Bir Ne Umduk Ne Bulduk Hikayesi…
Çok daha iddialı bir dizi beklerken, sezonun en ne yaptığı ve ne anlattığı belli olmayan işi oldu sanki Deha. Çok mu direkt oldu? Dizi “erkeğiz biz erkek” diyen afişi ve tek kadının olmadığı o ilk tanıtımı ile bir parça rahatsız etmişti ama dili illa çok eril olacak demek değil bu demiştim. Yargı bitince sevgili Uğur Polat da orada diyerek Deha izlemeye başlamış kişilerdenim.
Afişteki 3 erkek boğsa da Aras Bulut İynemli ve Taner Ölmez’i de seyrederim özlediğim için dedim. Fakat dizi öyle keskin, ilkel bir eril dile sahip ki bu hafta itibari ile seyretmeyi bıraktım. Deha ortalama üstü reyting alsa da sezonun etkileyici işlerinden biri olamadı düşüncesindeyim. Zaten reyting dediğimiz şeyin de bir dizinin başarısını ölçmede salt etken olmadığı aşikar. Kaliteli bir hikaye ve etkileyici karakterler ortaya koyan bir dizi, daha yüksek reyting alan bir diziden daha başarılı olabilir.
Kim olduğunu ve nasıl, hangi kriterlerle seçildiğini bilmediğimiz seçilmiş 4000 (?) kişi maalesef dizilerin yayın devamına karar verse de, gerçekten etkili dizileri hayatın içinde konuşulurken veya sosyal medyada fanlar dışı normal kişilerce paylaşımlarda görürsünüz. Deha bunu yapamadı işte. Etkileyici bir hikaye, etkileyici karakterler sunamadı.
Tam böyle Ezel gibi etkileyici bir intikam hikayesi olacakken 2. bölümden sonra ne olduğu belli olmayan bir şeye dönüştü dizi. Devran intikam yolunda kötü mü olacak sorusu vardı en başta. Fakat işin Devran’ın kalp kararsızlıklarının ve hormonal bazı durumlarının (uçkurunun desem çok mu kaba olur?) derdinin bizi germe noktasına gelmesi karanlık tarafa geçme hikayesi ile pek uyuşmadı gibi.
Çok kaliteli, sürükleyici karanlık tarafa geçme hikayeleri vardır izlediğimiz. Anakin Skywalker’ın Jedi iken Sith’e dönüşme hikayesi mesela. Onun da babası direkt karanlık taraftı. Fakat Anakin, Darth Vader olurken 9 yaşından beri sevdiği Padme’yi ilk ona yakın temas kuran kadın için satmadı. Hatta karanlık taraf direkt insanın karanlık tutkularını kucaklaması gerektiğini söylerken, Anakin sadece doğrucu ve ilkeli Padme’yi sevdi. Yani demem o ki “dark side” a geçiş hikayesinin de bir karizması olur.
Devran’ınkinde bu yok. Karanlık tarafa geçmek ile ilkesiz, şereften yoksun bir adama dönüşmek arasında fark var. Bir kıza sınır koymayarak umut verip diğer kızı da aldatan, kız görmemiş gibi bir öpücükte gözü başı ayrı oynayan Devran’ın ne yapacağının derdi niye bizi ilgilendirsin?
Teşkilat’ın Pazar günleri 4 veya 5 bandında reytingler alırken şu anda aldığı reytingler bir başarıdır mesela. Hatırlıyorum Yargı başladığında Teşkilat 10 – 11 reyting civarı alıyordu. Yargı ile çok kaliteli bir rekabet vardı aralarında. İlk sezon 6. bölümde Yargı 9 bandına çıkmış, AB ve ABC birinciliğini almıştı. Sonra Yargı 10 bandını aşmıştı.
Çok kaliteliydi Pazar ekranı o dönemde. Şimdi ise bakıyoruz bir erkeğe iki kadın partnerin verildiği, erkeğin tutku ve arzularının üzerinden o güzelim kadın karakterlerin konumlandırıldığı bir dizi varken Teşkilat elbette şov yapıyor adeta.
