tds_thumb_td_300x0
Avlu 28. Bölüm Yorumu: “Birleşiyoruz Sessizce”

Bugün Avlu’nun 28. bölümünü yorumlayacağım size.. Kelimelerim bunca güzelliği anlatmaya yetmeyecek gibi ama deneyeceğim sizler için. Kemerlerinizi sıkı bağlayın çünkü sizi Avlumuzda derin ve yoğun hislerin yolculuğuna çıkaracağım.. 

Giriş yapacak olursak bu bölüm biçoğundan çok farklıydı. Bizi hem ağlattı hem güldürdü ve duygu geçişleriyle yoğunluğunu, ince mesajlarını kalbimize dokundurdu. Deniz’in kaptanlığıyla Avlu’da artık Deniz rüzgarları esmeye başladı. Deniz, adı gibi dalgaları kadar sert ve asil geldi kaptanlığına. Ama bu sert dalgaları sadece Kudret ve onun gibilerin yüzüne çarpmayı seçti ve Kudret’e karşı durarak kötülüğü hapishaneden uzak tutmaya çalışmaya başladı ve dalgaları’nın huzurunu getirdi koğuşunun kadınlarına. Deniz’in kaptanlığıyla huzur ve barış geldi ama Kudret’in önünü kesmek çok zor çünkü içlerinde bir hain olduğunu öğrendi. Bu hain’in kim olduğu konusunda hepimizin şüpheleri var Yonca’nın olabileceği söz konusu fakat bence tayfadan biri değil ama kim olduğunu seçemiyorum kafa kurcalayan bir durum oldu ihanet edenin kim olduğu. Bunun yanı sıra Deniz’in güzel bir taktikle Kudretlerin arasına ajan sokması ve güvenini kazanması için Kudret’in hayatını kurtarmış rolü yapmasıyla Deniz yine sivri zekasını Kudret karşısında kullandı ve Kudret’i tuzağına düşürmeyi başardı. 

Ayriyeten Azra’nın Nihal Müdür hakkında açılan cinayet davasıyla bıçakla değil, hastanede öldüğü ortaya çıkmasıyla herkesi şoke ederken bir yandan da gerçek katilinin kim olduğu ile akıllarda soru işareti bıraktı. Bana sorarsanız.. Zerrin veya Özlem olduğunu düşünüyorum. Özlem Nihal’in dosyasıyla alakalı fazlasıyla tedirgin ve gergin davranarak nedensizce korkuyor gibiydi ve bu beni şüphelendirdi. İhanet ve Nihal’in ölümüyle kafamızı karıştıran çok zekice ve detaylı bir bölüm olmasıyla birlikte bizi şoka uğratarak koskoca 27 bölüm hiçbir şey anlamamazı sağlayacak şekilde düzenlenip bir bölümde kafamızı karıştırmayı başararak açıkça merakta bıraktı.

Azra’nın davası sonucu tahliye oldu ve bu bize hem hüzün hem mutluluk yaşattı. İçimizde burukluk ve yüzümüzde gülümseme bıraktı. Buruk bir gülümsemeyle Azra’yı avlusundan, sevdiğinden, dostlarından, geçmişinden geleceğine ve özgürlüğüne uğurladık. Bu buruk sevinci hapishanenin her köşesinde, dostlarının yüzündeki her izde ve Denizinin kendisine bakarken gülümseyip o bakmadığında ağlayışında gördük. Ayrıca Azra’nında sevinci, hüznü bir arada içi buruk gitti özgürlüğüne.

Azra’ya yapılan partide hem ağlayıp hem oynadılar ve ardından Azra ve Deniz’in kafa kafaya verip birbirine sessiz ve hisli çığlığını gördük, gitmek ve kalmak arasında direnen birleşmiş iki kalp gördük. Birbirlerine bakışları, kafa kafaya verişleri, birbirlerinin yüzlerini sevişleri masum ve derin bir sevgiyi gösterdi yine bizlere.

