En Güçlü Kadın Karakter | Melinda May

Son zamanlarda kadın karakterlerin hak ettiği önemi aldığı ve gereken ilgiyi gördüklerini biliyoruz. Bu konuda öncü kurumlardan biri olan Marvel, Agents of Shield dizisinde çıtayı çok çok yukarılara taşıdı. Bugün, izlerken beni hem şaşırtan, hem de keyiften tabiri caizse delirten bir kadından bahsedeceğim. SHIELD’ın efsanesi: Melinda Qiaolian May. Anlatmak için sabırsızlanıyorum.

Öncelikle neden “en güçlü” diye tanımladığımı söylemek istiyorum. May, hem fiziksel hem de ruhsal/psikolojik olarak şimdiye kadar gördüğüm en sağlam kadın. Harika bir ajan, muhteşem bir dövüşçü ve çok zeki biri olmasının yanı sıra, olaylar karşısında soğukkanlılığını koruyabilmesi, duygu kontrol kapasitesi, analiz yeteneği ve saymakla bitmeyecek tonla şey.. Bütün bu özelliklerin hepsi tek bir karakterde toplanınca, haliyle ortaya çok güzel bir sonuç çıkıyor.

May’in iradesi de çok güçlü. Bu yönü sayesinde kem kendini, hem de çevresindekileri güzelce yönetebiliyor. Yönetmek derken, hiçbir zaman ekibin başı olmadı yanlış anlaşılmasın. Ama söyledikleriyle, hareketleriyle, yönlendirmeleri ve yaptıklarıyla her zaman, herkesin doğru olanı, gerekeni yapmasını sağlıyor. Bilgili, tecrübeli ve eğitimli.

Fiziken kendisinden çok daha iri kişileri kolaylıkla alt edebiliyor, tehçizat bakımından üstün kişileri silahsız şekilde yenebiliyor ve süpergüçleri, insanlarda olamayan ekstrem özellikleri taşıyan canlılarla bile mücadele ediyor. Her zaman kendisini ve sevdiklerini korumanın, kurtarmanın bir yolunu mutlaka buluyor. 

May’in güçlü olduğu konulardan biri de başkalarını eğitmek. Dizideki pek çok karakterin, onun elinden geçtiğini söyleyebiliriz. Ajanlar dövüşmeyi, taktiksel düşünmeyi, risk hesaplamayı, sakin kalmayı ve daha birçok şeyi ondan öğreniyor. Hatta izleyen bizler gibi, onun gibi olmaya imreniyor. Bütün bunlar kanlı canlı, üstelik çok güzel bir kadın üzerinde görmek de, itiraf etmeliyim ki çok çekici bir durum. Sizce de öyle değil mi?

Melinda’nın güçlü tarafları bu kadarla bitmiyor. Onun hayret edeceğimiz derecede iyi olduğu şeylerden biri de “üstesinden gelmek”. Bu kavramla neyi kastettiğimi şöyle açıklayayım. May, diğer tüm karakterler gibi çok zor şeyler yaşıyor, defalarca kayıplar veriyor, ölümden dönüyor, acı çekiyor ve tabii ki zor kararlar alıyor. Ama tüm bunları yaparken onu öyle yıkılmaz bir halde görüyoruz ki, zaman zaman duygusuz bir taş yığınıymışçasına dikiliyor karşımızda.

Ağladığını çok az görüyoruz, hatta şaşırıp üzüldüğü anlar bile sayılı ama bu onun duygularının olmadığını değil, aksine ne kadar yoğun duygulara sahip olduğunu ama onları kontrol altında tuttuğunu gösteriyor. Bunu açık şekilde anlayabiliyorsunuz izlerken.

May’in güçlü olduğu bir diğer şey ise cesaret. Ne olduğunu dahi bilmediği onlarca şeyle savaştı, farklı zamanlarda farklı yerlerde birçok derdin tam ortasındaydı ama her zaman koruduğu tek bir duruşu vardı: pes etmemek. Bir kere bile tamam diyip sustuğuna, geri çekildiğine, bıraktığına şahit olmadık. Her seferinde sanki yeniden doğuyormuşçasına bir güçle, hırsla atağa geçti. Onu May yapan şeylerden biri de buydu. En belirgin karakter özelliği.

Çelik gibi irade, çok sık yaralanan ama ölmeyen bir vücut, mümkün olduğunca korunan bir psikoloji ve dillere destan bir sadakat. Tam bir görev insanı. Yenilmeyen, zorluklarla alay eder gibi bir güçle yaşamaya devam eden bir kadın. Umudun kanlı canlı nefes alan hali. Ve tabii ki bahsetmezsem çok büyük ayıp edeceğim Ming-Na Wen oyunculuğu. Bu karakterin bu kadar güzel olmasının en büyük sebeplerinden biri kesinlikle bu. Kendisi gibi neşeli, çok gülen birinin sezonlar boyu ketum, agresif birini canlandırması, sonrasındaki değişimleri inanılmaz güzel geçirmesi ve harika mimikleriyle, kendisi en büyük alkışları hak ediyor. Vücudunu, sesini ve bakışlarını şahane kullanıyor. 

Buradan, bu karakterin yazımında, oynanmasında, sahnelerinin çekilmesinde, en ufak detaya kadar emeği geçen herkese çok teşekkürler. Bunca yıl sonra gelip, bütün listelerimin başına geçen harika bir karakter tanımış oldum. Görüşmek üzere!