DİKKAT: BU YAZI SPOILER İÇERİR.
Çağatay Ulusoy’un başrolünde yer aldığı yeni Netflix yapımı yerli filmimiz olan Kağıttan Hayatlar, bu sabah yayınlandı. Kağıt toplayarak yaşayan ve kimsesiz çocuklarla birlikte kendine bir düzen kurmuş olan Mehmet’le, üvey babasının zulmünden kaçmak zorunda kalan Ali’yi anlatarak başlıyor hikaye.
Yine ana karakterin sabah evden çıkıp yürürken tüm mahalleye selam verip hal hatır sorduğu sahne klişesini barındıran bir film olan Kağıttan Hayatlar, sokaktaki yaşamın bir kısmını, tüm gerçek dramatikliğine rağmen olabildiğince yumuşak anlatan bir film olarak karşımıza çıkmış. Neşeli diye sıfatlandırabileceğimiz sahneler ve doğru müzik kullanımıyla bir yandan tatlı bir temposu varken, bir yandan da adım adım ilerleyen hikayeyle, Mehmet ve Ali hakkındaki gerçekleri öğrenmeye devam ediyoruz.
Kendi geçmişi ve travmaları sebebiyle, annesinden ayrı düşmüş dünya tatlısı bir çocuğa sahip çıktığını düşündüğümüz Mehmet’in, aslında kendi çocukluğunu korumaya çalıştığını anladığımızda ise işler çok daha acı bir hal alıyor. Benim, filmin sonunu tahmin etmem pek uzun sürmedi çünkü Mehmet’in psikolojisini açığa vuran öfke nöbetleri ve her yerde gördüğü kadın suratı zaten gerekli ipuçlarını veriyordu ama minik Ali’yle Mehmet’in tatlı ilişkisine odaklanmış olanlar belki biraz gecikmiş ve sonra da şaşırmış olabilirler.
Ali’nin uyuşturucu kullandığı sahne çok etkileyiciydi. Tam adı Mehmet Ali olan başrolümüz, anne özlemiyle o kadar yıpranmış ve büyürken o kadar zorlanmış ki, beyni ona içinde kalan her şeyi yaşatabilmek için sahte bir dünya kurup elinden gelen performansı gösteriyor. Ama yine de, annesine kavuşmak için yaptığı onca şeye rağmen, mum üflerken dahi dilediğini duyduğumuz o şey hayallerinde bile gerçek olmuyor ve asla annesine kavuşamıyor.
Hep beklediği, aradığı, özlediği annesi bir fotoğraf karesinden dışarı çıkamıyor. Yanılmıyorsam bizim hiç görmediğimiz bir fotoğraf karesi ayrıca, yani onun da var olmama, Ali’nin bir boşluğa ya da tamamen başka alakasız bir şeye bakıyor olması seçeneği ihtimal dahilinde.
Mücadele Çıkmazı
Yaşayamadığı çocukluğunu bir hayale yaşatan, onu kollayan, sımsıkı saran, başına geleceklerden korumak için var gücüyle çırpınan Mehmet Ali’nin hikayesi bu özetle. Hayatı ellerinden alınmış iyi bir adam, yaralı ve hasta bir çocuk. Onun haricinde sokaktaki yaşam ve onun üzerinden değindiği ufak tefek şeyler de güzeldi.
Bayıldığım bir film olmadı ama güzeldi, umarım dünya genelinde de sevilir. Oyunculukların da güzel olduğu, süresi gayet ideal olan, hoş anlatımlı Kağıttan Hayatlar filmine benim verdiğim puan 7, filmin imdb‘si ise şimdilik 7.1. Son olarak Gonzi karakteri seyir zevkini yüksek bulduğum ve sevdiğim biri oldu söylemiş olayım.
Siz nasıl buldunuz?