Azra’nın gidişiyle herkes üzgün ve aynı zamanda sevinçliydi ama Hasret yıkıldı haklı olarak çünkü ne kadar içerde dostları olsada Azosu başkaydı, onsuz yarım kalacaktı ama gülümsedi ve “sepet sepet yumurta” diyip devamını gülüşüyle tamamladı veda ederken. “Seni unutmak mümkün mü Hasom” :’) Hasret konusuna değinmişken hainin o olduğu da düşünüldü ama bunu asla yapmayacağını biliyoduk ve bundan hepimizden önce Deniz inandı ve güvendi, ondan yardım istemesi herkese cevap oldu. Bence aralarındaki soğukluğun biteceği kesin. 

Özge’nin bebeğini kaçırmaya çalışan Kudret’e Deniz tavrını koyarak sertliğini belli etti ama Kudret’e karşı Naciye duramadı hapishaneye gelip tüm öfkesini döktü ve bence çok doğru hareketti çünkü bugüne kadar kızını koruyamayan Naciye bir anda Kudret’in karşısına dikilecek cesareti buldu ve sessiz kalmadı. 

Azra şiir okurken sadece Deniz’in gösterilmesi detayı ve şiirdeki gökkuşağı imasıyla birleşmekten bahsettiğinde verdiği ince mesajla aralarındaki aşkı birkez daha kanıtladı.

“Biliyor musun? az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var 
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda 
Midemdi, aklımdı şu kadarcık kalıyor. 
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte 
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel 
O başkası yok mu? bir yanındakine veriyor 
Derken karanfil elden ele.. 
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle 
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk 
Birleşiyoruz sessizce.“
bir sevdayı büyüttüler içimizde ve aşklarıyla gökkuşağı gibi birleştiler, sessizce.. 
Azra’nın başı dışarda daha çok belada olacak çünkü Cengiz peşini bırakmayacak bir zarar vereceğe benziyor ama yapamayacağını düşünüyorum ya da Azra’nın tekrar bu yüzden başı derde girip içeri dönecek gibi geliyor. Cengiz’in takıntısı Azra’ya büyük dert olacak. 
Evet benim için en zor kısma geldik.. Azra’nın vedasına evi bildiği Avlusundan, Başkan’ı olduğu koğuşundan, Hasosundan, Yoncasından, Dudusundan, Tayfasından, Geçmişinden ve en çokta tutunduğu dalı, sevgisinin adı Boncuğundan kanatlanıp özgürlüğe uçuyordu. İçi buruk, dostları kalbinde, sevdası gözlerinde yaşlarca süzülüp elini özgürlüğe uzattı. Unutma Azra, sen başkansın.. “Azra Başkan” diyen Deniz Kaptan’ın sevdası kanatlanıyordu. Her seferinde, her fırsatında “başardın” diyişi, Azrasına liman oluşu bizi öyle bi etkiledi ki. Umut Radyoda bu sefer Melis’in sesinden ince mesajlar vardı:
“Varlığın bazen dört yapraklı bir Yonca..
Bazen Dudu dilli ömre ömür katan bir sohbet..
Bazen Hasret dolu bir ayrılış..
Bazen de bir Deniz gibi engin ve sonsuz..”
Azra Kaya özgürlük, umut, sevgi demektir ve Avlu’nun her köşesi Başkanını unutmayacak.
Deniz’in “Azra Başkan” diyerek girişi.. Azra’ya buranın hep başkanı olduğunu hissettirip güç vermekti. Geriye boncuğunu kaptan olarak bırakıp, tüm dostları ona emanet ve sevgisini kalbinde daha sıkı tutarak gitti. Tüm o bakışlar aralarındaki bağı, sevgiyi tekrar ortaya koydu. Deniz Azra’nın elini tutarken bırakmak istemeyip elini çekerken daha sıkı tuttu.. Kalbindeki kuş’u özgürlüğüne uğurlarken bile içi “kal” diyodu eminim. Gözünden akan yaşla gözlerini kapatıp Azrasını son kez hissetti. Herkesle tekrar vedalaştı ve bi kez daha Denizden başardın lafını duydu. Ama asla unutmayacağına eminiz, özgürlüğünün her anında, her köşesinde avlusundan bi iz görecek ve özleyecek. Azra Başkan, aklından avluyu, kalbinden ailesini hiç çıkarmadan, unutmadan devam edicek. Denizde asla Azrasını unutmayacak. Bizim tüm burukluğumuz da Azra’yı Boncuksuz görmek.. Birbirlerine bugüne kadar sığınacak liman, tutunacak dal oldular.. Birbirlerinden ayrı ayakta durmaya çalışacaklar ve eminim çok zor olacak. Onları ayakta tutan birbirlerine olan sevgileri olduğu için çok zorlanacaklar.
Size şu sözümle veda etmek istiyorum:
“Deniz’in gözlerinde yüzen sevgi denizlere sığmadı, Avlu’dan gökyüzüne taştı Azra’ya özgürlük oldu.” 
Avlu 17. Bölüm Yorumu: Avlu’da İsyan Var!

