tds_thumb_td_300x0
10 Maddede Söz Dizisinin Eylem Mercier’ini Anlattık!

Söz dizisinin istihbaratçısı dediğimizde aklınıza ilk kim geliyor? İşte Eylem Mercier karakterini özetleyen bir kaç özellik:

•••

1- Aşkı

Eylem tüm olmaz dediği ve imkansız dediği şeyleri aşkı sayesinde yıktı. Fethi’ye olan bağı gün geçtikce daha da kuvvetlendi. Her şeyin üstesinden sevdiği adamın sayesinde gelmiş olması ve her acısında sığınabilecek tek kişinin Fethi olmasını biraz olsun duygulandırıyor. Zamanla yıktığı duvarlar sayesinde evlenmeye bile sıcak bakmıştı fakat kaderde mutlu son yoktu. Fethi’yi kaybettiğinde tutunduğu dalı da kaybetmiş oldu.

2- Güçlü

Eylem karakteri her zaman kadınların içinde keşfetmesi gereken gücü gösteren bir karakterdi. Yaşadığı onca acıyla birlikte dik durmayı başaran bir karakter. Hakkımda ne deniliyor diye düşünmeden haraket edip ve kendine göre doğru bulduğu her şeyi yaptı. Hiç bir erkek sayesinde ayakta durmadı, kendi ayakların üstünde durdu.

3- İstihbaratcı

Eylem işine çok önem veren bir istihbaratcı ama aynı zamanda nasıl hareket edeceğini bilen bir karakter. Kurduğu zeki planlar sayesinde bir çok teröristi göz altına alabilmişlerdi. Yaptığı hamleler doğrultusunda sorguda asla konuşmam diyenleri bile konuştura biliyordu.

4- Yalnızlık

Eylem ailesini geride bırakıp işi ve vatanı için savaştı. Geldiği ülkede sevenler çok azdı. Başlarda gazeteci olarak tanıldığında Tim’in bile sinirini bozan bir karakterdi. Eylem bu yalnızlığı sayesinde hayata tutunmaya devam etti. Bu tüm yalnızlığı içerisinde ışık olan adamı da kaybetti. Çölde yalnız bir ağaç gibiydi.

5- Neşeli

Eylem’i Eylem yapan özelliklerden birtanesi neşeli olması. Çok pozitif ama yeri geldiğinde negativ bir enerjisi oluyor. Fethi’nin kızgın veya sinirli olduğu zamanlarda onu yumuşatmak için espiriler yapıp ve güldürüyordu.

6- İş aşkı

Eylem için hayatında en önemli olan şeylerden bir tanesi işi. İstihbaratcı olmak tehlikeli olsa bile elinden ne geliyorsa yapıyordu. Gözü kara olması göze çarpan bir şeydi. Gazeteci oldu, canlı bomba oldu, star oldu, barmen oldu…

7- Yaraları

Ruhen açılmış olan yaraların dışında bedenen aldığı bir çok yara vardı. Dizide ilk kurşunu sevdiği adam tarafından yedi ve yaralanmalar tam olarak ozaman başladı. Bıçak yarası, elektiriğe bağlanması ve dövüşler. En büyük yaralarından bir tanesi de bebeğini kaybettiği zaman yaşadığı acı.

8- Korkusuz

Fethi’nin de dediği gibi Eylem çok korkusuz biri. Kafasına koyduğu şeyi yapıyor ve bu tabi ki zaman zaman başını belaya sokmasına sebep oluyor. Ölüme korkusuz gidiyor oluşu ve masumları kendi canından önde tutması hoş detaylardan biri.

9- Tehlikeli

Eylem bazı bakışlarıyla ve gülüşüyle tehlikeli olduğunu belli ediyor. Mesela Ceylan meselesinde küçük bir araştırmayla her şeyini öğrenmişti. Sinirlendirmek yanlış hamle olurdu.

10- Feminist

Kadınların gücünü gösteren Eylem Mercier. Aynı zamanda erkeklerin ve kadınların eşit olduğunu göstermeye çalışan bir karakter.

