Bu yazımda, Can Yaman hayranlığım sayesinde izlemeye başladığım Erkenci Kuş dizisinin CanEm çiftinin en çok sevilen sahnelerinden bahsedeceğim. Yaz dizileri için hep klişe denir ama bence klişe olsa bile bizi eğlendiren, güldüren, yeri geldiğinde de hüzünlendiren diziler hep ekranda olmalı! Erkenci Kuş da bu dizilerden biri.
Lafı daha fazla uzatmadan asıl mevzuya geçeyim.
1- YÜZÜMÜ GÖRMEYECEKSİN – 8.BÖLÜM
Sanem, Can’a git dedikten sonra istifa etti ama yapması gereken bir iş vardı. Dosyalar da Can’ın evinde olunca mecbur gitmek zorunda kaldı. Sanem’in meşhur kafa sesi yine devreye girince Sanem, birkaç bahaneyle çalışmasını Can’ın evinde yaptı. Bakışmalar, dalıp gitmeler de vardı tabii. İş bitti ve Sanem kalmak için başka bahane bulamayınca mecburen gidecekti. Sevdiği adama elini uzattı ve saçma olduğunu bile bile “Her şey için çok teşekkür ederim, sizinle çalışmak çok güzeldi.” dedi. Can da ‘sen saçmaladığını farkında mısın’ dercesine bir bakış attı ve Sanem’i elinden tutup çekti ve sarıldı. Duygu yüklü, derin bir sahneydi. Yayınlanan 11 bölümden şahsen benim en sevdiğim sahne 8.bölümün bu sahnesiydi. Eminim ki diğer fanlar da bu sahneyi çok seviyordur.
2- SENİ GÖRÜNCE DAYANAMADIM – 3.BÖLÜM
3.bölümün bu sahnesi, tüm fandomun en sevdiği sahne olmaya adaydı. Nefessiz bir şekilde izledik resmen. Aslında Sanem’in deniz kenarında yürürken kurduğu bir hayaldi. Sanem denize giriyor, o sırada Can geliyor ve “Seni görünce dayanamadım.” diyor. Orada bir yakınlaşma oluyor. Sanem o anın gerçekliğine inanamamış, “Hayal görüyorum sanki.” diyor, Can da “Şu an hayal görüyorsun zaten.” deyince Sanem’in de bizim de o güzel hayalleri gerçek anlamda suya düşüyor. Ama her şeye rağmen 3.bölümün bu sahnesi tüm fandomun beğenisini topladı.
3- DUYGUSAL ANLAR – 4.BÖLÜM
4.bölümde büyük bir ajans iş için Fikr-i Harika ajansı denetlemeye gelmişti. Sanem teftişi baltalamak zorunda olmasına rağmen Ceycey’e yardım etmek için çalışanların vakit geçirebilecekleri özel bir ortam hazırlamıştı. Deren de beğenmeyince Sanem’e birkaç şey söyledi, kalbini kırdı haliyle. Müşteriye de gösterilmeyince eksik puan aldılar. Güliz ve Ceycey aralarında konuşurlarken Can duydu ve durur mu? Doğru Sanem’in yanına gitti. Sanem ağlayarak etrafı toplarken Can Sanem’i teselli etmeye çalıştı. “Burası çok güzel olmuş, senin gibi.” dedi, ama Can’ı kötü kral olarak bilen Sanem dalga geçtiğini düşündü ve orayı terk etti. Her şeye rağmen çok naif bir sahneydi.
4- BANA ELLERİNİ VER – 5.BÖLÜM
Can ve Sanem, Can’ın gizli kulübesinde baş başa akşam yemeği yediler. İçki de içince Sanem haliyle sarhoş oldu. Dans etmeyi seven Sanem müziği açtı ve “Pişt kötü kral, gel.” diyerek Can’la dans etmeye başladılar. Dans ederlerken Can cesaretini topladı, “Aradığın albatros benim.” dedi. Ama Sanem Can’ın göğsünde huzurlu bir halde uyuduğu için duymadı tabi. Can da söylediğiyle kaldı. 5.bölümün bu dans sahnesi hepimiz için özel bir yerde..
5- SANA BİR ŞEY OLMASIN – 7.BÖLÜM
7.bölümde Sanem Can’ın fotoğrafçılık lisansının elinden alınmasına neden olan hackerın evine gittiğinde Emre’yle karşılaştı. Hacker da Aylin’in çalışanı olunca Emre de ortaya çıkmasın diye suçu kendi üstüne aldı. Sanem sinirlenip “Can beye gerçekleri anlatacağım.” Dediğinde Can içeri girince herkes şok oldu. Sanem tam gerçekleri anlatacakken hacker Sanem’i iterek kaçtı. Sanem başını vurunca Can da endişelendi. Sanem’e sıkı sıkı sarıldı ve hepimizi ekran karşısında eritecek vaziyete getiren o cümleyi kurdu; “Sana bir şey olmasın.” Hep diyorum, çok güzel seviyorsun Can Divit!
