Gelsin Hayat Bildiği Gibi 18. Bölüm Yorumu!

Sağlık sorunları sebebiyle vermek zorunda kaldığım mecburi aranın ardından hepinize merhabalar. Geçirdiğim onca tatsız günden sonra nihayet bugün yataktan çıkabilecek hale geldim ve dizinin bu bölümü de bana oldukça keyif verdi, böyle olduğu için çok mutluyum. Yorumlar konusunda iki bölüm atlamış olacağız ama canımız sağolsun diyelim, neticede konuşacak şey çok! Hadi başlayalım.

Zaten söyledim ama tekrar belirteyim, ufak bir iki detay dışında gerçekten çok güzeldi 18. bölüm. Bilardo başında konuşurken Sadi’nin “Derya benim-” diyişinden sonraki duraksamanın anlamsızlığına çok sinirlenmemeye çalışıyorum. Çünkü adamın Songül’e olan hisleri bin kez netleştirildi, sevgili gibi geçinip gidiyorlar, defalarca Derya mevzusu kapandı dendi farklı kelimelerle. Hala bu tatsız ısrar niyedir, hangi akla hizmettir gerçekten bilmiyorum. Benim methiyeler düzerek başladığım bölümün girişine bak ama kdjfhlkwdjşklwd.

SadGül yuvasındaki yaslanacak omuz sahnesi çok güzeldi. O samimiyeti hissettirmelerine bayılıyorum. Songül öyle diyince Sadi kolunu uzatıp ona yer açınca 🥺🥺 böyle oldum.

Melek’in annesi olacak aklıevvelin sapık kocasına kızı eve kitle tavsiyesi vermesine delirdim. Senaristlerin niyetleri konusunda da iyi düşünmeyi bırakacağım sanırım artık. Korku pornosundan zevk mi alıyorsunuz anlamıyorum ki. Bölüm boyu creepy creepy kızı takip etmesini izledik zaten, Allah’ın belası pis yaratık.

Başhekim çocuktan bahsedince Sadi’nin bi gardı düştü, yumuşadı, tavrı değişti. Ama sonrasında, tek bir soruşturmayla ikna olup, EMİN OLMADAN vur emri vermesi?? Öncelikle dostum, sen bu işleri bırakmıştın daha farklı yollar kullanamaz mısın, ikinci olarak bu nasıl tanık koruma, üçüncü olarak da masum insanlar öldü diye perişan olmuşken bu ne aleladeliktir? Neyse.

Songül birçok konuda iyi yazılırken karakoldaki akılsızlığına da anlam veremiyorum. Tamam adam babasının tanıdığı cart curt da, onun duygusallığıyla açıklanabilecek bi mallık değil bu şüphelenmeme meselesi. Yine gitti kurda kuzu emanet etti. Neyseki bekliyorduk Sadi’nin garantiye alma hamlesini, öyle de oldu.

Müdür ve serseri tayfa arasındaki ilişkinin ayrı bi tadı var. Güldürdü yine, güzeldi. Lise demişken bizimkilere geçelim. Aylin’in yine yersiz yersiz (bu sefer yerli kısmı bile yok düşünün) Gizem’e çıkışması kabak tadı verdi. Enough ergenlik kardeşim. ✋ Can’ın ortamı yumuşatması güzeldi. Gizem de artık alttan almayacak gibi, ki hakkı.

Songül – başkomiser sahnesinde bi cümlede “sebebini ve nedenini” kelimeleri geçti. Böyle anlatım bozuklukları yapmazsanız çok sevinirim teşekkürler iyi günler, takıyorum elimde değil.

Kızların eve bırakıldığı sahnede Can‘la Zülfo’nun oturalım mı diyalogları çok tatlıydı. İki aşık dumb izledik resmen kjlkdwjdkwljdwl. Sadi’nin horonvari hareketlerle hamsi yapması da güzeldi. Şimdi, gelelim DEVAMINA. Allah Allah naralarını duyuyor gibiyim. En azından benim için öyleydi, alevli kalplik yani jlkdjkld, sebebini anlatıyorum. (sebebini dedim farkındaysanız, sebebini ve nedenini değil 😜)

Öncelikle arkaplan müzikli kısım iyiydi. SONRASINDA, Devrim’in başarılı sarhoş taklidi olsun, alkolün verdiği etkiyle her türlü duygusu iyice coşan Songül olsun, ateş gibi bakan Sadi Payaslı olsun, birbirine dolanan parmaklar olsun her şeyiyle inanılmazdı. Başından sonuna muhteşem buldum sahneyi. İki yetişkinin bu şekilde flörtleşmesini, ya da her ne denirse, izlemek harika cidden. Dozunda thirsty her şey. Ayrıca, ikilinin bu tarz sahnelerindeki güzelliğinde aslan payının sevgili Devrim’le Ertan Saban’a ait olduğunu düşünüyorum. Senarist veya yönetmen dehası değil bence. Bu ikili hem çok güzel oynuyor hem de çok güzek doğaçlıyor. Alkışlarımızı sunalım hemen. 👏👏

Ayrıca kasetin çalınmasını anlatırken Songül’ün sinir krizimsi anı da müthişti, çok gerçekti, onu atlamayayım özellikle not almışım.

