The Falcon and The Winter Soldier | Sezon Finali Yorumu

Selamlar, yazının içeriği başlıktan belli olduğu için direkt konuya girmek istiyorum. Öncelikle şunu söyleyeyim, ben koyu bir Marvel fanı değilim. Her türlü çizgi-roman hikayesine ve teorilere de çok hakim değilim dolayısıyla. Yeri geliyor eski filmlerdeki bazı olayları unuttuğum, hatta karakterlere olan hislerimi bile sorguladığım oluyor.

Ama bu durum bi noktada olumlu anlamda işe yarıyor, o da şu: yapımları izlerken, evrene delicesine bi sevgim ve kendi içimde sürekli hype durumum olmadığı için, hayranlar dışında normal bir izleyici izlediğinde ne düşünür onu anlayabiliyor ve kısmen de olsa insanlara gösterebiliyorum. O yüzden, fikir ayrılıklarına düştüğümüz olursa lütfen “bu nasıl olur?!” tarzı tepkileri aklınızdan geçirmek yerine, farklı görüşlerin bu işleri ve ortamı güzelleştirdiğini hatırlayın. Biraz yüzeysel bir bakış açısının sizi beklediği bir yoruma hoşgeldiniz, keyifli okumalar!

DİKKAT: SPOILER İÇERİR

Genel olarak dizinin tamamı hakkında hissettiğim o “olmamışlık, oldu bittiye getirme” durumu bu bölüm için de geçerliydi ama final bölümünün sezondaki favorim olduğunu da söylemeliyim. Açıkçası önceki bölümlerde konuyu sevmiş olsam da hızlandırmak istediğim anlar oluyordu ama finalde böyle bi saygısızlık aklınızın ucundan geçmez diye düşünüyorum.

Hem aksiyon, hem duygusal sahneler hem de konuların toparlanması açısından başarılı bir bölümdü. Derli toplu, eli yüzü düzgün, birkaç da etkileyici sahnesi olan. Kişisel en sevdiklerimden bahsedecek olursam, Sam’in arabayı kurtardığı an, Ayla’lı helikopter sahnesi ve olaydan sonra Sam’in yaptığı, uzun harika konuşmayı sayabilirim. O kısım cidden dolu dolu ve çok güzeldi, söylenmesi gereken her şey, olması gereken şekilde söylendi resmen. 👌 Tabi bizim ikilinin broculuk momentları ve keyifli anları da her zamanki gibi güzeldi ama söylemeye gerek yok.

İnandığı yolda yürürken verilen bütün kayıpların, yapılan tüm katliamların mübah olduğuna inanan ısrarcı kıvırcık arkadaşımızın … yoluna ölmesine pek üzüldüğümü söyleyemeyeceğim. Sam’in, inatla ona karşılık vermemeyi seçmesi çok kıymetliydi. Onun karakterine, aynı zamanda paralel olarak Captain America’nın da ruhuna çok uygun bir hareketti.

Falcon and Winter Soldier Just DESTROYED the MCU's New Captain America
John Walker

Seçim demişken, sarı oğlanın sahnesini de beğendim. Hani şu kendi intikamını alma şansını bırakıp arabadaki insanların canını kurtarmaya çalışmasını diyorum. Üstelik o insanlar kin duyabileceği, onun öfkesini hak eden ikiyüzlü bir devletin temsilcileriyken. Örgüt diye adlandırılan toplulukla savaşırken bizimkilerle işbirliği yapması hoştu anlayacağınız.

Yakın dövüş sahnelerini pek beğenmemekle beraber, Sam’in kalkanı kullanması, onunla ve kendi kanatlarıyla yaptığı şeyler iyiydi. Diziye genel bi baktığımda, hiç sevmediğim tek şey Sharon Carter mevzusu oldu galiba. Evet aşırı sırıtmayan bi şekilde yerleştirilmeye çalışılmış hikayeye, sonsuz sahnesi de yoktu göze batmayabilir ama ben hem oyuncuyu sevmiyorum hem de Sharon’ın ikili oynamaları, çevirdiği gizli işler falan rahatsız etti herhalde.

Bucky’nin listeyi tamamlama, itiraf sahneleri çok hızlı geçiştirilmiş utanmasalar beş saniye sürecekmiş gibi hissettim o niye öyle oldu bilmiyorum. Birazcık daha uzun sürse kimse hayırdır diyip sıkılmaz, aksine memnun olurdu bence ama neyse. Son olarak, siyahi Cap ve Isaiah Bradley konusu güzel bitti. Özellikle müzede heykelinin sergilenmesi 10/10 olay. Hak ettiği saygınlığa erişmesine dair bi adım görmek iyiydi.

Dizinin Wandavision’la kıyaslandığını da çokça görebilirsiniz. Şimdiye kadar hep bunun daha iyi olduğuna dair yorumlar gördüm. Ben öyle düşünmüyorum. Wandavision daha iyi ve sürükleyiciydi, (ki ben Wanda’yı sevmezdim) belki türü ve çok şey deneyen tarzından kaynaklı da öyle olabilir ve falcon and winter soldier biraz durgundu malumunuz. Şimdilik benden bu kadar, başka yazılarda görüşmek üzere.