6- SANEM ALBATROS’U TANIDI MI? – 5.BÖLÜM
Tüm şirket toplanıp kampa gittiklerinde oyun oynadılar. Sanem’in gözlerini bağladılar ve dokunarak kim olduğunu anlamaya çalışmasını istediler. Sıra Can’a geldiğinde o kadar uzun süre yüzüne, sakallarına, gözlerine dokundu ki. Dedik Sanem Can olduğunu anladı, hem de albatrosu buldu. Ama inadına yenilip “Tanımıyorum.” dedi. Can’ın bakışı içimizi acıtmıştı. 5.bölümün bu sahnesi de çok güzeldi..
7- GELİN KAYASI – 3.BÖLÜM
3. Bölümde Arzu’yu bulmak için çıktıkları bisiklet gezisinde biraz mola veren CanEm, ‘Gelin Kayası’na denk geldi. Sanem de durur mu anlatmaya başladı Gelin Kayası’nın hikâyesini. Hikâyedeki en güzel kısımsa; “Sevdiğime kavuşamayacaksam, ya kuş olayım, ya taş olayım.”
8- SANEM VE ALBATROS’UN BÜYÜK KAVUŞMASI – 11.BÖLÜM
Sanem hem Albatros’u arıyor, hem Can’ı düşünüyor, hem de Albatros’un Can olmasını istiyordu. 11.bölümde Polen’in doğum günü partisine gitmek yerine opera binasına gidip Ceycey’in yanında olmayı seçti. Partide Sanem’i göremeyen Can, Sanem’in gelmemesinin sebebinin büyük bir yanlış anlaşılma olduğunu öğrenince, onu tekrar kazanabilmenin yollarını aramaya koyuldu. Yine opera binasına Albatros olarak gidip artık kendini belli etmeye karar verdiği an, Sanem’den gelen “Keşke..” mesajıyla iyice emin oldu bunu yapması gerektiğine. Hazırlanıp opera binasına geldi. Locada Albatros’la olan anılarını düşünen Sanem’i görünce ışıkları kapattı ve Sanem’e yaklaştı. “Keşke demişsin, devamını merak ettim.” demesi üzerine ne cevap vereceğini düşünen Sanem’in gözüne Can’ın, yani Albatros’un, meşhur ayakkabıları çarptı. O an Can’ın Albatros olduğunu anladı ve şaşkınlığını tabii ki gizleyemedi. Can da Sanem’in artık anladığını fark edince ona iyice yaklaştı ve öptü. Böylece Albatros ve Sanem sonunda kavuşmuş oldular.
9- GEZGİN TAŞLARININ HİKÂYESİ – 6.BÖLÜM
6.bölümde Can fotoğrafçılık lisansı elinden alınınca büyük bir boşluğa düştü ve kendini doğal alana atmak istediği için ormana gitti. Ona önemli bir haber verilmesi gerekiyordu ve kimse ona ulaşamıyordu. Sanem atağa geçti ve Can’ı her nerede bulabileceğini düşündüyse, o yerleri aradı. Zor da olsa Can’ı buldu. Arada konuşmalar geçti ve konu Can’ın elinden düşürmediği o taşlara geldi. Can o taşların hikâyesini anlattı. “Ay ışığını içlerine çekiyorlarmış. Koyu olan ayın gizli ve görünmeyen yüzü, beyaz olan ayın aydınlık yüzüymüş. Her insan iki parçadan oluşurmuş; biri gizli ve kırılgan tarafımız, diğeri de sadece sevgiyle bakanların görebildiği aydınlık tarafımız..”
10- BU GECE SON – 8.BÖLÜM
8.bölümde Remide Hanım Can ve Sanem’i bir yere kilitleyip baş başa kalmalarını sağlamıştı. Can elini kesince Sanem endişelendi ve kantaron yağı sürerken aralarında upuzun bir bakışma geçti. İç sesleriyle birbirleriyle konuşuyorlardı adeta.
+Bu gece son.
-Bu gece son.
+Yarından itibaren görmeyeceğim seni.
-Güzel yüzünü, sesini.
+Bir uzatsam elimi şu an.
-Şu an uzatsam elini bir daha hiç bırakmam.
+Sesim çıkmıyor. Söylediğim onca yalan, beni senden sonsuza dek ayırıyor.
-Sesim çıkmıyor. Beni istemiyorsun. Gerçekten sevsen, gitmezdin.
+Gerçekten tanısan, beni sevmezdin.