Selam, şoktayım! Direkt konuya girmek istiyorum. Anmak istemediğim malum sahnesiyle fazlaca gündem olan Aşkın Tarifi’ni izlemek hiç aklımda yoktu ama bir an yine, herkes gibi ben de diziyi gömerken şeytan dürttü ve bi bakmak istedim. Gelin görün ki hakkında bir şeyler söylemek isteyeceğim kadar şaşırttı beni, olumlu şeyler hem de. Cidden hiç beklemiyordum, asla asla dememek lazımmış. 😜
Öncelikle, Kadir Doğulu zaten kötü bir oyuncu değil ama hakkında önyargılı olduğum Serra Arıtürk beni baya şaşırttı ve mutlu etti. Başka oyunculuk tecrübesi var mı bilmiyorum ama rolün çok iyi altından kalkmış, hiçbir şey eğreti durmamış ve üstünde bir de karaktere oldukça yakışmış, resmen iyi oynuyor. Hakkındaki düşüncelerimi, şimdilik tamamen değiştirdi diyebilirim.
İkinci olarak, dizinin çok pozitif, dinamik bir havası var, o eğlenceli ortamı yaratmayı da başarmışlar açıkçası. Başta biraz çiğ geliyor ama sonra düzeliyor. Yan karakterler desem, Naz’ın arkadaşını da, Fırat’ın yancısını da gayet sevdim. Diğer yaz dizilerimiz olan Baht Oyunu’ndaki teyzelere veya Aşk Mantık İntikam’daki aileye kıyasla çok daha iyiler seyir zevki anlamında.
Bir başka artı olarak, izlerken hiç sıkılmadım, Fırat’ın sesinden yaşananları ve hislerini dinlediğimiz ilk kısımları çok sevimli bulmasam da gerisi güzelce aktı. Sonra, espriler ve diyaloglar da bir iki yer dışında düzgündü, yaz dizisi kıvamına göre ölçerek söylüyorum tabi bunları.
Gelelim yaz dizisini yaz dizisi yapacak unsurlara. Daha ilk bölümden el kesilip müdahele etme sahnesi ✅ merdiven/çatı/basamak vb. bir yerden düşüp tutma ✅ beklenmedik bir yer ve zamanda dertleşme benzeri konuşma ✅ kaza, afet tarzı bir tehlike anında sarılarak kurtarma + sonrası bakışma ✅. Saklanan bir hastalık/atak/kriz anı müdahelesi ✅. Bakın, gördünüz mü? Fangirller daha ne ister ki? 😂 Şimdiden bir sürü edit çıkar bile bu sahnelerden, hayal edebiliyorum.
Şimdi, o kadar iyi şey söyledim. Dizinin kötü taraflarından bahsedecek olursak, hemen onları da sayayım. Birincisi, her şey AŞIRI ötesi hızlı şekilde ilerliyor. Normalde sürece yedirilmesi ve en az birkaç bölüm sürmesi gereken her şey yalnızca dakikalar içinde olup bitti ve bu tabii ki hiç gerçekçi gelmiyor. Daha doğrusu zaten gerçekçilik beklentimiz pek yok ama en azından alıştığımız tempoya uymuyor diyeyim. Sanki mini dizi olacak da o yüzden at koşturmak zorundalarmış gibi yani.
İkincisi, Naz’ın kendini bildi bileli sürdürdüğü yaşam tarzı ve prensipleri çok kolay sekteye uğruyor, birkaç sahne öncesinde ufacık kahve lekesine panikten deliren, ütüsüz önlüğe bile tahammül etmeyen, her türlü detaya takılan tamamen mükemmeliyetçi bir insanın tüm üstü başı baharat lekesi olduğu halde sakince bekleyip yemek yemesi, normalde asla tolerans göstermeyeceği şeylere bir anda, henüz Fırat’tan etkilenmemişken bile doğru tepkileri vermeyişi gibi. Örnekler çoğaltılabilir, kısa kesiyorum.
Onun dışında, diğer tüm klişeler de dizide mevcut. Tamamiyle tahmin edilebilir bir senaryo, kültürel, yaşam tarzı ve rutinler olarak tamamen zıt iki karakter, efendime söyleyeyim kızın, çocuğun ailesinin istemeyip “bize göre değil” diyeceği ama aslında onlara çok iyi ayak uydurabileceği ortaya yüzde yüz çıkacak biri olması, kızın güncel ilişkisini desteklemeyip esas oğlana destek çıkacak shipper bir yakın arkadaş, saymakla bitmez işte, anladınız. Bunların hepsi gözümüze sokuluyor tabii ki, yaz dizisi sonuçta. Ama bunları olumsuz anlamda söylemedim. Kimine göre iyidir, kimine göre değildir.
Sonuç olarak, çok önemli ve sosyeteye hitap eden bir etkinlikte, ikramların yalnızca Antep yöresine ait tatlardan oluşmasına gümledim. Tamam yani IQları bir kenara bırakıp izliyoruz da, o kadar da değil be. Kanepe yerine patlıcan kebabı falan?? Daha fazla bir şey söylememe gerek yok sanıyorum. Ulan orada hiç mi et kokusuna bile dayanamayan konuklar yok, onu bırak vegan alternatif bile üretilmesi lazımken, buram buram ciğer falan hazırlamaları.. Felaket mantıksızdı.
Bölümde olmadığına göre şükür ki çıkartıldığını düşündüğüm dünyanın en erotik olmayan erotik sahnesi, namıdeğer vücuttan menemen yeme kısmının da iyi bir pr çalışması olduğunu ummak istiyorum artık. Öyleyse büyük tebrik ederim. Onu merak edip izleyenler benim gibi diziyi sevmiş bile olabilir. Şahsen ben baya şaşkınım, hiç hesapta yoktu yani böyle şeyler. Bir de şey içimde kalır söylemezsem, oturup karşılıklı şiirsel şeyler söyledikleri kısım cringe komasıydı. Kadir Doğulu’nun gerçek hayatta verdiği röportajlardan kesitler gibi hissettirdi kewlwjdkkhrljdheklhk. Üzgünüm.
Velhasılkelam, göründüğü kadarıyla hiçbir sürpriz vadetmeyen Aşkın Tarifi gayet izlenebilir, eğlenceli bir dizi olmuş. Şimdilik hızlı akan, baymayan, yormayan, kafa dağıtmalık diyebileceğim bir iş. Sezondaki tüm rakipleri gibi tonla saçmalığa ev sahipliği yapsa da, kötü demenin haksızlık olacağına inanıyorum. İzlemezse kimse bir şey kaybetmez ama izlersek belki güleriz müleriz, vakit geçirtir yani. Bir iki sosyal mesaj da vardı bu arada, o da hoştu, bakalım hiçbir problematiklikleri olmaz umarım. Hadi görüşürüz, söyleyeceklerim bu kadar.