Durukan Çelikkaya: ‘’Oyunculuk bana daha gerçek ve cesur yaşamayı öğretti.’’

Sahneye ilk adımını attığı günden bu yana, Durukan Çelikkaya’nın oyunculuğunda dikkat çeken bir şey var: samimiyet. Her karakterin ruhuna dokunan, o karakteri seyircinin kalbine taşıyan bir samimiyet bu.

Yeni sezonda Ben Leman dizisiyle bir kez daha karşımıza çıkan Durukan Çelikkaya ile biraz Can karakteri biraz oyunculuk biraz da setin dışında kalan “gerçek” Durukan’ı konuştuk.

  • Seni çok iyi tanıyan birine sorsak sence Durukan Çelikkaya’yı bize nasıl anlatırdı?

Bu benim hangi yakınıma sorduğunuza göre değişir, eminim ki her yakınım farklı cevap verir. Ama ortak cevapları herhalde eğlenceli, absürt, uyumlu, kendi halinde.

  • Çocuk oyunculuk deneyimin, sonraki rol seçimlerinde sana nasıl bir bakış açısı sağladı? Sence oyunculuğa erken yaşta başlamak bir avantaj mı?

Çocukken genelde olabildiğince tecrübe kazanabileceğim işlerde oldum ve onlardan bir şeyler öğrenebileceğim oyuncularla oldum. Erken yaşta pişmeye başladım. Bunlar çok büyük avantajlar ama erken yaşta başlamanın başkalarında tutkuyu öldürdüğünü gördüm. Geçmişin gölgesinde kaldıklarını ve Bir çocuğun kaldıramayacağı ilgi ve baskıyı gördüm. Bu yüzden riskli ama atlatabilene çok büyük deneyimler ve tecrübeler verdiğini düşünüyorum. Erken yaştan setin atmosferini ve dinamiklerini öğrendiğim için gelen rollerde beni nasıl bir şeyin beklediğini tahmin edebiliyor oldum. Bu proje seçmemi etkileyen unsurlardan biri oldu tabi ki.

  • Sektörde “iyi ki yaptım” dediğin bir karar var mı?

Avrupa Avrupa projesinde yer almam. Dedemin insalarından sonra fazla önplanda olmadan, yüzümü eskitmeden tecrübe kazanmam. Bir çocuğun bir anda fazla ilgi ile karşılaşması onu yıpratabilir ve sonraki hayatında etkileri devam edebilir. Bu anlamda avrupa avrupa benim için inanılmaz güzel bir seçim oldu. Hiç göz önünde olmadan 3 yıl kadar işimi yaptım hem de bir çocuk olarak hayatıma devam ettim.

  • Seni bu sezon ”Ben Leman” dizisinde Can karakteriyle izliyoruz. Rolü kabul ederken en çok çekildiğin şey neydi?

Can’ın çok sert ve keskin bir iskeleti yok, bu oyuncuya da alan veren bir durum. Can’ı şekillendirebilme fırsatımı ve potansiyelimi gördüm. Kırılganlığını umursamazlığıyla gizlemeye çalışan bir çocuk olması, sakladığı, bastırdığı duygularının olması, alt metninin daha dolu olduğunu hissettirdi bana. Duygularını ve acılarını gösteren karakterlerdense onları saklamaya çalışanlar hep daha çekici gelmiştir.

  • Can karakterini okuduğunda ilk aklına gelen duygu neydi? İzleyiciler Can karakteri hakkında ne hissetsin istersin?

Bir duygudan ziyade bir durum gördüm. Arafta kaldığı bir durum. Ergen bir çocuk olarak daha fazla hissettiği güçlünün yanında var olma isteği ile aslında sakladığı vicdanının arasında arafta kalma durumunda. İzleyicilerin Can’ın şakalarındaki, ani agresif çıkışlarındaki, alaycılığında ve gerginliğindeki sakladığı duyguyu bulmaya çalışmalarını isterim.

  • Tozluyaka’da yakın arkadaşlarınla birlikte rol alıyordun. Ben Leman’da da benzer bir atmosfer var gibi görünüyor. Set arkadaşlarınla olan ilişkilerin performansını etkiliyor mu? Yeri gelmişken unutamadığın bir set anını da duymak isteriz. 🙂

Evet benzer bir atmosfer var. 5 genç olarak çok iyi anlaştık. Set dışında da, sette de çok eğleniyoruz. Ben bu kadar da iyi anlaşabileceğimizi ve eğleneceğimizi düşünmemiştim. Kolektif olarak çıkarılan işlerde enerjinin uyumu çok daha fazla önemlidir. Tabi ki bu yüzden aramızdaki bu güzel enerji bizi çok iyi etkiliyor. Bireysel olarak göstereceğimiz performanstan ziyade birlikte ortaya sunacağımız şey, böyle işlerde daha önem taşıyor.

Bu setten ufak bir anı söyleyeyim, anıdan ziyade keyif aldığım an. Can bir yerde sarhoş oluyor ve Karan onun omzuna girip taşıyor. O sahnede Kaan’a işleri çok zorlaştırmıştım.

