Sen Anlat Karadeniz’in Yeni Sezonunda En Sevdiğimiz Sahneler!

Geçtiğimiz kışa, sezonun ortasından hızlı bir giriş yapan Sen Anlat Karadeniz, sezonu çok iyi reytingler alarak bitirdi ve yeni sezona da hızlı bir giriş yaptı. Sen Anlat Karadeniz’in yeni sezonundan en sevilen sahneleri sizler için derledik. İyi okumalar!

     1. Yollar senindir Nefes Kaptan!

Yollar senindir Nefes Kaptan!

Sekiz sene hapsedildiği zindandan kaçan Nefes, eskisine nazaran daha iyi olsa da yine bir zindanın içine düşmüştü aslında. İnsanların onun üzerindeki psikolojik baskısı bu sefer de onu Trabzon’a hapsetmişti. Sürekli Tahir ile dolaşan, Tahir’in kendisi yerine cevap verdiği Nefes için bu yürüyüş kendisi için attığı önemli bir ilk adımdı. Sahneyi izlerken Nefes’in ona Karadeniz’i zindan eden herkesin üzerine yürüdüğünü hissettim. Tahir’in de dediği gibi; ‘Yollar senindir Nefes Kaptan!’

Dağları deldim tek başıma.

     2. Benim bu nefesi çekmeye ciğerim yetti. Senin yetmedi mi? Senin yetmedi de beni bırakıp gidiyor musun Nefes?

Beni bırakıp gidiyor musun Nefes?

Nefes ve Tahir’in kestirip atmadan, sonunda cilveleşmeden, şakaya vurmadan gerçekten içlerinden gelenleri söyleyip tartıştıkları sanırım ilk sahneydi. Nefes’in Tahir’e sadece bela getirdiğini düşünmesi çok insaniydi. Doğal olarak bunun vicdan azabını çekiyor olması da öyle… Tahir’in ise manipüle etmeden, tehdit etmeden, ‘Kır dizini otur, nereye?’ demeden sessizce Nefes’in söylediklerini dinleyip ona kendi hissettiklerini söylemesi ve Nefes’i kaybetmekten korkması gerçekten güzeldi. Sahne hem oyunculuk olarak, hem replikler olarak hem de çekim olarak çok başarılıydı. Tahir’deki olumlu değişiklikler onu daha olgun ve olması gerektiği gibi bir hale bürümüştü.

 

3. Önce bize vurulduklarını söylerler, bizsiz yaşayamayacaklarını… Sonra bizi vururlar, bizi yaşatmazlar.

Önce bize vurulduklarını söylerler, bizsiz yaşayamayacaklarını… Sonra bizi vururlar, bizi yaşatmazlar. Ölesiye sevdiklerini söylerler ama aslında öldüresiye severler. Sahip olmanın hazzını aşk; kışkırtılmış arzularını tutku sanırlar. Yanılırlar. Onlar yanılır, biz yanarız.

Vedat, Nefes’i vurduktan sonra; Nefes’in ameliyatı sırasında duyduğumuz bu replik kadın cinayetlerinin kısa bir özeti gibiydi. Maalesef ayarsız kıskançlıkları, kısıtlamaları, hatta şiddeti bile sevginin bir parçasıymış gibi gören insanlar var. Gazetelerde çarşaf çarşaf ‘Aşk Cinayeti’ haberleri görmemiz de bundan. Üzerine konuşulacak ya da söylenecek çok da bir şey yok aslında. Kadın ya da erkek fark etmeksizin kimsenin bir başkası üzerinde hakkı yoktur. 

