Supernatural’da finale adım adım yaklaşıyoruz. Gerçi 15 sezondur devam eden bir dizi olmasıyla, süreç içinde de bu gözler ne finaller ne vedalar gördü aslında. İlk finalimiz için Sam ve Lucifer’ın kafese hapsedildiği 5. sezon finalini sayılabilir. Bundan sonra sezonluk konular ve sezonluk geri dönüşler başlamıştı. 10. sezondan itibaren ise yine Tanrı’nın diziye girmesi ile birlikte yine 5 sezon boyunca devam eden yeni bir ana konunun açılmıştı ve artık bu sürecin de sonuna gelmekteyiz.
Supernatural’ı bu üç dönemde inceleyebiliriz, devamlı bir konuyu takip eden ilk 5 sezon. Sonrasında Eve konusu, Leviathanlar, Melek Tableti, Şeytan tableti ve Meleklerin düşüşü gibi sezonluk konular ve son olarak da Tanrı, Tanrı’nın kız kardeşi ve Lucifer’ın oğlu Jack’in konuya dahil olduğu son 5 sezonumuz.
Bu sefer konunun cennet ve cehennemin savaşını da geçti ve direkt Tanrı ile savaşmak oldu.
Tanrı’nın Chuck çıkmasından sonraki süreci kısaca özetlersek aslında Supernatural evreninde Tanrı’nın yaratıcılığı bir yazar gibi anlatılıyor. Çoklu dünyalar da Tanrı’nın yazdığı roman taslakları gibi. Bizim içinde bulunduğumuz dünyayı ana dünya olarak kabul ediyorlar. Ancak Chuck, bu dünyada Sam ve Dean’e yazmak istediği kardeşin kardeşi öldürmesi dramatik hikayesini bir türlü yaptıramıyor. Bu dünyada da Tanrı’nın dedikleri olsa da Winchesterlar ve Cass bir yolunu bulup özgür iradeleri ile Chuck’ın bazı planlarını savuşturabiliyorlar.
Tüm bunlar sonunda Chuck’ın, Winchester’lara savaş açması ve insanlardan umudu kesmesi ile sonuçlandı. Evreni sıfırlayıp yeniden başlamak istiyor bunun için de bütün dünyaları (SPN’deki deyimiyle diğer taslak dünyaları) yok etti. Ve 17. bölüm itibari ile buradaki işini de bitirmek için gerçek dünyaya da geldi.
Bu hamle ile savaş başlamış oldu. Bu savaş için Ölüm’ün yerine geçen Billie, Jack’i kozmik bir bomba haline getirmek için tasarlıyordu ancak Sam ve Cass’in, Jack’ten vazgeçmek istememeleri gerçekleri ortaya çıkardı. Billie’nin asıl planı Chuck’ın yerine geçip evrende kendi düzenini sağlamakmış. Bunu öğrendiklerindeki anlık tereddüt Amara’yı, Chuck’ın tarafına geçirdi ve tüm denge alt üst oldu. Bizimkiler, Jack’i kurtardılar ama Chuck’ın karşısında yine yenik duruma düştüler.
Bu durum da sezonlar boyu final nasıl olacak, kimleri kaybedeceğiz diye korkulu rüyamız olan sahnelere getirdi bizi. Evet, ana karakterlerimizden birine finale iki bölüm kala veda ettik. Tabii henüz finali izlemedik. Supernatural evreninde ölen, öldüğüyle pek kalmaz. Finalde bizi yeni bir ters köşe bekler mi henüz bilmiyoruz. Ancak finale 2 bölüm kala yaşanan bu ölüm ve bu ölümün tee geçen sezondan beri planlı olması, Cass’in dönüşünü zorlaştırıyor sanki.
Destiel Canon mu oldu?
Bölüm yayınlandığından beri en çok konuşulan konulardan biri de bu. Kimileri Destiel canon oldu diye sevindi kimileri onlar Brotp/Bromance diye anlam veremedi kimileri de shiplese dahi bu canon sayılmaz dedi.
