önüne yemek koyan bir anne mi olur sizce? Çocuğuyla kurduğu iletişim nerede? Çocuğuna anlatacağı o masalları kendine göre yorumladığı özel halleri nerede? Çocuğuna söyleyeceği ninniler şarkıları nerede? Annelik böyle midir sizce Sevgili Ergenekon? Sabah uyandırsın, okuldan aldın, akşam yemek versin. Çocuk da babasıyla köfte yesin, babaya sarılırken annesi uzaktan izlesin, hizmetçi gibi hizmet etsin ama sevgi almasın görmesin ve kendi evinde, kendi ailesinde dışarıdan bakan kişi olarak dışlansın. Hayret ederek izliyorum Ceylin’in gasp edilen anneliğini ve bu sezon kendi ailesi içinde uzaktan bakan anne olarak yazılışını. Filiz’den sonra aynı Filiz gibi senaryo da gasp ediyor Ceylin’in anneliğini.
Sayın Sema Ergenekon anne çocuk sahneleri mi yazmak istemiyor acaba diyorum ister istemez. Fakat Ceylin’in bir kızı var ve biz onu kızıyla izleyebilmeliyiz. Ceylin’in çocukla geçirdiği vakit hiç verilmezken özel olarak Ilgaz ile sahneler yazıyor Sn. Ergenekon. Tekrar ediyorum baba ile yazılsın ama annesi ile neden yazılmıyor? Garip çok garip ve huzursuz edici bunu izlemek. Diziyi izlerken bu huzursuz edici his içinize oturuyor ve terk etmiyor. Bu kadar zor mu? Fakat eğer Filiz gibi bir konu yazıldıysa Ceylin’in çocuğu ile bağ kuruşu da işlenmesi gereken konulardan biri oldu sezon başından beri. Seyirci de artık bu duygusuzluktan, işlenmeyen anne çocuk bağından, verilmeyen anne çocuk sahnelerinden ve Ceylin’in hala bu konuda acı ile uzaktan bakan kişi olarak verilmesinden bıkmış olmalı ki reytingler de düşüyor. Bu sezon seyirciyi çektiği o duyguya arkasını döndü çünkü dizi. Bu sezona dair Ceylin’in nasıl bir anne olacağı ile ilgili seyircinin heyecanları ve hayalleri vardı.
Ceylin’i böyle özel yazan Sn. Ergenekon, kendi çocuğunun bile kucağına gelmediği, çocuğuna uzaktan bakan, sadece önüne yemek koyan, okuldan alan ama çocuğu ile hiçbir iletişimine izin vermediği bir anne Ceylin hayal etmiş olamaz. Ben Sema Ergenekon gibi bir kalemden anne Ceylin’i yazarken efsaneler yaratmasını bekliyordum. Hala bekliyorum. Ama seyirci bıkıyor bu bekleyişten.