The Handmaid’s Tale’in 4. sezonunda ilk 5 bölümü geride bıraktık. Öncelikle, üçüncü sezon sonundaki nefes kesen sahnelerin ardından dizi yine tüm hızıyla ve heyecanıyla devam ediyor diyebiliriz.
Dizi, haftalık yayınlanmaya devam ettiği için genel bir değerlendirme yapabilmek adına öncesinde birkaç bölüm izleyelim istedik. Beşinci bölüm sonunda, en az 3. sezon finali kadar tüyleri diken diken eden bir sahneyle bölümü sonlandırdık diyebilirim.
Dördüncü sezonu genel olarak özetlemek gelirse, June ve diğer damızlık kızları büyük kaçışın ardından artık ilk sezonlardaki gibi damızlık olarak izlemiyoruz. Bu sezon bana göre, Gilead’dan geriye kalanları yani herkesin farklı bir yere sürüklenmesini ve apayrı mücadeleleri izliyoruz. Artık isyan ve direniş tam anlamıyla başladı. June, tüm damızlıklar, Martha’lar ve Hanımlar tarafından tanınıyor ve çocukları ABD’ye kaçırdığından beri direnişin simgesi olmuş durumda.
June ve Janine başta olmak üzere geride kalan damızlık kızların kaçış ve direniş maceraları bu sezonun başlarının ana akışını oluşturuyor diyebiliriz. Gilead, June’un kaçış operasyonundan sonra yara almış olsa bile hala güçlü ve June’un peşindeler. Bu nedenle Aunt Lydia, Nick ve kumandanlar da yine June’suz bir Gilead’dan geriye kalanların bir parçası oluyor.
ABD’de ise kaçırılan çocuklar, Gilead rejiminden başka aile bilmedikleri ve hatırlamadıkları için uyum problemi yaşıyorlar. Beyinlerinin nasıl yıkandığını ve Emily ile Moira’nın onlara yardım etmelerini izliyoruz. Diğer yandan; Fred, elbette vatana ihanetten suçlu olarak tutuklu, Serena ise her ne kadar Gilead rejiminden olsa da kadın olduğu için mağdurları olarak görünüyor ve serbest. Üstelik Serena’nın hamilelik haberi, sezonun başına bir bomba gibi düşüyor.
Kızı Hannah için Gilead’da kalan June’un mücadelesi devam ederken 5. bölüm sonu bir dönüm noktası olacak mı dersiniz? İşte teorilerimiz…
Bundan sonrası spoiler içerir!
Damızlık kızlardan geriye sadece June ve Janina’in sağ kaldıklarını biliyoruz. İkili kaçak hayatı yaşarken, Gilead’ın oyununa geliyorlar. Bunda en büyük pay da Nick’e ait. Aslında June’u korumak için geçici bir ateşkes kararı alacakken, ateşkes öncesi her yerin bombalanacağı haberini alıyor. Bu kısım Nick’in planında olmasa da bu emrivaki karşısında bir şey yapamayıp emri uyguluyor.
Janine aslında kaldıkları sığınaktan ayrılmak istemediği için June ile oldukça duygusal bir veda sahnesi yaşadılar. İzlerken gözlerimin dolduğu bir vedaydı. Janine ya temelli ya da geçici bir süre için veda ettiğimizi düşünürken, ”Damızlıklar hep iki kişi yürür” diyerek June’un peşinden gelip, onu yalnız bırakmamaya karar veriyor. İkili yine beraber kaçarken, bombalamaya yakalandılar ve bölüm sonunda Janine’e dair bir iz bulamadık… Janine’in beresini bulan June, onu ararken bölümü sonlandırdık. Yaşıyor da olabilir ama o veda sahnesi de boşa yazılmadı sanki…
Diğer yandan, ateşkes süresinde ABD’den bombalanan bölgelere yardım gitmeye başladı ve inanılmaz bir sahne yaşandı… Moira ve June karşılaşması… Coldplay’den Fix You eşliğinde ikilinin tekrar birbirini bulduğu sahne. Yine tüyleri diken diken ettiler diyebilirim.
Bölüm Sonu Sorularımız ve Teorilerimiz!
Bundan sonra ne olacak derseniz? Öncelikle Janine konusu bir soru işareti? Yaşıyor mu yoksa veda mı ettik?
June, bu kez yardım ekibiyle beraber ABD’ye dönecek mi?
Hannah için kalmayı seçerse, bir sürpriz yapıp Moira da bu kez June ile kalır mı? Çünkü önceki bölümlerde Emily’e kendisinin gidip de June’un kalması ile ilgili suçlu hissettiğini söylemişti.
Kurtarma ekibinde Moira ile birlikte Emily ve June’un eşi Luke da var mıdır?
Şuan damızlık kızlardan geriye June ve Janine’den başkasının kalmadığını düşünürsek, hatta Janine’in de şüpheli olmasını eklersek eğer mücadele Gilead ve Gilead yakınlarında sürecekse June’a destek gerekecektir. Bu isimler Moira ve Emily olabilir.
Veya bu sefer June’un da onlarla beraber ABD’ye dönüşünü izlicez ve Fred ve Serena da ABD’deyken, artık oradan yürütülen farklı bir mücadele göreceğiz belki de?
Sizce hangileri olacak dersiniz? Yorumlara bekliyoruz.