Yapımcıların erkek oyunculara ve eril zihniyete hizmet eden işler yapmasını da anlamıyorum aslında en çok. Sevgili Demet Evgar’ın ödül konuşmasında bahsettiği erkeklere dünyayı daha kolay kılan etkenlerden biri de yapımcılar. Vizyon ve zihniyet değişikliği şart. Ay Yapım için de mesela Gaddar ders olmalıydı. O erkek oyuncu diziyi sattırıyor düşüncesi de saçma.
Erkek oyuncuya milyonlar verip, sonra madem erkeğe verdim parayı ona şöyle eril zihniyet kokan bir dizi yapayım deniyor ve sonra da maliyeti çok olduğu için dizi devam sorunu yaşıyor. Mantığı nerede? Temposu ve gerilimi yerinde ve karakterleri iyi yazılıp oynanmış bir dizi genelde kendini her türlü sattırır. Gaddar’da mesela asıl sorun olan onurlu bir askeri saçma bir şekilde tetikçi yapan senaryosuna bakmayıp, sorun kadın oyuncudaymış gibi erkek oyuncuya ikinci kadın partner getirdiler.
Sorun eril eril kokan ve asker adamı tetikçi yapma saçmalığına giden senaryoydu. Bu dizide erkek karakterlerin de aslında yüzeysel mantıksız ve eksik yazıldığını görüyoruz. Erkek olmalarını yeterli neden olarak görmüyoruz biz sayın senarist. Devran bir bölüm önce aşkından bahsedip, hiçbir şekilde yalnız olduğu anlarında bile İmre’yi düşünmezken birden bir öpüşme ile her yanı ayrı oynamaya başladı. Zaten Devran matematik yeteneği dışında çok da zeki ve derin bir karakter değil. İmre’ye ve İskender’e veremediği cevaplardan da bunu anlıyoruz.
Aşık olmadığına dair ona söylenen sözlerde “sevgilim var aşığım” demiyor adam. Sonra da Esme’ye aşk sözleri sıralayıp güven veriyor. Yani burada benden “Devran aşık değil aslında, sonra olacak” heyecanını hissetmem bekleniyorsa hissettiğim duygu heyecan ve merak değil. Esme’ye aşık değilse ve bunu bildiği için “aşık değilsin olacaksın” minvalinde ona söylenen sözlere cevap vermiyorsa, bunu Esme’ye de söyleyecek ve kızı kandırmayacak.
Yok Esme’ye sevgisini anlatırken samimi ise ona aşk hakkında mavallar okuyan tayfaya “siz aşktan sevgiden ne anlarsınız ki? benim sevdiğim bir kadın var.” diyebilecek. Ne dediği ne yaptığı belirsiz, bunun için de dediğine de yaptığına da inanılmayan bir karakter Devran.
Şimdi belki “e böyle adamlar var” diyeceksiniz, Devran da demek ki böyle diyeceksiniz. Böyle insanlar elbette var. Fakat o zaman bu dizinin adı Deha değil; başka bir şey olsaydı. İnsan deha denilip bu özelliği ile diziye adını veren karakterden daha kaliteli, daha derin, daha dünyayı farklı algılayıp yorumlayan, daha kompleks bir karakter bekliyor.
Bir öpüşme ile şirazeyi dağıtıp gözü başı ayrı oynayan, ona ilgisini belli eden bir kadına mesafesini koymayıp “yan cebime koy” şeklinde davranan adam basitliğinde bir karakteri beklemiyor. Karakter değişim dönüşüm geçirebilir ama bu bir süreçte olur ya da Boran öldürüldükten hemen sonra olmalıydı bu.
Çünkü karakteri kırılmalara götürecek en duygu yoğun dönemi oydu. Bir de Devran’ın değişim şeması çok mantıksız. Devran’ın kardeşi Boran öldürüldü – Devran intikam alma yoluna girdi – Ailesi için her şeyi göze alan Devran oğlunu satan babasına benzeme korkusu yaşadı – Oyuna giren başka kadın kendini seçenek olarak sundu – Devran hemen babası gibi kaç yıllık sevgilisini aldatarak diğer seçeneğe gözü kaydı. Bu arada güzelim kadınlara seçenek diyen ben değilim dizi. Hatta bunu İmre’ye söylettiler.
