tds_thumb_td_300x0
Çukur 3. Sezon | Yamaç & Efsun Büyüsü!

3. sezonunu izlediğimiz Çukur dizisinin, bu sezon dikkat çeken bir başka tarafı daha var; Efsun ve Yamaç.

Çukur’un bu sezon kadrosuna dahil ettiği başarılı oyuncu Damla Sönmez’i, Baykal’ın kızı Efsun Kent olarak düşman konumunda izlemeye başlamıştık. Baykal beyin yaptığı kötülüklerden habersiz olması, babasını Yamaç Koçovalı’nın öldürdüğüne inanması, onun Koçovalılar’ın karşısında durmasını sağlamıştı. Efsun Kent karakteri her şeyi bildiğini sansa da aslında hiçbir şey bilmiyordu.

Yamaç intikam almak için düşmanlarının her birine plan kurarken, geride kalan tek kişi Efsun karakteriydi ama işler ikisinin de beklediği gibi gitmedi.

Efsun’la ilk tanışmalarında Yamaç Efsun’un babaannesi tarafından yaralanmıştı. Efsun’un Yamaç’a ilk dokunuşunu da tam bu sahnede izledik. Bu dokunuşun bir elektrik çarpması gibi etki yapması da aslında bu ikilinin sadece düşman olamayacaklarına bir göndermeydi.

Yamaç’ın düşman olduğunu bile bile onun yarasını saran Efsun Kent karakteri aslında en başından “kötü” bir karakter olamayacağının sinyallerini izleyiciye vermişti. Yamaç’ın uyuyamadığını anlayan Efsun’un onu dizine yatırıp, yüzünü, saçlarını okşayarak, masalla uyutması şüphesiz Çukur’un şimdiye kadar yazılan en güzel sahnelerinden biriydi.

Yamaç babasının ölümünün ardından ilk kez Efsun’un ellerinde huzurlu bir uykuya daldı. Efsun’un dizinde uyuduğu bu huzurlu uyku aynı zamanda Yamaç’ın gördüğü rüyayla Nehir’e gitmesini sağlamıştı.

Yamaç’ın ikinci kez Efsun’un yanına gelmesi bu kez “intikam” içindi. O intikam alınacaktı, almalıydı. Ama Efsun’a silah doğrultan Yamaç’ın ilk konusu o gece uyuması olmuştu. Efsun’u sorgulayan Yamaç, silahını indirirken, aralarında geçen konuşma Yamaç’ın bir şeyi anlamasını sağlamıştı; İntikam aldığı düşmanları her şeyi bilerek yapmıştı ama Efsun hiçbir şey bilmiyordu. Efsun’un bildikleri yalandı.

Yamaç’ın, bu noktada kurduğu “Onlar ne yaptıklarını biliyordu. Yücel, Azer, Timsah… ama sen..” cümlesi aslında Efsun Kent’i özetleyen en net cümleydi. Efsun’u düşman konumundan çıkaran da tam bu cümle olmuştu aslında.

Efsun Yamaç’tan etkilenmeye başlamışken, araya babaannesinin girip kendi torununa saldırarak, ‘Yamaç saldırdı’ süsü vermesiyle, Efsun yeniden düşman konumuna geri döndü. ‘E date’imiz vardı’ diyen Yamaç Koçovalı ardından, “Arıyım mı yok ya niye arıyorum?” diye bir ikilem yaşadığında aklımıza “Acaba Yamaç da mı etkilendi?” sorusu düşmüştü.

Uyumaya, sakinleşmeye ihtiyacı olduğu bir gece ilk Efsun’u araması da bu ihtimali güçlendirdi. Yamaç yine uykusuz kalmıştı. Artık uykusuzluğun sınırlarında dolaşırken, Efsun’un kapısında buldu kendini. Bir kadının önünde dizlerinin üzerine çöktü ve onu uyutmasını istedi.

Yamaç’ı yine dizine yatırıp, uyutan Efsun, bu sefer masalında kendi ailesine de yer verdi. Babasından annesinden ve en sonunda kendisinden bahsetti. Yamaç Koçovalı o gece uykusunda Efsun’un elini sıkıca sardı. Yazılan en güzel sahnelerden biri olduğunu vurgulamak gerekir ve Damla Sönmez’in masal anlatışına ne kadar düştüğümü söylemeden edemeyeceğim.

Sabahında, “Git, Yamaç” dedi Efsun. Oysa Yamaç uyanana kadar onun başında sabahlayacak kadar aşık olmuş bir kadındı. Konuşulması gereken konuların hepsini bir tarafa itip, onu evinden gönderdi.

Yamaç Efsun sahnelerinin zirvesi kesinlikle artık uykusuzluk sorununu yenmiş Yamaç’ın yaralandığında kendini yine Efsun’un kapısında bulmasıydı. Aklı başındaydı, Efsun’un ellerine ihtiyacı yoktu ama ona gelmek istemişti; onu seçmişti.