 

Çok güzel işlenmiş bir karaktere veda etmiş olduk. Umarım dizilerde daha çok kendi gücünü gösteren kadın karakterleri izleriz.

Susuşların Gölgesinden: EyFet
  Star TV de yayınlanmakta olan Söz dizisinin haşin, bir o kadar da marjinal çifti Eylem & Fethi için bir iki satır da ben yazayım dedim. Umarım okurken en az benim yazdığım kadar keyif alırsınız, iyi okumalar!
 Kan, ter, barut kokusu ve silah sesleri arasında yaşayan bir asker düşünün, adı Fethi.
Kendi çapında kafasında şekillendirdiği doğrularıyla yolunu çizen bir gazeteci düşünün, adı Eylem. Bu iki insanın bir kitapçıda göz göze gelmesiyle başlayan, başlarda zıtlaşma üzerine kurulu bu aşk hikayesi Eylem’in doğruları, Fethi’nin de korkularıyla ilmek ilmek işlenmeye devam ediyor.
 İlk tanışmalarından son sahnelerine bakarsak epey bir yol katetti Eylem ve Fethi. Hepimizin içinde ukde olarak kalan o son veda sehnesine gidelim isterseniz…
Gitmekle Gitmiş Olmazsın Aklın Kalır, Yüreğin Kalır…
 


 “Söyleyecek çok şeyim var ama, bir geceye sığar mı bilmem.” diyerek seslendi karanlık geceden Fethi Eylem’e, kendi içinde verdiği savaşta malup düşmenin yegane korkusuyla. 
“Sen sığdığı kadarını söyle, geceye neler sığarmış.” dedi kadın dolu gözlerle umarsızca beklentisini yüksek tuttuğu adamdan.
 
