tds_thumb_td_300x0
İşler Sarpa Sarıyor: La Casa De Papel 3. Sezon

Herkese merhaba! Bu yazıda La Casa De Papel’in 2.bölümünden 8.bölümüne kadar kendimce yorumlarım var. İlk bölüm yorumunu sitemizden bulabilirsiniz. İyi okumalar.💗

2. bölüm benim beklentimin biraz altında kaldı çünkü çok kısa geldi. Sanırım olaylar biraz hızlı gelişti ya da ben Tokyo’ya sinirlenmekten bölümden pek bir şey anlayamadım.. Bu sefer İspanya Merkez Bankası soygunu yapılıyor ve Martin, Berlin’in işini yapıyor. Banka içinde çeteyi yönetiyor. Açıkcası ben Martin’e bayıldım. Profesör’e söyledikleri.. Yani inanılmazdı. Berlin’i flashback sahnelerle göstermeleri harika. Çete o kadar uyumlu ki, dizide kötü denebilecek bir şey yok. Martin, hem Berlin’in hem de küçük kardeş Profesör’ün yakın dostu. Geçen 2 sezonda Profesör’e söylemek istediklerimi söyledi.

Kendisi çetede Palmero takma adını kullanıyor ve kendisi içerdeki işlerden sorumlu. Başta Palmero’yu çok sevdim, alan yok. Ama biliyorsunuz ki, birgün aşklar biter.. Anlamadığım tek şey, neden İspanya Merkez Bankası’nın içinde 367 kişi vardı? O kadar çok çalışan olması bana çok garip geldi ama sonra düşününce.. Orasının önemli bir mekan olduğu aklıma geldi, 367 kişi olabilirdi. Martin ve Profesör’ün dans ettiği, daha doğrusu Martin’in Profesör’ü dans ettirmeye çalıştığı(!) sahne mükemmeldi! Berlin ve Profesör bağına aşık olan biri olarak, Martin’i gerçek bir dost gibi gördüm. Berlin’in yokluğunu Profesör’e hissettirmeyecek gibi gözüküyor.

Rio’ya sorguda zehirli bir gaz veriliyor. Profesör ve Raquel telsiz kanallarına sızıyorlar. Çete sahte kıyafetler giyerek ve telsizden duyduğu birliğe uyarak bankanın önüne geliyorlar. Çok havalı bir sahneydi! Profesör’ün ne kadar zeki bir adam olduğu bir kez daha kanıtlandı. Her şeyi düşünebiliyor ya, her şeyi. Harika biri. Paralar dağıtıldıktan sonra meydandaki büyük ekrana bağlanıp Rio’nun yabancı bir ülkede tutuklandığını ve tüm direnişçilerin yardımına ihtiyaçları olduğunu söylüyor.

Çünkü sevmeyenleri kadar, sevenleri ve destekleyenleri de var. Hatta farklı ülke ve şehirlerde sembol haline gelmiş Dalí maskeleri.. Türkiye’de La Casa de Papel temalı bir sürü kafe var. Fransa, Hamburg gibi yerlerde Kadın Hakları Yürüyüşleri ve direniş biçimi olmuş bu maske ve kıyafetler. Bu da dizinin oldukça başarılı olduğunu gösterir. Denver’in oldukça cinsiyetçi yaklaşımı gecenin üçünce olay çıkarıyor. Stresten hem kendisini hem de Monica’yı uyutmuyor. Saçma bir şekilde Monica’ya defalarca çocuğuna annelik etmesini ve bir soyguncu olmadığını söylüyor. Monica anne olduğu için soyguncu olamıyor ama Nairobi için neden bir sorun yok? [ Tabii sonradan olacakları bilmiyordum.. ]

Denver ne kadar Rio için karısını tehlikeye atmak istemesede kabul ediyor ve bu işe katılıyor. Açıkcası ben de sevdiğim kişiyi tehlikeye atmak istemezdim. Gecenin bir yarısı çıkan kavgayı izlerken sokaktaki kavgalardan birini izliyor gibiydim. Gülmemi durduramadım çünkü oldukça karmaşık bir durumdu. Denver, cinsiyetçilik yapmamalısın! İspanya Merkez Bankası’nda insanların bir kısmı dışarı çıkartılıyor. Martin’in önderliği eşliğinde Helsinki ve Denver’in koyduğu bombalar patlıyor.

