tds_thumb_td_300x0
Sen Anlat Karadeniz 29.Bölüm “Sen Benimle Yanar mısın?”

Yeni sezonda da ilgiyle izlediğim Sen Anlat Karadeniz dizisinin dün akşam 29.bölümü yayınlandı. Bu sezon içinde en beğendiğim bölümdü. Bir bütün olarak asla sıkılmadığım 2.5 saatin nasıl geçtiğini anlamadığım bir bölüm oldu.

İlk olarak; baba mevzusu…Yiğit’in Tahir’e baba demesi, bunu korku anında söylediği gibi değil, rüyalarında gördüğü gibi doya doya mutlulukla söylemesi çok etkileyici ve güzeldi. Yiğit Tahir’e bir anda baba demedi, öncesi çok güzel işlenen bir konu oldu ve 29.bölümde de sonuca bağlandı. Ama bu sahnede Yiğit’in baba demesinden daha çok beni etkileyen şey; Nefesin baba travmasıydı. Yigitle aynı şeyleri söylediler babalarına “Beni Vedat’a verme.” Ve Nefes gibi kendi babasından zulüm görmüş bir kadının en büyük korkularından biri oğlunun kime baba diyeceğiydi. Kimi örnek alacaktı, kimden bir şeyler öğrenecekti? Geçen bölümlerde Yiğit’in okulda kavga etmesiyle büyük bir endişe duyan Nefes’in korkusu çok gerçekti çünkü istese istemese de Vedat Yiğit’in biyolojik babası ve onunla 5 sene aynı evde yaşadı. Ama Nefes’in korktuğu olmadı, Yiğit zalimliği değil sevgiyi seçti onu örnek aldı. Çok ilmek ilmek işlenen güzel bir Yiğit ve Tahir ilişkisi oldu.

Gelelim Kaleliler cephesine. Saniye bildiğimiz gibi; kendince haklı, empatiden yoksun, zulme sağır ve dilsiz olmayı seçmiş biri yani aslında sokaktaki binlerce insandan biri. Dediği gibi Nefes’e üzülüyor ama o kadar. Tıpkı bizim gibi;  kötü olayları görüyoruz, duyuyoruz, üzülüyoruz, kınıyoruz ama yardım eli uzatmak istemiyoruz. Asiye ve Mustafa geçen bölümde sevdalarının bir cinsel çekimden ibaret olmadığını gösterdiler; Asiyenin Saniye hanımla olan konuşması “Mustafa hiç uyumuyor” diyip anlatması hala etkisini sürdürüyor. Ve Yangazlar; bu hallerini özlemişim, bu bölüm çok severek izledim. Ekranda enerjileri çok iyi olan bir ikili Furkan ve Cem Anıl. Bu yüzden ayrı ayrı hikayeleri olsa da bu ikiliyi yan yana izlemek büyük zevk.

 

 

 

 

 

Ve Dağdevirenler… Kim derdi ki ben bölümleri izlerken Dağdevirenleri sahnelerini bekleyeceğim? Gerçekten bu sezonun benim için en bomba olayı daha gerçek olan bu aileydi. Her tepkileri, her yaşadıkları doğru yanlış tartışılır ama çok gerçek geliyor. Bundan dolayı da bu sezon en etkilendiğim sahneler bu evde oluyor. Vedat gelince ona susmayan hatta mutfakta pasif direnişini sürdüren Türkan, Vedat’a tek kelime etmeyen Mercan ve Vedat’a susmayan Nazar. Evet belki hepsi şu an Vedat’ın zalimliğine çözüm bulamadılar ama susmuyorlar ve yan yanalar. Ve bu evdeki belki de en güzel sahne Nefes’in eve gelişiydi. Nefes’i görünce gözleri dolan, utanan, pişman olan Türkanı izlemek beni darmadağın etti. Mercan, Nefes ve Türkan sahnesi o kadar güzeldi ki Türkan’ın Nefes’in saçlarını okşadığı sahnede tüylerim diken diken oldu. Hani Vedat dedi ya iyiler sadece dizilerde kazanır öyle olmadığını yine bir dizi bize izletti. Türkan da zalimdi ama şimdi merhameti öğrendi, yaşayarak öğrendi belki ama zulme karşı kötülüğü seçmedi bu kez zalime karşı el ele olmayı seçti.

