tds_thumb_td_300x0
Poyraz Karayel’in Baba ve Evlatları!

Evet merhabalar. Yine ben, yine Poyraz Karayel ve yine Baba Evlat… Napayım çok seviyorum. Bu sefer sadece Poyraz ve Sinan’a göz atmayacağız bu sefer Poyraz Karayel’deki bütün baba evlat ilişkilerine göz atacağız. Dizinin unutulmayacağı gibi karakterlerin de birbiriyle kurduğu ilişkileri de unutulmayacak. Hadi bakalım benimle iyisine, kötüsüne Poyraz Karayel’in baba evlatlarına göz atmaya var mısınız?

1. Poyraz ve Sinan

Tabiki birinciler… Bu Baba Oğul daima zirveyi hakediyor! Hayatımda gördüğüm en güzel, en özel Baba Oğul sizsiniz. Üstünü tanımam. O kadar acı çektiniz ki beraber… O kadar derdin, tasanın üstesinden gelmek zorunda kaldınız ki… Ama bunu elele yaptınız, beraber. Birbirinizi hiç bırakmayarak daima en güçlü dal oldunuz birbirinize. Yeri geldi Sinan derdini Poyraz’la paylaştı, yeri geldi Poyraz Sinan’la paylaştı. Bazen çözüm olurdunuz birbirinize bazen de sadece destekle yetinirdiniz. Siz acı çektikçe bizde çektik. Bu Baba Oğul’un bari sonu mutlu olsun dedik… Olmadı. Poyraz, Ayşegül’ünü kaybedince Sinan da hem annesi kadar çok sevdiği ve değer verdiği Ayşegül ablasını hemde babasını kaybetti… Off… Bunları düşününce içim hep bi buruk oluyor. En büyük dileğim şu ki; hayatınızın geri kalanında mutsuz olduğunuz kadar mutlu olun be canım Baba Oğul. O zaman zaten dünyanın en mutlusu siz olursunuz çünkü… Poyraz’ım bu sana söylemek istediklerim; Bu hayatta tanıdığım en güçlü insansın sen. Kaç bin acının üstesinden geldin sen… Ayşegül’süz mutlu olmak çok zor senin için, biliyorum… Fakat arada bile olsa Sinan’a bakıp gülümse olur mu? O çok mutlu olacaktır… Umarım bir gün iyi olursun, mutlu olursun… Sinan en büyük ilacın olacak, inanıyorum. Sinan’ım sende ne olursa olsun güçlü dur tamam mı? Poyraz Karayel’in oğlusun sonuçta… Babana birazcık zaman tanı, o iyi olacaktır. Sen bu sürecin içinde yine de mutlu ol tamam? Baban seni mutlu görünce iyi olacak, seni mutsuz görünce değil… Hep mutlu ol be Sinan’ım… Bu yaşında çektiğin acılar boynundan büyük ama üstesinden de gelirsin be… Bir Karayelsin çünkü. Baban seni iyi gördükçe, gülüşünü gördükçe güçlenecek. Asla unutmayacağız sizi. Çok seviliyorsunuz, çok…

