tds_thumb_td_300x0
Erkenci Kuş 13.Bölüm: Savaş Meselesi

Geçtiğimiz hafta yayımlanan 12.bölüm, Can ve Sanem’in “lanetli kayalıklar”da birbirlerine açtıkları savaşla noktalanmıştı. 13.bölüme de bu savaş meselesiyle başlangıç yaptık. Sanem’in yine kaçmaya yeltenmesiyle Can’ın sinirleri tepeye fırladı haliyle. “Bana aşıksın.” dedi, baya iddialıydı. Can Divit’e yakışan bir tavırdı.

Sanem, kayalıklardan dönünce Osman’la buluşmuştu. Ama ortada çok saçma bir şey vardı. Sanem ağacın tepesine çıkmış, neyin savaşını başlattıklarını düşünüyordu. Uzun uzun düşündükten ve sorguladıktan sonra Can’ı aradı. O kadar şeyin üstüne bir de adama “Can Bey” demesin mi? Can da zaten sinirli ve savaşın da etkisiyle “Ya bana Can diyeceksin ya da bir tek kelimeni dinlemeyeceğim.” dedi, haklı adam!🤦🏻‍♀️Sanem’in “Savaş derken tam olarak neyi kastettin?” sorusunun üzerine Can’ın cevabı yine baya baya baya mantıklıydı. “Bugüne kadar sana bakışım, sana gelişim, sana kurduğum veya kurmadığım bütün cümlelerde aradığın yanıt var.” Yine çok haklı!

Öbür taraftan, Divit evinde kriz vardı. Can’ın Metin’e olan kızgınlığının üstüne Arif de tepki göstermişti. Can da eve gelince Arif içinde ne var ne yoksa saydırdı. Üç yakın dost oldukları için bir bakıma haklıydı da söylediklerinde. Yalan konusunda daha bir hassas olan Can Divit, “Kardeşim dediğim adam bana bunu yapar mı?” diye Emre’ye sordu. Onu asıl sırtından vuran Emre’ye. Tam da adamına sordu yani. Sanem de düşünceleriyle boğuşur vaziyette sahilde yürürken Can ile yaşadığı anları, Can’ın söylediklerini, Can’ın hâl ve tavırlarını düşünüyordu. Sonunda Can’ın ilgisinin aslında bayadır var olduğunu geç de olsa anladı. Sonrasında Ayhan’la buluştu ve Can’ın Arifle konuştuğu konunun aynısını konuşmaya başladılar. İkisi de farklı yerlerde birbirleri hakkında neredeyse aynı şeyleri söylüyorlardı.😅

Fikr-i Harika ajansı, Aylin’in şirketi ile ortak yapacakları araba firması reklamı için halktan birisinin senaryosunu seçeceklerdi. Ceycey, Leyla, Sanem, Osman ve Ayhan mahallede toplaşıp mailleri kontrol ederken bir yandan da senaryo yazma peşindelerdi. Hayal gücü geniş, yazı yazma kabiliyeti yüksek ve yetenekli bir kadın olmasından kaynaklı olarak Sanem’in senaryosunun seçileceği bariz belliydi.

Yine Can’ın evinde toplaşılacak ve senaryo işi halledilecekti. Sanem, her ne kadar “Gelmem!” diye tuttursa da gelmişti. Herkesin içeriye geçmesini bekleyen Can, Sanem her ne kadar değişik bir tavırla Can’a tepki vermeye çalışsa da onu takmadı ve içeriye geçti. Yani Sanem fos. Can mutfağa geçince Sanem durur mu peşinden gitti. Sanem’in yüzüne bile bakmayan Can, Sanem’den tepki gördüğü halde tınlamadı ve içeriye geçti. Sanem kendi kendine söylenirken Ceycey, Sanem’in Can Bey’le konuşmasına kulak misafiri oldu. Can Bey demek yerine Can demesi Ceycey’in garibine gitti ve neden bey demediğini sordu. Sanem de “Kendisi öyle istiyor.” dedi. Sanem yine Ceycey’e sır vermek için çabaladı ve Ceycey’e her şeyi anlattı. Ceycey, sır öğrenince kendinden geçtiği ve tam anlamıyla delirdiği için cidden deli danalar gibi bahçede koşturup durdu. En sonunda havuza atlayıp suyun içinde “Albatros Can Bey’miş.” dedi ve biraz olsun rahatladı. Rahatladı rahatlamasına ama herkesin aklına “Ne oldu?” sorusu vardı. Güliz konuyu toparladı ve Ceycey’le ekibi evlerine gönderdiler.

