Özgürlük Cesaret İster: “Sibel” Film İncelemesi!

Sibel, yönetmenliğini ve senaristliğini Çağla Zencirci ve Guillaume Giovanetti‘nin üstlendiği aylardır dünyanın birçok yerinden ödülle dönen bir festival filmi. Filmin başrollerinde Sibel rolü ile Damla Sönmez’i, Ali rolüyle de Erkan Kolçak Köstendil’i izlemekteyiz.

Sibel Filmi

Sibel, Giresun’un Kuşköy adlı köyünde geçen bir hikaye. Bu köyün farkı insanların ıslık dili ile iletişim kurabiliyor olması. Dilsiz olan Sibel karakteri de bu sayede film boyunca ıslık çalarak iletişim kurabiliyor çevresindekilerle. Ancak yine de hem engelli damgası yiyerek hem de kadın olarak ötekileştirilen bir karakter. Az önce de belirttiğimiz gibi Islık dili ile iletişim kuran dilsiz bir kadın Sibel karakteri. Festival filmlerinde her zaman oyuncuların performanslarını daha iyi izleme fırsatı yakalarız. En zor rollerdir bana göre. Tüm film boyunca ıslıkla iletişim kuran bir karakter de kesinlikle yaratıcı ama aynı zamanda da çok zor olmalı fakat Damla Sönmez rolün üstesinden öyle bir gelmiş ki, bize sadece hayranlık duymak kaldı diyebilirim. Film bu müthiş performans sayesinde tüm orijinalliğini yansıtmayı başarmış seyirciye.

Sibel Filmi

Şimdi gelelim ötekileştirme konusuna. Burda da devreye Sibel ve Ali’nin aşkları girdi benim için… Toplumdan dışlanmış iki insanın birbirini bulup, sığınmaları, dertleşmeleri, yalnızlıkları film boyunca öyle yoğun hisler yaşattı ki bana. Tabii bir de unutmadan, Damla Sönmez, ıslık dilinin üstesinden nasıl başarıyla gelmişse Erkan Kolçak Köstendil de kurt metaforunun üstesinden öyle iyi gelmiş.

Ali, gizemli ve bir o kadar da ilgi çekiciydi. Sibel’e kendisini güzel hissettiren onun engelini görmeyen ve ona kadın olarak bakmayı bilen ve değer veren ilk kişiydi belki de. Köydekilerden çok farklı biriydi Ali. Filmde bir sahne var ki Ali’yi ararken Sibel’in sessiz çığlıkları benim boğazıma düğüm oldu oturdu resmen.

Sibel’den biraz daha bahsedecek olursak, toplumdaki kadın rollerine uymayan bir karakter olduğunu söyleyebiliriz. Ötekileştirilmesi de bu noktada şaşırtıcı değil elbette. Sibel elinde tüfekle avlanıyor, eve istediği saatte girip çıkabiliyor. Bu yüzden de diğer kadınlar tarafından dışlanıyor, sevilmiyor, kıskanılıyor çünkü o dayatılan çoğu şeyden kurtulabilmiş. Bu yüzden de diğer kadınlar acı çektirmek istiyorlar ona. Filmde bazen kadının, kadına karşı daha acımasız olabildiği konusu da işlenmiş.

Sibel Filmi

Sibel birçok uluslararası ödüle layık görülmüş bir film. Bunun en büyük nedeni de Giresun’da bir köyde geçiyor olsa da aslında şehir hayatındaki kadınların yaşadığı da çok farklı değil, başka bir ülkedeki kadının yaşadığı da farklı değil. Toplumsal cinsiyet ve ötekileştirme dediğimiz konular evrensel konular. Bu nedenle yerelden yola çıkan ama evrenseli yakalamayı başaran bir film olmuş Sibel.

Kimileri Mustang gibi Sibel’in de yereli yakalayamadığını söylese de bana kalırsa gayet başarılı olmuş. Hatta Mustang filmini anlatılanları gerçek ama daha önce defalarca işlenen türden bulduğum için çok da övmemiştim. Sibel’de ise işlenen konuları çok daha evrensel ve ilgi çekici buldum.

Sinemalar sitesinin puanı 9’un üzerinde, Imdb’nin puanı 7,2. Ben de 8/10 veriyorum filme efendim. Tavsiye edilir!