Tamirhanedeki eğlence sahnesine şok kere şok oldum diyebilirim. Daha “dıptıs” bir şey beklerken kızların bir anda kendilerini harem ağasını etkilemeye çalışan cariyeler gibi kıvırtmaya başlamasına şaşkınlıkla karışık güldüm + utandım. Güzel de oynadılar aferin de anlamsızdı bence. Birincisi roman mahallesinde miyiz, ikincisi tamam Karabayır kenar mahalle tadında ama bu yönü böyle yansıtılmamıştı. Öyle işte.

Araz Aylin’e “eşlik ediyim” derken çok insancıldı, bu ikilinin ilk düzgün couple sahnesi olabilir, bu da böyle bi not.

Gelelim bu eski zengin kızımızın anasına. Daha doğrusu ona ve kocasına. Oğuz‘un ölen adam konusunda ayıkır gibi olup ayıkamamasına baya sinir olmuştum, bir de hemen suçun üstünü örtme kararı alıp uygulamasına ama neyseki sonradan NİHAYET anladığı gösterildi. Hastag şükür diyelim.

Şimdi müthiş (!) bir sahneden bahsetmek istiyorum. Gizem, Mert, Araz, Aylin dörtlüsü. Aylin’in hem ufaktan Araz’a yeşil ışık yapıp hem hala malum konudaki tavırları, Araz’ın hem Aylin’den hoşlanmaya başlayıp hem Gizem’e nispet yapması, en garibi de Gizem’in bariz şekilde Araz’ı kıskanması (zaten okula döndüğünde de bi garip baktı) ve son olarak bunlar yaşanırken Mert’in bomboş etrafa bakması. Hayırdır aga, noluyoruz acaba. Ulan bu ne tuhaf sahnedir, hiç de gerçekçi değildi ayrıca, oturtamamışlar çok falsoluydu.

Ozan‘a olan şey aşırı üzücüydü. Ama tam o yaşta ve o karakterde, yaşam tarzında birinin yapacağı bir hataydı. 😞

İleriki bölümlerde yaşanacaklardan haberdar olduğum için Songül-Derya ve Sadgül sahneleri hep zehir oldu bana bu arada biraz dkldjlkjfkl söylemeden geçmiyim.

Konudan bağımsız bu bölümde yeni tema müzikler gelmiş çok sevindim, baya hoşlardı. Oğuz Aylin’le telefonda konuşurken haline üzüldüm, adam güzel oynamış. Karısı konusunda napcak merak ediyorum. Sadi’nin her ortama Polat Alemdar gibi girişi biraz komik olmaya başladı bu da başka bi maruzatım. Her karaktere sahne yazcaz derken Sadi’yi sürekli olay yeri müdahele yapıyosunuz olmuyor. Sahneleri öyle havalı çekmeseniz yersiz durcak, böyle olunca da fazla oldu artık işte anlayın. Tez vakitte bi çözüm buluna!! dermişim. Aylin’in de ÇİKOLATAYA iyi ki varsın demesi abartısı.. Yanlışlıkla oldu herhalde. Uygun cevap teşekkürlerdir çünkü, ve kafidir dostum. Şimdi bu hızlı özeti bi kenara bırakıyoruz.

sadi konuşurken benim haller

Kıvanç’ın organ mafyalığı itirafı çok dandikti, arkasındaki motivasyonu anlamakla beraber keşke daha düzgün yazılsaydı ve Derya da daha normale uygun tepkiler verseydi, biraz daha yavaş kabullenseydi misal?? Anladık ilk aşkın Yedi Emin de bu kadar da olmaz yani.

Zülmel‘in aylardır sevgili olmalarına rağmen el ele tutuşurkenki heyecanları çok mantıklı değildi ama tatlıydı, yalan yok. Bariz saçmalık olan şeyse şarkıya girdikleri birinci saniye etraflarına bir sürü kişinin akın etmesi, üstüne bir de bazılarının 50’lik falan atmasıydı. Dude, it’s Turkey.. En sanatsever benim diyenin bile oraya atacak 50 lirası yok inan bana. Bir de Melek Zülfo’ya geri seni seviyorum demedi dwjkjkjdkw utanıyo mu noldu hayırdır.

Derya Sadi konuşmasında her zamanki gibi Derya’nın replikler yerinde ve iyiyken Sadi’ninkiler zırvalamaydı. Hatta zaten aramızda bir şey yok açıklamasına bile gerek yoktu. Tekrar kamu spotu geçmeyeceğim.

Liseli bi kızla neredeyse babası yaşındaki adama havuzdan kurtarma sahnesi yazılması hakkında da konuşmak istemiyorum. Herkesin kafasında romantizmle özdeşleşmiş bu güzide sahneyi seçen aklınıza saygılar. (!) Tekrar ediyorum, bazı şeyler yüzünden, gidişata karar veren insanların iyi niyetini sorguluyorum artık. Neyse.

Son olarak, fragmanda verilmemiş olsa kötü adamımızın Gizem’in çalıştığı evle bağlantısı baya sürpriz olurdu fena bir hamle değil o, özellikle baştan beri planlandıysa. Bir de Ozan’ın haberini alınca annesinin mahvolması çok başarılıydı tüylerim diken diken oldu, herkes de beğenmiş zaten. Söyleyeceklerim bu kadar, eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim. Çok kısa süre sonra görüşmek üzere!