Avlu’nun 17.bölümünde neler olmuştu? Gelin biraz konuşalım. Geçtiğimiz bölüm Avlu’yu en son Jale’nin (Şeyla Halis) ölümüyle kapatmıştık.

Bu arada bilmeyenler için; Şeyla Halis Avlu kadrosundan ayrıldı maalesef.  Gelelim geçen hafta bunun dışında neler olduğunu konuşmaya… Avlu’da isyan çıktı. Neden mi? Zerrin Müdür, güya Deniz’in daha fazla zarar görmemesi için onun başka hapishaneye sevkini çıkarttı. Ancak Deniz bunu duyar duymaz öfkelendi. Deniz’in alması gereken intikamı ve orada arkadaşlık kurduğu çok iyi insanlar var. Deniz gidip arkadaşlarına Zerrin Müdür’ün onu başka hapishaneye sevk etmek istediğini söyledi. Bunu duyan arkadaşlarının en iyi çözümü isyan çıkarmak oldu. Ve Avlu’da herkesin en korktuğu şey; isyan çıktı.

Deniz, Azra ve ekibi, Özlem ve Hüseyin’i esir olarak aldılar. Çünkü Kudret ve ekibi dışında kimse Deniz’in gitmesini istemiyordu. Azra’nın da dediği gibi “Dışarıda ki hayatı bize çok gördünüz, bari içerideki hayatımıza karışmayın.” Azra’nın bu sözüne gerçekten içim acıdı. O kadar haklıydı ki…

Yeni gelen müdür Zerrin, yaptığı her şeyin bedelini ödemeyi hak ediyordu zaten. Deniz’in kızının kıyafetlerini yaktığı sahneyi düşünün, küçük Öykü’yü çocuk esirgeme kurumuna verdiğini… Yaptığı bunca şey doğru muydu sizce? Bunca yaptığı şeyin hükümsüz kalmaması gerekiyordu. Herkesin en hassas noktasına basıyordu Zerrin müdür. Avlu’ya gelen müfettiş, isyanın çıkmasına çok öfkelenmişti. Makhumların (ona kalsa) böyle bir rezilliği yapmasına ve Zerrin Müdür’ün hiçbir şey yapamamasına tepkilenmişti. Müfettiş mahkumlara telsiz yoluyla ulaşıp, onların isteklerini yerine getirmeyi kabul etmişti. Deniz, Azra ve ekibi kabul etmişlerdi. Müfettiş’in ikna etmekten başka yolu yoktu. Çünkü dışarıda grev yapan binlerce kadın ve sosyal medyada Hüseyin ve Özlem’in “esir tutulduk” videoları yayılmaya başlanmıştı. Müfettiş, en sonunda mahkumların bahçeye çıkmalarını ve dışarıda tim’in olduğunu söylemişti. Deniz, Azra ve ekibi dışarıya çıkmışlardı. Ve Kudret’in hain planı sayesinde anlaşma falan kalmamıştı. Kudret ve ekibi kavga başlattılar hemen. Tim’i taşladılar ve bu yüzden  Deniz, Azra ve ekibini suçlu çıkardılar. Ve kavga ortasında Kudret, Deniz’i öldürmeye kalkışacaktı ki Azra “Nereye nenem” diye hemen müdahale etti. Kudret’te “Benim işim seninle değil, onunla” yani Deniz’le olduğunu söyledi. Azra Kudret’in elindeki şişi almaya çalıştı.  Tam o sırada Deniz koşarak geldi ve Kudret’e bir güzel vurdu.

 

Ve son anda ansızın bir silah sesi geldi ve kurşun Jale’ye geldi. Jale’yi vuran kişinin ardından kendini de vurmasıyla bölümü sonlandırdık!

