Birinci bölümün sonunda yer alan, ‘Billy’nin Hazin Sonu’ olarak isimlendirdiğim o sahneden de anlayacağımız gibi, Demogorgon’umuz amacına ulaşmış. Anlaşılan bu sefer Demagorgon’un amacı, kendine konak beden edinmekten ziyade, insanlardan bir ordu oluşturmak. Yani insanların kendi silahlarını, kendilerine yöneltmeye çalışmak. Bir bedenden konakçının çıkartılabileceğini gören Demogorgon’ımız için gayet akıllı bir seçim.
Öncelikle şöyle bir itirafta bulunmalıyım ki, bu sezonun diğer sezonlardan daha renkli, daha seksenler ve daha çılgın olmasına bayıldım! İzlemeye doyamadığımız arkadaş grubumuzda ne kadar anlaşmazlıklar olsa da, dünyayı kurtarmak yerine biraz olsun kendi hayatlarına, çocukluklarına dalıp gitmelerini izlemek, yeni sezonda sevdiğim en güzel şey.
Dustin hariç sorunlardan haberdar olmayan grubumuzu, ergenlik dönemlerinin onlar için çileli fakat bizim için keyifli dönemlerinde yaşarken izleme fırsatımız oldu. Mike’ın ‘baba’ korkusu, Eleven’dan uzaklaşmasına sebep oldu. Taraflar bu duruma ne kadar üzüldüyse Hopper bu duruma bir o kadar sevindi. Çocukların altı aydır ilk defa görüşmeyecek olmaları onu öyle bir gaza getirdi ki, Joyce’a tekrar akşam yemeğine çıkmayı teklif etti. Fakat dizideki ‘garip olaylar’ yine yakalarını bırakmadı. Etraftaki magnetlerin düşmesiyle kafa karışıklığı yaşayan Joyce, nedenini anlamaya çalışırken yemeği tamamen unuttu. Hadi ama! Bu yemeği tam 2 sezondur bekliyordum. Olmaması beni, özellikle Hopper’ı oldukça üzdü.
Dizinin başlangıcından bu yana bütün karakterlerimizin farkında olmadan, aynı olayın farklı kollarını araştırması ve sonunda ortak bir yola çıkmaları dizide en beğendiğim detaylardan biri. Nancy ve Jonathan’da çok büyük bir haber yakaladıklarını zannederken, Demogorgan’a bu kadar yaklaştıklarını tahmin etmemiş olsalar gerek.
Bazen durup düşünüyorum. Başkası anlatsa inanmayacak durumların içinde olup, nasıl şüpheli bir durum söz konusu olduğunda dikkat kesilmez ve bunu bir haber sanabilirsin ki? Nancy ve Jonathan’ın aksine Joyce, ikinci tesadüften sonra durumun farkına vardı ve araştırmaya girişti. Gerçekten ilk sezondan bu yana tam bilim kurgu dizilerine layık bir kadın. Bayılıyorum böyle karakterleri izlemeye… Ah bir de o yemeğe gitseydin…
Sorunun başka bir kolunu araştıran Dustin-Steve-Robin’i izlemek ise çok keyifli. Henüz Robin’den şüphelendiğim bir durum olmadı. umarım beni yanıltan bir karakter olmaz. Ya da yanıltadabilir, öylesini izlemek daha keyifli.
Bu bölüm en çok Will’e üzüldüm. Yahu bu çocuğun Demogorgon’dan etkilenmesi dışında dizide bir rolü yok mu? Bu bölüm D&D oynamak istediğini anlatan iki cümle kurdu ve bölümü bu şekilde kapattık. Diziyi onu tanımadan bitireceğiz diye korkmaya başladım.
Kızların gücünü birleştirdiğini görmek ise oldukça eğlenceliydi. Sanki ben de orada, onların yaşında bir ergendim ve onlarla birlikte eğlendim. Kızlar sayesinde aldığımız buram buram seksenler kokusu için ise teşekkür ederim.
Yeni sezonda daha fazla esinti istiyorum, daha fazla stranger things!