Jenerikte Berlin’in fotoğrafı var ve üzerine x şeklinde bir çizik atılıyor. Hiçbir jenerik bu kadar üzmemişti. Ayrıca Merkez Bankası’nın içi Kraliyet Darphanesi olarak kullanılan binaya oldukça benziyor. Velhasıl kelam, olaylar daha yeni başlıyor. Rio’ya kaldırılan bardaklar var, onun için 3 yılın ardından toplanıyorlar. Çete artık bir aile olmuş. Yeni katılanlar da oldu tabii. Bogotá, Moskova’ya benzemiyor mu? Onun yaptığı işte Bogotá’ya kaldı. Tam olarak aynı iş değil ama.. Palermo’nun Helsinki’ye davranışları aşırı sinir bozucuydu. Berlin de onun gibi davranırdı ama Palermo gibi değildi. Ayrıca Palermo oldukça sapık. Nairobi ve Tokyo başkanın odasına girip başkanı çıkarmaya çalışıyorlar. Acayip kin güttüğüm bir koruma var orada.

Gandía. 5 koruma Nairobi ve Tokyo’yu hedef aldığında Palermo’nun gelişi efsaneydi. Aniden birbirlerine ateş etmeye başladıklarında Palermo’nun olduğu kattaki içinde biblo olan bir cam kutu kırılıyor. Cam kırıkları Palermo’nun yüzüne zarar verirken en çok gözlerine zarar veriyor. Ne yalan söyleyeyim, üzüldüm burada. Çünkü biliyorum ki Palermo’da Berlin gibi, eğer biri canını verecekse ve can vermek herhangi bir işi çözecekse, bunu Palermo yapardı. Birkaç bölümde Rio’nun olmayışı garip gelsede Madrid’e getirileceğini biliyoruz. Bölümdeki en güzel sahne ise kesinlikle Cincinnati’nin doğum sahnesiydi. Denver’in oğlu olduğu gibi hastanede deli gibi bağırması.. Onu o kadar benimsemiş ki, telefonların toplanması gerektiği an da anne ve babalara her gün çocuklarıyla konuşma izni vereceğini söyledi. Anlaşılan o ki, Denver oğlundan uzak kalamaz. Ayrıca Denver ne kadar da değişmiş, öyle değil mi? Tam biraile babası olmuş, hem fiziksel olarak da değişmiş.

Sizce de Berlin tam bir İspanyol Beyefendisi olmamış mı? Zaten çok karizmatik bir adam ama bazı bölümler de giydirdikleri kıyafetler ayrı bir yakışmıştı Berlin’e. Berlin’in müzik ve dans sahnesi ise çok eğlenceliydi. Berlin varsa dans var, Berlin varsa müzik var. Keşke ölmeseydin de bizi hep gülümsetseydin..

Bogotá, kasanın kapısını açmaları için gönüllü birkaç kişi seçti. Berlin’in de dediği gibi kasa 16 dakika 15 saniyede su doluyordu. Nairobi’bin çılgın bağırışları eşliğinde kapı açılmadı, delindi. Bu arada seçtikleri kişiler çetenin adamlarıymış. Kapının bir bölümünü deldiler ve içeriye bir kaynakçı girdi. Profesör’e göre bu kadar kısa sürede James Bond bile o kaynağı yapamazdı. Bu yüzden bulabilecekleri en iyi kaynakçıyı bulmuş ve getirmişlerdi. Kırmızı alarm ve o rahatsız edici ses gittikten sonra Nairobi içeri girdi. İçerisi su dolu olduğundan yüzüyorlardı. Nairobi’nin altınları görünce ilk aklına gelen şey ise harika. Altın küpeler.. Bir de kasa kapısının açılış kısmı Berlin tarafından anlatılıyordu. Bu harika bir detay bence. Keşke ölmemiş olsaydın Andrés.. Arturito sırf Monica onunla gitti diye Berlin’den sonraki içerde işleri yöneten kişinin Denver olduğunu söyledi. Bana göre Palmero olmasaydı kesinlikle işleri yöneten Nairobi olurdu. Denver’i yakalatmak için böyle bir yola başvurduğun için, Monica’nın bebeğini kabul etmediğin için ve bencil olduğun için, senden nefret ediyorum Arturito!

