tds_thumb_td_300x0
KILL IT: Öldüren ve Yaşatan

Uzun süre yeni bir kdrama yazısı yazmadım. Çünkü iki aydan beri dikkatimi çeken bir yapım olmamıştı. Ta ki polisiye ve aksiyon dizilerinin vazgeçilmez kanalı olan OCN’in yeni dizisi “Kill It” fragmanlarını görene kadar… Fragmanlarından itibaren bir diziyi takip etmeye başladıysam o dizi benim için final bölümüne kadar seyir keyfiyle dolup taştığım bir iş oluyor ve bu hiç şaşmıyor. Dizi beni daha ilk bölümlerinden gerçekten heyecanlandırmayı başardı. İkilinin arasında ne olacak diye düşünürken kendimi spoiler yemekten kaçarken bulum. Beklediğime değecek bir iş olacağını biliyordum ve yanılmadım. Umarım finale kadar bu böyle devam eder. Şimdi biraz dizinin konusuna gelelim. Bu kez başrol erkek karakterimiz bir seri katil. Yani öldüren… Kadın karakterimiz ise bir polis. Yani yaşatan…

Soo Hyun unuttuğu geçmişini öğrenmek için öldüren bir seri katil. Adını, uyruğunu, nereden geldiğini kimsenin bilmediği gizemli ve zeki bir adam. Hyun Jin ise yetim olarak büyümüş, soğukkanlı bir kadın. Üstelik polis. Hyun Jin’in bir cinayet davasının başına geçmesiyle ikilinin arasında ki kovalamaca başlıyor. Daha doğrusu Soo Hyun veteriner olarak kendini gizlemeye çalışırken, her durumda Hyun Jin ile karşılaşıyor ve istemese de kendini onun yakınında buluyor.

Spoiler vermemeye çalışarak ilk bölümden başlayarak biraz yorum yapmak istiyorum. Öncelikle kasvetli ve gizemli dünyaları sevdiğimden midir bilmiyorum ama, karakterlerin çoğunun az ve öz konuşması, içinde bir çok uluslar arası oyuncular ve karakterler bulunması dizinin seyir keyfini epey bir arttırıyor. Soo Hyun’un Pavel tarafından büyüyüp yetiştirilmesi de dizinin farklı olan taraflarından bir tanesi. Ayrıca başrol oyuncularının kimyasının tutması ve karakterleri iyi canlandırıyor olmaları da cast’ın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Aksi iddia edilemez bir gerçek. Hem kavga sahnelerini hem de aileleri ile olan üzücü geçmişlerini çok iyi yansıtıyorlar seyirciye. Silah tutuşlarından bile karakterler üzerinde büyük çalışmalar yaptıklarını görebiliyorum… Jang Ki Yong ve Na Na bu konuda harika iş çıkartıyorlar.

Olayların yavaş ilerlemiyor olması ve hikayenin akıcı bir anlatım ile ekrana yansıtılıyor olması o kasvetli diyebileceğimiz havayı tamamen gölge de bırakıyor ve dizi akıp gidiyor. Başlaması için gün saydığım bir dizi olmasını bile özlemişim kdrama’da. Kadın başrol karakterimizin de ayakları yere basan, güçlü bir polis olması derin bir oh çektirdi. Sürekli dramlara boğulan, güçsüz kadın karakterler görmekten o kadar sıkıldım ki son zamanlar da, mis gibi geldi. Kore dizilerin de görmeye alışık olduğumuz Amerikalımız David Mclnnis da yine karizmasıyla diziye renk katıyor.

Dizi 12 bölüm sürecek olsa da üzülmeyeceğim sanırım. Çünkü bu farklı atmosferin ne kadar uzun sürerse güzelliğini o kadar yitireceğini düşünüyorum ki zaten Kore dramaları en az 16 en fazla 20 bölüm sürüyor. Yani siz benim bölümleri az olacak diye üzülmeyeceğim dediğime aldırmayın, artık çok normal geliyor bu bölüm sayıları. 🙂

 

Anlayacağınız, tüm kdrama sevenlere hatta sevmeyenlere de rahatlıkla önerebileceğim bir dizi olduğunu düşünüyorum. Bir dramayı sevdiğim zaman gerçekten abartırım, elimde değil. Öldüren ve yaşatanın birbirini kovaladığı bu farklı çift hikayesinin sonu ne olur, nerelere gider bilmem amma velakin bence izledikçe izleyeceğimiz, finalinden sonra aklımıza geldikçe bittiği için özleyip, üzüleceğimiz bir drama olduğunu düşünüyorum. Hangi diziye böyle dediysem bunlar yaşandı, kdrama önsezilerim beni yanıltmıyorsa kdrama severler arasında bu dizi sıklıkla konuşulacak…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!