tds_thumb_td_300x0
My Hero Academia: Two Heroes Film Yorumu

Giriş ve Kısaca Konu
Büyük bir hayranı olduğum Boku bo Hero Academia anime serisinin ilk filmi My Hero Academia: Two Heroes’i 2018 sonbaharında çıkmasına rağmen, Türkçe altyazılı bulma sorunları nedeniyle yeni izleme fırsatım oldu ve izledim. Animenin ekimde çıkacak olan 4. Sezonuna geri sayım yapabilecek kadar bile yakın olmadığımdan filmi şimdilerde izlemem biraz olsun özlemimi giderdi ve sabır seviyemi kontrol altında tutmama yardımcı oldu. Özellikle, Allmight’ın gençlik yıllarından kesitler bulunan sırıtarak izlediğim, filmin ilk 5-10 dakikası bana birkaç aylık daha enerji verdi. Bi’ 5-10 dakika daha olsaydı özlemden ağlardım, orası ayrı.

Allmight ve Midoriya bilim insanlarının çalışmalarını gerçekleştirdiği i-Island denilen yüzen bir adadaki bilim fuarına davetlidir. i-Island’ın en değerli bilim insanı olan David ise Allmight’ın en yakın dostu ve barışın sembolü olma yolundaki destekçisidir. Adaya gittiklerinde David’in yine onun gibi bilim insanı olan kızı Melissa ile tanışırlar. Tanışmaydı, maziydi, bilim fuarıydı derken işin içine “villian” dediğimiz kötüler girer ve ortalık karışır. Filmin konusu kısaca böyle. Anime serisinin hikayesine katkısı yok tıpkı diğer anime filmleri gibi. Öyle eğlenmelik, fanların izleyeceği bir film.

Efsanenin Gençlik Yılları
Girişte de belirttiğim gibi film çok hızlı ve sağlam başladı benim için. Allmight’ın kahraman olarak sokaklara ilk çıkışlarını, Japon olmasına rağmen üstüne yapışan Amerikan tarzının temellerinin nasıl atıldığını izlemek çok zevkliydi. Kötüleri alt edip halkı kurtardıktan sonraki ilk güven verici gülümsemelerini bahşetmesi ve Amerika halkının, Allmight’ın şimdilerde insanı çıldırtacak kadar gaza getiren meşhur “Sorun yok, çünkü ben buradayım!” sözü ile tanışması ise filmin en duygulandığım sahneleriydi. Buraya bir not düşmem gerekli sanırım: Bu duygusallığın sebebi filmin geçtiği zaman aralığının 1. ve 2. sezonların arasında olmasına rağmen bizim filmi 3. sezon bittikten sonra izlememiz galiba. Anime serisinin takipçilerinin bildiği gibi 3. sezonda Allmight merkezli malum olaylar yaşandığı için (no spoiler) şu an filmde Allmight efsanesinin gençliğini izliyor olmak ekstradan hislendiriyor insanı.

Bıktıran Detaylar
Filmi, sürükleyiciliği olsun çizimleri olsun genel olarak beğenmeme rağmen beni rahatsız eden iki şey vardı. İlki, U.A lisesi öğrencileri ve onların artık ezbere bildiğimiz kişisel özellikleri. Midoriya’nın utangaçlığı ama gerektiği yerde aniden olgunlaşıp yükselmesi, Bakugo’nun öfkesi, Ida’nın liderlikle kafayı bozması, Uraraka’nın Midıriya’yı gazlamaktan zevk alışı… (Mineta’yı kayırmak istiyorum, filmdeki Mineta sahneleri çok iyiydi. Korkaklığını “Kız” motivasyonuyla yenmesi beni çok güldürdü bu sefer). O kadar fazla göze sokuluyor ki bu detaylar artık soğumamak için çaba sarf ediyorum. Halbuki az olsun öz olsun! Biz yine Bakugo’nun öfkesinin farkında oluruz, gerektiği yerde güleriz. Bu kadar üzerinde durulmasına gerek yok diye düşünüyorum. Anime serisinde de aynı sıkıntı var; filler izliyormuşçasına dayıyorlar gereksiz karakter sahnelerini. Neyse, bu seride de var olan bir sıkıntı olduğu için filme yüklenmeyeceğim.

Koy Arkaya Müziği de Gaza Gelelim
İkinci sıkıntı ise anime serisinde en başarılı olan konulardan biri: Müzik ve gaza gelişlerin uyumu. Filmin ana senaryodan bağımsız oluşunun da etkisiyle gaza geliş sahnelerinden istediğim duyguyu alamadım. Onlar da bu duyguyu alamamış olacaklar ki dayamışlar animenin muhteşem ötesi müziklerini ama yine de işin içinden çıkamamışlar. Allmight ve Midoriya’nın bitirici olarak tahmin ettiğim vuruşları can sıkacak şekilde tekrara düşmüştü. Tam “Aha şimdi son vuruş geliyor!” diyorum, arkadan da müzik giriyor ama sonuç hüsran oluyor ve müziğin bıraktığı etki toz olup uçuyor. Bu art arda hüsranlardan sonra da bitirici vuruşun Allmight ve Midoriya ikilisinin Tsubasa-Misaki benzeri bir takım çalışmasıyla gelmesi de beni biraz güldürdü. Koskoca birinci kahraman, barışın sembolü Allmight; her ne kadar varisi olsa da, liseli bir çocukla son vuruşu yapıyor! Olacak iş değil ama olmuş işte. Yine de animelerin senaryo dışı filmlerini çok irdelememek gerek. İzle geç, maksat özlemini gidermek.

Boku no Hero Academia The Movie yorumum bu kadardı. Ne kadar kötülesem de ucunda 4. sezon olan bu bekleyişte, “4. sezonun çıkmasına daha aylar var” düşüncesinin verdiği sıkıntıya ilaç gibi geldi.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Gülümsemeyi unutmayın😁💫

“My Hero Academia: Two Heroes Film Yorumu” için 2 yanıt

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!