Avlu 16. Bölüm Yorumu: Deniz Amacına Ulaştı mı?

16. bölümüyle Star Tv ekranlarında olan Avlu’yu gelin bir de beraber konuşalım 💫


Deniz ve Alp konusunu ele alarak başlayabiliriz bence.. Bölümden anladığımız kadarıyla ne Alp’in Deniz’i rahat bırakmaya ne de Deniz’in Alp’i rahat bırakmaya niyeti yok gibi duruyor. Kudret denizin bir şeyler yaptığını sezmişti peki deniz ne yapmıştı? Hemen hatırlatıyorum ;

Deniz Hasret’in sevdiği adamı Alp’i öldürsün diye tuttu. Ama malesef çok sürmedi .. Kudret bunu öğrenerek hastaneye kontrol vesilesiyle gitti ve orada Alp’le bir şekilde görüşüp ona “ Dikkat etmesini , Deniz’in onu öldürmesi için birini tuttuğunu söyledi.” Alp umursamayıp geçirdi ve ardından ‘ Bu kadın senin yüzünden bulaştı bana , ben sevdiğim kızı öldürdüm . Neden? Çünkü sen öldürecektin onu , senin elindrn kurtardım . O kız benim hep aklımda .. “ gibi bir cümle kurup seyircimizin biraz da olsa üzülmesini sağladı..

Ama elbette bu bir kaçış yolu değil çünkü sevdiği kız ölmüştü. Deniz de Alp’i öldürmeden rahat etmeyecekti elbette. Kiralık katil ise Alp’e ayak uydurup Deniz’i dinlemekten vazgeçti. Bunun üzerine Kudret boş durur mu? Deniz’i odasına getirtip Telefonundan Alp’i gösterdi ve “ Bak kiralık katil diye tuttuğun adam hiçbir şey yapamadı. “ gibi ifadelerle Deniz’i yine sinirlendirmeyi başarmıştı. Gelelim Deniz’in mahkemesine ;

Mahkeme kararına göre Deniz 15 yıl 9 aylık bir cezaya tabi tutuldu. Deniz’e gerçekten çok üzüldüm.. Avluya geri dönüp Azra’ya sığınması ise gözyaşlarımı tutamama sebep oldu.. Azra demişken değinmeden edemeyeceğim. Avlu ya uyuşturucu satıcısınu benzetmesiylede gurur duymadık diyemiyorum..

Şöyle bir bahsedeceğim . Azra şimdiye kadar sadece Kudret’e acı çektirdi, kendi olsun sevdikleri olsun onların hiçbir zaman acı çekmesine izin vermedi her seferinde onlara yardım edip onları bataklığın içinden çekip kurtardı tıpkı uyuşturucu satan adamı tek başına benzetmesi gibi. Bence dizinin en önemli karakterlerinden biri.. Hani hep derler ya kadınlar başaramaz, kadınlar şöyle, kadınlar böyle.. Aslında erkeklerin yapabildiği her şeyi kadınlarda yapabilir tıpkı Azra’nın kürekle o adamı boğması gibi . Tıpkı Azra’nın adamı korkuta bilmesi gibi. Evet Azra başardı.. Çok samimi söylüyorum çok az insan sevdiği insanlar için kendi hayatını tehlikeye atabilir eğer atıyorsa da gerçekten seviyor demektir Azra onun yanında olan herkesi gerçekten seviyor.. Hepimiz de fazlasıyla farkındayız Tıpkı Deniz’e kucak açması gibi..

Çok ufak Avlu’nun eğlenceli Doğruluk mu Cesaretlik mi oynuna da değinip yazımı sonlandırmak istiyorum.. Hasret , Dudu , Azra , Deniz.. Siz birlikte o kadar güzelsiniz ki !

Oyunda karşınızda çok eğlendik gerçekten.. Azra’nın var bi kıpırdamalar diyişiylede kahkahaya boğulduğumu söylemeden edemiceğim. Hasret.. Ah ne güzel sevmişsin sen öyle.. Sevdiğiniz adamın , uğruna her şeyi feda ettiğiniz adamın kardeşinizle evlendiğini düşünün.. ve yazımı siz kalbiniz de tamamlayın.. Buraya kadar okuyup bana katlandığınız için bin teşekkür..