  Ama bütün beklentilerin zaman aşımına uğradığı dakikalardaydı Fethi. Koskaca geceye sadece iki kelimeyi sığdırabilmiş ve sevdiği kadına sarılmakla yetinmişti. İşte biz izleyicilerin beklentisi tam bu noktada kırılmışken, Eylem’in koşarak Fethi’yi öpmesi ikisinin de içine batan kalp kırıklarını onarmaya yetmişti o an için. Ama her güzel şey gibi bu da kısa sürmüştü. Kalpten gelen bir “gitme” kelimesini söylemek Fethi için zor, Eylem için de belki altından kalkamayacağı bir yük olarak kaldı içinde. Sonra ne mi oldu? Eylem aslında hiç gitmedi Fethi’den. Aklını ve yüreğini orada, kendi çapında zamanı durdurduğu yerde bıraktı… Ne de olsa insan zamanı durdurduğu yere aittir değil mi?
Sevdiğin Kadın Gider ve Parantezin Dışına Çıkarsın
 Fethi’nin vatanı uğruna herkesi yok sayacağını biliyorduk ama bu kadarını hiçbirimiz beklememiştik doğrusu. Gelin bir de gözümüzden yaşların sel olup aktığı o malum bölüme, Eylem’in ölüm sahnesine gidelim.
 “Daha kavuşamadan mevlam, ayrılık yazmış” dizeleri Eylem ve Fethi için yazılmış gibi sanki değil mi?
 Eylem’in omzundan o kurşun yarasının geçtiği an Fethi’nin içine kor bir ateş düştü. Sevdiği kadının canını göz göre göre tehlikeye atmıştı ama bir asker için her zaman tek seçenek vardı. Eylem’in acıyla yere yığılış anı bir perde gibi inmişti gözüne Fethinin. Koşarak çöktü sevdiği kadının yanına Fethi. Kendi açtığı yaraya bastırırken tüm gücüyle, zamanın aleyhlerine işlediğinin farkındaydı..
 “Maalesef, başaramadı.” 
İki kelime 18 harf. Fethi’nin hayatını karartmaya yetmişti. İnanmak istemiyordu Eylem’in gittiğine. Eylem güçlüydü, ayağa kalkar zannediyordu ama yere yığıldığıyla oraya çivilendiği bir olmuştu. Sevdiği kadını öldürmenin verdiği vicdan azabı bölüm boyunca Fethi’nin gözünden akan yaşlarda yansımıştı zaten biz seyirciye. Fethi’ye özgüvenini kaybettiren, rahat uyku uyutmayan bu olay beynine kazınmıştı artık. Ne başka bir güç ne de başka bir kalp dindirebilirdi Fethi’nin içindeki acıyla karışık vicdan azabını. 
Sevdiği kadın gitmişti ve parantezin dışına çıkmıştı adam.
Sen Bana Taşla Duvarla Geldin Ben Sana Çiçek Açtım
 11. Bölüme kadar hepimiz Eylem’in gazeteci olduğunu zannediyorduk, ta ki büyük bir ters köşeyle karşılaşana kadar. Bizim gazeteci kızımız istihbaratçı çıktı iyi mi 🙂
Bilidiğimiz üzere Sebo Fethiyi kaçırdı ve adamlarına Fethi’yi öldürmelerini söyledi. Dizinin gidişatı açısından birinin kurtarması lazımdı Fethi’yi. Kurtaran kişinin Eylem olması aralarındaki ilişkinin özeti boyutunda bence. 
 Eylem’in az kalsın ölmesine sebebiyet veren kişi Fethiydi ama buna rağmen Eylem bütün jengalarını kırıp sevdiği adamı kurtarmaya gitti. Hepimiz bu noktada Eylem’in Fethiye karşı aşkının ne denli derin ve büyük olduğunu gördük. 
Ama çekilen sahnelerden en’ler kısmına girerek ilk sırayı kapan sahne bu olur bence. Sırt sırta vermiş iki aşığın terörist öldürürken yaptıkları uyumlu hareketleri daha fragman çıktığında seyircinin odak noktası haline gelmişti. Bu hareket ekrana iki insan birbirine sırtını yaslarlarsa önlerinde hiçbir gücün duramayacağını yansıtmıştı. Umarız Eylem & Fethi’nin aralarındaki bağ hep bu şekilde ilerler…
 Aşka Düşüş
7. Bölümde hiçbirimizin beklemediği, fandomu sevindiren bir o kadar da hüzünlendiren o ilk sarılma sahnesine gidelim isterseniz.. Tabi Eylem’i gazeteci zannettiğimiz zamanlardı o bölüm. Şuna değinmeden geçemeyeceğim, Eylem karakterine de gazetecilik ayrı bir yakışıyordu.

“Olanlardan sonra merak ettim seni” diyerek sevdiği kadının karşısına oturdu Fethi, Eylem’i biraz olsun yaşadığı olaydan sıyırabilme maksadıyla.. Ama izleyici olarak sarılma sahnesinden önce en derin ve anlam yüklü sahne şuydu;
“Az kalsın seni vurmak zorunda kalıyordum.”
“Az kalsın benim yüzümden ölüyordun Eylem.” 
 İşte bu tek cümle, iki ayrı söz hem Eylem’in hem Fethi’nin içindeki kurak topraklara çiçek açtıran, su serpen, merhem olan.. nasıl tanımlamak isterseniz tanımlayın ilk aşka düşüşün simgesiydi. Çünkü ikisi de biliyordu birbirlerinin denizinin dalgasına kapılıp tenha limanlara sürükleneceklerini..
 Bir insan bir insanın içindeki loşluğa ancak tek şekilde çare olurdu. Kalpten gelen bir sarılma, yada en can alıcısından bir öpücük. Yarım kalmışlığın, korkaklığın, susuşların ve daha bir çok şeyin tanımıydı sarılmak Eylem ve Fethi aşkının lügatında. Bu aşkın lügatında her kelime anlamını bulmuştu ama bir tek aşk kelimesi anlamsız kalmıştı. İlmek ilmek örülmeye devam eden Eylem ve Fethi aşkının bir gün anlamsız kalan o kelimeyi tamamlaması dileğiyle..
EyFet fandoma selam olsun!
error: Korunan İçerik!