Bu mu yani değişim şeması? Farkındaysanız Devran’ın İskender’i yakma girişimini saymadım. Çünkü bu babasına benzeme durumu değil. Devran bunu kardeşi için yaptı. Sevdiği kardeşi için kötü yola sapması Devran’ın elini kirletse de onu sadece kendi için yaşayan İskender gibi yapmaz, aksine bu onu babası gibi olmaktan uzaklaştırır.
Devran belki de çocukları için her şeyi göze alabilecek annesi Gülce’ye benziyordur. Fakat onu okutan annesi yerine röportajda bile terk eden babasından bahseden nankör Devran bunu düşünmüyor. Tabii burada dizinin kadına anne olarak bile değer vermeyen senaryosunun suçu var fakat Devran’a yazılıyor bunlar. İş böyle olunca Devran’ın babasına en benzer yönü seksi kadın görünce sevgilisini/eşini satıp, aşkını yalan etmek oluyor. Dizide bahsi geçen seçenek ve sadakat sözü de komikti. Seçenek arayan bulur zaten…
Devran lise, üniversite, yüksek lisans ve doktorada birçok kız öğrenci ile birlikte eğitim görmüştür eminim en basitinden. Esme bir süre Ankara’da okumuş üstelik. Aynı sıraları paylaşıp derslere kafa patlattığı, aynı kampüsü paylaştığı kızlardan birini seçenek olarak görmediyse zaten başkasını seçenek olarak görmemiş demektir.
Bir karakter etrafında konu örüyorsanız öncelikle seyircinin o karaktere sahip çıkması gerekir. Karakterin mükemmel olmasına gerek yok. Hataları ile, yanlışları ile mükemmel karakterler vardır. Mesela Yargı’nın canım Ceylin’i. Ceylin hatasız değildi, hatalar yapardı ve o bu haliyle aslında mükemmeldi.
Hatasız bir karakterin sıkıcılığı yerine onun metin üstünde yanlış olabilecek tüm hatalarını tercih ederek, sahiplenerek izledik. Ceylin değişimler de geçirdi. Ama hep koruduğu bir özü ve ruhu vardı. Seyirci inandığı karaktere sahip çıkıp izler. Seyircinin inanması ne demek örnek vereyim: 3. sezonda Ceylin kızı için acı çekerken arkadaşımın dayısı (evet bir erkek seyirci) Ceylin için bildiği duaları okuyordu kızını bulsun diye. Yani seyirci karaktere inanırsa gerçekten onu hissediyor.
Peki biz Devran karakterine inandık mı? Deha dediler pek değil. Matematik problemi çözdürün bari her bölüm bir tane de zekasını orada görelim biraz. Esme’ye aşıktı ama İmre’ye kayacak gibi. Annesi bakmış büyütmüş okutmuş ama onun verdiği emeğe ve sevgisine ne kadar değer verdiği belli değil. Babası tarafından terk edilmiş ilk çocuk da Devran değil. Oluyor hayatta bunlar.
O yara iz bırakır ama sevdiklerine, yanındakilere sarılıp, terk edip kendi hayatına giden babaya rağmen mis gibi yetişen insanlar da var. Sofi’yi dinlemiş durmuş ama adamın anlattıklarını alacak derinliği var mı belli değil. Devran kaypak ve güven vermeyen bir karakter şu an. Tek inanılır motivasyonu Boran’ın intikamını da işleyemedi dizi. Yani Deha bize inanacağımız bir Devran vermiyor.
İskender’e gelelim. İskender çok karikatürize bir kötü karakter olarak yazılıyor. Uğur Polat usta bir oyuncu. Eleştirim yazılan karaktere. Biz Uğur Bey’in Yekta Tilmen’inden nefret ettik ilk sezon ve ikinci sezonun büyük kısmında, fakat özellikle 3. sezonda Ceylin’in babası gibi oldu. Bu karakter dönüşümüdür işte ve bu da birden olmadı, Yekta’nın Ceylin’e düşmanlığının altında ona duyduğu hayranlık ve onun gibi bir evlat isteme de vardı.
