Türkiye’nin Femme Fatale’si Kara Melek

“Derbeder yine gönlüm

Yalandır her gülüşün her bakışın kimsin sen?

Hem melek hem de şeytan

Ağlayan ve ağlatan aynı insan kimsin sen?

Kanayan yüreğimde dinmiyor yangınlar

Kahrolur gider mi sana aşık yürekler?

Sevdim dedin hiç sevmedin sen kimleri mahvettin kara melek

Sen bu hayat oyununda zalim bir yürek

Sen mutluluk masalında kara bir melek”

Jeneriği bilenler müziği ile söylemeye başladı bile!

90’lı yıllar, ülkenin dizi sektörüne henüz atıldığı, teknik açıdan yetersizlik ve imkansızlıklar olmasına rağmen dizi sürelerinin yorgunluğa sebebiyet vermediği, çılgın tüketimin ve sektörde akıl almaz rekabetlerin olmadığı mutlu zamanlardı. Çoğu şeyde olduğu gibi sektör de daha insancıldı… Aynı zamanda heyecanlı da bir dönemdi. Ülke, yerli diziyle yeni yeni tanışıyordu. Daha ötesini göreceğimizi umarak değil, kendimizden bir şeyler izleyeceğiz umuduyla geçiyorduk ekran başına. ‘ne varsa eskilerde var’ derler ya hep, işte bu yazım bu sözü destekler nitelikte olacak. O kadar yaşlı değilim ama 90’lar kuşağını görecek/bilecek kadar eskiyim ve de şanslıyım. <3

90’ların sonunda bir Kara Melek furyası almış başını gitmiştir ki bilenler bilir. Her hafta ülkenin nerdeyse yarısı ekrana kilitlenir, ertesi gün herkes Yasemin Saylan’ı, bitmek bilmeyen entrikalarını ve yasak aşklarını konuşurdu. Yine ne işgüzarlıklar yapmış Kara Melek? Kimi aşık etmiş kendisine? Kaç kişiyi kandırmış ya da kaç kişiyi dolandırmış? Kaç kişinin duygularıyla oynamış? vs… halk dilinde biz öylelerine ‘yatacak yeri yok’ desek de bizi kendine çeken bir şeyler vardı Kara Melek’te. Adı da oradan gelmiyor mu zaten! ‘dışı seni içi beni yakar’ misali, dışı melek(dişilik, güzellik), içi kapkara bir yürek!  Cazibesi, seksepalitesi Yasemin Saylan’ın en büyük gücüydü. Öyle bir albeniye sahipti ki insanın bir daha inanası geliyordu! Ha bide zekası var tabii. O kıvrak zeka unutulur mu! Şeytana pabucunu ters giydirecek cinstendi.

Kara melek’ten bahsederken Sanem Çelik’i es geçmek büyük ayıp olur. Bu rol adeta onun için yazılmış gibiydi. Bu rol; Sanem Çelik için biçilmiş bir kaftandı. Ya da Sanem Çelik sanki bu rol için doğmuştu. (Nitekim geçen sezon Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz dizisinde izlediğimiz Ceylan karakteri izleyenlere Kara Melek’i çağrıştırdı, hatta birçoğu Ceylan’ı, Kara Melek’in 2017 versiyonu olarak gördü.) O zamanlar sektöre yeni atılan Sanem Çelik için de kendini kanıtlama adına en büyük fırsattı ki bu fırsatı en güzel şekilde değerlendirdi.

