tds_thumb_td_300x0
EyFet ile Operasyon Zamanı

Eylem’in ajan olmasıyla başlayan operasyon sahneleri, Türk İstihbaratı’na geçince daha da arttı diyebiliriz. Güzel kızımızın kıvrak zekası, yakışıklı oğlumuzun Gonca’sı ile de şenlenen bu operasyonların keyfi çok farklı oluyor. İkinci sezonda ‘yeter artık normal sahne’ dedirtse de delfişekler için çok ayrı yerlere sahip bahsedeceğimiz, sıralayacağımız konu.

Keyifli okumalar:)

Not: Belirli bir sıralama yoktur.

Hem Aşk Hem İş!

Midye sevmeyen Fethi’nin tatlılığı Eylem’in iş sevdası, eskileri hatırlamak harmanlanınca hem eğlenceli hem de aksiyon dolu sahneler ile karşılaşıyoruz.

Hastan Olmak İsterdim!

Uzun süre sonra gelen operasyonda cilveleşme sahneleri kalp ritmimi biraz hızlandırmış olabilir. Bu hallerinin yeri çok ayrı oluyor:)

Hücre Evine Baskın!

Eylem’in siyahlar içindeki halini çok seviyorum. Bu operasyonda favorilerimden biri de Fethi’nin saçları oldu.

Operasyon: Asmalar!

Videoda daha toplu sahneler olsa da Eylem, Fethi ve Ateş’İn sahneleri harikaydı. Fethi’nin enkaz altında kalması Eylem’in içini kemirip bitirmesi de artı puan olarak geçiyor bende.

Eylem ve Fethi Tehlikede!

Tam operasyon olarak sayılmasa da kendilerini korurken flörtleştikleri zamanlardan. Tatlılıkları, tarzları falan çok hoş.

Eylem ile Fethi Operasyonda!

Kıskanç Fethi belki de görmek istediğimiz şeyler arasında nirvanaydı o zamanlar. Ufak ufak çıtlatmalar ile psikopat Fethi birleşince harika bir ortam çıkıyor.

Eylül Alptekin: Türk İstihbaratı!

İstediğim sahnenin tam partını bulamadım maalesef. Müzeyyen sahnesi denilince aklımıza geleceğine eminim. Aşırı eğlendiğim operasyonlardan biriydi ve Eylem’in Türk İstihbaratına geçtikten sonraki ilk Fethi ile olan görevi olması ayrı bir yere çekiyor.

Operasyon: Köstebek!

Bana göre zirve operasyondur. Her izlediğimde katıla katıla güldüğüm, Eylem’in tavırlarına bayıldığım tek operasyon olabilir bile. Keşanlı’nın da eğlencesi eklenince keyifli bir sahneydi.

***

Eylem’in tek başına olduğu, yardım ettiği bir sürü operasyon sıralayabilirim aynı şekilde Fethi’nin de. Sevdiklerim, eğlendiklerim, endişelenip üzüldüklerimi böyle bir liste haline getirmek istedim.

@azzurrocece

Bir Küçük ‘Ceylan’ Meselesi: EyFet ile 53.Bölüm

Bana göre 53. bölüm geçiş bölümü gibiydi. Timdekilerin geçmişini yavaş yavaş öğrendiğimiz sahneler; NazAt fandomu hem sevindirip hem üzerken EyFet fandom için ise gerici ve eğlenceli oldu. Birçoğumuzun korktuğu ama yine de çoğunluğun aynı tahmini yaptığı gizli telefon sapığı kendini belli etti. Ceylan..

Ceylan, Fethi’nin üniversitede aşık olduğu ve nişanlandığı biri. Fethi’nin içindeki bir çok yaranın oluşmasına sebebiyet veren arkadaş oluyor ayrıca. Fethi’yi abisiyle aldatıp, ailesinin abisinin yanında olması ile aile bağlarının kopmasını sağlayan kişi de bir diğer açıklaması olabilir. Ceylan hakkında öğrendiğimiz yeni bilgiler arasında Fethi’nin abisi ile evlendiğini de es geçemeyeceğim.

