tds_thumb_td_300x0
Flower Of Evil Final | Yeni Bir Başlangıç

Merhaba sevgili dostlar ve K-Drama severler. Bugün dizimizin 16. yani son bölüm yorumuyla çıkıyorum karşınıza.

Geçen bölüm yolun sonuna gelen Beak Hee Seong son bir hamleyle polis memurunun silahını almış ve Cha Ji-Won’a doğru ateş etmişti. Do Hyun Su ise kendisini siper etmiş ve başından vurulmuştu. Bölümü, Do Hyun Su’nun derin bir uykuya, sessizliğe gömülüşüyle kapatmıştık. Gelin şimdi hep beraber son bölümü yorumlamaya çalışalım.

İlk tanışmalarından beri Cha Ji-Won’a karşı dürüst olamadığı için sürekli pişmanlık duyan Do Hyun Su bu suçluluk duygusundan kurtulmak ister. Daha da önemlisi aldığı isimden de kurtulmak öz kimliğiyle, hiçbir suçluluk ve pişmanlık duymadan yaşamaktır tek isteği.

Bölümün ilk dakikalarında Do Hyun Su’nun, ciddi bir yaralanması olmamasına rağmen bir ay baygın kaldığını öğreniyoruz. Uyandığında ise hafızasında, sahte kimlikle geçirdiği on beş yıla dair hiçbir iz yoktur. Yüreğimi titreten ama bir o kadar da halı gördüğüm, Do Hyun Su’nun yaralanmayı bahane edip geçmiş on beş yıla dair anıları silme sahnesi bölümün en etkileyici sahnesiydi diyebilirim. Geçmişi silerken Cha Ji-Won ve Baek Eun-Ha’ya ait anılar da gitti ama yine de bu konuda Do Hyun Su’yu suçlayamıyorum.

Kendine geldiğinde neler olduğunu anlamakta zorlansa da o artık bir suçlu değil kahramandır. Her ne kadar sahte kimlikle yaşamış olup Cha Ji-Won’u kandırmış olması, savcı tarafından lehine kullanılsa da halk gözünde yine de Do Hyun Su masumdur. Süren mahkemeler sonrası, köy ustabaşının da sahipsiz bir çocuğu istismar etmesi sebebiyle ablası da suçsuz bulunarak ceza almaktan kurtulur. Şimdi geriye bir tel şey kalır. Bundan sonra hayatına nasıl devam etmeli?

“Yağmur yağdığında mutlu oluyor, gülümsüyor. Yağmur yağdığı için mi mutlu yoksa yağmur sesinin gürültüyü bastırdığı için mi?”

Öğretilmiş çaresizlik belki de bir insana yapılacak en büyük kötülüktür. Do Hyun Su da öğretilmiş çaresizliğin pençesinde, içinde yaşadığı yılların büyük mutluluğunu hissetse de kıvranıp durur. Yaşadığı kazadan dolayı on dört yıl geriye gider ve yine kendine güveni olmayan, hissettiklerini zihninin oynadığı bir oyun sanan yıllar önceki genç Do Hyun Su oluverir. İşte bu süreçte zannettiğinin mi yoksa hissettiğinin mi gerçek olduğuna bir türlü karar veremez. Hepsinden ötesi ise karşısında duran kadına zarar verme korkusudur kendisini Cha Ji-Won’dan alıkoyan.

Ne diyordu Do Hyun Su; “Cha Ji-Won gördüklerine inanır. O yüzden içini görebiliyorum.” Cha Ji-Won’un bakışlarından onun ne istediğini anlayan ve yıllarca istediğini veren Do Hyun Su bu sefer aynı oyunu oynamak istemez. Çünkü artık Cha Ji-Won’u kandırmak istemez. Hem bölümün hem de dizinin en duygusal sahnelerinden birini daha yaşadık bu sahnede. Cha Ji-Won dört aydır kaybettiği aşkını aramaktadır Do Hyun Su’nun gözlerinde. Fark ettirmediğini sansa da bunu başarması imkansızdır. Kolay değil. On dört yılın adı var, alışkanlığı var. Fakat on dört yıl geriye dönen Do Hyun Su ikinci defa Cha Ji-Won’a yalan söylemek istemez. Hatırlamasa da bedeninin tepkileri doğrultusunda, sahte bir kimlikle ve karakterle insanları yıllarca kandırdığından emindir.