2. Bahri ve Ayşegül

Her ne kadar başta Ayşegül babasına düşman kesilse de hepimiz biliyoruz içten onu ne kadar sevdiğini. Mafya babası olduğu için ondan uzak durmayı seçmiş ve tavrını ortaya koymuş ama Poyraz bu Baba Kız’ı barıştırmayı başardı. Çok güzellerdi… Bahri’nin Ayşegül için yığılmadan verdiği mücadeler, etrafındaki tüm kötülüklerden korunmalar… Bahri Ayşegül’ü herkesten, her şeyden daha çok sevdi. Ayşegül de başlarda çaktırmasa da babasına hayrandı. Yaptığı işlere elbette hayran değildi ama “babasına” hayrandı işte. Poyraz ve Sinan’dan sonra herhalde dizide en sevdiğim baba evlat ilişkisi onlarındı. Yeri geldi Bahri Ayşegül’ün derdini dinleyip yarasını sardı, yeri geldi Ayşegül babasının derdini dinleyip yarasını sardı. Ayşegül hep küçük kaldı Bahri’nin gözünde. Sadrettin’in aksine Ayşegül’e bakarken gözleri parlardı adetta. Keşke böyle bitmeseydi sonunuz… Mutlu olsaydınız tüm her şeye rağmen. Bahri önce Onur’unu sonra da Ayşegül’ünü kaybetti… Ayşegül gidince kalbi dayanamadı. Hayatın tadı tuzu yoktu artık. “Beni bu hayatta sen tutuyorsun. Nolursa olsun ölene kadar yanındayım, hatta öldükten sonra bile yanındayım” demişti hatırlıyor musunuz? Bahri için bu böyleydi. Zaten Ayşegül öldükten sonra o da kalp krizi geçirdi, bu da dediklerinin ispatı. Ayşegül için yeri gelir yaşar yeri gelir ölürdü. Gözünü kırpmazdı. Söz konusu Ayşegül’se her şeyi yapardı, karar çoktan alınmış olurdu. Özlendiniz, ne deyim… Çok pis özlendiniz işte.

3. Bahri ve Sadrettin

Her ne kadar başta Bahri Sadrettin için hayırsız, psikopat, sorumsuz, baş belası gibi şeyler söyleseydi de hepimiz biliyorduk Bahri Baba’nın oğlunu ne kadar çok sevdiğini… Ayşegül kadar değildi belki ama kıymetliydi. Sadece adam olsun diye fazla göstermezdi. Adam olsun diye koltuğu bile bıraktı… Sadrettin en sonunda adam oldu diye düşünüyorum. Sadrettin de arada kafa tutsa da, isyan etse de hatta babasına inat düşmanlarla çalışsa da o da çok seviyordu babasını. Aslında hep de gözüne girmeyi çalıştı… Baba bende burdayım, beni gör demeye çalıştı. Oysa Bahri Baba görüyordu ki onu… Hep gördü… Bu hikaye de mutsuz sonla bitti işte. Pek fazla bir şey diyemiyorum ya… Mutlu olun işte.

4. Taşkafa ve İsa

Abi Kardeş gibi başlayan bu ikili sonradan Baba Oğul’a döndü… Ama çok güzel döndü be… Başta kim tahmin ederdi Baba Oğul olacaklarını? Kaldı ki İsa’nın baba konusunda yarası vardı… Açıkçası düşünmedim değil acaba kabul eder mı etmez mi? Etti ama işte. Aslında pek de odaklanmadılar dizide bu Baba Oğul’a ama mesela İsa hastanedeyken Taşkafa naaıl üzülmüştü ama… Kendi oğluymuş gibi değildi… O zaten onun oğluydu çünkü. Hayatları boyunca beraber ve mutlu olsunlar…

5. Sadrettin ve Hasan Yağmur

Oğlu olacak diye, evladı olacak diye nasıl da mutlu olmuştu… Sonra gerçekleri öğrenince uzaklaştı Hasan Yağmur’dan. Hevesi de kursağında kalmıştı. Ama Hasan Yağmur büyüdükçe Sadrettin kendini sorgulamaya onu da sevmeye başlamıştı. Ben bu çocuğa nasıl baba olabilirim, nasıl babasıymışım gibi hissederim… Bu tür sorularla dolaşmaya başladı. Kimsenin görmediği, duymadığı zamanlarda onunla oynamaya başladı. Sonra da benimsedi, kendi oğlu saydı, sevdi… Ama bence Hasan Yağmur’ı zaten hep önemsedi, hep sevdi, gösteremedi sadece. Hasan Yağmur’un babası olmayı sonunda başarmışı işte. Umarım ona karşı beslediğin sevgi gün geçtikçe kat kat artar be Sado’m… Her şeye rağmen oğlunla çok mutlu ol, olur mu?

