tds_thumb_td_300x0
Bugüne Kadar Çekilen Yerli İnternet Dizileri

 İlk Türk Netflix dizimiz The Protector geçtiğimiz cuma günü yayın hayatına başladı. Yayınlandığı andan itibaren Twitter gündemine girmeyi, Netflix’tepopüler yapımlar arasında yer almayı ve hatırı sayılır bir beğeni elde etmeyi de başardı. The Protector, Netflix projesi olmasının ve iddialı kadrosunun da etkisi ile bugüne kadar en çok ses getiren internet dizilerimizden biri olsa da farklı kanallarda farklı birçok konuda sevilen internet dizilerimizin sayısı da bir hayli birikmiş durumda aslında. Gelin bu dizilerin bir listesini çıkartalım. İnternet dizisi meraklılarına biraz olsun rehber olabiliriz belki! 🙂

1) Masum (2017) – Blu TV- IMDb: 8.9

Masum, Ulan İstanbul’un son 6 bölümünün internet üzerinde yayınlanmasını saymazsak eğer BluTV’nin ilk internet dizisi projesi diyebiliriz. Kadrosunda Haluk Bilginer, OkanYalabık, Ali Atay, Tülin Özen, Serkan Keskin, Bartu Küçükçağlayan ve İrem Altuğ gibi isimlerin yer aldığı Masum gizem-polisiye türünde bir dizi.  Eski komiser olan Cevdet’in (Haluk Bilginer) vailesinin de karıştığı bir cinayet ile herkesin yaşamının değişmesini konu ediniyor.

2) Fi (2017-2018) – Puhu TV – IMDb: 8,2

En ünlü internet dizilerinden biri olan Fi aslında bir televizyon dizisi kadar gündem olmayı başarmıştı. Hatta final yaptıktan sonra televizyonda da yayınlanmıştı. Fi-Çi-Pi kitaplarından diziye uyarlanan Fi, toplamda iki sezon sürdü. Başrollerinde Serenay Sarıkaya, Ozan Güven, Mehmet Günsür ve Berrak Tüzünataç gibi isimlerin yer aldığı Fi, romantik ve aşk türünde bir dizi.

3) Görünen Adam (2017) – YouTube – IMDb: 7,1

Bir Onur Ünlü dizisi olan Görünen Adam fantastik, macera ve komedi türünde. Bölümleri sadece 15’er dakika sürüyor ve toplamda 10 bölümden oluşuyor. Dizinin başrollerinde Erkan Kolçak Köstendil, Osman Sonant ve Selim Bayraktar yer alıyor. Dizinin macera ve absürd komedi dolu hikayesi ise herkesin görünmez olduğu bir gezegende, Kurtuluş’un (Erkan Kolçak Köstendil) görünür olması ile başlıyor.   

4) Dip (2018) – Puhu TV – IMDb: 7,6

Başrollerinde İlker Kaleli, Neslihan Atagül, Uğur Polat ve Berrak Tüzünataç gibi isimlerin rol aldığı Dip, iddialı kadrosuna rağmen çok fazla bilinmeyen internet dizilerinden biri. Tahmin edilenden erken ve karmaşık bir şekilde sonlanması bunda etkili olmuş olabilir ancak dizinin sevenlerinin de bir hayli fazla olduğu göz ardı edilemez. Aksiyon, macera ve dram türündeki dizi bir intihar ara bulucusu ile gizemli bir bilim kadınının hikayesini konu alıyor.

5) Yedi Yüz (2017) – Blu TV – IMDb: 8,0

Yedi ayrı hikayeyi konu edinen komedi, dram ve romantik türde bir dizi bu yanı ile BlackMirror’ı andırmıştı. 7 ayrı hikaye ve 7 bölümden oluşan dizinin kadrosunda Ekin Koç, Damla Dönmez, Belçim Erdoğan, Cem Davran, Melisa Sözen ve Engin Hepileri gibi isimler yer alıyor.

6) Dudullu Postası  (2018) –  Blu TV – IMDb: 6,5

Yine bir Onur Ünlü dizisi olan Dudullu Postası da fantastik ve komedi türde bir dizi. Kadrosunda Güven Kıraç, Taner Ölmez, Hazar Ergüçlü, Erkan Can ve Bülent Şakrak gibi isimlerin yer aldığı Dudullu Postası, Dudullu adlı garip olayların döndüğü bir kasabada geçiyor.

