İstanbullu Gelin final sezonu olan 3. sezonu ile her Cuma ekranlarımıza gelmeye devam ediyor. 3. sezona biraz düşük bir tempo ile başlayan dizinin sadece birkaç bölüm sonrasında nasıl toparlandığını, tekrar ayağa kalktığını gören izleyici ise durumdan oldukça memnun.
Özellikle son birkaç bölümdür İstanbullu Gelin dizisinde finale adım adım yaklaştığımızı hissediyoruz. Karmakarışık duygulara sürüklenirken biten her bölümün ardından seyirci ”bunun ötesi yok” diyor, ancak bir bölüm sonra o öteyi de yaşarken buluyoruz kendimizi. İşte İstanbullu Gelin tam da böyle bir dizi…
Dün akşam ekranlara gelen İstanbullu Gelin’in 78. bölümünün final sahnesinde ise eminim ki hep bir ağızdan kurduk o cümleyi. Zaten bölümün ikinci yarısında hepimizi saran bir duygusallık çökmüştü üzerimize. Esma-Garip ilişkisinin geçmişini bunca zaman hep gördük ama ilk kez bu kadar derin izledik.
Esma Sultan’ın sinirine, ökfesine, düzenine bağlılığına kısaca yaşattığı olumsuzluklara hep ”ne gerek vardı şimdi buna?” diye çıkıştık bunca zaman. 2 sevdiysek 1 kızdık Esma’ya. Ama dün akşam sevgili senaristlerimiz bu duruma bir el atmak istemiş olacaklar ki hepimiz kendimizi Esma’dan özür dilerken bulduk. Esma’nın yaşadığı zorluklar, pişmanlıklar, kendine konduramadıkları, ailesine karşı hissettiği sorumluluk hepsi adeta bir anda önümüze seriliverdi. Kaçıp giden gençliğini, kaybettiklerini, içinde kalanları izledik Esma’nın. En çok da içinde kalanlar üzdü bizi. İlk kez anladık Esma’yı, Esma’nın gözünden…
Tüm yaşamının pişmanlıklarla dolu olduğunu hissettiğin o an ise hem sahne, hem müzikler, hem görüntü olarak adeta bir görsel şölendi. Tekrar tekrar izlenecek o sahne İstanbullu Gelin’in ilk bölümünden bu yana çekilen zirve sahnelerden biridir.
Yaşadığı her şeyi, aldığı her kararı babasına layık olma düşüncesi ile gerçekleştiren Esma, İstanbullu Gelin’in 78. bölümünde ailesinden aldığı her bir darbe ile artık babasına layık olamadığını gördü kendince. Babasına layık olmak zorundaydı çünkü öz annesinden duyduğu ”Ailemizin adını çıkaracaksan bir daha eve dönme, baban senin yüzünden hastanede...” sözleri daha o günden içine işlemişti. Bir daha böyle bir şeye sebep olamazdı. Bu yüzden de hayatı boyunca tam da babasının istediği gibi, ona yakışacak bir insan olmaya çalıştı. Ama bunu yaparken kim olduğunu unuttu. Sen kimsin Esma?
Bu ağır durumun verdiği üzüntüyle kendini her şeyden uzaklaştırıp babasına koştu, babasının mezarında onunla dertleşmekti tek amacı. Ama bu amaç tüm Boranları, aileyi, hatta biz seyirciyi yıkacak bir şekilde sonuçlandı. Mezarlıkta Faruk’u gördüğü an tekrar gençliğindeki o masum, baba sevgisine ihtiyaç duyan küçük Esma’ya dönüştü ve hepimizi ağlatan o 3 kelimeyi ağzından çıkardı: ”Baba… Ben geldim”
Biz tam Esma’dan özür dileyecek, onun yaşadıklarını anladığımızı söyleyecekken şimdi küçük bir çocuk gibi masumlaşan Esma’ya nasıl alışacağız? Ah Teşrik-i Mesai ne yaptın sen böyle… Bir sonraki bölüme nasıl başlanır, nasıl izlenir, nasıl yorumlanır bilemiyorum ama kendi adıma daha ağırını görmeye hazır değilim. Dün akşam izlediğimiz İstanbullu Gelin’in 78. bölümü tam da final tadında bir bölümdü. Bunu fark ettiğimiz an hepimiz aynı şeyi düşündük: ”Bu böyleyse biz finali nasıl izleyeceğiz? Bunun ötesi yok…”