 

4. Nefes burada benimle bir ateş yakar mısın? Bu dünya çok soğuk, sen benimle yanar mısın?

Nefes ile Tahir

Nefes, tecavüze uğramış bir kadın. Çoğu kızın hayalini kurduğu şeylerin aksine kimsenin yaşamak istemeyeceği bir çok kötü olay yaşamış. Tahir ile evlenmesinin -özellikle evlenme şekillerinin- çok hayal kurulası bir yanı olmadığı da malum. Tahir’in Nefes’e ettiği evlenme teklifi ile bu kötü anıların üzerine gerçekten bir çizgi çekmeleri ve her şeye en baştan başlamaları kıymetliydi. Benim için daha da kıymetlisi Nefes’in gerçekten liseli kızlar kadar heyecanlı ve mutlu olmasıydı.Nefes ve Tahir’in öpüşme sahnesinde yağan karlar her ne kadar sansür için olsa da benim hoşuma gitti. İzlerken Nefes ile Tahir’in bir kar küresindeki prens ve prenses gibi olduğunu hissettim. Nefes’in bu kadar özenilmiş bir sahnede adım atması da ayrıca güzeldi. 

 

 5. Baba…

Baba…

Yiğit, baba kavramını çok yanlış tanıyan bir çocuk. Onun için baba; sürekli kızan, bağırıp çağıran, her şeye sinirlenen, annesini üzen hatta annesinin canını acıtan biri. Fakat onun sandığının aksine baba; affeden, şefkat gösteren, koruyup kollayan, incitmeyendir. Yiğit’in Tahir’e baba demesine kadar gelişen süreçte Yiğit’in içindeki baba özlemini ve Tahir’i kendi içinde koyduğu yeri görmemizi sağladı. Gördüğü rüya ve annesine sorduğu sorular da içten içe hissettiklerinin bir göstergesi gibiydi. Söylemeye cesaret edemediğinden belki en çaresiz hissettiği anda, biyolojik babasının kucağında, kollarını Tahir’e doğru açıp ‘Baba…’ diye bağırdı. Bu sahnede beni en çok etkileyen detay; Tahir’in, Yiğit ‘Baba’ dediğinde arkası dönük olmasına rağmen dönüp Yiğit’e bakmasıydı. Bölüm içinde Mustafa’ya da belirtmişti aslında; ‘Bir gün baba olursam ya da biri bana baba derse…’

6. Ecel ne zaman, nerede nasıl gelir bilmiyorum ama geldiğinde ben senin yanında olmak istiyorum, senin kollarında…

Nefes vuruldu

Dizilerde izlediğimiz vurulma sahneleri genellikle esas çiftin birbirlerini sevdiklerini anlamaları yönünde bir katkı sağlar hikayeye. Fakat Nefes’in vurulmasının bundan çok daha altı dolu bir mesajı vardı. Hatırlarsanız dizi ilk başladığında, ‘Bu dizi nasıl Karadeniz dizisi? Karadeniz insanı çoktan vururdu Vedat’ı! Silahı olmayan Karadenizli mi olur?’ tarzında değişik eleştiriler almıştı. Bir müddet sonra da Tahir ile Vedat arasında silahlı kovalamacalar başlamıştı. Uzun bir süre de devam etti. Fakat şunu unuttuk; biz zaten şiddete karşı alt metinleri olan bir dizi izliyoruz. Vedat’a gerçekten Vedat gibi mi karşılık verilmeli? Ona karşı mücadele ederken onun gibi mi olunmalı? Hayır. Nefes vurulana kadar, hatta Tahir, Vedat’ı diri diri gömene kadar da yanlış alt metinler gördük. Olay kadın hikayesinden çıktı ve bambaşka bir boyuta taşındı. Tahir’in Vedat için kazdığı mezara Nefes’in vurulup düşmesi güzel bir metafordu. Aynı zamanda silahlı kovalamacaların da önünü kesmiş oldu. Bölüm içerisindeki Osman Hoca’nın vaaz sahnesinde de dediği gibi; ‘Kininiz sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli olun. Çünkü o, takvaya daha yakındır.’ 

     7. Ana, evimize gidelim mi? Hem babam sevmedi porselen bardakla çay içmeyi. Bizim evde ince belli bardakta çay içeriz.

Nazar Dağdeviren

Bu sezon, Nazar da gelişimini sevdiğim karakterlerden birisi oldu. Vedat’ın zulmü karşısındaki dik duruşu ona olan saygımı arttırdı. Ailesini gördüğünde hissettiği çaresizlik ise canımı çok acıttı. Bir yandan da Nefes’in gidebileceği bir ailesi bile olmaması içime oturdu. Kısa bir replik olsa da, hatta sahnede bu replikten başka çok da bir şey olmasa da en sevdiğim sahnelerden birisi de bu sahne oldu. 