Akşam Sanemlerin evinde yemek zamanı geldiğinde patron-çalışan konusu açıldı. Mevkıbe, patron ve çalışan arasında neden aşk olsun diye bahsederken Leyla da Emre’ye beslediği aşktan dolayı gerildi ve tepki gösterdi.

Sanem o esnada kremlerini yapıyordu ve Can’ı düşünüyordu. Can da elinde Sanem’in dileğiyle Sanem’i düşünüyordu. Sanem kremlerini tek tek yapıp her birinin üstüne “C.” ve Can’la yaşadığı anıların mekanlarını yazıp yapıştırdı. Can da Sanem’in dileğini açtığında gördüğü şeye karşı tebessüm etmekten kendini alıkoyamadı. Dilekte de “C.” yazıyordu. Sanem, resmen açık açık Can’ı dilemişti. Tahmin ediyorduk tabii ki, ama görünce farklı oldu 🙂

Sabah şirkette Ceycey ve Sanem konuşurlarken Can şirkete geldi. Sanem’in “Günaydın”ına karşılık tek bir kelime etmeden odasına yönelen Can aslında bu tavrında çok haklıydı. Hatta bana kalırsa Sanem’e karşı bu tepkiyi çoktan vermesi gerekiyordu.

Deren herkesi toplayıp senaryonun kazananını açıklayınca Sanem şaşırdı ve tabii ki mutlu oldu. Zaten onun kazanacağı belliydi. Sanem kimseye söylemedi ama Can tabii ki Sanem’in tavırlarından onun olduğunu anlamıştı.

Sanem Can’a çay götürmek için odaya girdiğinde Can ve Deren’in konuşmasını duydu. Akşam beraber bir yere gideceklerini duyunca tepki verdi, toparlayabilmek için de Erkenci Kuş rumuzlu senaryo kazananı -kendisi- hakkında bir şeyler uydurdu. Saçma bir şekilde de olsa toparlayabilmesi iyi oldu, hem savaşı kaybetmemek adına hem de Deren tarafından fark edilmemek adına…

Güliz şirkete gelen Osman’ın falına bakarken Leyla yanlarına geldi. Aralarında bir şeyler olacağını sezdiğinden ve muhtemelen kıskançlığından aralarına daldı. Ama ne yaptıysa aralarına girmeyi başaramadı.

“Erkenci Kuş” rumuzlu senaryo kazananı gizli numaradan Can’ı aradı. Can, bulunduğu yerin az ilerisinde saklanarak telefonla konuşan Sanem’i görünce alaylı bir şekilde konuştu ve telefonu kapatırken de “On dakika içinde odamda ol Erkenci Kuşşş.” dedi 😅 Sonra Güliz’i yakalayıp dedikoduyu söyledi ve “Hadi yay.” dedi. Can’ın Güliz’in dedikoducu kişiliğini çözmüş olması harika!😅

Can’ın odasına gidip bu işte çalışmak istemediğini söyleyen Sanem’le Can’ın arasında tam olarak gerilim dolu anlar yaşandı. Projeyi devretmek istediğini söylediği halde Can kabul etmeyip “Burada çalışamazsın.”diyerek posta koydu. “Ben ekibimde her güzel şeyi eliyle iten birini istemiyorum.” dedi ve resmen Sanem’i kovdu. Onun şaşkınlığını yaşıyorken Sanem bir hırsla -nasıl oldu bilinmez- toplantı mahaline daldı. Can bu durumdan memnun kaldı tabii, hemen reklamı yapılacak olan şirketin sahipleriyle tanıştırdı. Sonrasında şirket sahipleri Can’la konuşarak Aylin’in Fikr-i Harika Ajans’ta danışmanlık yapmasını istediklerini dile getirdiler. Aylin tabii ki her zamanki sinsiliğiyle önceden bunu konuşup ayarlamıştı. Aylin asistan olarak Sanem’i istedi, tabii ki yine CanEm’in aleyhine bir şeyler planlamak içindi.  Şirkette üç ay boyunca Aylin’i çekecek olmaları ve bizim de ekran karşısında sinir krizi geçirecek olmamız baya kötü, baya baya kötü!

