Oscar’a Hazırlanıyoruz! Women Talking Film Yorumu

Yine fragmanı veya açıklaması dahil hiçbir şeye bakmadan kendimi içine attığım bir filmle karşınızdayım. Sarah Polley imzalı “Women Talking” başlangıçta acaba yeteri kadar iyi değil mi, bazı ifadeler çok mu tiyatral diye düşündürse de sonradan bunun yanlış bir peşinhüküm olduğunu gösterdi bana. Film, neredeyse tarihin başlangıcından beri insanlığın derdi olan mevzuları ele alıyor ve belki de bu sebeple çok güçlü bir anlatıma ihtiyacı var. Hem konunun hakkını verebilmek, hem de hassasiyetlere dikkatle yaklaşabilmek için. Hoş bu bir zorunluluk mudur, yoksa tercihi yapımcılara bırakılması gereken bir kaygı mıdır bilmiyorum.

Erkek egemen bir yaşamın uç boyutlarda hasara sebep olduğu bir dünya izliyoruz Women Talking’de. Yaşanan travmalara her birinin farklı reaksiyon gösterdiği birçok kadının manifestolarını dinler gibiyiz sıra sıra. Birçok pencereden bakmamız sağlanıyor ve başta öfke olmak üzere sayısız duygular içinde geziyoruz. Bu noktada başarılı oyunuculukların altını çizmekle beraber, bir dehşetin mağduru olan kadınların düşüncelerine de yer yer savaş açmak isteyeceğinizi itiraf edeyim.

Haddinden fazla Polyannacılık, bağnazlık, öğrenilmiş çaresizlik, yanlış hedeflenmiş saldırganlık gibi pek çok unsura şahit oluyoruz “toplantılar” sırasında. Bazen hak veriyor, bazen acıyor, bazen gurur duyuyor, bazen endişeleniyoruz izlerken.

Geçtiği 2010 yılı için son derece akıldışı görünse de ne yazık ki aklımızın aldığı, hayal etmemizin bile mümkün olmayacağı derecede distopikken de malesef hayli gerçekçi bir yapım olmuş Women Talking. Çekimlerinin, kurgusunun, müziklerinin üstünde çok durmayacağım çünkü gayet iyiydi. Adaylığa gelecek olursak, en iyi filmi alabileceğini sanmıyorum. En iyi uyarlamada ise rakiplerini izlemeden yorum yapamayacağım ama internette bu minvalde hiçbir iz görmedim.

Uzun lafın kısası, Women Talking derdini sakin ama oldukça etkili bir biçimde anlatan agresif bir yapım. Her çağın derdi olan kadınlığın çığlığını yalın bi şekilde sunmakla, cinsiyetçi bir taraftan erkek düşmanlığı yapmak ve onları karalamak arasındaki çizgide sarsılarak yürüdüğü konusunda eleştiriler almış/alacak olma ihtimalini kestirebiliyorum. Çok sayıda sağlam sahnesi vardı, yer yer çaresiz hissettirdi. Tam olarak beklediğim son muydu emin değilim ama finaliyle de umut yeşerterek içimize biraz su serpti diyebilirim.