Gelelim bizim iki aşık nefere. Eylem ve Fethi’nin sahne sayısı gerçekten bazı karakterlere göre çok iyi. Daha göz önündeler ama tek kendi karakterleriyle. Eylem’in istihbaratta, Fethi’nin genel açıdan yükselişini fark ediyorsunuzdur ama bu yükselişi EyFet olarak göremedik. Sahnelerin toplamı birkaç dakikayı geçmiyor. Bu konuda biraz yaralıyım ve yaramı deşmek istemiyorum. Çok saçmalamadan direk sahneye gelelim.

Fethi’nin gizli (!) telefon sapığı neredeyse her gün yaptığı gibi aradı fakat burada bir farklılık oldu. Susmak yerine Sezen Aksu’dan Sorma şarkısını dinletti ardından bam. Fethi şarkı ile beraber telefon sapığının kim olduğunu öğrendi. Meşhur Ceylan geldi diyebiliriz. Fethi’nin yıkılışı beni gerçekten çok etkiliyor. Burak Sevinç bu konuda gerçekten çok başarılı.

En sevdiğim ve tek olan sahneye gelmemiz çok kısa sürdü. Tüm delifişeklerin keyifle beklediği sahne gelip çattı diyebiliriz. Sahne ile ilgili yorumum; uzun zamandır beklediğim sahneler arasında birinci sıraya yerleşmişti açıkçası. EyFet’in ilişkisinde kıskanan, tepki veren ve belki de birçok duyguyu hep Fethi’nin gözünden, onun kalbinden işledik. Eylem’in pozitif yönde değişmesi ilişkileri için sağlıklı bir düzlüğe geldiğini belirtiyor bence ama bu çift EyFet. Dümdüz yolda bile uçup, yerin altında sürünebilirler.

E: Ceylan! Şu meşhur Ceylan, nişanlın olan.

F: Eski.

E: Ya abinle evli değil mi o senin? Derdi neymiş? Şimdi de abini seninle mi aldatacakmış?

F: Eylem saçmalama. Ne bileyim derdi neymiş? İkisinden de haber almayalı yıllar oldu. Almayayım da zaten, canları cehenneme.

E: Eee ne dedi peki?

F: Konuşmadı yine, ben anladım Ceylan olduğunu.

E: Nasıl anladın!?

F: Şarkı dinletti.

E: Şarkı.. dinletti. Ergene bak ya. Hangi şarkıyı dinletti?

F: Sorma

E: Ee soruyorum!

F: Eylem şarkının adı Sorma. Sezen Aksu.

E: Sorma.. kederdeyim. Sorma ne haldeyim. Sorma yangınlardayım. Ee soruyorum. Endişelenmeli miyim?

F: Ciddi misin sen? Hayır tabi ki.

F: Ben istemediğim sürece bi’ halt yiyemez merak etme. Eylem.. Bak, bu kız zamanında benim canımı çok sıktı. Artık ne yaparsa yapsın daha fazla sıkamaz. Tek bir şey belki.

E: Neymiş?

F: Senin canını sıkarsa.. işte o zaman canımı fena sıkar. O yüzden izin verme, olur mu?

 

Eylem’in bariz kıskançlığı, Fethi’nin ise ilişkisine zarar gelmemesini sağlamaya çalışması ben, gerçekten mutlu eden, sevindiren olaylardan birkaç tanesi. Fragmanın gelmesi şerefine de ufak bir kesiti atmak istedim.

E: Görüşün nasıl?

F: Çok güzel bir kadına bakıyorum. Daha ne olsun?

 

Kıskanmalı, korumalı, eğlenceli, gülmeli arada belki biraz üzülmeli çok çok sahneler görmek üzere…

 

Ruhi Sarı, Söz Kadrosunda!

Başarılı oyuncu Ruhi Sarı ‘SÖZ’ dizisinin oyuncu kadrosuna dahil oldu.

Yapımını ‘TIMS&B Yapım’ın üstlendiği, yapımcılığını Timur Savcı ve Burak Sağyaşar’ın gerçekleştirdiği, ‘SÖZ’ dizisi kadrosuna usta isimleri dahil etmeye devam ediyor.

