tds_thumb_td_300x0
Sen Anlat Karadeniz 54.Bölüm: Fazla Yarım Kalmışız

Sevgili okurlarım selamlar🤗 Biliyorsunuz ki Sen Anlat Karadeniz 54.bölümü ile yeni sezona girişini yaptı. Ama bir zamanlar olduğu gibi fırtına estirerek değil, hafif bir rüzgar gibi salına salına… Gelişinden kimseler etkilenmedi. Gelen 5.32 reytingle 2.sırada oluşundan belli. Önceden çarşambaları tüm gönül hanelerin kapıları kilitliydi, sadece içeriye Karadeniz’i alıyordu. Ee hâliyle baba reyting sonuçları Sen Anlat Karadeniz’de toplanıyordu. Ama şimdi? Atlı Hazan ve Genco ile bu kadarına razı geliniyor. Çünkü kurulmuş ana hikayenin tek bir kahramanı var, Nefes. Hani şu konuşulmayan, anlatılmayan, göz ardı edilen, unutulan mazlum varya… İnşallah tanımışsınızdır Nefes’i, gerçi ne zamandır iki dakikacık mutlulukla hem o hem de seyirci geçiştiriliyor. Yani bünyeler alıştı diyorum, sizde bir yapım olarak bu haftaki gibi gelecek olan reyting sonuçlarına alışın bence. Seyirciye asıl kahramanı, ona dair geçmişi ve ona ait sevdayı hudutsuzca verseydiniz olması gereken yerde olacaktı Karadeniz. Bilmem anlatabildim mi? Böyle böyle döküyorum içimi ama gel gör ki canını dişine takıp gece gündüz çalışan oyuncularımıza ve emeklerine de çok üzülüyorum. Her dizinin başrol çifti o denli uyumlu olmaz ya da o denli kazınmaz gönüllere. Ee Karadeniz şanslı, acayip tutan bir başrolü var ama işte bunun kıymetini bilen yok. Ana başroller geri plana atılırken, öne ise çakma başroller fırlatılıyor Sak’da. Daha neler neler? Ee buyurun o zaman 54.bölümün kısmî tatlılığa sürükleyen ama daha çok öfkelenmeye götüren yorumuna.

Sen Anlat Karadeniz 54.bölüm

Benim hatta tahmin ederim ki izleyen tüm seyircilerimiz için 54.bölüm iki üç sahneden oluşuyor. İşte bu fotoğraftaki sahne ise benim dönüp dolaşıp geldiğim yer😍 Arka fona güzelce oturmuş “söz veriyorum” müziğiyle, sevgili Ulaş ve İrem’in uygun mimikleriyle devleşmiş bu sahne. Ve Milat, göğse sığan Deli Tahir bu kez. Çünkü Nefes’in kalp ritimlerini duymaya, artık hakikaten nefes almasına ihtiyacı vardı Tahir’in. Öyle de oldu, Nefes uyandı. Yavru kelebek desen hâlâ canlı, annesine sıkıca bağlı. Daha ne ister ki Deli Tahir… O an bir söz verir, tutma ihtimali çok güç olanından hem de.

“Seni ve bebeğimizi sapasağlam çıkarırsam bu hastaneden, bir daha eline silah alan bir Deli Tahir olmayacak. İki baba sözü…” 

Ah be Tahir! Sen de bizde çok iyi biliyoruz bu sözü tutamayacağını. Çünkü bunu diyebilmen için huzurlu bir hayatının olması lazım. Peki bu mevcut mu? Hayır. Etrafınızdaki kötüler hâlâ cirit atarken, bu silahı kullanmayacağım demek ne kadar doğru oldu tartışılır. Güvenlik amaçlı yine taşır yine kullanırdın. Nefes’e sadece demeliydin ki “kötüyle en ufak münakaşamızda hemen silaha uzanmayacağım, adaleti ben sağlamaya çalışmayacağım, maço maço dayılanmayacağım.”  