Can ve Sanem arşivde karşılaştılar. Can hâlâ mesafeliydi. Sanem de bunu tepkili bir şekilde dile getirdi. Can yaklaştı, “Bu mesafe iyi mi?” diye onay istedi ama Sanem kabul etmedi. Sanem kabul etmeyince daha da yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı. Sanem’in “Seni çekici bulmuyorum.” sözlerini kullanarak Sanem’in dibine girdi. Sanem’i etkisi altına aldığı anda geri çekildi “Sanem Aydın, kaybedeceğin savaşa hiç girme bence!” dedi ve yanından ayrıldı. Bu da taktik. Hatta Ayhan’ın da bölümde dediği gibi “Taktik maktik yok bams bams bams!”

Reklamın çekileceği mahallenin bulunması için Can, Sanem’i Kerim’le gönderecekti. Bunu öğrenen Sanem soluğu Can’ın yanında aldı ve “Sözleşmede seninle gitmem gerektiği yazıyor.” diyerek Can’ı ikna etti. Beraber mahalle arayışına gitmek üzere yola koyuldular. Can’la başbaşa olduğu için gerilen Sanem, bir üşüdüm bir sıcakladım derken iyice dengesini şaşmıştı. Sanem radyoyu açtığında Can şarkı seçip açtı. Seçtiği şarkı romantik bir şarkıydı. Birbirlerine attıkları kaçamak bakışlar sahnenin romantizmini kat kat artırıyordu!

Herkese kendi fotoğraflarını imzalayıp dağıtan Zebercet, Osman gibi ünlü olma çabasındaydı. Mahallede yine fotoğraflarını dağıtırken polisler geldi ve Zebercet’in asker kaçağı olması sebebiyle onu alıp götürdüler. Cihan Ercan beyefendi diziden mi ayrıldı bilemiyorum, eğer öyleyse üzüntümü dile getirmek istiyorum. Çünkü enerjiyi yükselten karakterlerden birine hayat veriyordu. Eğer diziden ayrılmıyorsa bu sahnenin diziye ne katkısı olacak merak ediyorum…

Mahalleleri tek tek gezen CanEm’in son durağı Sanem’in oturduğu mahalleydi. Bu tabii ki Can’ın fikriydi. 4 ayrı oda gerekiyordu ve bu odalardan birinin Sanem’in odasının olmasını talep edip, odaya yöneldi. Odaya girdiğinde dikkatini çeken ilk şey “Milena’ya Mektuplar” kitabıydı. Sonrasında aynaya asılı olan Sanem’e şifresini yani “Albatros”u yazdığı kağıt ve duvardaki albatros resimleri dikkatini çekmişti. Odadan çıkarken ise Sanem’in üstüne yazı olan kremlerini gördü. “C. ne?” diye sorduğunda “Cavidan teyze.” cevabını aldı, o da Sanem’e karşılık olarak dileği Sanem’e uzattı ve “Bende de var bir Cavidan Teyze, dilek ağacında buldum.” dedi. Sanem’in sert çıkışı üzerine yine gerilim ortamı oluştu ve Can içinde dolan ne var ne yoksa söyledi. Sanem’in tavırları yüzünden sevmediğini düşündü. “Artık rahat edebilirsin, zerre kadar inanmıyorum senin beni sevdiğine. Tebrik ederim Sanem, savaşı sen kazandın…” deyip evden çıktı. Sanem her ne kadar peşinden gelip ikna etmeye çalışsa da nafile.

Akşam olduğunda Can, Deren’e verdiği sözü tutmuş ve onunla buluşmuştu. O sırada pişmanlığından dolayı kendini affettirmek isteyen Sanem Can’ın evine gidip dört saat boyunca onu beklemiş. Can eve geldiğinde Sanem’i bahçede otururken gördü ve yine mutluluğuna engel olamadı. Sanem’in yanına gidip oturdu. Daha önce rüyasında gördüğü anın gerçek olmasına şaşıran Can bunu tabii ki dile getirdi. Can’ın yönelttiği her soruya “Çünkü seni seviyorum.” cevabını veren Sanem hepimizi şaşırtmıştı doğrusu. Üstüne bir de, “Kendimden bile daha çok seviyorum.” deyince hepimiz için akan sular durdu…

Erkenci Kuş’un 13.bölümü de bu şekilde sona erdi. Her geçen bölüm daha da heyecanlı geçiyor. Umarım dizi hiçbir zaman bu enerjisini kaybetmez…

Haftaya görüşmek üzere…

Sevgiyle kalın…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!