6. İsmail ve Poyraz

Tamam dünyanın en iyi Baba Oğul ikilisi değiller, yakından uzaktan alakaları yok ama onların da bir hikayeleri var, anlatmak istedim… Bilerek Adil’i koymadım buraya bu arada. Yıllar sonra ortaya çıktı Poyraz’ın babası olduğunu. Babalık yapmadı hatta düşmanın bile yapamayacaklarını yaptı kendi oğluna. İsmail Karayel yine de baba… Büyüttü onları, kısmen… Ama bana sorsanız İsmail sevdi Poyraz’ı. Onun oğluydu. Maalesef Poyraz ve Meltem’i bırakıp gitti, onlara acı dolu bir çocukluk bıraktı. Poyraz çok acı çekti. En büyük yarası babasıydı. Veffat etmiş annesi bile bence babasının bıraktığı yaradan daha hafifti. Terk edilmiş olmak tabi başka bir şey. Ama bi de şöyle düşünelim; yanlarında kalmış olsaydı daha mı iyi olacaktı? Adil Topal’la bağlantısı vardı sonuçta. Ya başlarına bir şey gelseydi? Belki de Poyraz bu kadar güzel bir adam olmayacaktı… Sevgisiz büyümesinden şimdi sevgi saçan bir adam oldu. Onun için en önemli şey bu çünkü. Bundan besleniyor, beslenmek istiyor… İsmail terk etmekle iyi etmiş iyi yapmış demiyorum. Hatta bende kızgınım yaptıklarından dolayı. Poyraz’a kapanmayacak bir yara bıraktı. Ama napmış olursa Adil Topal’dan bin kat daha babaydı. Meltem’e de, Poyraz’a da. Poyraz da nolursa olsun değer veriyordu ona. Bahri Baba’ya mesela söyleyememişti İsmail’in Adil Topal olduğunu. Koruyordu onu hep. İsmail de Poyraz’a değer veriyordu bence. Birinin keli kesildi diğeri ise delirdi… Çok da söylenecek bir söz bırakmadılar yani bize…

Bonus:

Bahri ve Poyraz

Biz şimdi burda bir “Baba Evlat” yazısı yazıcaz da Bahri ve Poyraz’ı eklememezlik olur mu? Poyraz ilk defa Bahriyle taddı baba sevgisini. İlk onunla gördü. Bahri Poyraz’ı Sadrettin’den daha çok sevdi… Ona koltuğu bile bırakmak istedi. Bi de üstellik Poyraz onu hapise attığına rağmen başı sıkışınca yine Bahri oldu yanında. Yine gösterdi babalığını. “Eğer tutanacak bir dala ihtiyacı varsa o dal ben olurum!” Demişti Sinan vurulunca. Her şeye rağmen onun yanındaydı. Başkası olsaydı asla böyle bir şey yapmazdı. Ama o Poyrazdı işte. Hatta Poyraz’ın ihanetini öğrenince bile “O sevdi beni, baba dedi. Tüm yüreğiyle.” dedi. Poyraz’ın ona verdiği değeri çok iyi biliyordu. Poyraz da Bahri’nin onu sevdiğini çok iyi biliyordu. Kaç kez canını ortaya koydu Bahri için kaç kez… Bahri’nin diyişiyle “canının bekçisi” haline gelmişti adeta. Bahri baba Zülfikar’ı, Sefer’i ve Taşkafayı de çok severdi de Poyraz’ı bi başka severdi işte… Hemde çok başka… Poyraz yeri geldi torununun babası oldu… (hatırlattığım için çok özür dilerim affedin) Bu efsane Baba Oğul’un en duygulandırıcı sahne de Poyraz’ın iki yıl ardından Bahri’nin karşısına çıkmasıydı. Önce Ayşegül’ün karşısına çıktı sonra da Bahri’nin… Gerisini siz düşünün artık… Bahri Poyraz’ı görünce göz yaşlarını tutamamıştı. Poyraz da tutamamıştı. Öyle sarılıp ağladılar… Baba Oğul dediğin… Bahri Baba oğluna, Poyraz da babasına kavuşmuştu sonunda. Poyraz Karayel’de alışkın olduğumuz gibi onların da sonu pek güzel bitmedi. Poyraz delirdi, Bahri Baba kalp krizi geçirdi… (ölmediğini düşünmekle devam edicem hayatıma) Kalın sağlıcakla be can Baba Oğul. Bilin ki çok seviliyorsunuz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!