Spider-Man : No Way Home Film Yorumu

Hepinize merhaba arkadaşlar. Nasılsınız? Umarım keyfiniz yerindedir. Ben Ne İzledik? Sitesinin yazarlarından biri olan Etkin Almina Ertürk.

Bildiğiniz üzere 17 Aralık 2021 tarihinde Tom Holland’ın hayat verdiği Spider Man’in “Eve Dönüş Yok” isimli üçüncü serisi sinema salonlarında seyircileri tarafından coşkuyla karşılandı. Ben ilk çıktığı tarihte izleyemedim hayat koşuşturması sebebiyle lakin spoi yememeyi başararak 4 gün kadar dayandım 🙂 Şimdi sizlere elimden geldiğince film hakkındaki şahsi yorumumu ileteceğim.

Aslında bu yazıda sadece Spider Man filminden bahsetmekle kalmayıp, Spider Man’in seslendirmesini yapan değerli seslendirme sanatçısı Harun Can’a da değinmek istiyorum. Takip ettiğim kadarıyla bir kesim filmi Türkçe alt yazı seçeneği ile izlerken bir kısmı da benim gibi Türkçe Dublaj seçeneğini tercih etmiş. Ben normal şartlarda yabancı bir film veya diziyi dublaj izlemem çok zorda kalmadıkça. Ama bu filmde Harun Can’ın muazzam sesi olduğunu bildiğim için hiç düşünmeden dublaj seçeneğine gittim. Öyleyse çok da uzatmadan filmin yorumuna geçelim. Hadi bakalım..

Tom Holland’ın hayat verdiği Spiderman’in ikinci serisi olan “Evden uzakta” filminin sonu Mysterio’nun Peter Parker’ın gerçek kimliğini açıklamasıyla son bulmuştu. “Eve Dönüş Yok” serisinde ise bir önceki filmin tam son kısmından başlıyor ilk sahnemiz. Peter herkese afişe olduktan sonra halk düşmanı ilan ediliyor. Herkes Mysterio’ya hak veriyor. Peter ise caddede olanları şok içerisinde izleyen MJ’yi kaptığı gibi kendi evine götürüyor. Açıkçası o kısım benim biraz komiğime gitti. MJ’in tam Peter ağ atarak uçarken Peter’in yüzünü kapatması, Peter’ın ise “Önümü göremiyorum!” diye bağırması… Bir de dinlenmek için duraksadıkları yerde Peter en yakın arkadaşı Ned ile telefonda görüntülü konuşma açtığında ikisinin karşılıklı olarak 4 defa “Kankaa” diye bağırması beni çok eğlendirdi. Çok saçma ama komik bir sahneydi.

MJ ile ikisi sağ salim evlerine döndükten sonra Peter afişe olduğu gerçeğinin verdiği endişeyle camı pencereyi kapatmaya çalışıyor Happy ve halası May’e çaktırmamak için. Ama camı pencereyi kapatsa ne fayda? Evde televizyon var 🙂

Peter Parker’ın ifşası tüm dünyaya yayıldığından ötürü her türlü haber kanalında da bu olay dönüyor tabii. Rahmetli İron Man’ın asistanı ve May hala ise bu haberi televizyondan görüyor. (Rahmetli İron Man derken içim sızladı) Bu noktada ise karşımıza Daredevil avukat olarak çıkıyor. Daredevil’i bilmeyeniniz yoktur sanırım?

Peter afişe olduktan sonra bu hikayede yanan sadece kendisi olmuyor maalesef. Sevgilisi MJ ve yakın arkadaşı Ned de beraberinde yanıyor. Çünkü biri Spider Man’ın sevgilisi, öteki ise en yakın arkadaşı. Her ne kadar hayatları oldukça fantastik olsa da onların da bir öğrencilik hayatı, hedefledikleri meslek ve bir gelecekleri var. Güzel bir geleceğe sahip olmak için ise hedefledikleri okullar var. MIT isimli okul da onların gitmek istediği yer. Ama maalesef ifşa durumu yüzünden gitmeleri mümkün değil. Peter ise bu durum sebebiyle büyük bir vicdan azabıyla karşı karşıya kalıyor. Bu durumun çözümünü ise Doctor Strange’de arıyor. Aslında Peter’ın amacı, zamanı geriye alarak olayları düzeltmek, lakin DS (Doctor Strange) bunu onaylamıyor. Onun yerine yine yaşanan olaya çözüm olacak nitelikte bir alternatif sunuyor. Hafıza kaybı büyüsü…

Büyünün sonucunda halası, sevgilisi, en yakın dostu dahil tüm dünya Peter Parker’ı unutacak. Peter büyüye başta onay veriyor lakin DS büyüyü yaptığı esnada “MJ beni unutmasın ama” diyerek büyüyü değiştiriyor. Çok geçmeden bu sefer de Ned ve May’i de büyünün dışında tutmak istiyor. En son Happy’i de dahil ederken büyü çığırından çıkıyor ve DS büyüyü güçlükle kontrol altına alıyor.

