Stranger Thıngs 3.Sezon 5.Bölüm İnceleme: Ordu

Stranger Things’in bu bölümüyle birlikte artık aksiyona giriş yapmış bulunuyoruz. Ne demiştik? Herkes ipuçlarını takip etti. Şimdi birleştirme zamanı! Nancy ve Jonathan’da çocuklarla iş birliği içerisine girdi sonunda.
Dizideki ekip dağılımı o kadar iyi ki! Birbirlerinden ne kadar farklı olurlarsa olsunlar, bir arada kalmayı başarabiliyorlar. Ufak atışmalar olsa da sonuçta bir ekipler ve ne olursa olsun her işin altından beraber kalkıyorlar.


Özellikle Joyce ve Hopper çiftine (çift diyorum çünkü benim gözümde öyleler). Aksiyon dolu sahnelerini izlerken bir yandan da atışmalarını görmek onları gözümde mükemmel bir çift haline getiriyor. Hopper’ın desenli gömleğinden midir nedir, bu sezon karakterinin daha farklı bir yanını gördüğümüzü düşünüyorum. Eleven ile ilgilenmesi, tekrar üstlendiği babalık rolü, Joyce’a karşı hissettikleri onun bu sezon daha farklı bir yönünü görmemizi sağladı. Ve bunu izlemek kesinlikle çok eğlenceli.

Hele ki Joyce’un, silahı Hopper’a atayım derken terminatör kılıklı beyefendiye(!) atması…

Bu arada çocuklar, bildiklerini anlatmak için (öyle olduğunu umuyorum) Hopper ve Joyce’un nerede olduklarına bakmaları güzeldi. Sonunda biri akıl edebildi. Sonuçta anlatmaları ne kadar uzun sürerse, zihin Hırsızı da o kadar güçlenecek. Fakat buna gerek kalmadan Nancy ve Jonathan imdatlarına yetişti.
Nancy araştırmasını tek başına yürütüyordu malum, bunu duyan çocukların verdikleri tepki ise çok yerinde ve güzeldi. Nancy’nin Bayan Discoll’u gördüğü zaman ise aklına Demogorgon’un gelmesi, şükür dedirten anlardandı.


Diğer bir yandan ise çok güzel bir dörtlümüz var. Steve-Erica-Dustin-Robin dörtlüsü hayatımda gördüğüm en alakasız dörtlü. Bu alakasızlık içinde nasıl bu kadar eğlenceli bir grup olabildiler aklım ermiyor.
Her şey çok güzel, hoş fakat o kadar askerin, çalışanın içinde telsiz odasına girebilmeleri ve ses çıkarmadan ettikleri kavga bir tık beni rahatsız etti. Yolda da mı kimse görmedi upuzun düz bir koridor sonuçta. Neyse, bu tür detaylara ‘dizi işte’ deyip geçiyoruz.
Bölüm sonunda Ekip Dustin (böyle kısaltacağım), portalın tekrar açıldığını gördüler ve böylece kafalarındaki parçaları birleştirmiş oldular. Portalın çok az açılmış olması Zihin hırsızının sızmasına yetmiş fakat yavru Demogorgonların gelmesine yetmemiş anlaşılan. (Ya da çocukların söylediği gibi hiç gitmedi). Durum böyle olunca, Demogorgon farklı bir yol izlemek istemiş olacak ki, insanların zihinlerini ele geçirmeye başlamış.


Bu ele geçirme sırasında hedef haline gelen Nancy ve Jonathan’a gıcık olmadım diyemem. Dizi bir ara Türk dizisi kıvamına bağladı. Karşında seni öldürmek isteyen bir şey var. Şey diyorum çünkü ne idiği belirsiz. Sen ise orada durup bekliyor ve o şeyin ne olduğunu inceliyorsun. İzlerken sürekli şunu söyledim. KAÇ! Abi n’olur KAÇIN artık! Ne incelediniz, ne olduğunu anlamış olmanız lazım. Koşun ve çocuklara haber verin. Diğer taraftan da ışıklar yanıp sönüyor ve çocuklar hiçbir şey yokmuş gibi muhabbet ediyorlar. Will kalkıp anlamasa bir şey yapacakları yok.

Yine de korkutucu ve gerilim dolu bir dizide, Mike-Eleven, Joyce-Hopper, Max-Lucas, Steve-Dustin gibi atışmalar oldukça renk katıyor ve güldürüyor. İkisinin de dozajı gayet iyi ayarlanmış.
Bu bölüm Billy’i hiç görmedik. Bakalım oralarda rüzgar nasıl esiyor, göreceğiz.