7) Sıfır Bir (2016) – Blu TV – Imdb: 8,2

Sıfır – Bir dizisi önce YouTube’da kendi kanalları üzerinden yayın hayatına başlayarak birçok izleyiciye ulaştı ve dikkat çekmeye başladı. Sonrasında ise tam bir başarı hikayesi olarak Blu TV’ye transfer oldu. Dizi Adana’nın en tehlikeli bölgelerinde geçiyor ve göç ve işsizliği konu alıyor.

8) Şahsiyet (2018) – Puhu TV – IMDb: 9,2

Mart ayında yayın hayatına başlayan Şahsiyet kısa sürede çarpıcı konusu ve muhteşem çekimleri ile favori internet dizilerinden biri oldu.  Hatta geçtiğimiz haftalarda dizi IMDb’de ”Dünya’nın gelmiş geçmiş en iyi 250 dizisi” arasına 30. sıradan girdi. Yönetmen koltuğunda bugüne kadar oyuncu kimliği ile tanıdığımız Onur Saylak’ın oturduğu dizinin kadrosunda Haluk Bilginer, Cansu Dere, Şebnem Bozoklu, Metin Akdülger ve Necip Memili gibi isimler yer alıyor. Dizi, Agah’ın alzheimer olduktan sonra, gençliğinde unutamadığı bir davanın peşinden giderek seri katil olmasını konu ediniyor.

9) Bartu Ben (2018) – Blu TV – IMDb: 8,0

Baş rolünde Bartu Küçüçağlayan’ın yer aldığı bir Tolga Karaçelik dizisi olan Bartu Ben yeni ama dikkat çeken dizilerden biri. Yabancı komedi dizilerini aratmayan dinamiğe sahip bir dizi olan Bartu Ben, Bartu Küçükçağlayan’ın popüler bir TV dizisi rolü olan Orçun’dan  sonra oyunculuk kariyerinin nasıl giderek çıkmaza girdiğini trajikomik bir dille konu ediniyor. Dizinin kadrosunda Ezgi Mola ve Şebnem Bozoklu gibi isimler de konuk olarak yer alıyorlar.

10) Yaşamayanlar (2018) – Blu TV -IMDb: 6,6

Fantastik, dram türünde olan Yaşamayanlar ilk Türk vampir dizisi. Başrollerinde Kerem Bürsin, Elçin Sangu, Birkan Sokullu ve Selma Ergeç yer alıyor. Dizi kendisini vampire dönüştüren Dimitri’yi öldürüp yeniden insan olmak isteyen Mia’nın kendini iyiyle kötünün arasında bulduğu bir hikayeyi konu ediniyor.

11) Bozkır (2018) – Blu TV – IMDb: 8,4

 Yayın hayatına geçtiğimiz ay başlayan ve henüz üç bölümü yayınlanmış olan Bozkır, iki polis memurunun bir cinayeti aydınlatmasını konu ediniyor. Yiğit Özşener ve Ekin Koç’un başrollerinde yer aldığı dizi özellikle çekimleri ile dikkatleri üzerine çekmeye başladı diyebiliriz.

12) The Protector (2018) – Netflix -IMDb: 8,1

İlk Türk Netflix Orijinal dizimiz The Protector (Hakan: Muhafız), geçtiğimiz cuma yayın hayatına başladı ve şimdiden 2. sezon onayını bile aldı. İstanbul’un muhafızı olan Hakan, sadık olanlar ve ölümsüzler ile hem tarihi hem de fantastik bir macerayı konu alan Muhafız süper kahraman türünde bir dizi. Kadrosunda Çağatay Ulusoy, Ayça Ayşin Turan, Hazar Ergüçlü, Okan Yalabık, Burçin Terzioğlu ve Saygın Soysal gibi isimlerin yer aldığı dizinin 2. sezon kadrosunda Boran Kuzum ve Engin Öztürk de yer alacak.

İnternet Dizilerini Ve Yabancı Dizileri Neden Sevdik?

Not: Bu yazı, her yabancı diziyi güzellemediği gibi her yerli diziyi de eleştirmemiştir.