Yazımı daha fazla uzatıp canınızı sıkmak istemem.. Oyuncularımızın emeğine sağlık diyorum ve bir sonraki yazımda görüşmek üzere…
Avlu Her Perşembe 20:00 da Star Tv de!

Avlu 13. Bölüm: İntikam

           Yeni sezonuyla ekranlara bomba gibi dönen Avlu, geçtiğimiz hafta perşembe günü 13. bölümü ile ekranlardaydı. Kısaca sizlere bölümden bahsetmek istiyorum.

İntikam duygusuyla yanıp tutuşan Deniz, Kudret’in oğlunu öldürmeyi koymuştu kafasına ve bunu kocasına yani Hakan’a bir şekilde yaptırtmayı başardı. Hakan, Alp’in çalıştığı yeri hiç gözünü kırpmadan aleve verdi. Haberlerde oğlunun öldüğünü öğrenen Kudret tahmin edeceğiniz üzere çılgına dönüyor ama aslında ölen Alp değil. Deniz her ne kadar planını yaptırmayı başardıysa da sonuç onun için başarılı olmuyor. Deniz ise bunu öğrendiğinde olduğundan daha sinirli bir hale bürünüyor. Çünkü çektiği acıları Kudret’in de çekmesini istiyor. Amacı ise Kudret’i öldürmek değil onun ruhunu öldürmek. Kudret ise evladının yaşıyor olması rahatlığıyla kaldığı yerden devam ediyor. Deniz’in böylesine gözü dönmüşken onun eski haline dönmesini isteyen Azra, Deniz’i kaybetmeye hazır değil.

Alp’in yaşadığını öğrendikleri o an

Yeni gelen müdire ise avluya bir bahçe yaptırmanın peşinde. Bu yüzden de buranın başında durması için Dudu’yu görevlendiriyor ama avluda olup biten her şeyi haber etmesi şartıyla… biz de bu vesileyle Dudu’nun geçmişini ve Öykü’ye neden bu kadar düşkün olduğunu görüyoruz. Çocuklarını kendisi evde yokken soba zehirlenmesinden kaybetmiş ve onları koruyamadığı için kendisini sorumlu tutmuş. Bahçe demişken bir ara birinin toprağın altından telefon çıkardığını görüyoruz ve bu telefon sonradan Azra’nın yatağının altından çıkıyor. Kimin yaptığını henüz bilmiyoruz ama tek bildiğimiz birinin Azra ve çetesiyle oyun oynadığı…

Biri tarafından alınıp Azra’nın odasına yerleştirilen telefon

Bu sırada da gündemde sonunun kötü biteceğini az çok kestirebildiğimiz yeni bir aşk hikayesi var. Başrolde yine Alp var ama bu sefer kız, Naciye’nin kızı… Deniz’in bunu öğrendiğindeki ilk tepkisi ise Naciye’ye gitmek oluyor. Kızı için uyarıp onu koruyabileceğini söylüyor ama tabi ki bunun bir karşılığı olmalı. Naciye’den isteği Alp’in görüşe gelmesini sağlamak oluyor.

Deniz ve Naciye konuşuyor

Hasret bu bahçe işleriyle uğraşırken keskin bir alet buluyor hiç kaçırmadan alıyor. Bu bir şekilde Zerrin’in eline geçiyor ve kimin olduğunu bilmediği için sahibi itiraf edene kadar herkesi avluya çıkarıyor. ‘Oturmak yok, yemek içmek yok, görüş izni yok, telefon yok.’
Deniz her zamanki gibi zekasını kullanarak bir bayılma numarasıyla cezaevinin içine girip müdirenin odasına sızıyor. Tam o suç aletini alacakken kapı açılıyor ve gelen Zerrin…

Deniz ve Zerrin karşılaşıyor

Bakalım Zerrin karşında Deniz’i görecek mi ? Ya da Deniz yine aklına gelen bir fikirle bu olaydan da sıyrılabilecek mi ? Tüm bunların cevabı için Perşembe akşamı Star Tv’de görüşelim. 🤗

Umarım bölüme dair bir şey canlanmıştır kafanızda ve umarım sıkılmamışsınızdır okurken. Teşekkürler… 🙏🏻❤

error: Korunan İçerik!