Nazar… Geçen sezon ne olduğu belli olmayan, temelsiz bir nefreti olan basit bir piyondu. Şimdiyse kimsenin piyonu değil kendi hayatının sahibi olacak. Bölümün en güzel, en çarpıcı sahnesi Nefesle olan konuşmasıydı. Nazar gerçekten güçlü, ailesiyle içindeki o umutla güçlü. “Onun sayesinde değil ama onunla birlikte. Onun seni iyileştirdiğini düşünürsen doktorun olur, onunla iyileştiğini düşünürsen o senin her şeyin olur.” Bu konuşma o kadar güzeldi ki sadece Nefes ve Nazar için değil tüm kadınlar içindi. Nazarın duygularını çok duru hiç süslemeden anlatması bana çok çarpıcı geldi ” Utanma, pişmanlık duygusu, hırs, aşağılanma duygusu…”

Gelelim gönüllere taht kuran yerli don kişot adayımız Fikret beye. Açıkçası Fikret karakterini her ne kadar sevsem ve hikayesinden ne çıkacağını merak etsem de hatta bazen “bunu şimdi niye yaptı iyi mi kötü mü bu adam” desem de biraz tereddütlüydüm. Çünkü Fikret basit bir kötü değil yaptığı her hareketin kendi hikayesinde bi temeli olması lazım. Yani hata kabul etmeyecek bir karakter, riskli. Bu bölümde dahil olduğumuz hikayesini ben çok sevdim, son zamanlarda tvde izlediğim en güzel yan karakter olmaya aday. Hikayeye muazzam bir giriş yaptı. Saniyeyle konuşmasından o kadar etkilendim ki “Günahlarını unutmuşsun hatırla” sahnesi ve ardından gelen Saniye’nin yardımına kınadığı iki mazlumun koşmasına bayıldım. Çok sevdiğim bir arkadaşımın bölüm esnasında dediği gibi “keşke her zalim suyunu zulmettiği mazlumun elinden içse”

Gelelim göz bebeğimiz Nefesle Tahire… Fragmanda mum ışıklı süprizi görünce içimden cidden mi Tahir demedim desem yalan olur. Her ne kadar fragmana göre yorum yapmayı sevmesem de orda güzel replikler izleyeceğimizi düşünsem de bi acabam oluşmuştu. Ta ki masadaki konuşmalarına ve devamında yayla evindeki süprizi kadar. Bu hikaye başladığından beri hep Nefes’in şansı Tahir olarak izledik hatta belki de Nefesle tanışmasa Tahir’in normal bir hayatı olurdu dedik. Şimdiyse Tahir’in değişen hayatının onun için ne kadar güzel olduğunu gördük. “Size beladan başka ne getirdim ki hiç” diyen Nefes’e “Erkektim adam ettin, yalnızdım beni baba ettin ama en önemlisi sen bana nefes oldun” diyen Tahir benim için bu hikayede çok anlamlıydı. Bir erkek hayatımızın amacı, kahramanı olmamalı, biz bir erkekle bir elmanın yarısı olmamalıyız. Sen elma o armutken beraber kendi benliğimizden ödün vermeden güzel olabilmeliyiz. Bir kadının hayatına onun her zaman yanında olan, özgüvenini kendine olan saygısını yükselten, güvenebileceği bir erkek girdiği zaman hayatı güzelleşir, anlamlanır. O zaman aşkın bir anlamı olur. Nefes için o kişi Tahir. Sahne hakkında ne yazsam sanki eksik kalacak gibi hissediyorum her repliği ayrı güzeldi. Sadece öpüşme kısmında kar yağması evet fikir olarak çok derin ve güzel ama uygulamaya konulmuş halini biraz fantastik buldum açıkçası.

Ve son sahne. 3 farklı çekim, 3 farklı his demek oluyor bizler için bu. Ben ikincinin verdiği hissi sevmedim. İlişkileri ile ilgili her detayları çok ince işlenen neftah için bu çok geçiştirilmiş bir sahne olurdu bence. Aralarında cinsel bir birliktelik olduğu mesajı veren (olmadığını düşünüyorum) bu sahneden hoşlanmadım.

Özetle bu sezon sen anlat karadeniz dizisini vermek istediği doğru mesajlarla, alt metni iyi doldurulmuş karakterle daha da severek izliyorum. Daha gerçek kötülerle ve daha gerçek iyilerle güzel bir temele kurulan hikayede özellikle bu yazımda hiç bahsetmediğim Vedat karakterinin yazımını zevkle izliyorum. Bunda sadece yazanın değil yönetenin de karakteri çok iyi anladığını düşünüyorum ve tabi ki Mehmet Ali Nuroğlu… Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum ve kolaylıklar diliyorum. Önümüzdeki çarşamba görüşmek üzere diyerek yazımı çok sevdiğim bir Yavuz Turgul filmden alıntıyla bitirmek istiyorum

“Acılar çekiyoruz. Acılar nefretleri, nefretler yıkımları getiriyor. Hayatlar tel tel dağılıyor, paramparça oluyor ama kimi zaman yaşanan bir felaket büyük bir mutluluğun kaynağı olabiliyor.” Gönül Yarası

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!