Barry Allen’ın olmadığı bir bölüm izledik. Sıkıcı mıydı? Ne yalan söyleyeyim, sıkılmadım çünkü bana kalırsa bölüm oldukça akıcıydı. Sürekli aynı konu etrafında dönüp durmalarındansa farklı bir hikayeye değinmeleri güzel olmuştu.
Sizi bilemem ama bölümün konusu beni üzmedi desem, yalan olur. Cisco ile Cynthia ne kadar ayrılmış olsalar da, benim gözümde onlar hep ‘severek ayrılanlar’ kategorisindelerdi. Hatta Cynthia’nın bir şekilde geri döneceğini ve Cisco ile birlikte olacaklarını da düşünmüyor değildim. Çok da yakıştırıyordum ikisini. Fakat gelin görün ki burada da yüzüm gülmedi. Kamilla’yı da seviyorum elbette ama Cyntia’nın yeri nedense başkaydı.
Ayrıca Kamilla’nın, Cisco’nun yanında olması çok güzeldi, söylemeden geçmeyelim. Onu yanlış anlamadı. Üzüntüsünün, eski sevgilisini unutamadığı için değil de, değer verdiği bir insanın ölümünden kaynaklı olduğunu biliyordu ve Cisco’ya tam da ihtiyacı olduğu o anlayışı sağladı. Üstüne bir de bütün bu süreçte yanında oldu.
Sevmekten bahsetmişken, bölüm başından beri Cisco, Kamilla’ya onu sevdiğini söylemek için çabaladı. Başta ağzından kaçırdı ki -gıybet yapmak gibi olmasın- aralarında oldukça garip bir an yaşandı. Kamilla’nın durumu anlayıp, Cisco’nun hiç uzatmasına izin vermeden, ‘Ben de seni seviyorum’ demesini bekledim. Ama o ilk anda ikisi de çok utandı ve biraz düşününce bu gayet de anlaşılabilir bir durum.
Cisco’nun sürekli aşk itirafında bulunmaya çalışması fakat araya başka birilerinin dalması oldukça komikti. Bunu ilk söylediği anda ise yanlarında Breach’in olması, oldukça ironik kaçmıştı. Beğendim.
Gelelim Nash ve Joe’ya… Geçen bölüm sonunda bizde heyecanlanmıştık, Nash kapıyı açacak da Monitorle konuşacak da vs. Direkt bunu beklemiştim. Aklımda hiç Joe’nun onu takip etmiş olma olasılığı gelmemişti. Akıllıca bir hamleydi. Hatta dizi için, Nash’in ekibin içine katılması için doğru bir hamleydi.
Nash, inançlarından çok, verilerle hareket eden bir isim. Tıpkı diğer Wellsler gibi… Şaşırtmadı. Fakat Joe ile o tünelin altında kaldığında, Joe’nun inancı onu biraz da olsa etkiledi bence. Açıkçası başta Joe’nun yaptığını saçma buldum. Sonuçta biraz da o çabalayabilirdi. Tamam ekip çok güzel bir ekip, evet birbirinizi yalnız bırakmıyorsunuz, doğru. Doğru fakat onlar nereden bilsin sen nerdesin, nereye gittin? Ralph aramasa, Joe’nun orada olmadığını söylemeseler, belki de orada ölecektiniz.
Napalım yarına sınavımız varsa dua edip yatalım mı çalışmadan. E azıcık çaba görseymişiz güzel olurmuş fakat neyse ki Ralph’ın Joe’ya ihtiyacı olmuş da, aramış telefonla.
Bir şekilde Joe’yu ve Nash’i bulacaklarını biliyordum fakat izleme cihazlarında küçük bir hile yaptıklarına inanmıştım. Ya da Joe’nun tünele girmeden önce birilerine haber verdiğini ki neden haber vermediğini hala anlamış değilim. Bu ekipte herkes burnunun dikine gitmeyi çok seviyor.
Fakat bu şekilde yazmayıp tamamen Ralph’ın dedektifliği sayesinde Joe’yu bulmuş olması hoşuma gitti. Zaten çok seviyorum Ralph Dibny’i. İyi ki de Joe’yu o buldu.
Joe’nun inancının gerçekliğini gören Nash için ise bu olay, takıma karşı bir tık güven kazanmasına neden oldu. Fakat bizimkiler hala biraz güvensiz. Açıkçası ben de güvensizim. Bu Harrison Wellslere hiç belli olmuyor. Bir iyi bir kötüler. Hayır kötü olmasalar da mutlaka gıcıklar.
Barry’i kurtaracak anahtarı bildiğini söyledi. Götür bizi gittiğin yere Harrison Nash Wells.
Bu arada krizde Thawne’ı da göreceğiz sanırım. Geçen sezon finalinde Barry’e son kez ‘Krizde görüşürüz.’ demişti. Sanırım olacaklardan haberdar kendisi. Her zamanki gibi kendisine saklıyor olacakları. Ne negatif takyonmuş arkadaş. Bir iyi edemedik şu Thawne’u!
Doktor Russo meselesini ise sanırım ortak bölümlerden sonrasına saklıyorlar. En son oldukça güçlenmiş halini göreceğiz diye umuyorum. Diğer sezonlardaki düşmanlara kıyasla daha düşük enerjili bir düşman kendisi. Tabi çizgi romanda böyle olmayabilir fakat şu an bize izlettirdikleri öyle.
Eğer oradan da arttırırsak dizi enerjisi daha yüksek devam edebilecek. Hadi bakalım, Flash. Fazla özletme kendini.