Yönetmenliğini Yağız Alp Akaydın’ın yaptığı, senaryosunu Ethem Özışık’ın kaleme aldığı ‘SÖZ’de Ruhi Sarı, sürpriz bir karaktere hayat verecek. Ruhi Sarı, dizinin yeni bölümünde Ortadoğu Kültür Ateşesi karakteriyle izleyiciyle buluşacak.

Ruhi Sarı’nın hayat verdiği Ortadoğu Kültür Ateşesi; Büyükelçinin boşalan koltuğuna, Medusa Planını harekete geçirmek için oturtulmuş karanlık bir karakter.

Heyecan ve aksiyon dolu yeni bölümüyle ‘SÖZ’ 12 Mart Pazartesi günü saat 20:00’da Star TV’de…

Sessizlik İçinde Bir Sanat Eseri: EyFet
İlk yazdığım yazıdan sonra EyFet için içimden taşanları bir kez daha o denli anlatmak istemem diye düşünmüştüm.
Ama gelin görün ki dünkü bölümün ardından EyFet için içimden taşanların, içime sığmayanların asla bitmeyeceğini düşünüyorum.
Bu kez de Eylem ve Fethi’nin birbirine olan aşkını nasıl gösterdiğini anlatmak istedim.
Çoğu Delifişek -buna ben de dahil- EyFet için “kiss” sahnelerinden (bu kelime daha bi kibar diye yazdım ??) daha çok anlam dolu konuşma sahnelerini bakışma, sarılma ya da el ele tutuşma sahnelerini tercih ediyor. Niye mi?  Çünkü hiç kimse ne sarılırken Fethi gibi sevdiği kadının kokusunu öyle içine çekebilir ne de Eylem gibi her sarılışlarında gözlerini kapatıp oradan asla kopmak istemediğini belirtebilir.

Ne Fethi gibi bakabilir sevdiği kadına bir başka adam ne de Eylem gibi sakinleleştirebilir aşık olduğu adamı bir kadın…
Çok sohbet etmez bizim Eyfet’imiz, çünkü bakışlarıyla anlaşır. Hissettiklerini gözlerine aktarır ve sevdiğine sunar. Ne derler bilirsiniz: “Gözler kalbin aynasıdır. ” işte EyFet de öyle aşık birbirine. Bakarak anlaşan iki güzel insan. Aşkı gözlerinden okunan iki aşık…
Tüm Delifişekler bilir, çiftimizin hangi bakışması daha anlamlı diye sorsam, kimse düşünmeden cevap veremez, kimisi seçemez bile, çoğu kişi seçmek dahi istemez…

Sadece bakışlarda değil, sarılmalar, elini tutmalar da çok özeldir EyFet için. En zor anlarında, en çok ihtiyaç duydukları anlarda, ne söyleyeceklerini bilemedikleri anlarda, kimi zaman teşekkür etmek, kimi zaman seni seviyorum diyebilmek, kimi zaman yanında olduklarını hissettirebilmek, kimi zaman sakinleşebilmek, kimi zaman her türlü kötülüğü baş edeceklerine inanmak ve birbirlerini asla kaybetmeyeceklerine güvenmek adına birleşir o eller, o kollar dolanır birbirine…
???
Ben şahsıma ait konuşursam cıvık cıvık aşk seven biri asla olmadım. Olur muyum bilmem ama şuanki halimden çok memnunum. EyFet’i de bu yüzden daha çok seviyorum.
Evet aşıklar hem de çook her aşık gibi ama sürekli dile getiren çiftler gibi değiller. Her çiftin klasik romantiklik anlayışının oldukça dışındalar, çoğu aşktan farklılar. Herkesten farklılar… ???
   EyFet için romantiklik; birlikte operasyona çıkmak oldu. Gün yüzü görememek oldu bir zamanlar. Aynı tarafta savaşacaklarına sevinebilmek oldu. Kötü adamların elinden sağsalim kurtulmak oldu ta en başında. Hiç kimseye boyun eğmemek, canı pahasına masum insanlar için mücadele edebilmek oldu. Bu sevinçle yaşamak, birbirleriyle gurur duymak, bu gururu bakışlarına yansıtmak oldu romantizm onlar için. Birbirlerini tanımazken birbirleri için endişelenebilmek oldu. Beraber ölmek ve ölümden dönebilmek oldu. ???

