tds_thumb_td_300x0
Doğa Sana Katlanamayacağın Acı Vermez-İstanbullu Gelin 52.Bölüm

İstanbullu Gelin’i izlerken olumsuz bir sahne karşısında tepkim hep aynı oluyor: Nasıl olsa her şey yoluna girecek, bekleyelim.

Psikologumuzun da dediği gibi doğa bize katlanamayacağımız acı vermez çünkü. Her zaman bir şekilde her şeyin üstesinden gelinir. Bunca zaman da öyle olmadı mı zaten?

Esma-Garip İlişkisi

Her şeyi yaşamış, görmüş, doymuş ve şimdi sadece kendilerini birbirine bırakmışlar. Bu iki insan ne kadar ayrı, kavgalı kalabilir ki? Garip’in Esma’ya karşı ağzından çıkan her kelime bizim içimizi titretiyor. O cümleleri duyacak kadar şanslı olsak yeter hayatta. Aralarında hiçbir pürüzün kalmamasına çok sevindim, sevindik. Çünkü genç çiftlerle zirveleri arayan dizilerin yanında bizim dizimizin her şeyi en saf halinde yaşayan her şeye doymuş ama aşka aç bir çifti var. 🙂

Kaç Farklı İnsana Bölünebiliriz? Adem…

Fırat Tanış, nam-ı diğer Adem. Daha kaç kez oyunculuğunu kanıtlayacaksın bilmiyorum ama sen bu dizinin olmazsa olmazısın. Evet Adem’e çok kızıyoruz biliyorum. Ama hepimiz onun içinde masum bir çocuk olduğunu da biliyoruz bence. Elinden oyuncağı alındığı zaman mızmızlanan bir çocuktan farkı yok Adem’in. Zaten bu yüzden ona kızgınlığımız sürekli artıp geçiyor.

Aslında olay çok basitti. Adem’in oyuncağını geri verince her şey düzelecekti. Ama çocukların tek sıkıntısı bazen oyuncak olmuyor. Çevrelerindeki insanların yönlendirmeleri, çocukların tek başına karar alabilecek bir kimlik oluşturmalarının önüne geçiyor. Adem yaşamı boyunca annesi tarafından sürüklenmiş biri. Mutlaka acıları ve haklı yanları var ancak içinde bulunduğu duyguları bu kadar derinden yaşıyor oluşunun tek sebebi annesidir.

Siz de fark ettiniz mi bilmiyorum, Adem psikologunun yanına her gittiğinde kendini buluyor. ‘’Tamam işte bu sefer oldu!’’ diyorum kendi kendime. Adem de böyle diyor bence. Ama akabinde yeni bir travma gerçekleşiyor: anne…

Adem sürekli annesinin yanlışları ve psikologunun doğruları arasında gidip gelen bir insan. Kendini bulamıyor, bulacağına da inanmıyor. Bir yanda onu inandıracak şeyler yaşanırken bir yanda onu çöle iten olaylar oluyor. Bunun sonucunda da etrafına zarar vermek istiyor, veriyor da.

Dünya’nın En Güzel Mucizesi

Akif ve Senem’in bebeği sonunda doğdu. Tahmin edin kim daha çok stres oldu? Tabi ki de Akif 🙂 Süreyya ve Faruk’un barışması için bir rol olarak başlayan doğum sancılarının gerçeğe dönmesiyle büyük bir telaş başladı.

Bağırıp çağıran, ortalığı yırtan bir Senem beklerken aslında işin böyle olmadığını öğrendik. Dizilerde her şeyi bu kadar abartmayın yahu, bakın İstanbullu Gelin’de öyle mi? İşin aslını doktordan dinleyerek kamu spotumuzu da almış bulunduk. Boşuna demiyoruz ‘’doğa bize katlanamayacağımız acı vermez’’ diye. 🙂

Bu arada bu mucizenin küçük bir ayrıntısı da var. İsmi Cihan. Süreyya’nın babası. Bu sahnedeki Süreyya’nın yüzündeki mutluluk Akif’le yarışır demedi demeyin.

‘’Sanki yıllardır kayıpmışsın da evini arıyormuşsun gibi…’’

Ben Osman ve Burcu’ya üzülmüyorum. Ve bunun karakterleri sevip sevmememle hiç ilgisi yok. Osman ve Burcu evlenebilirdi, çok mutlu da olabilirdiler. Fakat bu bir gün bitecekti. Burcu’nun karakter yapısını Osman kadar iyi tanımıyoruz. Bu yüzden Burcu’yu bilmiyorum ama Osman, içinde kendini bulamadığı bir evlilikte hiçbir zaman mutlu olamazdı.

Burcu’nun bunu fark etmiş olması sevindirici bu yüzden. Ama keşke düğün esnasında olmasaydı bu. Çünkü Osman son büyük bir krizi aşmıştı kendi içinde ve bu ona müthiş bir güven vermişti. Ve çok geçmeden her şey alt üst oldu.

Osman ne zaman mutlu olur derseniz, kendini bulduğu zaman. Burcu’nun da dediği gibi sanki yıllardır kayıpmışsın da evini arıyormuşsun gibi hissettiği zaman. Osman hala kayıp. Bir gün evini bulacağına da eminim. 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!