Bu sezon Angel çok ön planda değil, güzel. Mari Carmen sonunda Angel’i bırakmış. Benim anlamadığım şey, Profesör’ün de dediği gibi Raquel intikam mı almak istiyor? Ve sırf Profesör için nasıl işini bıraktı?Denver’in vurduğu çocuğa (Miguel’e) çok üzüldüm. Ama güzel haber! Denver’in o muhteşem gülüşünü duyduk. Sanırım başka bir yerde de duymuştuk.. Miguel ile bir oyun oynuyor, film tahmin etmece. İlk sezonda Berlin, Arturito’ya soruyordu. Efsaneler ölmez, şekil değiştirir. İkisinin de robot olduğu bir filmmiş, ben de bilemedim. Denver Bey, Terminatörmüş. Sanıyorum ki Bogotá’nın konuşmasından etkilendi ve eski haline dönmeye, yakıp yıkmaya başladı. Sen bir babasın Denver, yapma. Profesör ve Raquel’e gelecek olursak, onların ilişkileri bayağı bir değişik. Hem kör hem de sağır oluyorlar. Çünkü dinleyebilecekleri ne var ne yoksa etkisiz kalıyor. Profesör, Albay Tamayo’yu arıyor ve Raquel’e yaptığı gibi ona da soru soruyor. Bu adamın huyu bu sanırım.. Ayrıca çok kibar, adap biliyor. Neden bilmiyorum ama bu bölüm ne Rio var, ne de Rio hakkında en ufak bir haber. Hani Madrid’e geliyordu? Nerede kaldı bu çocuk?Denver, Miguel’i vurdu. Ama sorun bir niye vurdu? Monica kendisiyle konuşsun diyeymiş. Ya siz evlisiniz, her tartıştığınızda birini mi vuracaksın sen? Babası öldüğü için kendisinin de öleceğini ve Monica’yı yalnız bırakacağını düşünüyor.Ve Monica bu sezon ayrı bir güzel, anne olmak çok yakışmış. Başkanı kasanın içindeki küçük kapıyı açmak için kasaya sokmak istiyorlar. Çünkü kasayı 3 saniyede açabilecek tek kişiymiş. Ama başkanın biyografisinde çok prensipli olduğu yazılıymış. Ah, ne kadar entellektüel.

İçeri girmem diyip duran başkan, iyice Denver’i sinirlendiriyor. Başkanın bir de Koroner Kalp Hastalığı varmış. İçeri girmeyeceğini söyleyip Denver’e tokadı çakıyor. Bizim Denver’e.. Ben bile sinirlendim, nasıl vurursun ona? Denver parmaklarını keseceğini söylediğinde, elini uzatıyor. Neye güveniyor bilmiyorum ama oldukça cesur bir adam, helâl olsun. Denver yediği tokadın acısını çıkarırcasına kafa atıyor adama. Adam 60 yaşında be, 60. Kafasını vurunca kanama başlıyor, nabzı artıyor. Kalp krizi geçirmesi an meselesi. Her ihtimale karşı yanında C-4 taşıyan çetenin yapacak başka bir şeyi kalmıyor. Çünkü çok az bir zaman kaldı. Bogotá tekrar dalıyor suya ve bombayı küçük kapıya yerleştiriyor.

Berlin daha önceden Profesör’ü uyarıyor. “Kapının ardındakilere bir miktar zarar verebilir, ama kapı kesin açılır.” Dediği gibi de oluyor kapı açılıyor. Ben Denver’in başka kimleri vuracağını, ölüm döşeğine getireceğini çok merak ediyorum. Sanırım Elite dizisinde karakterinden de dolayı.