1996-97 yılında başlayıp yayın hayatına 3 sene devam edip en son 2000 yılında biten dizinin kadrosuna tam bir şampiyonlar ligi diyebiliriz. Başrollerinde Sanem Çelik, Ece Uslu, Mustafa Alabora, Zerrin Arbaş ve Aliye Uzunatağan vardır. Bu isimlerin yanı sıra, sonraki yıllarda büyük başarı yakalamış dizilerde izlediğimiz ve hala adından söz ettiren isimler de bulunuyordu. Bu isimler; Mehmet Ali Alabora, Toprak Sergen, Halit Ergenç, Tuba Ünsal, Ege Aydan, Görkem Yeltan, Asuman Dabak, Ebru Akel ve Şenay Gürler gibi parlayan isimlerdir. Dev kadrosu ve konusu kendi döneminde bulunması zor bir başarıya ulaşıp reyting rekorları kırmıştır. Nitekim; tıpkı Sanem Çelik gibi bu isimler için de Kara Melek bir fırsat ve bir okul niteliğindeydi. Dizinin konusundan kısaca bahsedecek olursak: Yasemin ile Şule çok iyi arkadaştırlar Şule iyi kalpli cana yakın fakat Yasemin her zaman kendi çıkarlarını düşünen kıskanç, zengin yaşamak isteyen kötülük yapan bir şeytan(entrikacı). Zengin yaşamak isteyen Yasemin en yakın arkadaşı Şule’nin babası Nahit Seylan’ı baştan çıkarır ve onunla evlenir. İşte o evlilik gününden sonra Yasemin o eve girer ve tüm entrikalar başlar. Acılar, gözyaşları, cinayetler, değişimler, yalanlar, ihtiraslar, gerilimler, korkular, intiharlar, ihanetler, aldatmalar, şantajlar, tehditler, ölümler, dramlar ve maceralar başlar.

Yasemin ile Şule arasında geçen diyalogtan kısa bir kesit:

Şule Saylan: İtiraf ediyorum hata ettim. Senin iç yüzünü anlatınca babamın senden soğuyacağını sanmıştım.

Yasemin Saylan: Sen aşkı bilmiyorsun kızım.

Şule Saylan: Sen biliyor musun?

Yasemin Saylan: Kullanmasını biliyorum.

Peki böylesi bir dizi nasıl oluyor da bu kadar benimsendi?

Aslında en başta bu soruyu anlamanız için tavsiyem izlemenizden yana olacaktır. ‘Türkiye’nin gelmiş geçmiş en kötü karakterleri’ listesinde adını yazdırmış olan kara Melek aynı zamanda ülkede kötü karakterin başrolde olduğu ilk dizidir. Sürükleyici senaryosu izleyiciyi ekrana kilitledi. Ayrıca bitmek bilmeyen entrikası ile ülkenin adeta yerli pembe dizisi oldu. Yerel esintiler bulamayacağımız dizi, 2000’lere az kala erken modernitenin de habercisi niteliğini taşır. Bunların yanı sıra böylesi kötü örneklerle dolu bir karakter olmasına rağmen dönemin genç kızlarının Kara Melek özentisi de bir rüzgar gibi yayılıyordu. Tıpkı daha sonraları yayılacak Yılan Hikayesi(Memoli), Zerda, Sıla(meşhur Sıla tokalarıJ), Gümüş, Aliye rüzgarı gibi…

Kara Melek bir Femme Fatale örneği midir?

Her şey Yasemin’in para pul şöhret zenginlik arzusuyla başladı. Bu arzu sonraları intikam hırsıyla harmanlandı, büyüdü ve geri dönüşü olmayan tehlikeli bir yol halini aldı. Onun deyimiyle ‘zengin olmanın bir yolu olmalı’ idi. Bunun için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olan Yasemin tüm gücünü kullanmaktan çekinmedi. ‘ağlamayana mama yok’ lafını en iyi Yasemin bilebilirdi. Amacına ulaşırken son derece profesyonel ve duygularından arınmış bir şekilde hareket ediyordu. En büyük kurtarıcısı ‘timsah gözyaşları’ , en büyük silahı da ‘kıvrak zekası’ idi. Ancak sadece zekası, dişiliği, seksepalitesi değil; kendine duyduğu mükemmel bir özgüvenle herkesi kendisine hayran bırakıyordu. Bir de üstüne 90’ların retro giyim tarzını eklersek Femme Fatale benzetmesinin yapılmaması için hiçbir neden kalmıyordu.

Dizinin tüm bu başarısının büyük çoğunluğunu elbette Türkiye’nin Kara Melek’i Sanem Çelik’e ve dengeleri altüst eden bir karakter çıkardığı için senarist Nuran Devres’e borçluyuz.

Yazımı sabırla okuduğunuz için teşekkürler…

Sevgiler…

@saturnyaziyor (Twitter)