Sabrina 2. Kısım 14. Bölüm İncelemesi: Lupercalia!

Büyü dünyasının en çılgın sevgililer günü partisine hazır mısınız? Zelda halanın sesini duyar gibiyim. ‘Sevgililer günü ölümlülerin kutladığı basit bir eğlence… Oysa Lupercalia, Karanlık Lordun bizlere verdiği,  şehvet dolu bir nimet!’ 

Bu dizinin en sevdiğim yanı, ölümlüler dünyasındaki her bir etkinliğin karanlık yanını cadılar dünyasında görüyor olmamız. En sevmediğim yanı ise Sabrina’nın -senelerce halaları tarafından büyütülmüş olmasına rağmen- bunlardan ilk defa haberinin olması…

Hadi ama Sabrina! Sen bilmeyeceksin de biz mi bileceğiz? Evet, amaç bizim öğrenmemizi sağlamak fakat bunun sürekli Sabrina üzerinden tekrarlanıyor olması, bir noktadan sonra bizdeki beklentinin azalmasına sebep oluyor.

Gelelim Lupercalia’ya! Üç asamadan oluşan Lupercalia’nın ilk aşaması çöpçatanlıktan geçiyor. Harvey ile ilişkisini kesin olarak bitiren Sabrina ise ‘yeni bir aşk, yeni bir iş, yine gülecek bir neden lazım’ diyerek Nick’e içten içe bir şans vermek istiyor.

Daha önceki bolum yazılarında da bahsetmiştik, büyü dünyası erkek egemenliğinde olan bir dünya. Ve bütün etkinlikleri de aslında bu ön plana alınarak kurgulanan etkinlikler. Av demelerinin bir sebebi de bu. Örneğin çöpçatanlık aşamasında erkeklerin oturup akademi kızlarının onların etrafında dans etmesi ve müzik durunca kiminle eşleşiyorlarsa geri kalan iki aşamayı da onunla tamamlaması bunun bir göstergesi.

Bütün bunları bir kenara bırakırsak sahnenin, gerçekten çok iyi bir yönetmenlikle  çekilmiş olduğunu söyleyebilirim. Zaten Sabrina da en çok sevdiğim şeylerden bir tanesi hikayenin karanlık tarafını sanatsal olarak izlemek. Müzik, dans ve ask.

Sadece Sabrina değil, çevresindeki herkes kendi içinde bir değişim yaşıyor. Örneğin Theo (Susie), babasına karşı önemli bir itirafta bulundu. Artık Theo olduğunu ve bunu kabullenmesini istedi. Birinci sezondan beri beklediğim bir sahneydi. Bunun balo öncesi yaşanması ve elbise yerine takım elbise bakmaya gitmesi, bu baba-oğul ilişkisi için önemli bir ilk adımı oluşturuyordu.

Harvey ve Roz ikilisi için de hızlı gelişmelerin olduğunu söyleyebiliriz. Harvey, Roz’u ‘aşıklar balosu’na davet ediyor. Bunun ise ne demek olduğunu hepimiz biliyoruz. Hatta sadece biz değil, Sabrina’da bunu biliyor ve bunun hakkında konuşabiliyor. Neyse ki senelerce Gossip Girl izlemiş birisi olarak bu duruma alışkın bir hale geldim.

Lupercalia’nın ikinci aşaması olan kur yapma kısmına geldiğimiz zaman, Sabrina korkularını ve endişelerini Nick’e açıklıyor. Nick ise her şeyin Sabrina için  en iyisi nasılsa öyle olmasını istiyor fakat bunu öyle bir söylüyor ki, amacı kandırmak mı yoksa gerçek duyguları mı  anlamakta güçlük çekiyorum.

Bu yazıyı okurken aranızda bana kızanlar, Nick kötü birisi değil diyenler elbette olacaktır fakat ters köşeler bir dizinin en izlenilesi yanıdır. Sanırım o ters köşeyi görmek istiyorum. Hem de Nick tarafından.

Özellikle kütüphane saldırısı, Nick’in hayvanı ile arasında oluşan özel badan kaynaklı onu öldürememesi ve Sabrina’ya yalan söyeyerek onu tehlikeye atması… Evet, geçerli sebebi var gibi gözüküyordu ancak yalan yalandır ve bence Sabrina için bu konu bu bölümde kapanmadı.

Bütün bunlar bir yana, bölümün en eğlenceli tarafı, Lilith’in -öldürdüğü Wardwell’in- nişanlısıyla baş başa kalma sahneleri idi. Şeytan’a olan bağlılığı aşkın dışına çıkınca, ona karşı olan özlemini ve ilgi isteğini bu şekilde kapatmaya çalıştığını söyleyebiliriz. Bu yüzden nişanlısını(!) hemen öldürmektense, biraz ilgi görmeyi tercih etti.

Bir sonraki bölüm yorumu için heyecanlıyım. Bakalım neler olacak?