Herkes böyle düşünür mü bilemem ama sadece sevmenin yetmediği; her şeyi hissetmenin, her şeyle beraber baş etmenin asıl aşk olduğunu anlatan EyFet, benim için en güzel aşk. En doğal, en temiz, en cesur aşk. En derin ve en anlamlı aşk…???
     İşte bu yüzden milyonuncu kez bir kez daha İyi ki EyFet diyorum ben.

Her detayı güzel EyFet, ince, özel ve anlamlı EyFet, narin görünüşlü ama oldukça sert ve sağlam aşk EyFet, AnkaMisali EyFet her düşüşünde yeniden küllerinden doğan ve eskisinden daha güçlü olan, birbirlerinin acıları yine birbirleriyle onaran EyFet.
Muazzam bir birliktelik EyFet.
      Çoğu Delifişekle hemfikirim şu konuda;  “Sanat Eseri” gibisiniz diyorlar EyFet’e gerçekten de öyle.
O bakışlar, dokunuşlar, sarılmalar, masum öpüşler, el ele tutuşmalar, konuşmalar…
    ????????
EyFet’in her şeyi; okuduğunuz bir kitap, dinlediğiniz bir müzik, baktığınız bir tablo, izlediğiniz bir tiyarto misali; eşi benzeri olmayan; bakan, gören, duyan, okuyan insanı içine çeken, kendi hikayesinde ordan oraya sürükleyen, bu sürüklenmede her türlü duyguyu hissettiren, anlamaya çalıştıkça daha da çok kendisine hayran bırakan, asla bitmesin istenen, bitse bile uzun bir süre etkisinden kurtulamayacağımız, kurtulmak istemeyeceğimiz ve hep hayalini kuracağımız bir sanat eseri gibi… ??
    Böyle güzel şeyler hissettiren bir çiftin, yaşadıkları her şeye rağmen ayakta kalacağına inanıyor insan en içten. Onları kaybetmek istemiyor. Her sahnesine ayrı bir heyecan duyuyor. Farklı anlamlar yüklüyor. Her Delifişek EyFet’e işte bu hissettirdiği güzel şeyler için daha çok özeniyor…
   “Bırakın diğer aşkları EyFet’e düşün.” diyorlar içlerinden. Çünkü EyFet aşkı bambaşka bir aşk. Her detayını seviyorlar.
Dizide anlatılmaya, mesaj verilmeye çalışan şeylerin EyFet’ denk gelmesi hepimizi mutlu ediyor. Çiftim yine birlikte başardı diye gurur duyuyor, çiftimin hikayesi ne kadar güzel deyip tekrar hayran oluyor.
Sahnelerini ekran görüntüsü alıp kendi hissettikleri şekilde paylaşıyorlar, anlatıyorlar şurdaki bakışa, aşka, duyguya, anlama bakın ne kadar güzel diye…
Her yeni bölümde olacaklara karşı hem umut hem sevgi hem merak besliyorlar. Bu, tüm Delifişekleri mutlu ediyor. Sahneleri hakkında teoriler çıkarıyoruz, onları tanıyoruz çünkü; artık napacaklar biliyoruz sanki ya da istiyoruz ki öyle olsun…
 Her bölümden de istediğimizi, hayal ettiğimizi misliyle alıyoruz. Bu bizi mutlu ediyor. ???
Hala bizim hissettiğimiz EyFet’in devam ettiğini, var olduğunu bilmek, hatta daha fazlası olduğu görmek, onlarla birlikte bizim de hayallerimizin büyüdüğünü hissetmek EyFet’in ne kadar anlam yüklü olduğunu ve olmaya devam edeceğini bize gösteriyor sanıyorum.
EyFet her çiftten farklı olduğunu hissettirdiği gibi her Delifişek için bile bambaşka anlamlar hissettiyor. Ben her Delifişeğin EyFet’e olan bakış açısına, onlar için kurdukları hayallere, seçtiklere kelimelere baktıkça çiftimize daha çok hayran oluyorum.
Böylesi derin, küçük detaylarla birleşmiş ve kocaman olmuş bir aşkı sahiplenmemek mümkün mü?
Gün geçtikçe daha da çok seven EyFet için daha da güzel şeyler olsun. Delifişekler her gün başka bir detaya hayran kalsın dilerim.