Gördüğünüz gibi mükemmel, hatasız karakterler izleme peşinde değilim. Ama karakter inandırmalı. İskender’in kötülüğü o kadar sadece kötü olsun diye ki kesinlikle geçmiyor.
Çocuklarına neden ısrarla kötülük yaptığı da belli değil. Gülce gibi onurlu, doğrudan yana, ilkeli bir kadınla İskender nasıl evlenebilmiş bu da çok sallantıda bir konu. Cesur’a gelirsek karakter merak uyandırıcı ama seyredemiyoruz dizide. Sevgi açlığı çeken bir karakter. Bence asıl merak uyandıran karakter de Cesur.
Yani aslında biz Cesur’un değişimini izleseydik, kötülükler yapan karakter olsa da ve hatta sağı solu belli olmasa da seyirci bu karakteri sahiplenirdi bence. Daha ilginç bir karakter var orada. Devran’ın oturmamış karakter ve ilkelerinin yanında Cesur’un şu anda siyaha dönük gri tonu ve kendi eksiklerinin ve özlemlerinin farkında karakteri daha merak uyandırıcı. Fakat karaktere daha yeni giriş yapıldı. Dizide birçok konuda tat kaçtı ve Cesur’un hikayesine ne kadar zaman ayrılır bilemiyorum. Gelelim kadın karakterlerimize, onları bu dizi ne derse desin assolist oldukları için sona bıraktım.
Aysel’in görgüsüzlük ile harmanlanmış kötülüğünün de motivasyonu yok dizide. Dizinin sorunu şu ki kötüler kötülüğünün haklılığından, doğruluğundan çok eminken; iyiler iyiliğinden, doğruluğundan ve haklılığından emin değil. Kimse kötü veya illegal karakterlerden birine “mafyanın silahı korkusu başında yaşıyorsun, bana neyin havasını satıyorsun?” demiyor mesela. Dürüstlüğün ve iyiliğin doğruluğundan emin olan iki kişi var dizide.
Bunlardan biri Gülce. Gülce yıllarca çocukları için bile Ayselle İskender’in kapısına gitmemiş. Kadına Aysel’in hıncının tek mantıklı açıklaması kıskanıyor olması. Gülce’yi ise hiçbir çocuğu hak etmiyor, hepsi nankör. Emek vermiş ve büyütmüş annelerini bırakıp biyolojik katkıdan öteye geçmemiş İskender’in peşine düşmüş nankörler. İskender gibi bir adamdan ne alabilirsiniz ki? Adam kardeşiniz Boran’ın öldürülmesine neden oldu. Devran’ın kardeşleri demişken Ceylan’a değinelim hemen.
Bu kız İskender’i vurdu. İkizinin öldürülmesine onun neden olduğunu biliyordu. Boran maddi sorunları dert ederken, o bunlara takılmayacak kadar bilinçliydi. Kardeşi ve abisi için İskender’i vuracak kadar gözü karaydı. Sonra birden hiç tanımadığı bir kadın tablet verdi diye hepsini unuttu. Onu terk etmiş ve hiç görmeden büyüdüğü babasının derdine düştü.
İkizinin öldürülmesinin sorumlusu olan babasının derdine.
Karaktere bu saçma tablet ve zenginlik derdi nasıl birden verildi mesela? Karakter çok güzel bir giriş yapmıştı halbuki. Boran’ın öldürülmesinin nedeninin İskender olduğunu nasıl birden unuttu?
Şimdi sıra dizide bir erkeğe iki seçenek gibi sundukları güzelim kadın karakterlerde. Öncelikle burada sorun dizideki eril zihniyette olduğunu belirtmeliyim. Erkek diyor dizi, hani erkek ya azıcık libidosunu okşayan bir kadın gördü mü kayar gider. Bunu da normalmiş gibi veriyor dizi. Bir kadın senaristin kalemi nasıl olur bu kadar eril zihniyete hizmet eden bir dil kullanır anlamıyorum. İmre’ye yazılan ‘seni her anlamda mutlu edebilecek” lafında kasıt apaçık buydu. Devran beyimizin libidosuna Esme hizmet etmedi, İmre edecek ve onun da aklı kayacak. Öncelikle bu iki kadın karaktere de büyük haksızlık.