  • Şimdiye kadar oynadığın karakterler içinde seni en çok hangisi etkiledi? Empati kurmakta zorlandığın bir karakterin oldu mu?

Burak (Annem Ankara) etkiledi. Ben genelde karakterlerimle çok derin bir empati kurmuyorum. Onu içime sokmaktansa yanımda arkadaşım olarak geziyorum. Daha derin bağlar yerine yüzeysel bağlar kuruyorum. Fakat Burak bir süre sonra içime girmişti. Derdi ve sorunluluğun büyüklüğü beni ister istemez onunla fazla haşır neşir yaptı. Hiçbiri ile çok derin empati kurmadığım için daha az empati duyduğum olmadı.

  • Oyunculuk sence bir kaçış mı yoksa bir yüzleşme mi? Oyunculuk bana bunu öğrettiği dediğin bir şey var mı?

Kesinlikle bir yüzleşme. Zaten oyunculuğun hem güzel hem de zor yanı uzun vadede bu yüzleşme oluyor. Gerçekte kaçtığın dürtülerle yüzleşmek zorunda kalıyorsun. Kendini her zaman keşfetmek durumundasın, aksi takdirde oyunculukta olduğu yerde sayan biri olursun. Bu yüzden kendinin en karanlık, en uğramadığın ücra köşelerine girip kurcalaman gerekiyor. Oyunculuk bana bunları öğretti diyebilirim, Biraz daha gerçek ve cesur yaşamayı.

  • Oynamaktan en çok keyif aldığın duygu (komedi, aşk, öfke, üzüntü vb.) hangisi?

Hayal kırıklığı.

  • Diyelim ki çok sevdiğin bir dizi Türkiye’ye uyarlanıyor ve sen de kadrodasın. Hangi karaktere hayat veriyor olurdun?

The Office. Jim, Dwight, Michael Scott. 3’ünü de oynamayı çok isterdim.

  • Bugüne kadar birlikte çalıştığın isimlerden en çok kimden/kimlerden etkilendin?

Şanslıyım ki hayatım boyunca çok büyük isimlerle çalışma fırsatım oldu. Hepsinden etkilendim. Ama Bergüzar Abla ile oynamak inanılmaz bir keyifti. Bazen sahneye hazır olmadığınızda ya da tam içine giremediğinizde, Bergüzar abla ile oynarken bir bakmışsınız sizi sahneye çekmiş ve kendinizi ister istemez oynuyorken bulursunuz. Her sahnede hayran kalıyordum. Dediğim gibi çocukluğumdan beri olduğum bu sektörde, sayısız büyük isimle tanıştım ve çalıştım ama Mehmet Günsür hayatımda gördüğüm en özel insan. Karakteri, ruhu parlayan biri. Tanıştığımdan beri biraz rol model olarak alıyorum.

  • Sürprizlere açık mısın, yoksa planlı bir insan mısın?

Planlarım her zaman vardır ama hepsi sürprizlerin B planıdır. Bir sürpriz gelene kadar geçerliliği olan planlar. Sürprizli olan her şey daha güzeldir.

  • En son neye çok güldün?

Sette gençler olarak çektiğimiz herhangi bir sahne. Her sahnemizde çok gülüyorum.

  • Hiç kimse bilmez ama çok iyi yaparım dediğin bir şey var mı?

Yakın çevrem bilir ama diğerleri bilmez. Eskiden esporcu olabilecek kadar iyi Fifa oynuyordum. Hala iyiyimdir ama artık paslanmış olabilirim, uzun süredir oynamadım.

  • Bizim röportajlarımızın bir özelliği var. Yanıtlarda geçen bazı cümleler gerçeğe dönüşebiliyor, bir çeşit manifest gibi. Gerçeğe dönüşmesini istediğin bir hayalin varsa söylemek için tam yeri ve zamanı diyor;  sözü sana bırakıyorum! 🙂

Yakın arkadaşlarımı oynattığım bir film çekmek.

Sırada Sosyal Medyada hayranlarından gelen sorular var!

  • İyi ki bu işte yer almışım dediği işi hangisi?

Dedemin insanları, Tozluyaka ve Annem Ankara’yı ayıramam.

  • Durukan Çelikkaya’nın kalbini kazanmanın püf noktası nedir?

Doğal, komik ve akışta olmak.

  • Kaan Mirac ve Ulvi ile dostlukları çok güzel tekrar bir projede yer almak isterler mi? Tozluyaka’dan beri mi arkadaşlar öncesi de var mı?

Mirac ve Ulvi ile aynı menajerdeyiz o yüzden tanışıyorduk. Ulvi’yi çok tanımasamda Kaan ile zaten okulda aynı sınıftaydık. Hatta bana Vefa rolunu aldığımı Mirac söylemiştir. Her buluştuğumuzda da aynı projede yer aldığımızla ilgili hayaller kurarız. Kesinlikle ileride çok iyi aynı projelerde yer alıcaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!