Sessizlik içinde birlikte olmanın verdiği mutluluk için çığlık atan aşk adına…
İyi ki EyFet ???

A Lady. 

Susuşların Gölgesinden: EyFet
  Star TV de yayınlanmakta olan Söz dizisinin haşin, bir o kadar da marjinal çifti Eylem & Fethi için bir iki satır da ben yazayım dedim. Umarım okurken en az benim yazdığım kadar keyif alırsınız, iyi okumalar!
 Kan, ter, barut kokusu ve silah sesleri arasında yaşayan bir asker düşünün, adı Fethi.
Kendi çapında kafasında şekillendirdiği doğrularıyla yolunu çizen bir gazeteci düşünün, adı Eylem. Bu iki insanın bir kitapçıda göz göze gelmesiyle başlayan, başlarda zıtlaşma üzerine kurulu bu aşk hikayesi Eylem’in doğruları, Fethi’nin de korkularıyla ilmek ilmek işlenmeye devam ediyor.
 İlk tanışmalarından son sahnelerine bakarsak epey bir yol katetti Eylem ve Fethi. Hepimizin içinde ukde olarak kalan o son veda sehnesine gidelim isterseniz…
Gitmekle Gitmiş Olmazsın Aklın Kalır, Yüreğin Kalır…
 


 “Söyleyecek çok şeyim var ama, bir geceye sığar mı bilmem.” diyerek seslendi karanlık geceden Fethi Eylem’e, kendi içinde verdiği savaşta malup düşmenin yegane korkusuyla. 
“Sen sığdığı kadarını söyle, geceye neler sığarmış.” dedi kadın dolu gözlerle umarsızca beklentisini yüksek tuttuğu adamdan.
 