Günlük hayatımız okula ya da işe gidip gelmek, sevdiklerimizle vakit geçirmek, ders çalışmak gibi gayet rutin bir şekilde ilerlerken; diziler, muhtemelen asla deneyimleyemeyeceğimiz pek çok anı deneyimleyebilmemizi sağlar. Günlük hayatın monotonluğundan sıkıldığımızda, boş vakitlerimizde, çoğumuzun yaptığı ilk şey dizi izlemek olur. Fakat özellikle doksanlı ve iki binli yılların gençleri, dizi tercihlerini, yerli yapımlardan çok yabancı yapımlardan yana kullanıyorlar. Peki bu tercihlerin sebepleri neler? Hep birlikte inceleyelim. 


“Yerli dizi, yersiz uzun” 

Yabancı bir dizi ortalama elli dakika. Yabancı bir komedi dizisi ise ortalama yirmi dakika. Türkiye’de, komedi ya da diğer türler farketmeksizin tüm diziler iki buçuk saat. Öncelikle, Türkiye’de komedi diye başlayan dizilerin çoğu, muhtemelen süre probleminden ötürü, bir müddet sonra dram dizisine dönüşüyor. Her hafta neredeyse bir cilt kitap kadar senaryo yazan bir senaristin, belirli bir süre sonra tıkanması çok doğal. Zaten, bir müddet sonra dizilerde; sadece süre doldurmak için yazılan, senaryoya bir katkısı olmayan sahneler, uzun bakışmalar ve müzik eşliğinde ağır çekim hareketler izlemeye başlıyoruz. Bunların hepsi aslında tek bir sebebe bağlanıyor. Dizi sürelerinin uzun olması…

Yabancı bir dizi izlerken, gelişen her sahnenin senaryoya katkısı olduğunu bildiğimizden, her ayrıntıya dikkat etmeye çalışırız. Fakat yerli yapımlarda durum tam olarak böyle değil. Hiç izlemediğiniz bir diziyi açın ve izleyin. En fazla beş dakika sonra olaylara hakim olabilirsiniz. Bir sırrın ya da yanlış anlaşılmanın açığa çıkmasının bir sezon sürdüğü hikayelerin ana konularını yakalamak pek zor olmasa gerek.

Genellikle, isimleri ve biraz da tanışma hikayeleri değişen esas kız ve esas oğlan, o dönem seyircinin sevdiği türde bir ilişki içerisinde bulunurlar. Mesela, patron – çalışan arasında yaşanan aşkı seyirci beğendiyse, bu türde, bir sürü, birbirinin aynısı dizi çekilir. 

Dizileri dizi yapan, senaryonun ilerlemesini sağlayan şüphesiz ki kötü karakterlerdir. Fakat, bir kötü karakterin yaptığı kötülüğü onaylamasak da, sebebini anlayabilmeyi isteriz. Motivasyonunu anlayamadığımız, sadece yapılmak için yapılmış olan entrikalar, diziyi klişeleştirdiği gibi, bizim, karakterlere bağlanmamızı da engeller. Aksi yönde, sevilen ve sempatik bulunan kötü karakterler diziyi alıp çok farklı seviyelere taşır.

Son yıllarda, “Şampiyonlar ligi gibi” oyuncu kadroları, birer saatlik dizi süreleri ve televizyonda gördüğümüzden farklı senaryolarıyla ilgimizi çeken internet dizileri ile anladık ki; sansür olmadığında, senaristlere özgür alan tanındığında, seyirci sevdiği için değil hikayeye hizmet ettiği için senaryolar yazıldığında, Türk dizileri de bambaşka seviyelerde işler ortaya koyabiliyormuş. Örneğin, Şahsiyet’i izlerken, Hakan Günday’ın kafasında bir son olduğunu ve Agah Bey’in attığı her adımın bir sebebi olduğunu finali izlerken çok net anladık. Fi’yi izlerken, karakterlerin ütopik derecede iyi olmadığı, defolarının da olduğu fakat bu defolarla daha izlenilebilir olduklarını gördük. Dr. House gibi ya da Sherlock gibi zeki, zekasının farkında; izlerken gıcık olduğumuz ama sevmekten de geri duramadığımız karakter ihtiyacımızı Can Manay ile karşıladık. 

Dizi süreleri kısaltıldığında; birbirinin kopyası karakterler ya da senaryolar yerine özgün, bizi düşündürecek senaryolar yazıldığında; sansür olmadığında; sonu baştan belli, her ayrıntısının bir sebebi olan diziler yapılmaya başlandığında ortaya daha kaliteli işler çıkacağınız biliyoruz. Seyirci anlamaz diyip sürekli klişe diziler çekmeyin, siz anlatırsanız seyirci anlar.

error: Korunan İçerik!