Castiel ve Dean için hiçbir zaman ship vibe’ı almayan, onları bromance olarak gören benim için sahnede yine bu durumu değiştirecek pek bir şey olmadı açıkcası. Ortada canonluk bir durum var gibi durmuyor.
Açıkcası canon yazılarını görünce gerçek bir itiraf hatta belki bi öpücük mü geldi diye düşünmüştüm ve 15 sezondur izlediğim Dean ile asla bağdaştıramamıştım ki öyle de olmuş. Ortada Dean açısından pek bir şey oldu. Net bir itiraf ve aşk sahnesi de yazılmamış.
Castiel, geçtiğimiz sezon Jack’i kurtarmak için, en mutlu anında gelip Boşluk’un kendisini alacağı anlaşmaya izin vermişti. Ancak başları bir türlü dertten kurtulmadığı için zaten en mutlu an diye bir şey söz konusu olmamış, her şey tam olarak bitip de rahatlayamadığı için Castiel uzun zamandır yaşamaya devam ediyordu.
Billie’nin, Dean ve Cass’i köşeye sıkıştırdığı anda da kurtulmalarının tek yolu Boşluk’un Cass’i alırken, Billie’yi de almasını sağlamaktı. Bu nedenle Cass kendisi için mutluluğun anlamını yakalayacağı bir an yarattı.
Mutluluk aslında ulaşmak için bekleyeceğimiz bir şey değil, içinde bulunduğumuz anlarda da mutlu olabiliriz. Hayatta olmak da mutluluktur diye bir aydınlanma anı yarattı ve bu yüzden o an sahip olduğu her şey için mutlu olduğunu hissederek, huzur doldu. Böylece Boşluk’u kendine çekmeyi başardı.
Yani, Dean’e açılmak değil de, mutluluğun ne olduğu ile ilgili bir sahneydi. Veda için de ”I love you” demesi sadece aşk anlamına gelmediği için net bir itiraf mıydı tartışılır.
Yine de Destiel shipleyenler için bu bir itiraf olarak da sayılabilirdi. Ucu açık bir veda yazılmış. Kimisi bu vedayı heteroseksüel arkadaşa aşık olmak şeklinde yorumladı. Destiel’i OTP olarak yakıştıran ve sahnelerini o şekilde yorumlayan çok sayıda hayran vardı. Genel kanıları da Cass’in aşık olduğu yönündeydi. Yine de dizide başından sonuna kadar tüm bunlar zayıf imalar olarak kaldı.
Bölüme dönecek olursak; sahnedeki en anlamlı referanslardan biri de yazıya da ismini verdiğim ”iz” detayıydı. Cass’in el izi.
Cass’in 4. sezonda Dean’i cehennemden çıkarırken Dean’in omzunda bıraktığı el izi, bu kez Dean’i ölümden kurtarmak için iterken yenilendi ve Dean’in omzunda yine el izi bıraktı. Ne diyelim, sen bizim içimizde öyle bir iz bıraktın ki Cass. Zor bir vedaydı ama iz bırakanlar unutulmaz…
Sahnenin eksileri de yok değildi tabii, sahne değil de bölümün eksikleri diyelim hatta biz ona. Yani Cass, şuan hayatını Dean için feda etmiş olsa da öncesinde Boşluk ile yaptığı bu anlaşmayı Jack için yapmıştı. Yani bize bi Jack ve Cass vedası izletemediniz mi senaristler? Üstelik söz konusu dizi 15 seozndur izlediğimiz Supernatural olunca, Dean ile Cass’in ub tip birçok sahnesini zaten izlemişizdir, Jack ile bi veda çok daha yeni ve duygusal olabilirdi… Hepsi birlikteyken veda etmeliydi. Sadece Dean’e değil, Sam’i ve Jack’i de görmeliydik o an. İzin Dean’de olmasını kesinlikle anlıyorum o ikisi hep çok ayrıydı. Ama eksik oldu böyle apar topar bi veda yakışmadı Cass’e.
Finalin ateşlendiği 17. ve 18. bölümleri geride bıraktık, 19. ve 20. bölümde yanlarında Cass olmayan Winchester kardeşler ve Jack neler yapacak beklemedeyiz!