  Ama bütün beklentilerin zaman aşımına uğradığı dakikalardaydı Fethi. Koskaca geceye sadece iki kelimeyi sığdırabilmiş ve sevdiği kadına sarılmakla yetinmişti. İşte biz izleyicilerin beklentisi tam bu noktada kırılmışken, Eylem’in koşarak Fethi’yi öpmesi ikisinin de içine batan kalp kırıklarını onarmaya yetmişti o an için. Ama her güzel şey gibi bu da kısa sürmüştü. Kalpten gelen bir “gitme” kelimesini söylemek Fethi için zor, Eylem için de belki altından kalkamayacağı bir yük olarak kaldı içinde. Sonra ne mi oldu? Eylem aslında hiç gitmedi Fethi’den. Aklını ve yüreğini orada, kendi çapında zamanı durdurduğu yerde bıraktı… Ne de olsa insan zamanı durdurduğu yere aittir değil mi?
Sevdiğin Kadın Gider ve Parantezin Dışına Çıkarsın
 Fethi’nin vatanı uğruna herkesi yok sayacağını biliyorduk ama bu kadarını hiçbirimiz beklememiştik doğrusu. Gelin bir de gözümüzden yaşların sel olup aktığı o malum bölüme, Eylem’in ölüm sahnesine gidelim.
 “Daha kavuşamadan mevlam, ayrılık yazmış” dizeleri Eylem ve Fethi için yazılmış gibi sanki değil mi?
 Eylem’in omzundan o kurşun yarasının geçtiği an Fethi’nin içine kor bir ateş düştü. Sevdiği kadının canını göz göre göre tehlikeye atmıştı ama bir asker için her zaman tek seçenek vardı. Eylem’in acıyla yere yığılış anı bir perde gibi inmişti gözüne Fethinin. Koşarak çöktü sevdiği kadının yanına Fethi. Kendi açtığı yaraya bastırırken tüm gücüyle, zamanın aleyhlerine işlediğinin farkındaydı..
 “Maalesef, başaramadı.” 
İki kelime 18 harf. Fethi’nin hayatını karartmaya yetmişti. İnanmak istemiyordu Eylem’in gittiğine. Eylem güçlüydü, ayağa kalkar zannediyordu ama yere yığıldığıyla oraya çivilendiği bir olmuştu. Sevdiği kadını öldürmenin verdiği vicdan azabı bölüm boyunca Fethi’nin gözünden akan yaşlarda yansımıştı zaten biz seyirciye. Fethi’ye özgüvenini kaybettiren, rahat uyku uyutmayan bu olay beynine kazınmıştı artık. Ne başka bir güç ne de başka bir kalp dindirebilirdi Fethi’nin içindeki acıyla karışık vicdan azabını. 
Sevdiği kadın gitmişti ve parantezin dışına çıkmıştı adam.
Sen Bana Taşla Duvarla Geldin Ben Sana Çiçek Açtım
 11. Bölüme kadar hepimiz Eylem’in gazeteci olduğunu zannediyorduk, ta ki büyük bir ters köşeyle karşılaşana kadar. Bizim gazeteci kızımız istihbaratçı çıktı iyi mi 🙂
Bilidiğimiz üzere Sebo Fethiyi kaçırdı ve adamlarına Fethi’yi öldürmelerini söyledi. Dizinin gidişatı açısından birinin kurtarması lazımdı Fethi’yi. Kurtaran kişinin Eylem olması aralarındaki ilişkinin özeti boyutunda bence. 
 Eylem’in az kalsın ölmesine sebebiyet veren kişi Fethiydi ama buna rağmen Eylem bütün jengalarını kırıp sevdiği adamı kurtarmaya gitti. Hepimiz bu noktada Eylem’in Fethiye karşı aşkının ne denli derin ve büyük olduğunu gördük. 
Ama çekilen sahnelerden en’ler kısmına girerek ilk sırayı kapan sahne bu olur bence. Sırt sırta vermiş iki aşığın terörist öldürürken yaptıkları uyumlu hareketleri daha fragman çıktığında seyircinin odak noktası haline gelmişti. Bu hareket ekrana iki insan birbirine sırtını yaslarlarsa önlerinde hiçbir gücün duramayacağını yansıtmıştı. Umarız Eylem & Fethi’nin aralarındaki bağ hep bu şekilde ilerler…
 Aşka Düşüş
7. Bölümde hiçbirimizin beklemediği, fandomu sevindiren bir o kadar da hüzünlendiren o ilk sarılma sahnesine gidelim isterseniz.. Tabi Eylem’i gazeteci zannettiğimiz zamanlardı o bölüm. Şuna değinmeden geçemeyeceğim, Eylem karakterine de gazetecilik ayrı bir yakışıyordu.

“Olanlardan sonra merak ettim seni” diyerek sevdiği kadının karşısına oturdu Fethi, Eylem’i biraz olsun yaşadığı olaydan sıyırabilme maksadıyla.. Ama izleyici olarak sarılma sahnesinden önce en derin ve anlam yüklü sahne şuydu;
“Az kalsın seni vurmak zorunda kalıyordum.”
“Az kalsın benim yüzümden ölüyordun Eylem.” 
 İşte bu tek cümle, iki ayrı söz hem Eylem’in hem Fethi’nin içindeki kurak topraklara çiçek açtıran, su serpen, merhem olan.. nasıl tanımlamak isterseniz tanımlayın ilk aşka düşüşün simgesiydi. Çünkü ikisi de biliyordu birbirlerinin denizinin dalgasına kapılıp tenha limanlara sürükleneceklerini..
 Bir insan bir insanın içindeki loşluğa ancak tek şekilde çare olurdu. Kalpten gelen bir sarılma, yada en can alıcısından bir öpücük. Yarım kalmışlığın, korkaklığın, susuşların ve daha bir çok şeyin tanımıydı sarılmak Eylem ve Fethi aşkının lügatında. Bu aşkın lügatında her kelime anlamını bulmuştu ama bir tek aşk kelimesi anlamsız kalmıştı. İlmek ilmek örülmeye devam eden Eylem ve Fethi aşkının bir gün anlamsız kalan o kelimeyi tamamlaması dileğiyle..
EyFet fandoma selam olsun!
error: Korunan İçerik!