İmre’den başlayayım. Melis Sezen’i çok severim. Rolünü sahiplenişini, enerjisini, işine verdiği tutkuyu seviyorum. Oyunculuğunu izlemeyi de seviyorum. İmre karakterini bence en oynanabilecek şekilde oynuyor. Belki başkası oynasa bu kadar tahammül etmezdim. Melis Sezen çok sempatik çünkü. İmre ise metin üstünde senaryoda en oturmayan üç karakterin başında geliyor.
Senaryoya sonradan monte edildiği çok belli. Oturmayan çok yer var. Öncelikle ben İmre gibi bir kadının Devran’da ne bulduğunu anlamıyorum. Yemek filan deniyor sahnede mesela. İmre gibi bir kadın o yemekte neden etkilenmiş olabilir? Ne oldu yahu o yemekte? Bilmediğimiz bir şey mi oldu? Başka bir yemek yediler de biz mi kaçırdık? Böyle numaraları yiyecek bir kadın mı İmre? Hani Devran’ın en büyük sınavı olacak denilince ben de dolandırıcılık oyunlarında Devran’ı yenecek ama Devran’dan öyle kolay kolay etkilenmeyecek zorlu biri olacak sandım.
İmre kendini adeta bir seçenek olarak sundu Devran’a. Hadi Esme çocukluk hatası yapmış, sen Devran’ın neyini gördün de neyinden hoşlandın İmre’cim? Aklıma bir tek mantıklı neden olarak Devran’ın İskender’in oğlu olması geliyor. Aslında annesini kurtardığı için hayran olduğu İskender’in oğlu olduğu için Devran dikkatini çekti herhalde.
Gelelim modern bir Çalıkuşu gibi gördüğüm ve dizinin dürüstlüğün ve iyiliğin doğruluğundan emin olan diğer kişisi Esme’ye. Deha’nın en iyi düşünülmüş, karakter olarak en inandırıcı ve gerçekçi ve muhtemelen en ayrıntısına çalışılmış tek karakteri Esme ama en az izlediğimiz de o ne yazık ki şu anda dizide. Çok az izlememize rağmen bu kadar Esme’yi sahiplenmemizin nedeni de Ahsen Eroğlu’nun bize bütün gerçekçi doğallığı ile Esme’yi vermesi.
Kendi ayakları üstünde durma çabası, okuma ve kendi yolunu çizme isteği, hayata karşı kendi ilkeleri ile diretişi ile adeta modern bir Çalıkuşu Esme.
Şu anda uğradığı ihanet ile de tam Çalıkuşu oldu. Bilirsiniz Feride cilve, işve ve aşk oyunlarından anlamayan bir kız olarak Kamran ile nişanlanmıştı. Fakat kalbinde büyük bir aşk vardı. Kamran bir öpücük için veya flört için onu yalnız yakalamaya çalışır kitapta. Fakat Feride hem çağın koşulları hem de yaşının verdiği çocuklukla yanaşmaz bu tür şeylere. Kamran ise gördüğü ilk aşk ve tutku isteğini karşılayacak sarı çiçek ile aldatır Feride’yi. Sonrası malum Feride’nin o efsanevi Anadolu yolculuğu başlar.
Esme de tutucu bir ailenin şiddet altında büyümüş kızı. Bilinç altında o baskıyla büyümüş bir kız olarak Devran ile ilişkisinde öpüşürken görmedik onu mesela. Devran da gördüğü ilk seksi ve ona belirgin şekilde “sevgilini bırak benimle ol” diyen kadınla Esme’yi aldattı. Yani şerefsiz Kamran’lar işte bir şekilde yine karşımıza çıkıyor. Fakat arada büyük bir fark var.