 

8. Sen hiç gazete okumuyor musun Nefes? Üçüncü sayfa haberlerini falan. ‘Cinnet getiren baba, çocuklarını ve karısını öldürdü.’ Sen o insanları filmlerden çıkan canavarlar mı sanıyorsun? Hayır, sıradan insanlar onlar!

Vedat ve Nefes

Şiddet maalesef her yerde! Her gün gördüğümüz, hiç ummadığımız, sessiz sakin insanların iç yüzünü bilemeyiz. Bu insanların bir çoğu Vedat kadar zeki ya da zengin de değil üstelik. Sıradan insanlar onlar. Gerçekleri duyduğum için mi yoksa gerçekleri Vedat’ın ağzından duyduğum için mi bilmiyorum bu sahneyi ilk defa izlediğimde başımdan aşağıya kaynar su dökülmüş gibi hissetmiştim. Biz dizide şiddeti Vedat ile sembolleştirsek de; Vedat, maddi olarak çoğu insandan avantajlı bir durumda olsa da her gün haberlerde izlediğimiz, gazetelerde okuduğumuz bu insanlar bazen bir lise öğrencisi, bazen bir bakkal, bazen bir inşaat işçisi… Bazen bir profesör, bazen bir öğretmen… Yüzüne baktığımız, ‘Ne kadar iyi insan bu da…’ dediğimiz birisi belki. Bu açıdan düşününce bir kaç basit cümle gerçeği yüzümüze kolaylıkla çarpmış oldu.

9. Ben senden özür dilerim Nefes. İnsan başına gelmeyince anlamazmış.

Türkan Dağdeviren

İnsan gerçekten de başına gelmeden anlamaz ve insan çoğu zaman kötü olayların kendisini teğet geçeceğine kendisini inandırır. Türkan ile bu sezon daha fazla empati kurabiliyorum. Gerçekten kızları için üzülen bir anne izliyor olmak hoşuma gidiyor. Sezonun başında Nefes’i yine kovmuştu. Yine Türkan’a sinirlenmiştim ama en azından onu anlayabiliyordum. Zamanla karakter gelişimi güzel ilerledi ve şu an ise şaşırtıcı bir şekilde Türkan, sevdiğim karakterlerden birisi oldu. Nefes’ten özür dilediği sahne ise olması gereken bir sahneydi ve çok içtendi.

     10. Onun sayesinde değil ama onunla birlikte iyileşiyorsun.

Nazar ve Nefes

Sen Anlat Karadeniz’e gelen en büyük eleştirilerden birisi de, Nefes’in bir erkekten kaçıp başka bir erkeğe sığınan bir kadın olarak görülmesiydi. Halbuki toplumda Nefes gibiler ne kadar çoksa, Vedat gibiler ne kadar çoksa aksine Tahir gibiler o kadar az. İnsanların görüp örnek alması bakımından Tahir kıymetli bir karakter. Çünkü, hepimiz şiddet gören kadın olmasın istiyoruz, çocuk gelinler olmasın istiyoruz ama hiçbirimiz taşın altına elimizi sokmuyoruz. Dua ediyoruz ama tevekkül etmiyoruz. 

‘Onun sayesinde değil ama onunla birlikte iyileşiyorsun. Onun seni iyileştirdiğini düşünürsen o senin doktorun olur, onunla iyileştiğini düşünürsen o senin her şeyin olur.’

Nefes’in Nazar’a söyledikleri kadar Nazar’ın Nefes’e anlattıkları da kıymetliydi. Aynı zulmü yaşayan kadınların dertleşmesi, Nazar’ın hissettiklerini açıkça Nefes’e anlatması duygusal olduğu kadar etkileyiciydi de.

‘Utanma, pişmanlık duygusu, hırs… Onlar o kadar baskındı ki, etimin acısını düşünmedim bile. Aşağılanma duygusu bir de… Gururunun çatır çatır kırılması… Tenim değil canım acıdı.’