Konfetiler patlıyor! Çünkü Rio, çeteye teslim edildi. Profesör’ün 40 rehine + Özel Kuvvetler askerlerini vermesine karşın Rio’yu veren Müfettiş Sierra, Rio’yu damat gibi giydirip İspanya Merkez Bankası’na getirdi. Ne getiriş ama! Halk bağırıyor ve Rio’yu gösteriyordu. Tokyo’nun da dediği gibi, aklı karışmıştı ama hâlâ çok yakışıklıydı. İspanya Merkez Bankası’na halotan adında bir gaz atıldı. Bu gaz 30 dakika içerisinde insanlarda uyuşturucu etkisi yapıyor ve bayıltıyor. Profesör ve Raquel’in karavanının çamura saplanıyor ve bir çiftçi Profesör’ü tanıyor. Oradaki çiftçiler Profesör’e yardım ettiler ve oradan zeplin geçmediğini söylediler. Üstüne üstlük onların paçalarını bile kurtardılar. Denver ve Miguel’in bir sahnesi de çok güzeldi. Denver karşısındaki bu genç adama kız tavlamak için neler yapması gerektiğini anlatıyor.. Hem de soygunda. İlk iki sezona baktığımızda Monica’nin Denver üzerindeki etkisini görüyoruz. Denver daha yumuşak biri olmuş. Monica, iyi ki varsın ya! Ayrıca enginarlara haksızlık etmeyin! Onları seven onlarca insan var. Vegan Monica’ya da selam olsun buradan.. Peki ya, Monica’nın böylesine soyguncu olması? Sanki doğduğundan beri soygun için yaşamış. Monica’nın doğum gününde olan Tokyo ve Nairobi sahnesine kalbimi bıraktım. Dostluklarının sezondan sezondan devleştiğini görmek beni çok mutlu etti. Bir yandan da Tokyo’nun kendisini suçlaması doğru.. Adadan gitmek istemeseydi bunlar olmayacaktı. Dua et seni seviyorum Tokyo..

Bir de Profesör, Berlin’e dediğin o şeye ne çabuk düştün sen? Aşk için iş bozulmazmış falan. Son iki bölümde umarım bir aptallık yapmazsın. Rio güzelce yıkandı, hazırlandı ve evine döndü. 6 bölümdür beklediğim şey bu bölüm gerçekleşti. Ayrıca Raquel’i baya takdir ettim. Annesi ve kızı ile tehdit edildi ama yine de Profesör’ü satmadı, sana da helal olsun Murillo! Ve Palermo’nun kurduğu tuzak çok iyi değil mi? Arada bir Martin arada bir Palermo.. Gerçek ad kullanmak yasaktı değil mi Profesör, üzgünüm. En efsanesi ise Özel Kuvvetlerin Bella Ciao eşliğinde videolarının çekilmesiydi. Delisiniz siz, deli. Bir de Moskova’nın hatırlandığı o sahne. La Bella Maria De Mi Amor şarkısı ve baba-oğul dans edişleri çok güzeldi. Önceden babasıyla dans ediyordu şimdi ise karısıyla.

Rio ve Tokyo sahneleri efsane olan bir bölümdü. Ne kadar gerek vardı bilmiyorum ama Profesör ve Raquel sıcak sahneleri çok saçmaydı. Profesör aynı kardeşine söylediği gibi bir kadına aşık oldu. Rio ve Tokyo’nun adadaki anları çok güzel değil miydi? Herkes çok mutlu, onlar beraberler. Ama Arturito’nun kuyruk acısını anlayamadım. Yok bak nasıl oldu, yok şöyle. Arturito, cidden çok iğrençsin. Keşke Monica silahı çektiğinde seni vursaydı. Oğlumu görmek istiyorum diye kendini yırtmana değerdi en azından. Nesin sen Arturito, kahraman mı? Rehine değişimi sırasında Rio’yu kesin vuracaklar dedim. O anı bekledim, gerginlik vardı resmen. Rio’nun üzerine dinleme cihazı yeleştirmeleri de çok zekice ama bizim Profesör onlardan daha zeki. 🙂 Raquel, bir yerde çok haklıydı. Profesör hangi hak ile Tokyo ve Rio’ya bir şey yapmasını söylüyordu ki? Denver’in de dediği gibi, patronları değilsin Profesör.

