tds_thumb_td_300x0
Neftah: Sevdaya Ayrılık Dokunur mu?

Geceden sabaha kadar sürdü, bu defa Tahir Kaleli’yi anlamam. Sabaha kadar içim içimi yedi. Attığı adımlara hak veremedim. ‘Tahir nerdesin?’ deyip durdum. Ama aradığım Deli Tahir değildi elbet. Sevdalı Tahir de olsa deli Tahir’in yaptığını yapmaz mıydı diye dertlendim. Ve aslında hep gözümüzün önündeki o gerçeği anlayamadığımızı fark ettim.

Öyle ki çoğumuzun da hala Tahir’i anlayabildiğini düşünmüyorum. ‘Bir dahakine karımı da alır, giderim. Bir daha cenazene bile gelmem.’ diye cevap vermişti bir zamanlar Saniye Hanım’a. O şartlara baktığımızda karısının canı tehlikedeydi. Vedat’ın oğlunu da, karısını da alıp eski cehennemine döndürme uğraşlarının en tehlikeli olduğu dönemlerdi. Oğlunun velayet davası ise işin ayrı acı bir boyutuydu. Durum böyle olunca Tahir’in gözünün birini görmesini elbette bekleyemezdik.

Nefes arkasını döndüğünde Osman Hoca’nın evine o zaman da gitmişti. Annesi hiçbir insan sıfatına yakışmayan sözler ithaf etmişti, evliliklerinin ilk gününden. Ama Tahir ne Nefes’i dinleyebilirdi, ne annesini. Sevdası değildi düşündüğü, tek derdi oğlu ve karısının canının güvende olmasıydı. Bu yüzden Nefes bin kere olmaz dediği halde zorla elinden tuttu ve konağa getirdi. O da biliyordu, o kaleli duvarlarının Nefes’in canını çok yakacağını. Zaten sadece sevdasına kavuşmak olsaydı derdi o konağa bile sokmaz, alır giderdi. Yanmaya eyvallah demek elbette kolay değildi. Sadece korumak istemişti. Ve dün… Nefes yine Tahir arkasını döndüğünde gitti, aslında gittiği sadece aile sandığı konağın aile olmadığı gerçeğiyle yüzleşmesiydi. Tahir değildi gittiği. Her şeyini bırakıp yüzüğünü bir an bile çıkarmayı düşünmezken, gözlerinin içine bakarak ellerini sıkıca tutup okşaya okşaya, ağlaya ağlaya ‘git’ derken hiç değildi. ‘Seni sadece Tahir olduğun için, bize sahip çıkmaktan öte sadece sevdan için seviyorum’ derken gittiği Tahir değildi. Nefes yine gitmişti, annesi yine Saniye hanımlığını yapmıştı.

Tahir bu defa sadece korktu. Konağın kapısına dayandı, elleriyle dokunmaya, o kapıyı açmaya korktu. Ve içinden yalvardı, ‘ne olur gitmiş olma’ diye. Çünkü onun karısıydı, çok iyi tanıyordu ve yanılmadı. Zalimin zulmünden kaçan Nefes, bir başka zalimden kaçmıştı sadece. Şimdi onu koruma derdi de yoktu. ‘Sizi uzakta koruyamam’ deyip zorla konağa getiremezdi. Canları tehlikede değildi. Sevdası vardı bu defa sadece önünde. Onu yoluna serdi. Bir cümlesi vardı Nefes’e verebilecek, benim sensizliğe vaktim yok…

Onu durdurabilecek tek gücü şimdi sadece sevdasıydı. Bu yüzden zorbalık yapmadı, seçimi Nefes’e bıraktı. Onu anladı.

Yazan: Tuğba Dere

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!