Efsun yine Yamaç’ın yarasını sardı. Onu iyileştirdi. Bu kez Yamaç artık babasının ölümüyle yüzleşip, kafasındaki sesleri susturabildiği için sorgulamaya başlamıştı. “Bu kadın bana neden yardım ediyor? Bu kadın beni neden iyileştiriyor?”

Efsun’la artık görmezden geldiği her şeyi konuşma vakti gelmişti ve yaşanılan yüzleşme, Efsun Yamaç birlikteliliğinin temel taşı oldu. Dik duruşunu bozmayan, sürekli ona karşı bir duvar ören Efsun’un uyuduğunu sanarken saçlarını okşaması Yamaç’ın zihnindeki soruları yanıtlamıştı.

Bu yüzden Efsun’u tutup kolundan çekerek yanına uzatan Yamaç, elini okşayarak, “ellerinde ne var senin?” diye sorduğunda ondan aynı şekilde etkilendiğini gizlemedi. Artık duvar olmamalıydı aralarında çünkü ikisi de düşman olmayı çoktan bırakmıştı. Ne Yamaç Efsun’a silah doğrultabilirdi, ne de Efsun Yamaç’ı yaralayabilirdi. “Gözlerinde ne var senin Efsun?” diye soran Yamaç aslında Efsun’un gözleriyle de bir bağ kurduğunu belli etmişti. 


Efsun’u öperken gözlerini kapatmaması, anı yaşıyor olması Efsun’un da tüm yelkenlerini suya indirmesini sağladı. Aşık olduğu adam ondan etkileniyordu ve onu seçmişti. Bu noktada ikisi için de direnmesi zor bir bağ oluştu aralarında.

Yamaç’ın Nehir’in hamile olduğunu öğrenmesi, bebeğinin sorumluluğunu alarak Nehir’i evine getirmesi, Yamaç-Efsun ilişkisinde yeni bir kırılma noktasıydı. Daha birbirlerinden etkilendiklerini, aralarındaki ateşi yeni fark eden ikili bu durumda “ayrılmayı” da beceremedi.

Efsun’un evine ondan ayrılmaya gelen Yamaç, konudan saparak, Efsun’un ona karşı yükselttiği duvarı indirme derdine düştü. Onu kendine çekerek, gözlerinden ne kadar etkilendiği konusunda yaptığı itiraf aslında Efsun’un da bir anlık yelkenlerini suya indirmesini sağlamıştı ama sadece bir anlık.

Yamaç’ın devamında Efsun’un dizine başını yaslayıp, saçlarını gözleri açıkken okşamasını istemesi ve en önemlisi “canının yandığını” itiraf etmesi Efsun Yamaç ilişkisindeki bağın ne kadar güçlendiğini gösteriyordu. Biz Efsun’un Yamaç görmese bile ne kadar aşık olduğunu anlamıştık ama Yamaç’ın tamamen beyaz bayrak sallayarak Efsun’a ve duygularına teslim oluşu beklenmedikti. En önemlisi heyecan vericiydi.Tüm hislerine rağmen Yamaç’tan bir kez daha gitmesini istedi Efsun. Dik duruşunu bozmadan, tek gözyaşı akıtmadan ama Yamaç evden çıktığı an hıçkırıklarla ağlayacak kadar da Yamaç’a yenilmişti.

Hem Efsun, hem Yamaç hayatlarına devam etmek için çaba harcadılar. Tüm mutsuzluklarına rağmen Efsun Çağatay’a bir şans verdi ve Yamaç da Nehir’in saçlarını okşayarak kendini gitmemeye zorladı. Günün sonunda ikisi de başarısız olmuştu ama mantığını görmezden gelip Efsun’un kapısına kadar gelen yine Yamaç’tı.

Birbirlerinden kopamayacaklarını yine belli eden bu tutkulu çiftin, Çağatay yüzünden yaşanan bir kıskançlık krizi de Yamaç’ın Efsun’u sevişindeki sahiplenmeyi gözler önüne serdi. Yamaç Efsun’un tehlikeye girmesini istemiyordu. Yamaç Efsun’dan uzak duramıyordu ve Efsun’un gözleri Yamaç’ın sığınmak istediği tek yerdi. Tüm bu mesajlar Yamaç Efsun arasındaki ilişkinin nasıl ilerleyeceğini daha da merak etmemizi sağlıyor. Çünkü ortada gerçekten elle tutulur bir duygu yoğunluğu var ve her iki karakter de bununla başa çıkamıyor.

Aralarındaki tutku, elektrik ve uyum uzun zamandır türk dizi sektöründe hasret kaldığım bir görüntü. Her sahneleri konuşulmaya değer, böyle derin yazılan bir çifte hasret kalmışız diyebilirim. Ortada Aras Bulut İynemli ve Damla Sönmez’in de sergilediği muazzam performanslar bu çiftin kalitesini zirveye taşıyor. Aralarındaki uyumu görüp, bu ikiliyi partner yapanlara buradan bir kez daha teşekkür edelim.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

error: Korunan İçerik!