Ve söylemeden edemeyeceğim ama Alicia ‘da harika seviyede zeki bir kadın. Rio’yu aç, susuz bırakmaları beni çok üzdü. Bu onu sevdiğim için değil, Helsinki’ye de yapılsaydı ona da çok üzülürdüm. Operasyon için yardım edecek kişiye 10 milyon euro veriyorlar. 10 milyon euro! Rio’nun olanları anlattığı sahnede müfettiş bile üzülmüş gibiydi. Çok zor olmalı. Hücredesin, düşman bildiklerinin elindesin. Ve oturamıyorsun, tuvalete çıkamıyorsun. Profesör’ün müfettişten intikam mı almaya çalıştığını yoksa gerçekten aşık mı olduğunu anlamak için çok fazla düşündüm. Ama aşık olduğunu anladım.

Raquel ile Filipinler’de geçirdikleri günler çok güzelmiş. Hele de Raquel için, boşanmış bir kadın için aşkı yeniden bulmak çok önemlidir. Raquel onu seviyordu. Annesi ve kızıyla tehdit edilmesine rağmen Profesör’ün yanında kaldı. Küvette Tokyo’nun beni bırakma diye ağlaması çok iyiydi. Çünkü Tokyo hep Rio’yu küçük gördü. En azından bana böyle işledi. Onu sadece arzusu için kullanıyor gibi gelmişti. Bence hepimize ilk iki sezon böyle işlendi ama gördüğümüz gibi 2 yıllık bir arada Tokyo sanıyorum ki olgunlaşmış. Rio’da öyle. Kendisini birkaç yıl sonra baba olarak hayâl ediyor. Çünkü Tokyo’nun ne kadar özgür ruhlu bir kadın olduğu konusuna oldukça hakim. Ve lütfen Rio’nun koltuk altını alın ya, lütfen.

Sezon finalinde en üzüldüğüm şey kesinlikle Nairobi’nin vurulmasıydı. Ne yalan söyleyeyim, Raquel’in vurulduğunu düşündüğümde de çok üzülmüştüm ama asla Nairobi’ye üzüldüğüm kadar değildi. Ve Profesör, plana saygın yoktu, hem de hiç. Raquel ile bir ilişkiye başladıktan sonra her şeyi boşlamış bir Sergio izledik bu sezon. Bana sorarsanız ilk iki sezon operasyonun beyni Profesördü evet, ama bu sezon asla değildi. Herkes operasyonun beyni olabilirdi ama Profesör değildi işte.

Aşkı işi ile karıştırdı ve işler sarpa sardı işte. Ben Profesör’ün yerinde olsaydım, asla aşkın abinin planladığı operasyonun önüne geçmesine izin vermezdim. Evet aşık olabilirsiniz ama bunu en profesyonelin, operasyonun beyin bölümünde oturan adamın yapması çok saçmaydı. Rio ve Tokyo’nun ayrılmasına çok üzüldüm ama bir yandan da Rio’nun doğru yaptığını düşünüorum. Çünkü ayrılır ayrılmaz krndini içkiye verdi ve Denver’e sulanmaya başladı. Bunu kesinlikle ‘aşığım’ dediği Rio’ya -ayrılmış olsalar bile- ihanet olarak görüyorum.

Ayrıca Raquel sen nasıl bir polissin? Bir ağaca bile tırmanadın, ben delirdim sen tırmanmaya çalışırken. Profesör’ü satmayışın çok iyiydi.

Bence sezon diğer iki sezona göre daha az heyecanlıydı. Umarım Nairobi ölmez ve 4.sezonda Raquel’i kurtarmaya çalışmazlar. Çünkü Raquel işbirliğine girmez, asla konuşmaz. Tutuklanabilir diye düşünüyorum. İnşallah bizi yine bir sene bekletmezler ve 4.sezon daha uzun olur.

La Casa De Papel’in 4.sezonuna kadar sağlıcakla kalın!🍁💗

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!