Reşat Nuri kitabı yazdığı o yıllarda bile erkek için olağan dememiş, Feride’yi merkeze koyarak bir şahaser yazmış. Kamran’ı da hiçbir zaman savunmaz kitap. Fakat sene olmuş 2024 biz bir kadının kaleminde günümüz Çalıkuşlarını “sevgilisinin öpmesine izin vermiyor, tutkularını karşılamıyor, karşılayan kadın için terk edilecek” alt metniyle izliyoruz. Daha özgür, daha ileri görüşlü olması gereken günümüz kalemleri, özellikle kadın senaristler Esme’leri yazmıyor bile.
Tahminimce Damla hanım öyküyü değiştirince ve İmre karakterini ekleyince Esme daha çok benimsenmesin diye senaryoda en iyi düşünülmüş karakteri olan Esme’nin sahnelerini azalttı herhalde. Bilmiyorum ama bu biraz korkuyla yazmak ya da yazmamak gibi geliyor. Bence diziye de en büyük kötülüklerden biri Devran için “ikinci bir kadın da düşüneyim, araba değiştirir gibi sevgili değiştirteyim” deme fikrinin geldiği o an olmuş.
Bu dizide ya Esme ya da İmre olmalıydı. İkisinin birden olması Devran karakterini basitleştirmiş sadece. Doktora bile yapmış yetişkin bir insan kalbini bilir. O ana kadar aşık olmamışsa bunu da bilir. Yaşadığı ilişkideki mutsuzluğundan ya da mutluluğundaki eksikliklerden bilir. Devran’ın böyle bir sorunu yoktu Esme ileyken.
Eğer bundan sonra kılıfına uydurmak için böyle şeyler yazacaklarsa da yine başka kadın gördü kulp uyduruyor ya da senaryo kılıf arıyor kategorisine girer. Ama aşık olmadığını bildiği halde Devran Esme’yi kandırmışsa bunca yıl, bu onu çok büyük dolandırıcı yapar ve bunun kimin oğlu olduğu ile ilgisi yok.
Aşık olmadığını yetişkin adam şimdi anlayacaksa da bu onu kendi kalbini bile bilmeyen bir avanak yapar. Hadi madem ikisini de yazdınız o zaman iki kadın karakteri de verin. Bu dizinin ana konusu şu deyip mazeret de uydurulamaz çünkü ana konusu ne olursa olsun her dizi içindeki karakterlerin dünyasını verir. Kaliteli bir dünya böyle kurulur. Deha henüz bir dünya kuramadı.
Kurt Seyit ve Şura’da Güzide’nin hikayesi mesela Kurt Seyit ve Şura’dan daha çok ilgimi çekiyordu. Güzide’nin Seyit ile de Şura ile de direkt bir ilgisi yoktu. Fakat biz onun hikayesini izledik. Benim Elçin Sangu sevgim de oradan gelir. Çocuk müsameresi değil de dizi içinde gerçekçi bir dünya yaratmak bunu gerektirir. Her karakterinin, özellikle her önemli karakterinin dünyasını verirsin.
Esme de dizinin önemli karakterlerinden olmasına rağmen dünyası verilmiyor. Esme, Devran ile olsun diye bir ısrarım da isteğim de yok. Annesi ve babası olduğu halde kimsesiz olan, baba şiddetine rağmen okumak için mücadele eden ve avukat olmak isteyen Esme’nin hikayesi Devran’ın kalp kararsızlıklarından çok daha değerli ve özel.
Çünkü Esme’nin hikayesi çok gerçek ve ne yazık ki birçok genç kızın verdiği bir mücadele. Onun hikayesini dizi bize versin de, Devran kimle ne yaparsa yapsın düşüncesindeyim. Keşke sevgili senarist cesaret edip ilk düşündüğü gibi Esme’yi incelikle yazıp izletse. İmre’yi de yazsın. Korkmasın eğer konu buysa. İki kadın karakteri de yazıp biz seyircilere versin. Fikrinden emin bir senarist bunu yapar bence.
-Derya E. Coşkun
Deha Son Bölümü İzlemek için: https://www.showtv.com.tr/dizi/tum_bolumler/deha-sezon-1-bolum-12-izle/122874