Büyü tam olarak sonuca ulaşmadığı için kimsenin hafızasında sıkıntı meydana gelmiyor lakin çoklu evren teorisi devreye giriyor. Bunu ilk Peter arkadaşları için MIT’de görev alan Hanım Efendi ile konuşmak üzere gittiği otobanda Doc Oc ile karşılaştığında anlıyoruz. Doc Oc aslında Toby’nin oynadığı Spider Man serisinin kötü adamıyken, çığırından çıkan büyü yüzünden evrenler birbirine giriyor ve ölen kaç kötü varsa hepsi doluşuyor Peter’ın etrafına.

Doc Oc ile yaptıkları görkemli kapışmanın galibi Peter oluyor. Hatta konuşmaya çalıştığı Hanım Efendiyi kurtarmasıyla birlikte okul başvurusunu da garantilemiş oluyor 🙂 Doc Oc ile kapışmasından sonra onunla iletişim kurmaya çalıştıkları esnada bu sefer de Andrew Garfiel’in oynadığı Spider Man serisinden bilinen Green Goblin isimli kötü adam geliyor. Tabii DS’in müdahalesiyle hepsi son anda zindana hapsoluyor.

Onların o evrene nasıl geldiğini ve geriye nasıl gönderebilecekleri hakkında beyin fırtınası yaparlarken DS onları ait oldukları yere göndereceğini söylediğinde Peter bunu hoş karşılaşmıyor. Ah ah… Bu Peter’ın başına ne geliyorsa hep iyi niyeti ve saflığından gelmiyor mu zaten?

Peter onları ölüme göndermektense iyileştirebileceğini düşünüyor. DS bunun bir çılgınlık olduğunu düşünerek ona engel olmaya çalışıyor ve bu sefer de Peter, DS ile kapışma haline giriyor. Ve bir detay eklemek isterim ki DS’nin Peter için “Bu yüzden hiç çocuğum olmadı” dediği kısımda sağlam güldüm.

Peter onları iyileştirmeyi kafasına koyuyor tabii. Ve bu sefer de DS ile kapışıp onu Ayna Boyutu denilen yere hapsettikten sonra tüm hakimiyeti eline alıyor. Tabii MJ ve Ned de Peter’a bu konuda yardımcı oluyorlar. İşte ne oluyorsa bundan sonra oluyor. En sevdiğim kısımlar…

Peter Doc Oc’u ensesindeki çipi yenileyerek iyileştirdikten sonra diğerlerine de hazırlık yapacağı esnada Ozborn’un içine Goblin giriyor. May ise güvenliği için kaçıp gitmektense Peter’ı korumak için çözüm arıyor. İşte orada hata yapıyor… Ve bu esnada Peter’i rezil etmeyi kendine hobi edinen Muhabir Jameson ise çatışma anında onu ifşa edecek görüntüler elde etmenin peşinde. O yıkım anında Goblin’in attığı yeşil bomba sayesinde etraf harabeye dönüyor. May de büyük hasar alarak orada hayatını kaybediyor. Ölmeden önce Peter’a söylediği “Büyük güç büyük sorumluluk getirir” sözü de bize bir yerlerden tanıdık geliyor sanki? 🙂

Peter bu vicdan azabıyla baş başa kalıyor. O esnada Ned’lerin evinde oturan MJ ve Ned bir şey keşfediyor. Ned, DS’nin yüzüğü sayesinde paralel evden açarak fark etmedenTobey ve Andrew’ın Peter Parker’larını da yanlarına getiriyor. Bu kısım ise gerçekten harikaydı. Bu ikiliyi beyaz perdede görmeyi fazlaca özlemişim.