Ama sen gittin, asla dedin. Büyük konuştun, altından kalmakta epey zorlanacağın bir söz verdin. 55.bölüm fragmanından da anlaşılıyor zaten nasıl zorlandığın, dolup taştığın. Ya Tahir sen cidden iyice salak bir karakter oldun. Yahu insan düşmanının karşısına geçip, sevdiğine verdiği sözü niye dillendirir? En kısa zamanda kendini o sözü bozarken bul diye mi? Valla delireceğim ya, Genco artık iki fazla üstüne gelmez mi senin Tahir? Verdin adamın eline kozu, aferin! Zaten süper kahramanlığı kendine meslek edindin, Genco atar önüne iki mevzu sen hop elinde silahla dikilirsin karşısına. Sonra Nefes sana kırgın, küs. Daha beteri ise boşanma ya da dertten tasadan veyahut başka sebepten yavru kelebeğin düşmesi. Bak bakalım Nefes oluyor mu bir daha, o sözü bozarsan. Kısacası ayvayı baya baya yedin Deli Tahir.

Gelelim o tatlı elma sahnesine. Hastane odasında bıraktığımız en son sahneden sonra üç ay zaman atlandı. Niye o üç aylara dair kesitler görmedik? Al bak yine eksiğiniz var, yapımcı bey. Odada yok diye korkup aşağıya kadar inip Nefes’i kontrol eden Tahir, Allah bilir o geçen üç ayda Nefes’i nasıl boğalttı? Hayallerde göreceğiz, söz❤ Nefes’in canı elma çekti diye ağaca tırmanan Tahir, ne kadar düşer diye endişelense de bu babacı sorumluluğuna hasta Nefes var birde… Ama bu ana elinde tüfekle bodozlama dalan bir amcamız oldu, ee normal adamın elma ağacından elmaları alıyorlar. Hadi, Nefes hamile diye yırttın Tahir! Valla yavru kelebek daha doğmadan çıkardıysa seni şu ağaç tepelerine, bir gün doğup büyüdüğünde yeniden çıkartıp başka bir eli tüfekli amcayla karşı karşıya koyar. Bu kez anası gibi şirinliğiyle kurtarırdı seni, orası ayrı. Bunu yazacağım bir ara, not aldım. Her şeyi geçelim, bebek kız. Ama NefTah bunu nasıl öğrendi? Bir şeyi de usulünce yaz be senarist bey. Yiğit ne hissediyor kardeşi konusunda, birazcık duysak ölür müsün senarist bey? Meselâ Saniye ile Nefes’in arası nasıl sağlamlaştı? Gelin kaynana nasıldılar o üç ayda? Mesela gelininin omzuna keşanını atıp, koluna girip gittiler mi pazara? Nefes’e sevdiği yemekleri pişirdi mi hiç Asiye? Yangazlar sabahları fırının ilk sıcak ekmeğini yengelerine uzattılar mı? Balım, yengesine “hadi artık doğur Masal’ı, bizde bebeklerimle oynayalım.” diye ısrar etti mi? Türkan Nefes’i yokladı mı? Osman Hoca her gün uğrayıp, kızını ve torununu nice dualarla sarıp sarmaladı mı? Tahir telefonla Nefes’i kaç defa boğalttı? Hatta bir kere telefonunu açmadı diye endişelenip eve kaç dakikada geldi? Meğerse Nefes sadece uyuyormuş odalarında. Bacısının tek başına merdivenlerden indiğini gören Mustafa, “Tahir bizi haşlar duysa” diye diye nasıl eşlik etti acaba? Ve daha birçok an, duygu eksik Sen Anlat Karadeniz’de. Ama üzülmesin yapımcı bey ve senarist bey. Fandom o anları tek tek yazar, görselleştirip sanki siz ekranlara çıkarmışsınız gibi davranır. Ha bak bu fandomun hakkı ödenmez. Nefes, yavru kelebek ve NefTahla ilgili zaman zaman o güzel sahneleri yazan, editleyen tüm minnoşlara bu noktada teşekkürler🙏

Velhâsıl Sen Anlat Karadeniz iki efsane fon müziği ve iki üç NefTah dolu sahneyle açılış yaptılar. Gerisinde kalan Hazan, Genco, Hanife Nine, Nilüfer, Ferhat, Tarık ve Zeynep’den bize ne! Aynı hikayeyi, berbat oyunculuklarla sar baştan yazın bakalım. Nereye kadar gideceksiniz? Jenerik’de Ulrem hakettiğini aldı derken, Öysin haksızlığa uğramış bu kez de. Ne diyeyim Allah bildiği gibi etsin bu yapımı. Emek veren oyuncularımıza, çekim yapan yönetmenlerimize, kostüm ve makyaj ekibine kucak dolusu sevgiler. Yorumlarınızı bekliyoruz, görüşmek üzere…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!