Do Hyun Su aslında bu kazayı bir sebep kıldı sahte olarak yaşadığı tüm geçmişinden kurtulmak için. Çünkü o yıllarca sevdiği kadına, Cha Ji-Won’a istediklerini söyleyerek kandırmış fakat bir yandan da bunun büyük pişmanlığını yaşamıştı. Onun unutmak istediği aslında Beak Hee Seong ve bu kimlikle geçirdiği zamanlardı. Üstelik o adamdan nefret ediyordu kendisini seven kadını yıllarca sahte kişilikle kandırdığı için, her ne kadar Cha Ji-Won o kişiyi tekrar bulmaya çalışsa da. Fakat Do Hyun Su hafızasını sıfırlarken yanında, çok sevdiği karısı ve kızı da gitmişti. Şimdi ise hissettiklerinin gerçek mi yoksa bedeninin bir oyunu mu emin değildi. İşte tüm bu bilinmemezlikler onun Cha Ji-Won’a adım atmasına engel oluyordu.

“Başlangıç noktası: Seher Yıldızı’nın dinlendiği yer.”

Mahkeme sonlanır, Do Hea Soo suçsuz bulunur ve serbest kalır. Artık bundan sonra hiç gerçekleştiremediği hayallerinin peşinden gitmek için bir süreliğine ülkeden ayrılır. Do Hyun Su ise hâlâ kendinden emin olamadığı için Cha Ji-Won’la tekrar bir araya gelmeye cesaret edemez. Cha Ji-Won ise Do Hyun Su’ya baskı yapmaktansa onu kendi haline bırakmanın daha doğru olduğuna karar verir. Görece çiftimiz ayrılmışlardır. Artık hayatında sevdiği iki kadın da olmayacağına göre, Do Hyun Su bundan sonra sorularının cevabını nasıl bulacaktır. Ne yapmak istediğine, nasıl yaşayacağına, hayatına ne şekilde yön vereceğine?

 Cevap, ablasının dediği gibi içindedir. İçindeki gerçek Do Hyun Su’ya kulak verirse elbette sorularına cevap bulacaktır. Yeni bir hayat kurmaya çalışan Do Hyun Su kendisine atölye bakmak için arayışlarda bulunur. Fakat ne gariptir ki gittiği yerlerde hep Cha Ji-Won’dan hatıralar canlanmaktadır belleğinde birer birer. Neden mi? Çünkü Do Hyun Su sadece Beak Hee Seong’dan kurtulmak istemiştir. İşte bu yüzden, bir süre sonra koşar adım gelir sevdiği kadınla olan hatıraları.

Atölye için aradığı kriterlere uyan tek ev ise “Seher Yıldızı’nın dinlendiği yer” yani yaşadıkları evdir. Do Hyun Su artık nerede mutlu olduğunu anlar. Fakat bu sefer de Cha Ji-Won tayinini istediğini ve buralardan uzaklara gideceğini söyler. Do Hyun Su ise hiç basetmediği Seher Yıldızı’nın hikayesini anlatmanın vakti gelmiştir artık. Çünkü nereye giderse gitsin tek huzur bulduğu Cha Ji-Won’un yanıdır ve geçmişte de şimdide de, aslında sürekli aklında olduğunu söyler. Sürekli hayal kırıklığından dolayı yorulmuş olan Cha Ji-Won yine de gideceğini söyler. Bu duruma çok üzülen Do Hyun Su Cha Ji-Won’u nasıl ikna edeceğini düşünürken, gerçek Do Hyun Su’yu ortaya çıkaran, yıllar önce söylenmiş o sihirli cümleyi söyler; “Sana iyi davranacağım. Seni gerçekten seveceğim.” Bu cümleden sonra Cha Ji-Won Do Hyun Su’nun hafızasında artık yeniden yer bulduğuna ikna olur. Artık bundan sonra yapacakları tek şey gerçek Do Hyun Su’yu bulmak olacaktır.

Gelelim minik prensesimize kapanışı, ona değinmeden yapmak olmazdı. Do Hyun Su’yu en çok üzen şeylerden birisi de kızını ve kızıyla yaşadıklarını hatırlayamamaktı. Acaba onun gözünde nasıl biriydi? Bu korkuları yüzünden Eun-Ha ile karşılaşmaktan çekinse de aldıkları karar neticesinde bunu uygulamak mümkün değildi. Yine dizinin en güzel sahnelerinden birisi diyebileceğim anlardı. Kızı koşup sarılınca hatıraların yeniden gelmesi. Elbette insan nasıl hatırlamaz ki böyle koşulsuz bir sevgiyi.

Başından sonuna kadar kurgusuyla, oyuncularla ve oyunculuklarıyla, çekimleriyle mükemmel bir diziydi. Ben izlerken çok keyif aldım. Tavsiyem izleyin, izlettirin. Çünkü hak ediyorlar.

Ve dizimizin daha sonuna geldik dostlar. Bu uzun ve güzel yolculukta bana eşlik ettiğiniz için hepinize sonsuz teşekkürler. Ben bu hikayenin yazım sürecinde büyük keyif aldım, umarım sizler de okurken aynı keyfi almışsınızdır. Sürçülisan ettiysek affola. Yeni dizilerde, yeni yorumlarda görüşmek dileğiyle kalın mutlulukla, sağlıcakla…☹

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!