Sonrasında ise MJ ve Ned, Peter’ın kafasını dağıtmak için gittiği yere gidip onu buluyorlar. Peter tabii acı kaybı yüzünden berbat bir halde. Ve o esnada efsanevi an oluyor… Tüm örümcek adam versiyonları karşı karşıya geliyor. Diğer Örümcek Adamlar da acılarını Peter ile paylaşıyor. İlk yakınlıklarını orada kuruyorlar. Ardından kötüleri iyileştirmek için yaptıkları çalışmaya diğerlerini de dahil ediyorlar. Böylelikle herkes el ele vererek grup işi yapıyorlar. Asıl bu sahneden sonrası efsaneydi. Son kısım… Asıl vuruş…

Üç Örümcek Adam da savaşın gerçekleşeceği alanda toplanıyorlar ve havadan sudan muhabbet ediyorlar. O sahne benim bir hayli hoşuma gitti. Onların kurdukları o bağı görmek, onları bir arada görmek kalbime öylesine dokundu ki anlatamam… O sahneleri gözlerim dolu dolu, yüzümde kocaman bir gülümseme ile izledim.

Kötüler de aralarına dahil olduklarında üçü de birlik olup onlarla savaşıyorlar. Savaş alanında ise Sandman, Lizard ve Elektro mevcut. Kapışma anında Ned açtığı deliği kapatamadığı için Lizard tarafından kovalanıyorlar. MJ ve Ned de savaş alanına dahil olduklarında bizi iliklerimize kadar acıyla dolduran o sahne geliyor…

MJ’in düşmesi ve onu Andrew’in kurtarması.. Hem de bu sefer ağ atarak değil, kucaklayarak. Ağ atmayı denemedi çünkü o teknik sevgilisi Gwen’i kaybetmesine sebep oldu. Peter’in da aynı şeyi yaşamasını istemediği için işini sağlama aldı bu sefer. MJ kendisine “İyi misin” diye sorduktan sonraki yüz ifadesi beni çok üzmüştü. Ağlamamak için büyük savaş vermişti. Zorla gülmeye çalışmıştı…

Savaş sonrasında herkes ilaçtan nasibini alarak iyileşiyor. Ayna Boyutundan Ned sayesinde kurtulan DS ise savaş alanına geldiğinde gördükleri karşısında şoka uğruyor. Peter’ın herkesi iyileştirme planının işe yaraması onu çok etkiliyor. Ama ne koşulda olursa olsun onların evrenlerine geri dönmesi gerekiyor. Bunun sonucunda ise yol yine hafıza kaybına çıkacaktı. Herkes Peter’ı unutacaktı…

Son sahnede ise DS büyüyü yaptı ve herkes Peter’ı unuttu. Peter sonrasında MJ’in çalıştığı iş yerinde Ned ve MJ’in MIT’ye girdiklerini işitince çok mutlu oldu. Ah benim güzel kalpli çocuğum… Aşırı saf olmasan senden iyisi yok aslında. O sahnede MJ ile olan konuşması kalbime çok dokundu. Titreyen sesi, yüzündeki heyecanlı ifade, elinin ayağının birbirine dolanması, iki kelimeyi bir araya getirememesi… Çok güzel detaylardı bunlar.

Ve bence Peter Parker’ın hikayesi asıl bu filmin sonunda başladı. Diğer serilerde hep birilerinin gölgesinde ilerlerken ilk defa bu seride gücünü göstermeye başladı. Şimdi ise halasının acı kaybı ve herkes tarafından unutulmuş olmanın bilinciyle bambaşka bir hayata başladı. Acıları ve hataları onu büyüttü. İşte bu yüzden asıl şimdi başladı onun hikayesi. Bir sonraki Tom Holland’lı Örümcek Adam’ı gerçekten dört gözle bekliyorum daha şimdiden.

Harun Can kimdir? Kaç yaşında? Sevgilisi var mı? Hangi burç?

Evet şimdi Harun Can’dan kısaca bahsetmek istiyorum. Harun Can, seslendirdiği karakterleri bayılarak seyrettiğim bir seslendirme sanatçısı. Onun sesi gerçekten Örümcek Adam’a çok yakışıyor. Ben film boyunca hiç o sesin dublaj olduğu bilinciyle izlemedim filmi. Sanki o ses gerçekten Tom Holland’a aitmiş gibi bir histi. Harun Can resmen sesiyle oyunculuk yapmıştı filmde. Peter’ın hissettiği her şeyi ses tonuna çok başarılı giymiş. Bu detayı geçmeden film yorumunu bitirmek istemedim 🙂

Evet… Elimden geldiğince sahne sahne detay vererek ama çok da uzatmayarak yorumumu yaptım. Bu yazı için çok heyecanlıyım. Umarım hoşunuza gider. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Başka içeriklerde görüşmek dileğiyle sevgili Ne İzledik? okurları 🙂