tds_thumb_td_300x0
Satırlarda Saklı Bir Aşk: AlYap

Aşkın tanımı farklıdır herkes için. Kimi acıta acıta sever, kimiyse kendinden bile sakınır severken… Onlarca aşk izledik. Bazen ağlattı, bazen de yüzlerimizde tatlı bir tebessüm bıraktı bu aşklar.

Daha birkaç hafta önce başlayan, 4N1K dizisinde geçen bir aşktan bahsetmek istiyorum. Öyle bildiğimiz aşklardan değil bu, yılların biriktirdiği bir aşk. Yaprak ve Ali’nin aşkı… Kitabını okuyan daha iyi anlar çünkü her satırında bir duygu barındırır. Ali Tekelioğlu’nu anlamak vardır o satırlarda. Dostluğun önüne koyamadığı kalbi, dillendiremeyip kelimelere dökülen, hepimize ilham veren aşkı vardır her cümlenin sonunda. “Ali Tekelioğlu gibi sevmek” tabirini içimize işleyen, bir adam bir kadını ancak bu kadar güzel sevebilir dediğimiz karakter Ali. Tek dilek hakkını sevdiği kızın penceresinden kaysın o yıldız, diye harcayan bir güzel yürek.

“Yaprak mutluysa ben kazanmışımdır” diyen, gamzesini sevdiği kıza adamış bir karakter. Çok sevmek yetmez, güzel sever Ali Tekelioğlu… En çok Ali’den bahsediyorum konu aşk olunca çünkü Yaprak’ın aşkı kabullenmesi bir hayli zaman alıyor. Okurken de izlerken de çokça sinirlenip kırıldığımız yerler oluyor. Anlayamadığı için sinirleniyoruz Yaprak’a ve bağırıp dile dökmediği için kırılıyoruz Ali’ye. Ama aynı zamanda da farkındayız yıllardır dost dediğin kişiye aşkı kondurmanın da o dostluğu ve sevgiyi kaybetmemek için yıllardır susmayı göze almanın da ne kadar zor olduğunun. Aşkın yanında dostluğu da çok güzel anlatan bir hikaye bu. Kimsesizliklerine kimse olmuş beş arkadaş. Her birinin ayrı bir hikâyesi, kalbimize dokunan ayrı bir acısı var. Ailelerinin dolduramadıkları boşlukları birbirlerine sahip olarak dolduran beş özel karakter.

“Kıskançlık aşkın kanununda var.” felsefesinin mimarı Gökhan, hayat görüşü “Pizza, Pijama, Pislik” üçlüsünden ibaret Oğuz, “Ben bütün kızları seviyorum ayrım yapmaksızın.” deyip kendini bu uğurda feda eden Sinan, dışardan buz içerden yangın olan Ali ve hayatını bu dört erkeğe adamış henüz aşktan bihaber olan Yaprak… Bazen gülmekten bazen de ağlamaktan gözlerimizden yaşlar gelecek ama seve seve izlemeye devam ettim edeceğiz. Çünkü biz, aşkın en masum halini okuduk Ali ve Yaprak’la. Acıtmadan, kanatmadan nasıl sevilir öğrendik. İçinde bin yıllık bir aşk biriktirmek, kirletmeden ve  sevdiğine on iki kala değil on iki yıl geçmişken koşa koşa gitmek. İlk dans, ilk gözyaşı, ilk öpücük, ilk kıskançlık ve ilk hüzün… Bütün ilkler bizim, sadece masalın  sonunu beklemek kaldı. Kalbimize geçen mi olur sonları yoksa kırık kalpler mi kalır geride meçhul, ama Ali Tekelioğlu’nun kızlarıyız biz.

“Yaprak mutluysa Ali kazanmıştır, Ali kazanmışsa da biz kazanmışızdır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!