Amerika’nın en çok izlenen, polisiye dizileri ile de ayrı bir keyif veren ulusal kanalı Fox’ta 2019 yılında yayın hayatına başlayan dizi 2020’de 20 bölüm ile 1.sezonunu yayınlamış, 2021 Ocak itibari ile de 2.sezonuna başlamış ve 7.bölümüyle sezon ortası finali yapmıştır. 14 Nisan tarihinde sezonun ikinci yarısı ile dönecek dizi, suç-drama, gizem-gerilim türünde yayınlanmaktadır.
Başrollerini Goods Omens dizisinden aşina olduğumuz Michael Sheen (Martin Whitly) ile daha öncesinde The Walking Dead dizisinde belli bir önem rol almış oyuncu Tom Payne’in (Malcolm Bright) paylaşmakta olduğu dizide, yapımcılığı Chris Fedak, Sam Sklaver isimleri üstlenmiştir.
Dizinin konusundan sürpriz bozmadan kısaca bahsetmek gerekirse, dizide ünlü bir cerrah olan Dr. Martin Whitly, bu ününün yanı sıra kendini ustalıkla gizlemeyi başarmış Cerrah adıyla anılan bir seri katildir. Zengin eşi, güzel çocukları ile uzun süre bu yönünü gizlemeyi başaran Cerrah, 23 cinayet işlemiştir, taa ki 1998 yılında oğlu Malcolm Whitly kendisini ihbar edene kadar… Mr. Whitly bu olaydan sonra Claremont Akıl Hastane’sinde gayet iyi bir yaşam sürmeye devam etse de, 10 yaşında yaşadığı travmanın izleri ile boğuşan oğlu Malcolm için aynı şey geçerli değildir.
Dizinin ana formülünde ise profil uzmanı olan Malcolm, Nitelikli Suçlar Birimi’nde NYPD dedektiflerine seri cinayetlerin çözümünde yardımcı olmakta, bu konuda uzman babasından da istemeden de olsa zaman zaman yardım almaktadır. Fakat babası ile kurduğu her temas, belki de bir gün babasının oğlu olabileceği gizemini de adım adım gün yüzüne çarpacaktır…
Gelelim bir an önce güncel olmanız için sayılabilecek en az 5 Neden’e:
1- Dizi ilk olarak The Mentalist severlerin dikkatini çekebilecek bir iş olmakla birlikte Sherlock, Dexter gibi başarılı işleri de oldukça andırıyor. Tıpkı bu efsane dizilerdeki gibi ana karakterin yanı sıra esas bir kurgu, drama ve gizeme de odaklanarak izleyicide merak uyandırıyor.
2- Michael Sheen (Martin Whitly) ve Tom Payne (Malcolm Bright)’in karşılıklı sahneleri muhteşem keyifli, tadından yenmiyor. Hüküm giymiş, dahi cerrah bir seri katil ile, babasının aksine, profil uzmanı olarak, soyadını dahi değiştirmiş bir oğulun hem duygusal hem de oldukça beyin fırtınası yaratan dinamiği izlemeye değer.
3- Dizinin renk kullanımı, çekimleri kısaca sinematografisi nedense bende Christopher Nolan’ın Batman‘ini izleme hissi uyandırıyor. Gotham görünümlü New York polisiyesi izlemek ayrı bir şahane!
4- Kurgu, senaryo akışı bildiğimiz standalone polisiye dizi anlatımına göre oldukça akıcı, bölümlük seri cinayet davası adeta Malcolm’ın psikolojik travması, geçmişindeki boşluklarla boğuşması, babası ile olan tuhaf ilişkisi ve aile ilişkileri mevzusu içerisine ustalıkla, izleyiciyi sıkmadan yediriliyor.
5- Karakterler olarak, hem FBI geçmişli, profil uzmanı deneyimiyle polise danışmanlık eden zeki, sınır tanımaz, cinayet vaka soruşturması içinde bulundukça yaşadığını hisseden genç bir adamı hem de adeta Fringe dizisindeki Walter Bishop’un seyir zevkine karşılık gelecek nitelikte çılgın, dahi baba tiplemesini izleyiciye sunması ile tadından yenmez bir izleti sunuyor.
Eminim bahsettiğim dizi ve karakterleri seven kişiler diziyi izlemeye başladı bile 🙂
İyi seyirler…